
Lübnan Dışişleri Bakanı Gebran Bassil yaptığı açıklamada, eski maliye bakanı olan Mohammed Safadi’nin önde gelen partilerin desteğini kazanması durumunda bir sonraki başbakan olmayı kabul ettiğini söyledi.
Suudi Arabistan ile kapsamlı bağları olan 75 yaşındaki zengin iş insanı Mohammed Safadi, akut ekonomik kriz ve selefinini düşüren sokak protestolarında yeni hükümet kurma yönünde ilerleme kaydettiğini gösteriyor.
Bassil, yayıncı MTV’ye Safadi’nin başbakan olarak Pazartesi günü göreve başlaması gerektiğini ve yeni bir hükümetin hızlı bir şekilde kurulacağını söyledi.
Saad al-Hariri, 29 Ekim’de başbakanlık görevinden istifa etti ve 1975-90 arasındaki iç savaçtan bu yana en şiddetli devlet yolsuzluğundan suçlandı. Ayrıca Lübnan’ı en kötü ekonomik krizine sürükleyen iktidardaki siyasetçilere karşı protestolar devam ediyor.
Bassil, “Bakan Safadi ile temas halinde olduğumuzu ve adının hükümetteki ana siyasi güçlerle anlaşması halinde başbakalık görevini üstlenmeyi kabul ettiğini onaylıyorum,” dedi.
Siyasi kaynaklar, Safadi’deki fikir birliğinin Perşembe günü geç saatlerde Batı ve Körfez ülkeleriyle uyumlu bir Sünni siyasetçi olan Hariri ile İran destekli Şii grubu Hizbullah ve Şii müttefiki Amal’ın temsilcileri arasında gerçekleşen bir toplantıda ortaya çıktığını söyledi.
Toplantının ayrıntılarını bilen bir kaynak, Hariri’nin Safadi’nin adaylığına itiraz etmediğini belirtti. Toplantıda, Amal ve Hizbullah’a yakın bir üst düzey kaynak ise Safadi’nin adaylığına ilişkin ilke anlaşmasının ortaya çıktığını ifade etti.
Büyük Zorluklar
Safadi, önde gelen bir iş insanı ve ağırlıklı olarak Sünni şehir olan Trablus kentinden eski milletvekili. Başbakan Najib Mikati altında 2011-2014 yılları arasında maliye bakanı olarak görev yaptı ve daha önce ekonomik ile ticaret bakanlığı görevlerinde bulundu.
Lübnan’ın başbakanı, mezhepsel güç paylaşım sistemine göre Sünni Müslüman olmalıdır.
Bir sonraki hükümetin büyük zorluklarla karşı karşıya kalacağı da bilinen bir gerçek. Ekonomik krizin hafifletilmesinde kritik öneme sahip uluslararası finansal desteği kazanırken, eski seçkinlerin iktidardan gittiğini görmek isteyen ülke çapında bir protesto hareketinin yol açtığı zorlukları ele almalıdır.
Lübnan’ın uzun süredir devam eden ekonomik krizi, yıllarda süren devlet israfına, yolsuzluğa ve yanlış yönetime dayanıyor. Protestoların başlamasından bu yana kriz daha da derinleşti. Bankalar yurt dışına yapılan transferler ve ABD doları cinsinden para çekme işlemleri için kontroller uyguladı.
Hariri, yalnızca yardım almak ve Lübnan’ı krizden kurtarmak için en iyi konumda olacağına inandığı bir uzman bankalar kurulu başbakanı olarak döneceğini söyledi. Bu amaçla diğer taraflarla birçok kapalı kapı toplantısı düzenliyor.
Hizbullah ve Amal, Hariri’nin öncül olarak geri dönmesini istedi. Ancak Şii grupları ve bir Hizbullah müttefiki olan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’dan kabinenin hem teknokratların hem de politikacıların dahil edilmesini talep ediyorlar.
ABD tarafından terörist bir grup olarak listelenen ağır silahlı Hizbullah ve siyasi olarak buna bağlı gruplar mecliste sandalyelerin çoğunu elinde tutuyor.
Süreç, Maronit bir Hıristiyan olan Avn’ın başbakan seçiminde resmen meclis üyelerine danışmalarını, ardından en çok oy alan kişiyi belirlemesi gerekiyor. Hariri şimdilik geçici başbakanı olmaya devam ediyor.
Safadi, Saad’in babası Rafik al-Hariri’nin 2005 yılında suikastından sonra ortaya çıkan ve 2005’te Lübnan’dan çekilen, daha sonra siyasi yıllarda kilitlenen Suriye kuvvetlerinin varlığına karşı harekete geçen Hariri liderliğindeki 14 Mart ittifakının bir parçasıydı.
WikiLeaks tarafından yayımlanan 2009 tarihli ABD Elçiliği telgrafı, Safadi’nin servetini Suudi Arabistan’da yaptığını ve Suudi kraliyet ailesine yakın olduğunu belirtmişti.