ABD’nin Bulunmadığı Dünyanın En Büyük Ticaret Anlaşması 2020’de İmzalanabilir

Altı yıldan uzun süren müzakerelerin ardından şu anda Asya Pasifik’teki bir düzineden fazla ülke 2020‘de dünyanın en büyüğü olacak ticaret anlaşmasını imzalamayı hedefliyor.

Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık isimli anlaşma Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nden 10 ülkeyi ve Avustralya, Çin, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore olmak üzere beş büyük ticaret ortağını oluşturuyor. Eldeki bilgilere göre birlikte, bu 15 ülke dünya nüfusunun ve küresel gayri safi yurt içi hasılanın üçte birini oluşturuyor.

Mega anlaşma 16 ülkeyle başladı ancak Hindistan, yerel üreticilerinin zarar göreceği endişeleri üzerine ticaret anlaşmasına katılmamaya karar verdi. Diğer taraftan RCEP, Kasım 2012’de Kamboçya’da ASEAN üye devletler ve diğer altı ülke arasında ticareti teşvik etme girişimi olarak başlatılmıştı. Avustralya, Çin, Hindistan, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore’yi ifade eden diğer altı ülke ASEAN ile halihazırda bağımsız serbest ticaret anlaşmalarına sahip.

16 ülke RCEP müzakerelerine 2013’te başlamıştı ki o dönemde Trans-Pasifik Ortaklığı isimli başka büyük bir ticaret anlaşması için görüşmeler devam ediyordu. O zamanlar ABD liderliğinde olan Trans-Pasifik Ortaklığı’nda Çin’in bulunmaması hakkında pek çok gözlemci RCEP’in Pekin’in bölgedeki Amerikan etkisine karşı koyması için bir yol olduğunu savunmuştu.

Bununla birlikte 2017’de Donald Trump ülkesini TPP’den çıkardı ve adaletsiz ticaret uygulamaları olduğunu söylediği ABD ticaret ortaklarına pek çok cezalandırıcı tarife uyguladı. 2018’de patlak veren ABD-Çin ticaret savaşı da mal talebini azaltarak ve büyümeyi yavaşlatarak birçok Asya ihracatçısına zarar verdi.

İlgili Haber

Malezya Başbakanı: ASEAN Ticaret Konusunda Trump’a ve AB’ye Karşı Birleşmeli

Haberi Görüntüle »

Bütün bunlardan sonra RCEP’i tamamlama zorunluluğu arttı. Avustralya Ulusal Üniversitesi‘nden akademisyenler yazdıkları bir raporda durumu şöyle aktardı: “RCEP, zorlu bir dövüştü ancak ABD’nin bu yolu seçmesine rağmen Asya’nın korumacılığa karşı adım atması gerektiğinin hesaba katılması seçim yapmayı kolaylaştırdı.”