
Geçtiğimiz gün FED’in en az 100 baz puanlık indirim yapması gerektiğini savunan Donald Trump, FED’i bir kez daha eleştiri oklarının hedefi haline getirdi. Ekonominin sağlıklı olduğunu vurgulayan Trump, ABD büyümesini engelleyen tek şeyi FED olarak belirtti.
Jerome Powell’ı topu deliğe sokmak için hafifçe vuramayan bir golfçüye benzeten Trump, tweetlerinde ülkedeki tek sorunun Jay Powell olduğunu ve ABD’nin Çin ve diğer ticaret anlaşmalarının harika durumda olduğunu aktardı.
İlaveten, çok daha düşük faiz oranlarına sahip birçok ülkeyle rekabet ettiklerini ve onlardan daha düşük oranlarda olmaları gerektiğini dile getirdi.“Dün ‘ABD tarihindeki en yüksek dolar’ dediniz. Enflasyon yok. Uyan Fed. Böylesine bir büyüme potansiyeli, neredeyse daha önce hiç olmadığı kadar.” ifadelerini kullanan Trump’ın ABD tarihindeki en yüksek sözleriyle neye gönderme yaptığı anlaşılamadı. FED Başkanı Powell’ın büyük bir faiz indirimine giderek doğru şeyi yapması durumunda ülkesinin güçlü büyüme göstereceği söylemini de yineledi.
Gerçi geçtiğimiz yıl 4 kez artırıma giden FED’i eleştirmeye aylar önce başlayarak Trump’ın, alışıldık bir Beyaz Saray geleneğini rahatlıkla bozduğu düşünüldüğünde aslında pek şaşırmamak gerektiği ortadaydı. Kendisi FED’in 11 yıl aranın ardından 25 baz puanlık indirim kararında bile mutlu olmamış, hatta bu indirimin onu hayal kırıklığına uğrattığını söylemişti.
Sık sık diğer ülkelerin faiz oranlarının düşüklüğüne atıfta bulunan ve FED yüzünden ABD’nin rekabet gücünün azaldığını iddia eden Trump, bu hareketleriyle merkez bankasının bağımsızlığı hakkında soru işaretlerine yol açıyor. Öyle ki Eski Minneapolis FED Başkanı Narayana Kocherlakota, yüksek oranlar konusunda Trump’la hemfikir olmasına rağmen eleştirilerinin kurumun bağımsızlığına etkilerine ilişkin çekincelerinden bahsetmişti.