
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO 5. Grup Hayvansal Gıda Ürünleri Sanayi Genişletilmiş Sektör Toplantısı’nda konuşma yaptı. Bahçıvan burada, gıda ve tarım pazarının sürekli genişlediğini ve buna karşılık üretimin aynı oranda artmadığını açıkladı.
Bahçıvan, Türkiye’de gıda güvenilirliği yönünden en büyük problemin et ve süt gibi daha riskli gıdalarda kayıt dışı üretim ve küçük işletmeler olduğuna vurgu yaptı.Bahçıvan ardından, nasıl üretildiği bilinmeyen, takibi yapılamayan gıdanın halk sağlığına en büyük tehdit olduğunu dile getirirken devletin yaptırımlarının her zaman yeterli olamadığını ifade etti. “Tüketici kendi sağlığını düşünerek ambalajlı ve markalı ürünlere yönelirse, gıda sektöründeki bu sorun daha kolay çözülecek. Sektörün de AB standartlarını karşılaması gerekli.” uyarısında bulundu.
2010 yılında dünyada hayvansal gıda oranının 1.2 trilyon dolar olduğunu belirten Bahçıvan, bu rakamın önceki yıl 1,9 trilyon dolara çıktığını açıklarken bu miktarın hafife alınmaması gerektiğini vurguladı. Ayrıca artan bu rakamların gıdaya olan talebin her geçen gün arttığını gösterdiğini kaydetti.
Bahçıvan, sektörün ekonomideki yerinin imalatta %12.2 iken istihdamda ise bu rakamın %12,5 olduğunu açıkladı.Başkan Bahçıvan, dünyada her geçen gün gıdaya olan ihtiyacın artarken, gıda güvenliği kavramının da önem kazandığını ifade etti. Türkiye’nin gıda güvenliği açısından dünyanın en şanslı ülkelerinden biri olduğunu da sözlerine ekledi. Bahçıvan, sektörde küçük baş hayvan eti tüketiminin çok azaldığını bildirirken, üretim ve tüketimin küçük başa kaydırılması önerisinde bulundu.
İSO Başkanı açıklamalarını sürdürürken, tarım ve gıdada markalı ürün üretirken sektörün AB standartlarının karşılanması gerektiğinin altını çizerek ”Sektörümüzün pazardaki güçlü rakiplerine karşı güvenilir marka imajı oluşturması ve bunu koruması, kendini AB pazarında kabul ettirmesi gerekiyor. Ancak sektör için sadece AB pazarı yeterli değildir. İhracat hedeflerimize ulaşmak için aynı kaliteyi alıp Rusya, Afrika, Ortadoğu, Asya pazarına götürmeli ve bu ülkelerde de marka haline gelmeliyiz. Pazarı genişlettikçe de üretimi arttırmalıyız.” değerlendirmesini yaptı.
Sürdürülebilirliğin ön plana çıktığı, kaynakların nüfus gibi artmadığı, üretimi artırmanın yolunun verimlilik artışından geçtiği de Bahçıvan’ın açıklamaları arasında bulunuyor.Sürdürülebilir şekilde verimliliği artırmanın yolunun doğaya ve çevreye saygılı olmayı gerektirdiğini belirtti. Bunların yanında Bahçıvan, üreticinin yenilikçi olması ve Ar-Ge’ye kaynak ayırması, teknolojinin gıda zincirinin her aşamasında kullanılması gerektiğini açıkladı.
Öte yandan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik de konuyla ilgili görüşlerini bildirdi. Menlik, son birkaç yıldır enflasyon ile gıda konularının sıkça gündeme geldiğini belirtti. Önlem alınmadığı takdirde gelecekte gıda arzı ve tarımsal arazi büyüklüğünün ihtiyacı karşılamayacağını, sera gazı salımındaki azalışın ise çevresel etkilerin sınırlanması için yetersiz kalacağını söyledi.
Menlik: “Küresel olarak acilen yapılması gerekenler tarımda verimliliği artırmak, ormanlık alanları korumak ve kaybedilenleri yerine koymak, balıkçılık ve su kültürüne ağırlık vermek, tarımsal sera gazı salınımını azaltmaktır.”Bunlarla birlikte Menlik açıklamasında dünya nüfusunun ve kişi başına düşen milli gelirin artmasının gıdaya olan talebi artıracağını aktardı. Buna benzer bir durumun Türkiye’de söz konusu olduğunun altını çizdi.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’deki tarımsal işletmelerin hala küçük ve dağınık halde olduğunu, bu sebeple özellikle hayvancılıkta ciddi bir ölçek problemi yaşanmaya devam ettiğini aktardı. Bunlarla birlikte et tüketiminin %90’ının sığır etinden oluştuğunu, kokusu sebebiyle küçük baş hayvan tüketiminin azaldığını, bazı uygulamalar sayesinde küçük baş hayvan etinin kokusuz olabileceğini vurguladı.
Bahçıvan konuşması sırasında sık sık gıda güvenliğinin öneminden bahsetti. Bu konuda yalnızca sanayinin sorumlu olmadığını, tarladan sofraya, çiftçiden perakendeciye kadar tüm tedarik zincirinin gıda güvenliğini sağlamaktan sorumlu olduğunu kaydetti.