
Bu hafta Çin’den gelen haberler ihracatın Şubat 2018’den bu yana en hızlı artışını kaydettiğini gösterdi ki kazanım küresel Covid krizi devam ederken tıbbi malzeme talebindeki artışla beslendi. Çinli firmalar geçen ay 268 milyar dolarlık sevkiyat yaparken bu 2019’un aynı dönemine göre %21 daha yüksek oldu ve ülkenin ticaret fazlasının 75,4 milyar dolarlık rekora ulaşmasıyla sonuçlandı.
Verileri ele alan Çin İnternet Bilgi Merkezi, Çin ekonomisinin çoktan büyümeye döndüğü ve COVID-19 gerilemelerinden hızla toparlandığı göz önüne alındığında, bu haberin pek de şaşırtıcı olmadığını yazdı. “Bu, Çin’in yılı pozitif GSYİH büyümesiyle sonlandıran dünyadaki tek büyük ekonomilerden biri olmasına neden olacaktır” ifadeleriyle dikkat çekti.
Bu tür verilerin nihayetinde Çin tedarik zincirlerinin dayanıklılığını ve önemini gösterdiği belirtildi.
Ayrıca bunun geçtiğimiz yıl, ülkeyi küresel pandemiyi başlatmak için günah keçisi yapmaya çalışan Çin karşıtı düşüncelere rağmen gerçekleştiği vurgulandı. Trump’ın koyduğu tarifelere rağmen ABD’ye ihracatın bile arttığını eklenerek şu ifadelere yer verildi:
“Bu gelişme bize ne anlatıyor? Bu, Çin’in küresel ekonominin merkezi olmaya devam ettiğini ve küresel ticaret ve tedarik zincirlerinde merkezi ve derinlemesine entegre olmuş bir sanayi ve üretim santrali olarak kalacağını gösteriyor.”
Trump’ın ticaret savaşı bir şekilde zararlı olsa bile Çin ekonomisi için bir oyun değiştirici olmadığı söylenerek; “Bu göz önüne alındığında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’ndeki politika yapıcılar, Washington ile Pekin arasındaki ekonomik bağların göz ardı edilebileceği gerçekçi olmayan bir senaryo tasavvur etmeyi bırakmalıdır.” dendi.
Çin’in ihracat verilerinin, küresel endüstri ve imalatta çok önemli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu tekrarlayarak şu ifadelere yer verildi:
“Çin, değişen dünyada uluslararası ticaret derinlemesine yerleşmiş küresel bir üretim ve endüstriyel güç merkezidir. Dahası, her kıtaya yayılmış çok sayıda ülkenin en büyük ticaret ortağı olmasının yanı sıra, önde gelen bir yatırımcı ve borç verendir. Amerikan saldırganlığının ortasında, dünya çapında serbest ticaret anlaşmalarındaki rolünü genişleterek bu konumunu sağlamlaştırmaya çalışmıştır.
Bu, Çin’in 1,4 milyar dolarlık kendi iç pazarının dünyadaki en büyük pazar olması dışındadır. İşgücünün büyüklüğü, kendi talebinin büyüklüğü ile birleştiğinde, kar marjlarının daha yüksek olduğu anlamına gelir ve bu nedenle malların üretim ve satış maliyetleri, doğal olarak dünyanın herhangi bir yerinden daha ucuzdur.”
Bu arada iddialar, ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un bu haftaki çarpıcı açıklamaları üzerine geldi. Ross, Çin’in hem bölgedeki en büyük potansiyel Pazar hem de başlıca ekonomik ve askeri tehdit olmaya devam ettiğini söyledi.