
G-20 liderleri, merkez bankaları faiz oranlarını kolaylaştırırken büyümenin 2019’un ikinci yarısında yeniden canlanacağını öngördü. Daha doğrusu liderler, dünya merkez bankaları ile ABD ve Çinli ticaret müzakerecilerinden biraz yardım alarak küresel ekonominin bu yılın sonunda kısa bir büyüme düşüşünden toparlanacağını belirtti.
Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası Bahar Toplantıları’nda bir araya gelen küresel finans liderleri, küresel ekonominin bu yıl ivme kaybettiği konusunda hemfikirdi. Ancak merkez bankaları faiz oranlarını kolaylaştırırken büyümenin 2019’un ikinci yarısında toparlanmasını bekliyorlardı. Yine de, ABD ile Çin arasındaki ticaret duruşu, ekonomik görünüm üzerine gölge düşürüyordu.
Japonya Maliye Bakanı Taro Aso Cuma günkü gazetecilere verdiği demeçte; “Ticaret gerilimlerinin artmasına karşı dikkatli olmalıyız” dedi.Burada, Japonya’nın 20 büyük ekonominin başkanlığını yürüttüğü hatırlatıldı. G-20 topluluğu Cuma günü, ticaret gerilimleri, türbülanslı finansal piyasalar ve yükselen faiz oranları nedeniyle ekonomik büyümenin geçen yılı sonlarında ve bu yılın başlarında aksadığını belirtti. Keza IMF de 2019 için büyüme tahminini yüzde 3.5’ten yüzde 3.3’e düşürmüş ve bu rakam 2009’daki resesyondan bu yana en yavaş hız olarak kayıtlara geçmişti. Fakat 2020’de büyümenin yüzde 3.6’ya geri döneceğini umuyordu.
Diğer taraftan, tahmincilerin ABD-Çin anlaşmazlığı konusunda endişeli oldukları dikkat çekti ki finansal piyasalar da bu yıl iki ülkenin uzlaşmaya varması umutları üzerine toparlanmıştı. Uluslararası Para Fonu’nun Asya ve Pasifik Bölümü yöneticisi Changyong Rhee de Cuma günkü toplantıda, müzakerecilerin bir anlaşmaya varamadıkları takdirde piyasaların düşebileceği konusunda uyardı. Hatta Rhee, bir ABD ve Çin anlaşmasının dahi yeni sorunlar yaratabileceğini belirtti.
Çünkü Çin’in ABD’den daha fazla ithalat almayı kabul etmesi halinde, bu alımlar beklendiği gibi Çin’le iş yapan diğer ülkelerin zararına olabilirdi. Rhee ayrıca Çin’in Amerikan şirketlerine diğer ülkelerin fiyatını kırarak tercihli erişim verebileceğini ve serbest ticaretin geleceği hakkında daha geniş endişelere yol açabileceğini kaydetti. İki ülkenin Pekin’in fikri mülkiyet haklarının korunmasını iyileştirmesini ve diğer ekonomik reformları yapmasını gerektiren uzun vadeli bir anlaşmaya varamaması durumunda ise anlaşmanın “kısa ömürlü” olacağını tahmin etti.