
Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen 2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı‘nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, petrol ve terör meselesine etraflıca değindi. İnsanların devlet karşısında korunmasının doğru bir ilke olduğunu ifade eden Erdoğan, tek odak noktamızın insan olduğunu belirterek hak ve adaleti vurgu yaptı.
Türkiye devlet ile millet arasındaki bağa sahip çıkan bir ülke oldu.Halkının sahip çıktığı bir ülkeyi hiç kimsenin yıkamayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, öte yandan kendi halkının sesine kulak vermeyen devletlerin de yıkılmaya mahkum olduğunu söyledi. Devletin en önemli görevinin toplum ve bireylerin iyiliğini gözeten bir işleyiş sistemi kurmak olduğunu, insan merkezli olmayan tüm politikaların bir gün muhakkak başarısız olacağını aktardı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesindeki kurumların toplumun sesine kulak verecek programlara sahip olduğunu açıkladı. Teknolojinin gelişmesi ve yeni çıkan iletişim imkanları sayesinde vatandaşların şikayetlerinin dinlendiğini söyledi.
Kamunun elinde olan imkanların milletimizin eline verildiğini, bunu yaptıkça daha güçlü bir devlet haline geleceğimizi ve önümüzdeki nesillere de bu altyapıyı teslim etmek için uğraştıklarını sözlerine ekledi.
Hak ve adalete itiraz eden bir yönetimin mutlaka önüne geçilmesi gerektiğini, iyi yönetim şeklinin güvenilir; şeffaf, hukuk ve insan haklarına saygı duyan bir tanımlaması olduğunu dile getirdi.
Devlet-birey dengesi kuran bazı batılı ülkelerin başka konular söz konusu olduğunda bakış acılarının değiştiğine vurgu yaptı.Bireyin devlet karşısında korunma hassasiyeti olduğunu söyleyen Erdoğan şeffaflık, savunma hakkı, tarafsızlık, eşitsizlik, kanunlara uyma, kişisel verilerin korunması gibi durumlara hiç kimsenin itiraz edemeyeceğini söyledi. Türkiye’nin bu tür konularda en az sorun yaşayan ülkelerden biri olduğunu, her zaman bireyi öncelikli tutan bir vizyona sahip olduğumuzu belirtti.
İyi yönetim denilince merkezde insan olması gerektiğini söyleyen Erdoğan, dünyanın birçok yerinde yaşanan iç savaşların bu anlayışı çok geride bıraktığını belirtti. Konuyu Suriye’de yaşanan savaşa ve terör eylemlerine getirerek, petrol meselesi hakkında da konuştu. Türkiye’nin kendi güvenliğini ve huzurunu sağlamak için terör örgütlerini yok ederken, aynı zamanda uluslararası vicdan borcunu da ödediğini söyledi.
Diğer birçok ülkenin petrolün peşinde olduğunu söyleyerek, “Birileri petrol paylaşımının içinde, acaba ne kadar daha petrol çıkartırız. Bizim önümüze de getirdiler, derdimiz petrol değil dedik. Derdimiz insan.“ şeklinde konuştu. Şu an ülkemizde 4 milyondan fazla Suriyelinin yaşadığını, ekonomisi Türkiye’den çok daha iyi olan ülkelerin yardım adına bir kapı açmadığını söyledi.
Türkiye’nin sığınmacılara her zaman kapılarını açık tuttuğunu söyleyerek, “Biz o kesici tel örgülerden geçmeye kalkan o kadınları, erkekleri, çocukları gördükçe ciğerlerimiz parçalanıyor. Bizdeki ana muhalefet de geri göndereceğiz diyor. Biz asla varil bombalarına teslim edemeyiz.” diyerek tutumunu keskin bir dille ifade etti.