
Almanya merkezli düşünce kuruluşu Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, Çin’in diğer ülkelere verdiği borçların son 10 yılda arttığını, bunun borç seviyelerinin çarpıcı bir şekilde artmasına yol açtığını ve gelişmekte olan ülkelere verilen bu borcun yarısının gizli olduğunu gösterdi.
Bu şekilde gerçekleşen gizli borcun, kredinin Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası gibi kurumlar tarafından rapor edilmediği ya da kaydedilmediği borçları ifade ettiği hatırlatıldı. Geçtiğimiz hafta çıkan haberlerde Çin’in gizli borçlarının problem doğurabileceği söylenirken Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nden gelen araştırma dikkat çekti.
Çin, Verdiği Borçlarla IMF ya da Dünya Bankası’nı Geçerek Dünyanın En Büyük Alacaklısına Dönüştü!
Düşünce kuruluşu, 2000-2017 yılları arasında diğer ülkelerin Çin’e borçlarının 10 kat arttığını, bunun da 500 milyar dolardan azdan 5 trilyon dolardan yükseğe çıktığını öne sürdü. Raporun araştırmacıları, bu durumun Çin’in IMF ya da Dünya Bankası’nı kolaylıkla aşarak dünyanın en büyük resmi alacaklısına dönüştürdüğünü söyledi.
1949’dan 2017’ye kadar 152 ülkeye verilen yaklaşık 2000 Çin kredisini inceleyen araştırma, Harvard Üniversitesi’nden tanınmış borç uzmanı Carmen Reinhart ile Kiel Enstitüsü’nden Christoph Trebesch ve Sebastian Horn tarafından yapıldı.
Araştırmacılar, Çin’den borç alan 50 gelişmekte olan ülke için borcun 2015’de ortalama olarak GSYİH’lerinin yüzde 1’inden az arttığını, 2017’de ise yüzde 15’ten fazla arttığını belirtti. İleri ve daha yüksek orta gelirli ülkelerin borç akışlarını Çin Merkez Bankası’nın devlet tahvili satın alımıyla yapmaya eğilimli oldukları, sonucunda birçok ülkenin Çin hükümetine borçlu hale geldiğini aktardı.
Çin, Gelişmekte Olan Piyasalara Verilen Toplam Kredilerin Dörtte Birini Oluşturuyor
“Düşük gelirli gelişmekte olan ekonomiler çoğunlukla Çin’in devlet bankalarından doğrudan kredi alıyorlar” denilen raporda, borç vermenin büyük kısmının Çin Kalkınma Bankası ve Çin’in İhracat-İthalat Bankası tarafından yapıldığı söylendi. Çalışmada Çin’in şu anda gelişmekte olan piyasalara toplam banka kredilerinin dörtte birini oluşturduğu tahmin edildi.
Kiel Enstitüsü’nden Trebesch; “Çin’in uluslararası borç verme patlaması öncelikle ülkenin hızlı ekonomik büyümesinin bir sonucudur fakat aynı zamanda Çin devletinin küreselleşme politikası nedeniyledir” diyerek Çin’in eleştirilerle karşılaşan Modern İpek Yolu girişimine atıfta bulundu. Raporda Çin’in borç verme belgelemesinin en iyi ihtimalle şeffaf olmadığı, bu tür işlemlerin uluslararası sermaye akımlarını ölçmek için yapılan en iddialı girişimler tarafından bile gözden kaçırıldığı kaydedildi.
Borçlu Ülkeler, Çin’den Ne Kadar ve Ne Koşullarda Borç Aldıklarını Bilmiyor
Bu gizli borç sorununun İran, Venezuela ve Zimbabve gibi ülkelerde özellikle şiddetli olduğu belirtilen raporda Reinhart, Çinli borç verenlerden alınan birçok kredinin yeniden yapılandırılması ya da yeniden müzakere edilmesi gerektiğini savundu.
Bu tür borçlular arasında Sri Lanka, Ukrayna, Venezuela, Ekvador, Bangladeş ve Küba’nın bulunduğunu söyledi. Öte yandan çalışmada resmi kurumların gelişmekte olan ülkelere piyasa altında faiz oranlarında borç verirken, Çin’in genellikle piyasa oranlarında ve daha kısa vadelerde borç verdiği vurgulandı.
Ayrıca Çin’in neredeyse tüm yurtdışı kredilerinin kamu kuruluşları ve devlete ait işletmeler olma eğilimindeki alıcılar tarafından uzatıldığı da dile getirildi. “Sonuç olarak, borçlu ülkelerin kendileri Çin’den ne kadar ödünç aldıklarını ve hangi koşullar altında aldıklarını tam olarak bilmiyorlar” ifadeleriyle dikkat çeken araştırmacılar, Çin’e en çok borçlu olan ülkelerin Orta ve Uzak Doğu Asya’da olduğunu, Latin Amerika’dakilerin de buraları takip ettiğini bildirdi.