
Almanya merkezli pazar araştırma şirketi GfK, 2020 yılının Ocak ayına ilişkin Tüketici Güven Endeksi’nden elde edilen sonuçları paylaştı. Ülkede Aralık ayında 9,7 puan seviyesinde ölçülen söz konusu endeks, Ocak’ta beklenenin dışında bir gelişmeyle 9,6 puana düştü.
Beklentiler tüketici güveninin Ocak’ta 0,1 puan yükseleceği yönündeyken aynı oranda gerileme kaydedildi. Yılın ilk ayında 9,8’e yükseleceği tahmin edilen endeks, 9,6 oldu.GfK tarafından yapılan açıklamaya göre, Almanya’daki tüketicilerde var olan dar gelir beklentisinin tüketici ikliminde bir miktar bozulma olacağı anlamı taşıdığını ifade etti. Açıklamada bununla birlikte tüketicilerin satın alma eğiliminin olduğuna ve bu eğilimin zaman geçtikte arttığına dikkat çekildi.
Şirkette araştırmacılık yapan Rolf Buerkl, konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Buerkl’a göre, ülkedeki tüketicilerin bir bölümü Alman ekonomik büyüme görünümüne ilişkin karamsar bir tutum sergiledi. Otomotiv sektörü ve otomotiv tedarikçileri gibi sanayi sektöründe görev alan pek çok personelin tek tek işten çıkarılıyor olmalarının gelirdeki iyimser beklentileri daha da azalttığına dikkat çekti.
Almanya’nın iş gücü piyasası, diğer ülkelerle kıyaslandığında nispeten daha güçlü bir tablo çiziyor.Ayrıca Euro Bölgesi’nin dev ekonomisi Almanya, şu sıralar tarihinin en düşük borçlanma maliyetlerini kaydediyor. Bunun yanında çalışanların maaşlarına yapılan zamlar enflasyon seviyesinin üzerinde kaydediliyor. Tüm bunlar iç tüketimi destekliyor ve Alman ekonomisindeki istikrarlı büyümenin sürekli olmasına zemin hazırlıyor.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) tarafından oluşturulan veriler, Almanya’nın mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) 2019’un üçüncü çeyreğinde ikinci çeyreğe göre %0,1 büyüdüğünü ortaya çıkarmıştı.
Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) ise ülkede dördüncü çeyreğe ilişkin büyümenin %0,2 seviyesinde olacağını öngörüyor. Alman hükümetinin 2019’a ilişkin ekonomik büyüme beklentisi ise %0,5 seviyesinde bulunuyor. Güçsüz küresel ekonomik büyümenin ihracatı etkilemesi, ticaret gerginliği ve Brexit meselesi gibi durumları ise buna gerekçe gösteriyor.