
Tüm dünyada 3 milyonu aşan vaka sayısıyla giderek endişe verici hal alan salgın, hükümetleri devasa teşvik paketleri açıklamaya yönlendiriyor. Küçükten büyüğe fark etmeksizin her yerde destek programları açıklanırken, IMF, Dünya Bankası gibi kurumlar da gelen talepler doğrultusunda ülkelere yardım ediyor.
Ancak açıklanan teşvikler, her ne kadar gerekli olsa da sonuçların ekonomiyi yeni bir resesyona sürükleyebileceği söyleniyor.
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün küresel borcun GYSİH’ye oranı yüzde 342’ye çıkacak şeklindeki tahmini, gelen yorumlardan bir tanesiyken hükümete bağlı ya da bağımsız kuruluşlar kendi ülkeleri için benzer kasvetli öngörülerde bulunuyor.
Bütçe Sorumluluğu Ofisi’nin İngiltere’nin II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük yıllık açığını kaydedebileceği yönündeki uyarısı gibi.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Pew Araştırma Merkezi (Pew Research Center) de koronavirüs pandemisinin dünya çapındaki hükümet borcunda artışa yol açmasının muhtemel olduğunu söyledi. Bazı hükümetler için Covid-19 yardımından doğan borcun, pandemi öncesinde defterlerde bulunan önemli miktarda borca büyük ekleme yapacağını aktardı.
Ekim ayında Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yayınlanan verilere göre dünyanın en büyük ekonomilerinden bazıları dahil hükümet borcu onlarca ülkede GSYİH’nin büyük bir kısmını oluşturmuş ya da aşmıştı. IMF’nin nihai verilere sahip olduğu son yıl olan 2017’de hiçbir ülkenin borç yükü, ekonomisinin payı olarak Japonya’nınkinden büyük değildi.
Japonya, ABD ve İtalya koronavirüs krizinden önce kamu borcunun GSYİH’yi aştığı büyük dünya ekonomileri arasında.
Keza Japonya’da brüt borç GSYİH’sinin yüzde 235’ini oluşturmuştu. Rakam 2018 itibarıyla %185’lik borç GSYİH oranına sahip Yunanistan’dan bile fazlaydı.
2019 sonbaharında yürürlüğe giren satış vergisi zammının borcun ödenmesine yardım edeceği düşünülse de Tokyo, geçen senenin sonunda büyümeyi desteklemek için 122 milyar dolarlık teşvik açıklamıştı. Fakat salgın öncesinde hükümet borcunun GSYİH’ye oranını aştığı ya da neredeyse eşit olduğu tek ülke Japonya değildi.
2018’de borç İtalya’da GSYİH’nin %132’sini, ABD’de %104’ünü, Fransa’da %98’ini, Kanada’da %90’ını ve Birleşik Krallık’ta %87’sini oluşturdu.
Japonya ile birlikte, tüm bu ülkeler G7 ülkelerini oluşturuyordu. Diğer G7 üyesi Almanya’da ise borç 20182de GSYİH’nin yüzde 62’sini oluşturdu. Borcun 2018 yılında nispeten büyük bir GSYİH payına sahip olduğu diğer büyük ekonomiler arasında ise İspanya (%97), Brezilya (%88) ve Arjantin (%86) bulunmaktadır.
2020’nin ilk çeyreğinde %6,8 daralan Çin’de ise borç 2018’de GSYİH’sinin %51’ini oluşturdu. İşin özü COVID-19 patlak vermeden önce kamu borcu tarihsel standartlara göre zaten yüksek bir seviyedeydi. IMF’nin Aralık 2019 analizine işaret eden Pew Araştırma Merkezi, küresel mali krizin ardından çoğu G7 ekonomisinde borcun önemli ölçüde arttığını vurguladı.
Bununla birlikte analize göre düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerdeki kamu borcu da artmaktaydı. Dünya Bankası Ocak 2019’da küresel borç krizi uyarısında bulunurken, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) 2019 sonlarında küresel borcun yılın ilk yarısında 250 trilyon doları geçerek rekor kırdığını söylemişti.
Tüm bu veriler ve koronavirüs krizi göz önüne alındığında kamu borcu seviyelerinin çok daha yukarılara çıkabileceği seziliyor. Örneğin ilk çeyrekte yüzde 4,8 daralan ABD için Kongre Bütçe Ofisi, federal borç-GSYİH oranının 2021 mali yılı sonuna kadar en yüksek seviyeye ulaşabileceğini öngördü.