
Küresel ekonomiye yönelik yavaşlama beklentilerinin artmasıyla birlikte dünya genelindeki merkez bankaları faiz oranlarını düşürüyorlar. Ancak ekonomistler, yalnızca Asya’nın gelişmekte olan bazı pazarlarında büyümeyi artırmak için tek başına yeterli olmayabileceğini söylüyorlar.
Uzmanlar faiz oranlarını düşürmek yerine ekonomik faaliyeti artmak için daha fazla devlet harcamasına ihtiyaç olduğunu söylüyorlar. Yatırım bankası Societe General’deki Hindistan ekonomisti Kunal Kumar Kundu, “Tango için iki kişi gerekir,” dedi.
Kundu; düşük faiz oranlarının yanı sıra devlet harcamalarının devam etmesinin ABD hisselerinin sürmekte olan ABD-Çin ticaret mücadelesinde ağır şekilde etkilendiği bir zamanda büyümeyi daha etkili bir şekilde artırabileceğini ifade etti.
Faiz oranlarının düşürülmesi, borçlanma maliyetini düşürür ve ekonomideki para arzını artırır. Bu genellikle tüketicileri ve işletmeleri daha fazla harcamaya ve yatırım yapmaya teşvik eder. Bu arada, devlet harcamalarındaki artış, ekonomik aktivitenin artmasına yardımcı olan mal ve hizmetlere talep yaratabilir.
Küresel Büyüme Umutlarını Bitiren Nedenler
Uluslararası Para Fonu’na göre; dünyanın en iyi iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşına ek olarak, küresel büyüme umutları Brexit belirsizliği ve sessiz enflasyon gibi sorunlardan da etkilendi.
Kurumsal ve yatırım bankası TD Securities stratejisi konusunda yükselen piyasa pazarlamacıları Mitul Kotecha, bu ekonomik tehditlerin, yetkililerin yalnızca büyümeyi kaldıracak para politikalarına bağımlı olmalarını zorlaştıracağı konusunda hemfikir.
Kotecha, “Bence faiz indirimleri yardımcı olacak, ancak olumsuz ticari baskılara karşı koymak için yeterli olup olmayacakları ve küresel büyüme yavaşlaması ve etkisi tartışılmalı. Yalnızca parasal gevşemenin bu baskılara dayanabileceğini görmek zor görünüyor,” dedi.
Yalnızca Ağustos ayında Hindistan, Tayland, Filipinler ve hatta Yeni Zelanda’daki merkez bankaları gösterge faizlerini düşürdüler. Tayland Bankası’nın faiz indirimi dört yılda bir ilk sıradayken, Yeni Zelanda Rezerv Bankası beklenenden daha büyük bir gevşeme için borç verme faiz oranlarını yüzde 1 ile tüm zamanların en düşük seviyesine getirdi.
Mali Harcamalar Geliyor
Asya’daki bazı hükümetler zaten mali önlemler almaya başladılar. Tayland’ın maliye bakanı Cuma günü, 10,2 milyar dolarlık bir hükümet harcama paketini ilan ederek, ABD-Çin ticaret savaşından kaynaklanan yavaşlamayı ve Tayland bahtının gücünü artırmayı planladığını söyledi. Teklif ise henüz kabine tarafından onaylanmadı.
Daha fazla gelişmekte olan Asya ekonomileri bu durumu takip edebilirler. Kotecha, “Devletlerin mali harcamalarının, daha düşük oranlarla beraber yoğunlaştığını görebilirsiniz. Asya genelinde hükümetler üzerinde altyapı harcamalarını ve diğer mali önlemleri kullanarak mali harcamaları artırma yönünde bir baskı olacağını düşünüyorum,” dedi.
Hindistan’daki Karmaşık Durum
Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bu durumlara karşın, Hindistan karmaşık bir durum ile karşı karşıya. Hollanda bankası ING’nin Asya ekonomisti Prakash Sakpal, Hindistan’ın güneyindeki ve batısındaki su baskınlarının gıda arz şokları nedeniyle enflasyona yol açabileceğini belirtti.
Merkez bankası para politikasını hafifletmeye ve faiz oranlarını düşürmeye devam ederse genel enflasyon daha da artabilir ve ekonomiye zarar verebilir. Ancak SocGen’den Kundu, hükümetin daha fazla harcama yapmak için yeterli alanı olmayabileceğini söyledi.
Başbakan Narendra Modi’nin hükümetin harcamalarını kontrol altında tutmaya çalıştığı biliniyor. Temmuz ayı başlarında sunulan tam yıllık bütçesinde hükümet, cari yılın mali açığını GSYİH’in yüzde 3,4’ünden yüzde 3,3’üne düşürmeyi hedeflediğini belirtti.
Buna ek olarak finansal sektördeki likidite krizi daha geniş ekonomiye borç vermeyi sınırlamıştır. Bu, otomobil satışlarındaki düşüşe bağlı olarak tüketimin yeniden ölçeklendirilmesine neden oldu.
Kundu, “Bütün bunlar bir araya geldiğinde, Hindistan için olan ve ekonomik aktiviteyi gerçekten etkileyen şeylerin toksik bir karışımı,” ifadelerini kullandı.