
Dünyanın farklı yerlerindeki ülkelerin merkez bankaları, çalkantılı piyasa hareketlerinden etkileniyor ve buna yönelik kararlar alıyor. Bu sıralar Amerikan Merkez Bankası’ndan (Fed) beklenen faiz indirimi diğer ülke merkez bankalarını dahi hareketlendirmiş olsa da, her banka başkanı üzerine düşen görevi yapmakla yükümlü bulunuyor.
Dün, merkezi İsviçre’de bulunan banka UBS, Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) bu yıl içinde iki farklı faiz indirimi beklediğini açıklamıştı. Biri Eylül diğeri Aralık ayında olacağı öngörülen faiz indirimleriyle ülkenin para politikasında genişlemeye gitmesi hedefleniyor.
Uluslarası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’nin ECB Başkanı Mario Draghi’nin yerine aday gösterilen isim olmuştu. AB ülkelerini telaşa sokan durum ise Draghi’nin 31 Ekim’de görev süresinin dolması idi. Lagarde’nin IMF Başkanlık görevinin 2021 yılında bitmesi bekleniyor.
Farklı ülkelerin merkez bankalarında bu durumlar söz konusuyken, banka başkanları dünya ekonomisini korumada kendilerini yalnız hissediyor.Dünya genelinde para politikası gücünün sınırlarını zorlarken, küresel merkez bankacılar dünya ekonomisini desteklemede kendi başlarına çabalamaktan yorulmuş durumda. Büyük bir çoğunluğu hükümetlerin ekonomiyi kurtarmada kendilerine destek çıkmasını talep ediyor.
Küresel yavaşlama ortamında başta Fed, AMB ve hatta Japonya Merkez Bankası gelecek süreçte para politikasında gevşemeye doğru yol alacak. Fakat ileride hareket alanının daralmasıyla ve gerilemenin devam etmesi durumunda, merkez bankası başkanları siyasetçilere harekete geçme konusunda ihtiyaç duyabilirler.
G-7’ye üye ülkelerin merkez bankacıları ile maliye bakanlarının Paris’in kuzeyinde yapacakları toplantıda bu konunun yüz yüze görüşüleceği tahmin ediliyor.Ayrıca bu toplantının hiçbir tahminin söz konusu olmadığı ticaret savaşı risklerinin daha fazla bir gerilemeye sebep olabileceği tehlikeli bir dönemde yapılacağını söylemek mümkün. G-7 toplantısına ev sahipliği yapması beklenen Fransa’nın bu konuya çözüm getirmesi bekleniyor.
Küresel yavaşlama ortamının ekonomi için ciddi bir riske işaret ettiği şu durumda, ekonomiye destek sağlanması gerekiyor. Fransa’nın ekonomik büyümesinin 2019 yılında son 6 yılda ilk kez Euro Bölgesi ortalamasının üzerinde gelmesi tahmin ediliyor. OECD Baş Ekonomisti Laurence Boone, siyasi riskin hemen her bölgede arttığına işaret ederek bu kapsamda büyümedeki zayıflığa çözüm bulunması gerektiğini söyledi. Ardından, bunu yalnızca para politikasındaki değişiklikle başarmanın mümkün olmadığını ekledi.
Merkez bankaları ile başkanları, ekonomik büyümeyi destekleme ile koruma konusunda üzerlerine düşen görevi yapmaya hazır bulunuyor.Fed Başkanı Jerome Powell, geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmasında bankanın Temmuz ayında faiz indirimine gideceğine neredeyse kesin gözüyle bakmış ve Draghi de onu bu konuda desteklemişti.
Japonya Merkez Bankası ve AMB’nin faizlerinin sıfırın altında seyrettiği şu durumda, Fed geçmiş aşağı dönüş dönemdekinin yarı seviyesinde gösterge faizine sahip bulunuyor. Powell, ABD’nin maliye politikası pozisyonunu uzun vadede sürekli olarak görmüyorken, para politikasının rakipsiz olmasını bir avantaj olarak görmüyor.
2018 yılında Başkan Donald Trump, ABD ekonomisine 1,5 trilyon dolar tutarında bir vergi desteği sağlamıştı, fakat bu desteğin etkileri çoktan kayboldu.Draghi, son 10 yıllık dönem için para politikasından memnuniyetsizliğini dile getirirken buna gerekçe olarak “orantısız bir yük üstlenmesini” gösterdi. Bazı ekonomistlere göre bu görüş, Lagarde’nin Kasım ayında Draghi’nin yerine geçmesiyle daha da güçlenebileceğini düşünüyor.
Lagarde ise meydana gelecek bir diğer ekonomik gerilemede herhangi bir yerde mümkün olması fark etmeksizin “mali teşviğe” gereksinim duyulabileceğini savunuyor. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney de bu konuda Lagarde’ye katılıyor.
Güçlü ekonomisiyle Almanya, Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamının dikkatini üzerine çekmiş durumda.Merkez Bankaları ve hükümetleri, seçimlerde sol partinin galip gelmesi durumunda iş birliğini kesebilir. ABD ve İngiltere’deki bazı kanun yapıcıların Modern Para Politikası’nı savunduğu biliniyor.
Almanya bugün, Zew endeksindeki beklenenin üzerindeki düşüşle gündeme gelmişti. Temmuz ayında beklenenden daha fazla düşen Zew ekonomik beklentilerinin yanı sıra bazı ekonomistler ülkenin ekonomisinin bu yılın ikinci çeyreğinde daralacağını öngörüyor.