
Deutsche Bank, 2021 için küresel büyüme görünümünü yükseltti. Ancak iki önemli riskin koronavirüs krizinden ekonomik iyileşmeyi yine de bozabileceği konusunda uyarıda bulundu. Bankanın yayımladığı “Ufukta Umut” başlıklı rapor, küresel görünümle ilgili önemli yorumlar içerdi.
Raporda; Pfizer, Moderna ve AstraZeneca’nın aşı haberlerine ve Covid-19 önlemlerindeki etkili çalışmalara yer verildi.
Deutsche Bank Grup Baş Ekonomisti David Folkerts-Landau, “Beklentilerin üst sınırındaki etkinlik oranları ile bu, sadece bir ay önce beklenenden çok daha hızlı normale dönüş olasılığını ortaya çıkarır. 2021’in sonunda artık günlük yaşam üzerinde fazla bir etkisi olmayabilir,” ifadelerini kullandı.
Ufuktaki bir aşı ile Deutsche Bank, küresel GSYİH’in önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde virüs öncesi seviyelerine dönmesinin muhtemel olduğunu söyledi. Bu kapsamda banka 2020’de küresel GSYİH’in; ABD ekonomisinin %3,6 küçülmesi, Euro bölgesinin %7,4 daralması ve Çin’in %2,2 büyümesi ile %3,7 daralmasını bekliyor.
2021’de Deutsche Bank, ABD ekonomisinin %4 büyüyeceğini, Euro bölgesi ekonomisinin %5,6 toparlanacağını ve Çin’in %9,5 yükseleceğini tahmin ediyor. Ancak Alman borç veren, bu senaryoyu aşırı bulutlandırabilecek iki önemli risk olduğu konusunda uyarıyor.
Banka ilk riskin, aşı üretimi, dağıtımı ve halk tarafından kabul edilmesinde olası gecikmelerin ortaya çıkardığı zorluklar olduğunu söylüyor.
Banka, gelişmiş ekonomilerde yaygın aşılamanın 2021’in ilk çeyreğinde başlaması ve ardından ikinci çeyrekte daha geniş çapta devam etmesi bekleniyor. Yine de büyük bilinmeyen, nüfusun aşıyı kabul edip etmeyeceği ve aşının zorunlu hale getirilip getirilmeyeceği olduğunu belirtiyor. Dünya Sağlık Örgüyü, 2019’da aşı tereddütünün küresel sağlığa yönelik en büyük 10 tehditten biri olduğu konusunda uyarmıştı.
İkinci önemli riskinse pandeminin neden olduğu ekonomik krize karşı koymak için merkez bankalarının ve mali yetkililerin özellikle ABD ve Avrupa’da agresif adımlar attığı göz önüne alındığında olası finansal bozulmadan kaynaklandığına dikkat çekildi.
Araştırmacılar, “Para ve maliye politikası teşviklerinin harekete geçtiği gerekli aşırılıkların yol açtığı artan borç seviyeleri ve varlıkların aşırı artan değerlenmesinden kaynaklanan, gelecek finansal bozulma riskinin arttığını görüyoruz. Geçmişte bu tür koşullar altında finansal krizlere sık sık politika kolaylığından sıkılaştırmasına kaçınılmaz geçişle değinilmiştir ki bu muhtemelen hala en az birkaç yıl uzaktadır, ancak daha erken sürpriz olabilir,” ifadelerini kullandılar.