
Dünya Bankası tarafından Perşembe günü yayımlanan rapor; yarım yüzyıl içinde kaydedilen en büyük, en hızlı ve en geniş çaplı borç artışının gelişen piyasa ekonomileri için finansal şoklara yönelik alınan tedbirleri hızlıca artırmaları gerektiği anlamına geldiğine işaret etti. Yüksek borçlanma nedeniyle gelişen ülke ekonomilerinin finansal şoklara diğerlerine kıyasla daha az hazırlıklı olduğu uyarısında bulunan banka, vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini açıkça belirtti.
Geçtiğimiz ay da buna benzer bir açıklama yapan Dünya Bankası, gelişen piyasaların meydana gelecek ciddi bir küresel ekonomik gerilemeye karşı 10 yıl öncekine kıyasla daha hazırlıksız olduğu ve derhal tedbirleri artırması gerektiği belirtilmişti.Dün yayımlanan rapor, 2018 yılında gelişen ülke ekonomilerinin borcunun 55 trilyon dolar seviyesinde kaydedildiğini ve bunun gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) %170’ini oluşturarak yükselişe işaret ettiğini ortaya çıkardı. Bununla birlikte son 8 yıl içinde gelişen ülke ekonomilerinin toplam borçlanma seviyesi %54 oranında arttı. Borçluluk seviyesi dar gelirli ülke kapsamına giren yerlerde 2010 yılında GSYİH’in %48’ini oluşturuyordu. Bu rakam şimdilerde %67’ye kadar çıktı.
Burada bahsi geçen zamanlar ekonomik açıdan zor dönemlerdi ve gelişen ülke ekonomileri için zayıflatıcı etkiye sahip olmuştu. Dünya Bankası’nın raporuna göre bu durumda hükümetlerin üzerine düşen görev, yeni borcun faydalarını ve maliyetlerini analiz ederek aradaki doğru dengeyi bulmak ve bu sayede riski kontrol altına almaktı.
Dünya Bankası Başkanı David Malpass yayımlanan raporun ardından açıklama yaptı. Malpass, finansal krizlerin ortaya çıkmasındaki temel etken olarak kamu ve özel sektör borçlanmalarının eş zamanlı olarak birikmesini, bunun da kişi başına düşen GSYİH’in ve yatırımların düşmesine neden olmasını gösterdi.
Malpass; bütçe açıkları, yabancı para türünden yüksek şirket borçlanmaları ve cari dengedeki yüksek açıklar nedeniyle gelişen ülke ekonomilerinin son kriz döneminden daha kırılgan olduğunu belirtti. Şu anki şartların risk primlerinde meydana gelebilecek zamansız bir artışın finansal kriz için uygun ortam yaratabileceği anlamını taşıdığını söyleyen Malpass, açıklamalarını sonlandırdı.