Shah Rukh Khan Kimdir? En İyi Unutulmaz Filmleri Listesi

Malum, her ülke sinemasının medar-ı iftiharı niteliği taşıyan birkaç oyuncusu muhakkak ki vardır. Bu kavram yer yer göreceli bir hal alsa da kimi zamansa herkesin üzerinde mutabık olduğu bir şekilde ortaya çıkabilir. Aynı Bollywood – Shah Rukh Khan arasındaki ilişkide olduğu gibi… Hint Sineması’nı dünyada popüler yapan; bununla da yetinmeyerek adını en bilindik Hintlilerden biri haline getiren başarılı oyuncu, Bollywood’un gözde isimlerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Pekâlâ, kim bu Shah Rukh Khan? Dilerseniz yakından göz atalım.

Kariyerine, Hindistan yapımı diziler ile start veren Shah Rukh Khan, buradaki başarılı performansının ardından sinemaya geçiş yapmıştır. İlk filmi olan ve 1992 yılında görücüye çıkan Deewana, onun kariyerine ivme kazandıran en önemli adım olarak öne çıkmaktadır. Nitekim başarılı oyuncu, yeteneği ve endamıyla arz-ı endam ederken, hayran kitlesini de günden güne arttırmakla meşguldü.

Shah Rukh Khan Kimdir?

Her ne kadar nüfusa kayıtlı ismi Shahrukh olsa da her daim adını Shah Rukh Khan olarak telaffuz eden başarılı oyuncu, 1965 senesinde Yeni Delhi’de dünyaya geldi. Gençliğini Hindistan’ın bu güzide şehrinde geçiren oyuncu, üniversitede ekonomi okuduktan sonra, sinema alanında yüksek lisans yapmıştır.

İlgili Haber

Aamir Khan Filmleri için Tıklayın!

Haberi Görüntüle »

Bazı oyuncular vardır, yalnızca senaryonun göze hoş gelmesine vesile olur. Ancak bazı oyuncular vardır ki, senaryonun bir başyapıta dönüşmesine ön ayak olur. İşte, Shah Rukh Khan böyle ayakları yere sağlam basan bir isimdir. Nitekim o, My Name is Khan (2010), Chak De! India (2007), Swades: We, the People (2004) gibi filmlerde yer alarak; hem başarısını taçlandırmıştır hem de içinde bulunduğu yapımları deyim yerindeyse şaha kaldırmıştır. Bu da onun, ne denli doğru senaryolarda yer aldığının açık bir göstergesidir.

Hint filmleri ile efsaneleşen Shah Rukh Khan, yalnızca oyuncu kimliği ile değil, aynı zamanda kamera arkasında yaptıkları da ile de gündem olmayı başarmıştır. Özellikle aktivist kişiliği ile ön plana çıkan ve yardımsever kişiliği ile takdir toplamayı başaran oyuncu, bu yönüyle de tüm dünyadaki popülerliğini arttırmaktadır. Aynı zamanda sinema ve televizyon programlarının da yapımcılığını yapan oyuncu, bir yandan da spora olan ilgisi ile muadillerinden ayrılmaktadır. Bir hokey takımının sahibi ve bir kriket takımının da ortağıdır. Bu da, Shah Rukh Khan’ın oldukça geniş bir servete sahip olmasına olanak sağlamaktadır. 600 milyon $ serveti olduğu tahmin edilen oyuncu, dünyadaki en zengin aktörler arasında da yer almaktadır.

2008 yılında Dünyanın En Güçlü 50 İnsanı arasında yer alan ve her daim yaptığı yardım çalışmalarıyla adından söz ettiren oyuncu, özellikle kimsesiz çocuklara verdiği destekle öne çıkmaktadır. Tüm yardımsever kişiliğine rağmen, yaptığı hayır işlerini gizli tutmak adına çaba sarf eden Shah Rukh Khan’ın, el altında onlarca hayır işi yaptığı da tahmin edilmektedir.

Dünyanın en kalabalık ülkelerinden olan ve aynı zamanda birçok farklı dine mensup insanı da sınırları içerisinde barındıran Hindistan’da, Müslüman olarak dünyaya gelen Shah Rukh Khan, bu yönüyle de örnek gösterilebilecek bir dindardır. Nitekim o, dinin gerekliliklerini her noktada yerine getiren; saygılı ve iyi niyetli bir insan olarak, her daim dostları tarafından övgüyle söz edilmektedir.

En İyi Shah Rukh Khan Filmleri

Pekâlâ, dünya üzerinde birçok hayranı bulunan ve evrenin en popüler oyuncularından biri olan Shah Rukh Khan’ın efsaneleşmiş filmlerine hep birlikte göz atmaya ne dersiniz? Ünü, Hindistan ile sınırlı kalmayan ender oyunculardan olan ve her filmi olay yaratma potansiyelini beraberinde getiren Shah Rukh Khan’ın en iyi ve unutulmaz filmleri karşınızda…

Dilwale Dulhania Le Jayenge (1995)

Shah Rukh Khan’ın ilk dönem filmlerimden olan Dilwale Dulhania Le Jayenge, nevi şahsına münhasır bir aşk hikâyesini merkezine almaktadır.

İngiltere’de yaşayan zengin ve pervasız Raj ile muhafazakâr Simran, bir Avrupa gezisi sırasında tanışırlar. En başta birbirlerinden pek haz etmeyen bu iki Hintli genç, devamlı olarak didişip durmaktadır. Tabii onların bu tatlı atışmaları, zamanla yerini büyük bir aşka bırakacaktır. Ancak ortada bir sorun vardır: O da, Simran’ın evlenmek üzere Hindistan’a dönecek olması…

Aşkın her halini, kendine has bir şekilde ele alan ve müzikleriyle akılda yer eden filmin yönetmen koltuğunda Aditya Chopra otururken, başrollerde ise Shah Rukh Khan, Kajol ve Amrish Puri yer almaktadır. Yapısıyla hafızalarda yer eden aşk filmleri arasında özellikle romantik anlatılardan keyif alanların, kaçırmamalarını şiddetle tavsiye ediyoruz.

Dil Se.. (1998)

Yer yer eğlenceli bir hal alsa da genel hatlarıyla bakıldığında fazlasıyla ciddi bir aşk hikâyesini merkezine alan film, özellikle finaliyle hayranlık katsayısını arttırmaktadır.

Siyasi kökenli bir ilişkiyi izleyenlerine sunan ve Hindistan’ın içinde bulunduğu konjonktüre parantez açan film, deyim yerindeyse tam bir imkânsız aşk anlatısı olarak karşımıza gelmektedir. Dil Se’nin özellikle ideoloji ve aşk arasındaki çatışmayı realist bir gözle anlatmasından dolayı ilgi odağı haline geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Filmi özel kılan en önemli hususlardan biri de sürpriz sonlu filmler arasında yer almasıdır. İzleyenlerine soğuk duş etkisi yaratacak son dakikalar, Dil Se’nin vuruculuğunu fazlasıyla arttırmaktadır. Yönetmenliğini Mani Ratnam’ın yaptığı ve başrollerini Shah Rukh Khan ile birikte Manisha Koirala ve Preity Zinta’nın paylaştığı film, şüphesiz ki başarılı oyuncunun en özel ve güçlü işlerinden biri olarak hatırlanmaktadır.

Hey Ram (2000)

Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasının hemen öncesinde geçen film, tarihi motiflerle süslü, farklı ve dokunaklı bir aşk hikâyesini huzurlarımıza getirmektedir.

Hindu-Müslüman çatışmasından filizlenen ve karısına tecavüz edilerek öldürülen Saketh Ram’ın bu olaydan Mahatma Gandhi’yi sorumlu tutmasıyla gelişen olaylar silsilesi, yaşanmış tarihi bir olaydan esinlenmektedir. Özellikle, o dönem ki iç çatışma halini vurucu bir şekilde işlemesi ile muadillerinden ayrılan film, Hindistan’ın geçtiği zorlu dönemeci dramatik bir şekilde aks ettirmesiyle de değerli bir hal almaktadır.

Kamal Haasan’ın yazıp, yönettiği ve başrolünde yer aldığı Hey Ram, Hindistan tarihine merak duyanların ve duygusal yoğunluğu had safhada hissetmek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir film. Özellikle Shah Rukh Khan’ın göründüğü her bir sekansta, duruşuyla değer kattığı Hey Ram, başından sonuna dek hüznü beraberinde getiren yapısıyla da fark yaratmaktadır.

Kabhi Khushi Kabhie Gham… (2001)

Dram yönü ağır basan ve romantik bir atmosferle izleyenlerinin karşısına gelen Kabhi Khushi Kabhie Gham… umarsız bir aşığın oradan oraya savrulmasını konu almaktadır.

Rahul, Hindistan’ın önde gelen ailelerinden Raichandların evlat edindikleri bir gençtir. Ailenin öz çocukları olan Rohan’dan zerre ayırmadığı ve deyim yerindeyse bağırlarına bastıkları Rahul ise üvey anne ve babasına layık bir çocuk olmak için çaba sarf etmektedir. Ta ki gönlünü Anjali’ye kaptırana kadar… Kendilerinden daha alt sınıfa mensup olan ve bu nedenle de babası tarafından onaylanmayan bu ilişki, zamanla aile arasındaki iplerin kopmasına neden olacaktır. Bu dakikadan itibaren gelişen karmaşık olaylar silsilesi içerisine izleyenlerini bırakan film, hüzünlendirmeyi de ihmal etmemektedir.

Büyülü bir aşk hikayesi olarak adlandırabileceğimiz Kabhi Khushi Kabhie Gham… sosyal statüleri hiçe sayan ve yalnızca sevginin gücüne değer veren bir yapı olarak öne çıkmaktadır. Özellikle aşkın ne denli büyük bir çaba gerektirdiğine açtığı pencere ile takdir toplayan film, Hindistan Sineması’nın en popüler yapımları arasında yer almaktadır.

Devdas (2002)

Müzikal ve romantizmin harikulade bir bileşimi olarak huzurlarımıza gelen Devdas, duygusal yapısının yanı sıra, dinamik anlatısıyla da hoş bir seyirlik halini almaktadır.

Devdas ve Paro, çocukluk yaşlarından itibaren birbirilerine tutulmuş ve aralarına giren engellerden dolayı bir türlü kavuşamamış iki âşıktır. Ancak onların sevgisi öylesine büyük, öylesine destansıdır ki örülen tüm duvarları yıkmak için de ellerinden geleni yapacaklardır. Tabii bu sanılanın aksine, fazlasıyla zor bir süreci de beraberinde getirecektir.

İlk dakikasından son dakikasına kadar imkânsız ama bir o kadar da naif bir aşkı odağına alan Devdas, özellikle görsel anlamda vaat ettikleri ile tam bir şölen hüviyetine bürünmektedir. Hele hele Shah Rukh Khan’ın kendine güvenen duruşuyla renklenen film, her bir parçası ile bütün olmayı başarıyor ve izleyenlerinin pür dikkat bir biçimde ekrana kilitlenmesine olanak sağlıyor.

Yönetmenliğini Hint Sineması’nın tanınmış isimlerinden Sanjay Leela Banshali’in yaptığı ve başrollerini Shah Rukh Khan, Aishwarya Rai Bachchan ve Madhuri Dixit’in paylaştığı film, aynı zamanda BAFTA Ödülleri’nde de En İyi Yabancı Film ödülüne aday gösterilerek tanınırlığını arttırmıştır.

Kal Ho Naa Ho (2003)

Aşk, eğlence ve dur durak bilmeyen özgün bir anlatı… Kal Ho Naa Ho, mucizevi dokunuşları ayağımıza getiren ve her bir saniyesiyle daha da değerlenen dokunaklı bir film olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hayatı tepetaklak bir hal alan Naina, iyiden iyiye umutsuzluğa kapıldığı bir sırada tanıştığı ve bir kurtarıcı melek edasıyla dokunduğunu düzelten Aman’a âşık olur. Ne var ki bu iki gencin kavuşması ve mutluluğa yelken açması pek de sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Bu dakikadan itibaren özgün anlatısını, eğlenceli ve romantik dokunuşları ile perçinleyen film, izleyenlerine tatlı bir tebessüm armağan etmeyi de ihmal etmemektedir.

Yönetmenliğini Nikkhil Advani’nin yaptığı ve Shah Rukh Khan’ın oyunculuk dersi verircesine gösterdiği performansıyla değerlenen film, özellikle dramatik yapısıyla öne çıkmaktadır. Aşka açtığı pencereyle, bu harikulade duyguyu izleyenlerine anbean hissettiren film, deyim yerindeyse herkesin bam teline dokunmasıyla da muadillerinden ayrılmaktadır.

Veer-Zaara (2004)

Duygusal ve aynı zamanda fedakârlığı beraberinde getiren bir çıkış noktasından filizlenen Veer-Zaara, Shah Rukh Khan’ın filmografisinden alışılagelmiş şekilde, aşkın vurucu halini izleyenlerine aktarmayı başarmaktadır.

Masum olduğu halde 22 yıl hapishanede yatan Veer, sevdiği kadın uğruna tüm zorluklara göğüs germiş ve ona kavuşacağı günü iple çekmiştir. Ancak onun için asıl mücadele, cezaevinden çıktığı gün başlayacaktır. Artık tek gailesi sevdiğine kavuşmak olan Veer için, olayların akışı hiç de beklediği gibi gelişmeyecektir. Bu dakikadan itibaren gizem sosunu ve dramatik yapısını devamlı olarak yukarı çekmeyi başaran film, böylelikle ekran başına geçenlere üst düzey bir seyirlik armağan etmeyi de ihmal etmemektedir.

İlgili Haber

Hapishane Filmleri Listesi

Haberi Görüntüle »

Yönetmenliğini Yash Chopra’nın yaptığı ve 2004 yılında Hindistan’da en çok ses getiren filmlerinden biri olan Veer-Zaara, yer yer gün yüzüne çıkardığı siyasal mesajlarla da içini doldurmayı başarmaktadır. Bir aşk anlatısından fazlası olan ve Shah Rukh Khan’ın göründüğü her bir sekansta karizmasıyla arz-ı endam ettiği film, duygusal atmosferi ile hala hafızlardaki güncelliğini korumaktadır.

Swades: We, the People (2004)

Aşkı merkezine alan, bununla da yetinmeyerek insani duygulara da dokunmayı başaran Swades: We, the People, Amerika’dan Hindistan’a uzanan bir öyküyle karşımıza gelmektedir.

Mohan, uzun süredir Amerika’da yaşayan bir Hintlidir. En az annesi kadar değer verdiği dadısını yanına alabilmek için, Hindistan’a geri dönmeye karar verir. Ancak onun dadısını bulmak için giriştiği serüven hiç de kolay gelişmeyecektir. Nitekim o, kendisini Hindistan çöllerinde bulurken bir yandan aşkı tadacak, bir yandan da unuttuğu kültürüyle yüzleşmek durumunda kalacaktır. Özellikle Hindistan halkının fakir kesimine açtığı realist parantezle anlatısını güçlendiren film, basit bir izle-geçten daha fazlası olmayı da başarmaktadır.

Bir yol hikayesi olarak da nitelendirebileceğimiz Swades: We,the People; insanı ağlamaya zorlayacak derecede duygusal ve dokunaklı filmler arasında yer almaktadır. Özellikle Mohan’ın Hindistan’da karşılaştıkları izleyenlerin yüreğini burkarken, abartıdan uzak duruşu da ekran başına geçenlerin film ile daha yakın bir bağ kurmasına olanak sağlamaktadır.

Yönetmenliğini Ashutosh Gowariker’in yaptığı film, Shah Rukh Khan filmografisinin en değerli ve en vurucu filmlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Keza Swades: We, the People için Bollywood sinemasının en iyi örneklerinden biri yakıştırmasını da rahatlıkla yapmak mümkün.

Chak De! India (2007)

Hayatını kazanacağı zaferlere adamış bir adamı, inandığı yoldan vazgeçirebilir misiniz? İşte bu kilit soru ve spor altyapısından filizlenen dramatik yapısıyla izleyenlerinin huzurlarına gelen film, deyim yerindeyse kenetlemenin vücut bulmuş hali olarak da belirmektedir.

Bir hokey oyuncusu olan Kaber Khan, Hindistan’ın Pakistan’a mağlup olduğu maç sonrası şike ile suçlanır. Bu iddia, başarılı oyuncunun kariyerinin sonlanmasına neden olur. Ne var ki bu bile Kaber Khan’ın içindeki hokey aşkını öldürmeye yetmez. Nitekim o, aradan geçen yedi yıl sonunda, bayan hokey milli takımının başına geçer ve hem unutulan adını herkese yeniden hatırlatır hem de içindeki hokey aşkını tekrar zafer yolunda diriltir. Bir adamın tutkusunun peşinden gitmesinin anlatısı olan film, samimi ve içten duruşuyla da fark yaratmaktadır.

Shah Rukh Khan’ın, romantizmi bir kenara bırakarak ayakları yere daha sağlam basan bir spor filmi için kamera karşısına geçtiği film, oyuncunun bir kez daha devleştiği bir proje olarak hafızalarda yer etmiştir. Yönetmenliğini Shimit Amin’in yaptığı Chak De! India, yalnızca Bollwood’da değil, tüm dünyada zevkle izlenen filmlerden biri olarak da popülaritesini deniz aşırı hale getirmiştir.

Rab Ne Bana Di Jodi (2008)

Sıra dışı bir aşk öyküsünü izleyenlerine aktaran ve bunu yaparken de fazlasıyla eğlence vadeden Rab Ne Bana Di Jodi, iki farklı karaktere hayat veren Shah Rukh Khan’ın başarılı performansıyla adından söz ettirmeyi başarmaktadır.

Eski öğretmenin kızına aşık olan Surinder, temiz yürekli bir adamdır. Aşık olduğu Taani ise Surinder’e göre enerjik ve daha genç bir kadındır. Taani’nin aynı zamanda nişanlı olması, Surinder’in umutlarını iyice köreltse de kader bu temiz yürekli adamın yüzüne gülecektir. Nitekim, Taani’nin nişanlısının vefat etmesi ve babasının da kendisini Surinder’e emanet etmesi, bu ikili arasında başlayacak elektriklenmenin de ilk kıvılcımı olacaktır. Bu dakikadan itibaren izleyenlerine bolca kahkaha vadeden film, tüm bunların yanında da aşka parantez açmayı ihmal etmemektedir.

Başrolünü Shah Rukh Khan ile birlikte Vinay Pathak ve Anushka Sharma’nın paylaştığı filmin, yönetmen koltuğunda ise Aditya Chopra oturmaktadır. Özellikle kendine has mizahı ile öne çıkan film, Bollywood’un tüm samimiyetini yansıtması hasebiyle de hoş bir seyirlik halini almaktadır.

My Name Is Khan (2010)

Hint Sineması’nın son yıllarda dünyaya sunduğu en muazzam filmlerden biri olan ve yalnızca duygusal yapısıyla değil, aynı zamanda lafı gediğine oturtan söylemiyle de fark yaratan My Name is Khan, unutulmaz filmler arasındadır ve başyapıt olmaya aday duruşuyla fark yaratmaktadır.

Küçük yaşlarda Amerika’ya göç eden Hintli Müslüman Rızvan Khan, burada Mandira isimli bir kadınla evlenir. Bir Müslüman olarak Amerika’da yaşamanın zorluğunu anbean hisseden Rızvan için, hayatın daha da zorlaşacağı zaman dilimi ise 11 Eylül saldırılarının hemen ertesine tekabül eder. Nitekim bu zaman diliminde, eşi Mandira’nın oğlu, sırf soyadı Khan olduğu için faşist bir grup genç tarafından öldürülür. Bu da Mandira’nın, Rızvan’ı terk etmesine yol açar. Bu dakikadan itibaren tek derdi karısını geri kazanmak ve bir terörist olmadığını tüm dünyaya ispat etmek olan Rızvan’ın zorlu ama bir o kadar da dokunaklı macerası başlamış olur. Amerikan Devlet Başkanı’na kadar uzanacak bu engebeli yol ise beraberinde bolca gözyaşını getirecektir.

Shah Rukh Khan ve Kajol ikilisinin bir kez daha başrollerde arz-ı endam ettiği film, şüphesiz ki yalnızca Bollwood’un değil, tüm dünya sinemasının son yıllarda gördüğü en dokunaklı filmlerden biri. Özellikle filler tepişirken, çimenler ezilir söylemini cesurca dile getiren ve din savaşlarına kendine has yorumunu getiren My Name is Khan, eleştirisel tavrıyla da takdiri fazlasıyla hak etmektedir. Yönetmenliğini Karan Johar’ın yaptığı film, üç saate yaklaşan süresine rağmen bir an olsun sıkmıyor ve izleyenlerine harikulade bir seyirlik armağan etmeyi başarıyor.

Dear Zindagi (2016)

Başarılı oyuncu Shah Rukh Khan’ın son filmi olma özelliği taşıyan Dear Zindagi, umut dolu bir film olarak karşımıza gelmektedir.

Hayata karşı bakış açınızı değiştirecek olan ve yeni tanıştığınız insanlara daha farklı bir pencereden bakmanıza olanak sağlayacak Dear Zindagi, izleyenin içini ısıtan bir film olarak öne çıkmaktadır. Kaira ile Jug’un yollarının kesişmesiyle startını veren ve bu dakikadan sonra bir terapi edasıyla izleyenlerinin içine ışık tutan film, hayatın tam merkezinden aldığı referanslarıyla da tatlı bir seyirlik halini almaktadır.

Yönetmenliğini Gauri Shinde’in yaptığı ve başrollerini Shah Rukh Khan, Alia Bhatt ve Kunal Kapoor paylaştığı film, geçtiğimiz yılın en çok ses getiren Bollywood yapımlarından da biri.