Kelimeleri kullanış tarzına, kurgu yeteneğine, kısacası kalemine hayran olduğunuz o yazarlar, eserlerini nerelerde, nasıl yazdılar, dersiniz? Nasıl bir hayal gücüyle masalarına oturup, ne gibi düşüncelerle daktilolarında parmaklarını gezdirdiler? Acaba yazmak için belirli şeylere ihtiyaç duyuyorlar mıydı? Ne bileyim! Çalışma masasında elma olmadan yazamayan Friedrich Schiller gibi garip totemler yapan yazarlar var mıydı? Ya da Balzac gibi fincan fincan kahve içenler?
Dağınık masalarda mı yoksa sade görünen odalarda mı çalışırlardı? Veya etraflarında yüzlerce kitabın sıralandığı raflar falan mı olurdu? Sefiller’in, Suç ve Ceza’nın, Anna Karanina’nın, Aşk ve Gurur’un, İki Şehrin Hikayesi’nin ve daha pek çoğunun yaratıcısı diyorum. Acaba milyonlarca okura ulaşan bu eserlerin yazarları, kitaplarını nasıl mekanlarda, neler yaparak kaleme aldılar? Gelin, hem ünlü yazarların garip alışkanlıklarını inceleyelim, hem de çalışma odalarına göz atarak onların dünyalarına doğru düşsel bir yolculuğa çıkalım.
1 Honoré de Balzac: Kahvekolik
Vadideki Zambak, Goriot Baba ve daha pek çok önemli eserin yaratıcısı Honoré de Balzac’ın yazabilmesi için yanında mutlaka bir mum bulunmalıymış. Ayrıca aşırı kahve tüketmesiyle de ünlü olan Balzac; yazarken başına yün bir şal sararak ayaklarını suya sokar, belirlediği kelime sayısını doldurmadan asla masasından kalkmazmış.
2 Tolstoy: Tam Bir Sabah İnsanı
23 yaşındayken kalemiyle meşhur olan Lev Tolstoy, hayatının büyük bölümünü toprak işleriyle uğraşıp, yukarıda gördüğünüz çalışma odasında yazarak geçirir. Rus edebiyatçının, tuhaf bir alışkanlığı olmasa da sabah erken saatlerde kalkar ve genellikle gündüzleri çalışmayı tercih edermiş.
3 Edgar Allan Poe: Mühürlü Yazar
Gizemli ve gotik hikayeleriyle tanınan Edgar Allan Poe ise bitirdiği eserleri mühür mumuyla birbirine yapıştırırmış. Ayrıca Poe, neredeyse alkolik denecek kadar çok içermiş.
4 Dostoyevski: Gece Kuşu
Kumarbaz, Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza gibi dünya klasiklerinin yaratıcısı Dostoyevski! Evet, kumara olan düşkünlüğüyle de tanıdığımız yazarın, birçok eserini borçlarını ödeyebilmek için alelacele bitirdiğini biliyoruz. Ayrıca geceleri yazan Dostoyevski’nin eserlerinin yaratılmasında ve borçlarını ödeyebilmesinde en büyük destekçisi karısı Anna Snitkin olmuştur.
5 T. S. Eliot: Yeşil Sevdalısı
İngiliz şair, oyun yazarı ve edebiyat eleştirmeni T. S. Eliot’un çalışma masası da kendisi de gayet normal görünüyor. Ancak T. S. Eliot gördüğümüzden çok farklı olarak, yüzünü yeşile boyar ve öyle çalışırmış.
6 Friedrich Nietzsche: Malling-Hansen Writing Ball
Friedrich Nietzsche’yi ancak yüzyıl sonra anlaşılabileceğini söylediği Böyle Buyurdu Zerdüşt ile hatırlarız. Fakat ünlü düşünür, filolog ve yazarın eserlerini yaratma konusunda çektiği zorluğu çoğumuz bilmeyiz. Çünkü Nietzsche baş ağrıları ve görme problemleri yüzünden sık sık seyahat eder, eserlerini ancak asistanıyla yukarıdaki yazı makinesinin yardımını alarak yazabilirmiş.
7 Dalton Trumbo: Geceleri Banyoda Çalışan Yazar
Ünlü Amerikalı senarist ve yazar Dalton Trumbo’nun çalışma alanı hiç de normal görünmüyor, değil mi? Zira o geceleri banyoda yazar ve oyuncu Kirk Douglas’ın kendisine hediye ettiği papağanı da arkadaşı olarak yanında tutarmış.
8 Agatha Christie: Elmadan İlham Alan Gizem Dehası
Dünyanın en ünlü polisiye hikayelerinin yaratıcısı Agatha Christie, banyoda elma yeme gibi yeteri kadar ilginç bir alışkanlığa sahipken bir de üzerine hikayelerini bu sıra dışı keyfi yaparken yaratırmış. Ayrıca Agatha Christie, disgrafi denilen rahatsızlığından dolayı hikayelerini dikte ettirerek yazdırırmış.
9 Mark Twain: Daktilo ile Yazan İlk Romancı
Tom Sawyer’ın Maceraları isimli ünlü çocuk romanının yaratıcısı Mark Twain’in çalışma odası sıradan görünebilir. Ancak onun eserlerini nasıl yarattığını düşünürken, daktilo ile yazan ilk romancı olduğunu da hesaba katmalısınız derim. Ayrıca Mark Twain’in daktilo dışında yatarak yazma alışkanlığı da varmış. Hatta yatağında yazarken doldurduğu sayfaları yerlere açar, yanındaki komodini de piposunu doldurmak için kullanırmış.
10 William Faulkner: Alkol Düşkünü
Nobel Ödüllü yazar William Faulkner, yazdıklarını tam 4 kez okurmuş. Ayrıca yazarken viski içen ünlü isim, gece geç saatlere kadar barlarda vakit geçirirmiş. Ve bu durum için “Eğer yazar olmak için böyle bir hayat yaşamam gerekiyorsa, bana uygun hayat da budur zaten.” demiştir.
11 Truman Capote: Tam Bir Yatay Yazar
Amerikan edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Truman Capote’nin yazarken miskinlik yapmayı sevdiğini biliyor muydunuz? Audrey Hepburn’un mükemmel oyunculuğuyla hafızalara kazınan Breakfast at Tiffany’s isimli kitabın yazarı; sigarası, kahvesi ve koltuğu olmadan yazamazmış. Ya da bir elinde şarap kadehi, diğerinde kalemi varken o harika eserleri yaratırmış.
12 Victor Hugo: Tuhaf Disiplin
Yaşlılıktan feci şekilde korkan Victor Hugo, sağlığına her zaman dikkat eden, hatta genç kalmak için her sabah soğuk suyla duş alan bir yazarımız. Ve hepimizin bildiği o ünlü kitaplarını yazarken dikkatinin dağılmaması ya da sıkılıp da dışarı çıkamamak için şalı hariç bütün kıyafetlerini bir dolaba kilitlermiş.
13 Vladimir Nabokov: Pratik Yazar
Park halindeki arabasında da yazdığı bilinen Vladimir Nabokov, eserlerinin her paragrafını küçük kartlara yazar, sonra da düzenli bir şekilde saklarmış. Böylece karısıyla gezintiye çıktığında bile yazmaya devam edebilirmiş.
14 Virginia Woolf: Ayakta Yazar
Hemcinslerine “kendinize ait bir odanız olsun” diyen Victoria dönemi yazarı Virginia Woolf’un ayakta yazma alışkanlığı olduğunu duymuş muydunuz? Evet, 59 yaşındayken kendini sulara bırakarak intihar eden başarılı yazar, ayakta çalışmaya elverişli ilk masanın mucidi bile olabilirmiş.
15 Robert Graves: El Yapımı Eşyaların Büyüsü
Robert Graves ise yalnızca elle üretilmiş mobilyaların bulunduğu bir odada yazabilir, aksi takdirde büyünün bozulacağını düşünürmüş.
16 Woody Allen: Tam Bir İşkolik
Sinema tarihinin ustalarından Woody Allen, kendini birden çok alanda kanıtladığını hepimiz biliyoruz. Peki, yukarıda yatak odasındaki çalışma masasını gördüğünüz Woody Allen’in her sabah kahvaltıda yediği muzu yediye bölme alışkanlığı olduğunu biliyor muydunuz? Veya sabahları erkenden kalkıp hemen işinin başına oturan ismin, kalabalık New York metrolarına binerek, gözlemlediği insanlardan espri konuları bulduğunu!
17 Edgar Wallace: İşçi Tulumunun İlhamı
Pek çok dedektif romanı olan Edgar Wallace, yazmaya başlamadan önce işçi tulumu giyer ve genellikle geceleri
18 Stephen King: 13’e Takıntılı
Korku ve gerilim romanları denildiğinde akla gelen ilk isimlerden olan Stephen King, yazmaya lise yıllarındayken başlamış. Fakat ünlü kişiliğin nasıl yazdığıyla ilgili tuhaf bilgi elbette bu değil. İlginç olan şu ki; King 13 sayısına takıntılıymış ve yazarken 13 ya da 13’ün katları olan bir sayıya geldiğinde asla durmazmış.
19 Haruki Murakami: Disiplinin Diğer Adı
Son zamanların en popüler yazarlarından Haruki Murakami ise yazma konusunda oldukça prensipli! Eserleri 50’den fazla dile çevrilen Japon yazar, sabah erkenden kalkıp 4-5 saat boyunca çalışmakta ve daha sonra da günlük 10 kilometrelik koşusunu tamamlamaktadır.
20 Jack London: Ayık Kafayla Yazamaz
Beyaz Diş, Deniz Kurdu ve Vahşetin Çağrısı gibi pek çok kitabın yaratıcısı Jack London’un çalışma odasını yukarıda görüyorsunuz. Ancak Jack London hakkında bilinmesi gereken önemli şeylerden biri ünlü gazeteci ve yazarın daktilosunun başına pek ayık geçmediği. Zira Jack London içmeye 7 yaşındayken başlamış ve en yakın dostu “John Barleycorn” ismini verdiği alkol olmuş.
21 Friedrich Schiller: Çürük Elma Kokusunun Sırrı
Weimar döneminin en önemli şairlerinden Friedrich Schiller’in çalışma masası gayet normal. Ancak doğa tasvirli şiirleriyle tanınan Schiller’in çürük elma kokusu olmadan yazamaması epey garip. Daha da garip olanıysa çürük elma kokusunun yeteri kadar ilham vermediği durumlarda küvetten medet umması!
22 Charles Dickens: Mavi Olmazsa Olmaz
Tüm zamanların en çok satan kitabının yaratıcısı Charles Dickens da takıntıları olan bir yazarımız! Yatağı ortalayarak yatma, her zaman kuzeye bakacak şekilde uyuma, nesnelere 3 kez dokunma gibi garip alışkanlıkları olan Charles Dickens, bütün eserlerini mavi renkte kağıdın üzerine yine aynı tonlarda mürekkeple yazarmış.
23 Ernest Hemingway: Sürekliliğin Önemi
Sade bir çalışma odası olan ve intihar ederek ölen Ernest Hemingway ise genellikle sabah saatlerinde yazmayı tercih edermiş. Parmaklarından her gün ortalama 500 kelime dökülür, yazdıkça daha iyi bir hikaye bulacağına inanırmış.
24 John Steinbeck: Kurşun Kalemli Yazar
Pulitzer ve Nobel ödüllü Amerikalı ünlü yazarın çalışma alanını yukarıda görüyorsunuz. Göremediğiniz şeyse Steinbeck’in takıntı derecesindeki yazı disiplini! Cennetin Doğuşu isimli kitabını yazarken 300 kurşun kalem tüketen Steinbeck, daktilo ya da tükenmez kalem kullanmazmış. Ayrıca masasında her zaman 12 tane keskin uçlu kalem bulundurur, düşünürken de kurşun kalemlerinin ucunu sivriltirmiş.
25 Gertrude Stein: Trafikten İlham Alan Yazar
Modern edebiyatın öncülerinden Amerikalı yazar Gertrude Stein’in hayat arkadaşı Alice B. ile arabayla seyahat ederken bile yazarmış. Hatta kalabalık Paris caddelerinden ilham alır, arabalar durduğunda hemen kalemini eline alırmış.
Ne diyorsunuz, tüm dünyanın kitaplarını okuduğu ünlü yazarların da bulunduğu listemizdeki isimlerin çalışma alışkanlıkları sizce de garip, değil mi? Düşünsenize; hayranlıkla okuduğumuz o eserlerin yaratıcıları; cümlelerini, tuhaf totemlerle ya da garip yerlerde kaleme almış, ilhamlarını şaşırtıcı şeylerde bulmuşlar. Ne diyeyim, demek ki büyük bir yazar olmak için birazcık sıra dışılık gerekiyor.