Evet, siz de bahsettiğim durumları yaşıyor olabilirsiniz. Yani o enerjisizlik, o malum yorgunluk, bitkinlik, tükenmişlik hissini siz de sık sık tecrübe ediyor olabilirsiniz. Küçük engeller karşısında bile tökezliyor, ayağınızı kaldıracak gücünüz olmadığı için sürekli düşüyorsunuz. Çünkü uğraşmak istemiyorsunuz. Hayata bir türlü tam olarak odaklanamıyor, düşüncelerinize hükmedemiyorsunuz. Kafanızın içindeki susturamadığınız o sesler yüzünden çıldıracak gibi oluyor, “ben neden böyleyim, neden bu kadar mutsuz, neden bu kadar enerjisizim…” diyerek bir de kendinizi suçlamaya kalkışıyorsunuz.
Sabahın köründe uyan, bayat balık gibi bakan gözlerle hazırlanmaya, işe gitmeye çalış, bütün gün anlamsız işlerle uğraş, zerre sevmediğin insanların ağız kokusunu çek, kafanı toplayıp iş yapmaya çalış, toplantıya gir çık, tüm bunlar olurken ruhun paramparça olsun ama kimse seni anlamasın. Sen göğsünün üzerine oturmuş o kocaman sıkıntıyı kaldırmaya çalışırken kimse ne yaşadığını bilmesin. İyiymiş gibi, normalmiş gibi rol yapmak için ekstra çaba harcarken, etrafındaki mutlu insanlar seni çileden çıkarsın. Ama yapabildiğin tek şey omuzlarını biraz daha düşürmek olsun. Çünkü yaşam enerjin artık seni ayağa kaldıracak kadar güçlü değil. Eskiden öyle böyle başa çıkabiliyordun ama artık enerjinin son demlerini yaşıyorsun.
Efendim? Yoksa çok mu iç kararttım? Siz zaten benzeri durumlar yaşıyorken söylediklerimle iyice damara bağlamanıza mı yol açtım? Ama bir dakika, henüz söyleyeceklerimi bitirmedim. Hem benim yaptığım şey yalnızca pek çok kişinin içine düştüğü durumu ifade etmeye çalışmak! Yani sadece durumunuzun farkına varmanızı ve bu şekilde hisseden tek kişinin siz olmadığını anlamanızı istiyorum. Ve sizi sizden alarak yaşam enerjinizi sömüren şeyleri bularak, bu durumdan pekala kurtulabileceğinizi söylüyorum. Aşağıdaki maddeleri inceleyerek, sizi bu duruma sokan şeyleri hayatınızdan uzaklaştırmanızı öneriyorum.
Negatif İnsanlara Katlanmak!
Yapmayın! Hayatınızda yer alan insanların yaşam enerjinizi sömürmelerine izin vermeyin! Mızmızlıklarına, şikayetlerine, her şeye olumsuz bakmalarına, sizi yiyip bitiren o melankolik tavırlarına artık katlanmayın. Çünkü her ne kadar onlara değer verseniz de bu sevgi sizi içten içe zehirliyor. Onlara “hayır” diyemediğiniz için hep kendinizden bir şeyler kaybediyor, hayatınızdan taviz veriyorsunuz. Hatta belki onların sizi ne kadar kötü etkilediğinin bile bilmiyorsunuz.
Etrafınızdaki insanların ne kadar negatif olduğunun farkında bile değilsiniz. Yapmanız gereken şey, onlara karşı olan sevginin ya da alışkanlık hissinin gerçekleri görmenizi engellemesine izin vermemektir. Yani hemen şimdi çevrenizdeki insanları bir bir düşünün ve gerekiyorsa onlarla aranıza mesafe koyun. Zira negatif insanlardan uzak durmanız için bir sürü mantıklı nedenler olduğunu içten içe siz de biliyorsunuz.
Kin Tutmak!
Kişisel gelişiminiz için atmanız gereken bir diğer önemli adımın affetmek olduğunu biliyor musunuz? Kin tutma huyunuzun en çok sizi etkilediğini, intikam planları yapmaya çalıştığınız kişinin bundan zerre etkilenmediğinin farkında mısınız? Evet, sizi sizden alarak yaşam enerjinizi sömüren şeylerden bir diğeri de bu! Yani o kötü huyunuzdan vazgeçmelisiniz ve beslediğiniz kinin sadece sizi zehirleyeceğinin farkına varmalısınız. Daha sonra ise affetmeyi öğrenmelisiniz.
Bu önemli erdeme sahip olan insanların yaşadığı iç huzurunu hissedebilmek için bağışlamayı bilmelisiniz. İçten bir “seni affediyorum” kelimesiyle üzerinizdeki yükü ne kadar hafifleteceğini görmelisiniz. İnanın bana, bu öneriyi uyguladığınız için asla pişman olmayacaksınız. Çünkü bağışlayabilmenin gerçek bir beceri olduğunu anlayacak ve kendinizi hiç olmadığınız kadar özgür hissedeceksiniz.
Mutlaka İnceleyin: Affetmenin Belki Daha Önce Hiç Düşünmediğiniz Olumlu Etkileri
Söz Verip Tutmamak!
Çünkü bu şekilde hem etrafınızdaki insanların üzerinde olumsuz etki bırakıyor hem de kendinize olan güveninizi kaybediyorsunuz. Söz verip tutmadığınızda, içinizi saran suçluluk ve başarısızlık duygusuyla başa çıkmak için boş yere enerjinizi tüketiyorsunuz. Arkadaşlarınıza, ailenize, yöneticinize, sevgilinize ya da kendinize!
Aslına bakarsanız, kime olduğu da pek önemli değil! Eğer tutamayacağınız sözler veriyorsanız, bunun karşınızdaki kişiden daha çok sizi üzeceğini bilmelisiniz. Belki o an değil ama sonra sonra kendinizi kötü hissetmeye başlayacağınızı, “ben işe yaramazın tekiyim” diye düşünüp kendinizi yerin dibine sokacağınızı anlamalısınız. İşte bu nedenle; söz vermeden önce birkaç kez düşünmelisiniz. Kendinizden emin olmadan boş laf etmemelisiniz.
Konfor Alanının Dışına Çıkmamak!
Enerjinizin tükenmesinin nedenlerinden bir tanesi de bu olabilir! Çünkü kendinizi hapsettiğiniz o görünmez duvarlar içerisinde doğal olarak iyi hissedemiyorsunuz. Korkularınızın esiri olduğunuz için omuzlarınızı dikleştiremiyor, içinizdeki tedirginlik yüzünden bir türlü mutlu olamıyorsunuz.
Ayrılmaktan korktuğunuz işiniz, “nasıl bitiririm, çok alışkınım” diye düşündüğünüz hastalıklı ilişkiniz, isteklerine boyun eğmekten bıkıp usandığınız baskıcı aileniz, her fırsatta sizi aşağılamaya çalışan kötü kalpli arkadaşlarınız ve benzeri şeyler yüzünden etrafınızdaki ateşten çemberin her gün biraz daha daraldığınızı göremiyorsunuz. Yani yapmanız gereken şey cesaretinizi toplayıp, sınırlarınızın dışına çıkmayı öğrenmek! İnanın bana, denedikten sonra “neden bunca zamandır beklemişim” diye düşünüp onca vaktinizi mahkum gibi geçirdiğiniz için kendinize kızacaksınız.
İlginizi Çekebilir: Konfor Alanının Dışına Çıkmak için Yapılması Gerekenler
Sağlıklı Yaşamanın Önemini Unutmak!
Günümüz koşullarının bizi sağlıksız yaşamaya sürüklediğinin farkında mısınız? Baksanıza; doğru düzgün hareket etmiyor, hareket etmeyi bırakın adım bile atmıyoruz, hazır şeylerle besleniyoruz. Hava kirliliğinden nefes almakta zorlanıyoruz. Ve kendimize bir kez daha kötülük ederek tüm bunları hayatımızın orta yerine yerleştiriyoruz. Yani sağlıksız yaşıyoruz!
Yapılabilecek pek çok şey varken uğraşmak yerine sayısız insanın yaptığı hatayı yapıyor, sağlıklı yaşamanın mutluluğun anahtarı olduğu gerçeğini unutuyoruz. İşte bu nedenle size daha enerjik hissetmeniz için sağlığınızı önemsemenizi ve kötülerini bırakarak yerlerine yeni alışkanlıklar koymanızı öneriyorum. Ki bu noktada yeni bir alışkanlık kazanmak için yapılması gerekenler nelerdir öğrenerek işinizi kolaylaştırmanızı öneririm.
Doğru Şeyi Doğru Zamanda Yapmamak!
Her şeyin bir yeri bir zamanı var, değil mi? Hayatımız boyunca bize söylenen şey bu! Peki, yaptığımız şey de bu mu? Doğrusunu söylemek gerekirse; hayır! Çünkü çoğumuz doğru şeyi doğru zamanda yapmıyoruz. Genellikle çok geç olana kadar önümüze çıkan fırsatların farkına varamıyor, sonra da “keşke bilseydim” demek durumunda kalıyoruz. İşte bu nedenle size, adım atmanız gereken yerde durmaktan kaçınmanızı öneriyor ve harekete geçmek için doğru zamanı belirleyecek tek kişinin siz olduğunuzu anlamanızı istiyorum. Sonuçta; hayat uygun zamanın gelmesini bekleyerek geçirmek için yeterince uzun değil! Kaldı ki o uygun zamanı yaratacak olan kişi de sizden başkası değil!
Gereksiz Bir Karmaşa İçerisinde Bulunmak!
Yaşam enerjinizi sömüren bir diğer şey de ne biliyor musunuz? Tam da şu anda içinde bulunduğunuz karmaşa! Etrafınızdaki o gereksiz kalabalık! Çalışma masanızdaki ya da evinizdeki yersiz eşya yığını! Evet, her ne kadar önemsemeseniz de veya fark etmeseniz de etrafınızdaki kaos sizi sizden alan şeyler arasında! Çünkü çevrenizdeki karmaşa aynı zamanda ruhunuzdaki karmaşa anlamına geliyor. İşte bu nedenle ruhunuzdaki karmaşadan kurtulmak için kullanabileceğiniz etkili yollar nelermiş öğrenmelisiniz. Sadeliğin güzelliğini yaşamalı, azlığın ve özlüğün size ne kadar iyi geleceğini kendi gözlerinizle görmelisiniz.
Kendinden Başka Herkesi Memnun Etmeye Çalışmak!
Büyük ihtimalle, siz de aynı hatayı yapıyorsunuz. Siz de kendinizden başka herkesi memnun etmeye çalışıyor, hayatınızın dümenini hiç kendi istediğiniz rotaya doğru çevirmiyorsunuz. Ailenizin istediği meslekle uğraşıyor, eşinizin istediği şekilde hareket ediyor, çocuğunuzu memnun etmek için bin parçaya bölünüyor, arkadaşınızın istediği şeyleri yapıyorsunuz.
Kısacası; kendiniz için bir şeyler yapmak dışında hemen her şeyi yapıyorsunuz. Ve bu kötü yaklaşım yüzünden her gün biraz daha mutsuz oluyor, her geçen gün biraz daha tükeniyorsunuz. Eğer omuzlarınızı dikleştirmek ve hayata çok daha canlı gözlerle bakmak istiyorsanız, hemen şimdi kendiniz için bir şeyler yapmalısınız. Evet evet, bir dakika daha bile kaybetmeden hemen şu anda istediğiniz hayata kavuşabilmek için kendinize sormanız gereken soruları cevaplamalısınız. Böylelikle bu hayatın size ait olduğunun farkına varacak ve umuyorum ki artık kendi memnuniyetiniz için çalışmaya başlayacaksınız.
Borçları Zamanında Ödememek!
Daha doğrusu; gereksiz yere borca girmek, borçlu olmak ya da borçlarınızı zamanında ödememek! Yani borç konusunda hatalı davranmak! Diğer bir deyişle; borca girmeden önce düşünmeniz gerekenler nelerdir düşünmemek! İşte bu da yaşam enerjinizi sömüren bir diğer hatalı davranış! Çünkü düşünmeden yaptığınız o borçlar bir süre sonra sizden bütün mutluluğunuzu çalmaya başlıyor. Geceleri uykularınızın kaçmasına, üzerinizde baskı yaratarak borçtan başka hiçbir şeyi doğru düzgün düşünememenize yol açıyor. Yani sizin de böyle bir sorununuz varsa, borçlarınızdan kurtulmak için yapmanız gerekenleri düşünmelisiniz ve kendinize göre işinize yarar bir plan hazırlamalısınız. Hatta işinizi kolaylaştırmak adına aşağıdaki yazılara şöyle bir göz atmalısınız derim.
Her Şeyi Kontrol Etmeye Çalışmak!
“Bu hafta şunu yapacağım, akşam planımız şu, önce buraya sonra şuraya gidilecek, ay sonunda bu iş bitmiş olacak, 2 sene içerisinde ev alacağım, bu senenin sonuna kadar o terfiyi almam gerek, 3 sene sonra anne-baba olacağım…” Siz de sık sık bunlara benzer cümleler kuruyor musunuz? Hayatınızdaki her şeyi kontrol etmeye çalışıyorsunuz, öyle değil mi? Her şeyin üzerinde söz sahibi olmaya çalışıyor, istemediğiniz hiçbir şeyle karşılaşamamak için adeta bir kontrol manyağı gibi davranıyorsunuz.
Beklenmedik olaylar karşısında ne yapacağınızı bilemiyor, esnek davranmanın önemini anlayamıyorsunuz. Oysaki bir yandan planlı yaşarken bir diğer yandan da hayatın getirdiklerine karşı açık olmayı öğrenmeniz lazım. Her şeyi kontrol edemeyeceğinizi anlamalısınız ve bu durumu kabullenirseniz hayattan çok daha fazla keyif alabileceğinizi bilmelisiniz. Kısacası; bazen yola devam edebilmek için akışına bırakmayı öğrenmelisiniz. Çünkü akıntı her zaman istediğiniz yönde olmayacaktır.