Paratic Haber: Ekonomi, Finans RSS Interactive

Liberalizm Nedir? Tarihi, Temsilcileri ve Neoliberalizm

Kökenleri İlk Çağ’a kadar uzanan liberalizm, diğer doktrinler gibi geniş bir kapsama ve farklı tanımlara sahiptir. Aşağıdaki yazıda ne olduğu, tarihi, temsilcileri gibi detaylar ele alınmıştır.
Liberalizm Nedir? Tarihi, Temsilcileri ve Neoliberalizm
YAYINLANMA ZAMANI
SON GÜNCELLEME
Yorum

Türk Dil Kurumu’ndaki karşılıkları serbestlik ve erkincilik olan liberalizm için birçok farklı tanım bulunmaktadır. Özgür anlamındaki Latince “liber” sözcüğünden türetilmiştir ve temel olarak bireyin özgürlüğüne odaklanır.

Devlet gücü yerine özgürlüğü savunan insanların benimsediği siyasi bir öğreti ve kapsamlı bir görüş olan liberalizm, zaman içinde farklı türlere ayrılmıştır. Kurucusu ise genellikle İngiliz filozof John Locke olarak gösterilir.

Türkiye’de liberalizm merak edilen konular arasındayken, 19. yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti’nin belirginleşen modernleşme çabaları bazı kesimler tarafından liberalleşme olarak ifade edilir. Ayrıca Atatürk’ün iktisadi liberalizme yakın görüşleri olduğu belirtilmektedir.

Liberalizm hakkında yadsınamaz gerçekse; tarihi, ortaya çıkışı, türleri gibi yönleriyle hakkında öğrenecek çok şey olduğudur.

Liberalizm Nedir?

Liberalizm Nedir?Liberal fikirleri savunan doktrinleri ifade eden liberalizm, özgürlük taraftarı bir akımdır. Bireysel özgürlükler temelinde gelişmiş, farklı ifadelerle tanımlanmıştır. Yıllarca yıl öncesinde doğan düşünce, bugünün pek çok politik, ekonomik ve sosyal sistemini etkilemiştir.

Bireyin siyasetin temel sorunu olma özgürlüğünü korumayı ve geliştirmeyi gerektiren politik doktrin olarak da açıklanmaktadır.

Liberaller genellikle hükümetin bireylerin başkaları tarafından zarar görmesini önlemek için gerekli olduğuna inanırlar ancak hükümetin kendisinin özgürlük için bir tehdit oluşturabileceğini de kabul ederler.

Thomas Paine, Common Sense Hükümet Yorumu

Bireyin hayatını ve özgürlüğünü güvence altına almak için yasalar, yargıçlar ve polise ihtiyaç vardır, ancak zorlayıcı güçleri bireye karşı da döndürülebilir.

O halde sorun, hükümete bireysel özgürlüğü korumak için gerekli gücü veren, aynı zamanda yönetenlerin bu gücü kötüye kullanmasını önleyen bir sistem tasarlamaktır. Sorun, hükümetin bireysel özgürlük için tek şey olup olmaması gerektiği konusunda karmaşıklaşır.

Bazı liberaller -neoklasik liberaller veya liberterler- bu sorunun yanıtının “evet” olduğunu düşünür. Öte yandan 19. yüzyılın sonlarından bu yana çoğu liberal, hükümet güçlerinin bireyin özgürlüğünü hem destekleyebileceği hem de koruyabileceği konusunda ısrar etmiştir.

Liberalizm Başlıca Görevi

Bu tür engeller arasında yoksulluk, hastalık, ayrımcılık ve cehalet yer alır. Liberaller arasında hükümetin yalnızca korumayı değil, bireysel özgürlüğü destekleyip desteklememesi gerektiği konusundaki anlaşmazlık; ABD ve Avrupa’da 20. yüzyılın sonlarından bu yana hüküm süren farklı liberalizm anlayışlarında bir ölçüde yansıtılmaktadır.

Örneğin ABD’de liberalizm, Başkan Franklin D. Roosevelt’in Demokrat yönetiminin New Deal programının (1933 yılında ABD Başkanı olan Franklin D. Roosevelt’in ABD’yi bu buhrandan kurtarmak için uyguladığı ekonomik, sosyal ve siyasal önlemleri) refah devleti politikaları ile ilişkilendirilmiştir.

Avrupa’da ise daha çok sınırlı hükümet taahhüdü ve laissez-faire (bırakınız yapsınlar) ekonomi politikalarına bağlılık ile ilişkilidir.

Liberalizmin Tarihi

Liberalizmin TarihiAynı zamanda bazı İlk Çağ düşünürleri eserleriyle sonrakileri etkilemiş ve liberal ideolojinin doğuşuna kaynak yaratmıştır. Aristoteles’nin Politika adlı eseri, örnek olarak gösterilmektedir. Orta Çağ’da Hristiyan ve İslam dünyasında da liberal düşünürlerle karşılaşılabilir. Hristiyan dünyasında Saint Thomas d’Aquino ilk kez iktidarın sınırlandırılması ve özgürlüğün korunması yönünde fikirler ortaya atmıştır.

O dönemde Saint Paulus’un “bütün iktidar Tanrı’dan gelir” sözüne karşılık Saint Thomas “bütün iktidar Tanrı’dan gelir, fakat halkın aracılığıyla kullanılır” görüşünü savunmuştur. Büyük İslam düşünürü İbn’i Haldun da Mukaddime adlı eseriyle liberalizmin ilk habercilerinden kabul edilir.

17. yüzyıl İngiliz düşünürü John Locke ise sık sık liberalizmin kurucusu ve babası olarak gösterilir. Düşünce özgürlüğünü, insan eylemlerini akla göre düzenlemek anlayışını en geniş ölçüde yayan ilk düşünür olduğu için Avrupa’daki Aydınlanma ve Akıl Çağı’nın gerçek kurucusu olarak kabul edilir.

John Locke İnsan Hayatına Akıl Kılavuzluk Edebilir

Locke, her insanın hayat, özgürlük ve mülkiyet haklarına sahip olduğunu savunmuştur ve sosyal sözleşmeye göre de hükümetlerin bu hakları ihlal etmemesi gerektiğini belirtmiştir. Dönemlerinin liberal felsefesine sahip devrimciler de bu felsefeyi despot yönetimlerin devrilmesi için başlattıkları silahlı mücadeleleri meşru göstermek için kullanmıştır.

19. yüzyılda Avrupa, İspanyol Amerika ve Kuzey Amerika’da liberal devletlerin kurulduğu görülmektedir. 20. yüzyıla kadar serbest ticaret, laissez faire ekonomiyi destekleyen hükümet, minimum müdahale ile vergilendirme ve dengeli bütçe; liberallerin ekonomi görüşlerinin temel ögelerini yansıtıyordu.

Bu dönemde bireycilik, özgürlük ve eşit haklara yoğunlaşma vardı. 19. yüzyılın sonunda ise yoksulluk, işsizlik ve modern sanayi kentleri içinde göreli yoksunluk gibi sebepler klasik liberal fikirlere yaklaşımı değiştirdi.

Laissez-Faire Tepki Başladı

1929 yılında başlayan Büyük Bunalım liberal ekonomi desteğinin azalmasını hızlandırdı. Avrupa ve Kuzey Amerika’da sosyal liberal görüşler yükselişe geçti ve refah devletinin genişlemesinde önemli rol oynadı.

Ekonomi nedir başlığı altında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

20. yüzyılın sonlarında sosyal liberalizme karşı reaksiyon büyük oranda neoliberalizmden geldi. Bu yüzyıldaki önemli bir ideolojik bölünmeyse Amerika’da bireycilik ve laissez-faire ekonomi fikirlerinin liberteryen okulun temelini oluşturmasıydı.

Liberalizm Temsilcileri

Liberalizm TemsilcileriYunan filozof Aristoteles, farklı hükümet biçimleri ve insanın doğası üzerine gözlemleriyle liberal teoriye çok değerli katkılar yapmıştır.

Liberalizmin kurucusu olarak gösterilen John Locke’un yanında David Hume, Adam Smith, Adam Ferguson ve Immanuel Kant’ın liberalizmi beslediği belirtilmektedir.

Locke liberalizmin siyasi bir teori olarak doğmasında en büyük paya sahipken David Hume, Adam Smith, Adam Ferguson gibi İskoç aydınlanmacılarının temel yaklaşımları kendiliğinden düzen ve doğal özgürlük sisteminde belirginleşmektedir.

Hume Görüşü LiberalizmAdam Smith ise doğal bir özgürlük sistemine işaret etmiş; sistemin dış kısıtlamalardan hoşlanmayan ve kendi iyiliği için çalışırken toplum yararını da gözeten bireylerin eylemlerinden ortaya çıkan kendiliğinden düzeni oluşturduğunu söylemiştir.

Adam Smith aynı zamanda kapitalizm denildiğinde akla gelen ilk isimler arasında yer almaktadır.

Modern felsefenin kurucularından Kant ise kişisel özerklik, kişilerin eşit ahlaki değeri düşünceleri ve evrenselci adalet anlayışıyla liberalizm taraftarlarına öncü olmuştur.

Kendiliğinden Düzen İskoç Aydınlanmacıları

18. yüzyıl sonlarında “Ulusların Zenginliği” kitabıyla ekonomide merkantilizme karşı serbest piyasa ekonomisini savunan Adam Smith, bireyin özgürlüğü bağlamında ifade özgürlüğünü savunan John Stuart Mill ve Jeremy Bentham gibi önemli düşünürler liberalizmin önemli temsilcileri olmuşlardır.

Endüstri Devrimi’nin de etkisiyle 19. yüzyılın sonlarına kadar sivil ve siyasi toplum kurumlarının çoğu akımın etkisinde dönüşüm yaşamıştır. John Locke’dan Mill’e kadar olan liberal teoristler arasındaki isimler şöyle belirtilmektedir:

John Locke Mill Liberal Teoristler

ABD dışındaki liberalizmi de etkileyen Amerikan liberal teorisyenleri ise John Stuart Mill dönemi ile başlamaktadır.

Modern liberalizmin ilk savunucularından olan Mill’in politik ekonomi ve mantık üzerine yaptığı çalışmalar, doğrulanabilir iyileştirmelere dayanan ampirik bilim ve kamu politikasındaki ilerlemeler için temel oluşturmaya yardım etmiştir.

Bentham’ın faydacılığından güçlü bir şekilde etkilenmiştir ve bazıları tarafından sosyal liberalizmin kurucusu olarak nitelendirilir.

Türkiye’de Liberalizm

Türkiye’de LiberalizmLiberalizm Türkiye’yi 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren etkilemeye başlamıştır. Daha doğrusu bir kesim Osmanlı modernleşmesinin liberalleşme anlamına geldiğini savunmuş, meşrutiyet yönetime geçme çabalarına işaret edilmiştir.

III. Selim ile başlayan çalışmalar, Sened-i İttifak, 1839 Tanzimat Fermanı, 1876 anayasası ile sürdürülmüştür. Mustafa Reşid Paşa, Sadık Rıfat Paşa, Ali Paşa ve Fuad Paşa gibi isimler Osmanlı’da liberal düşünceyi işleyen ve savunan kimseler olarak bildirilmektedir.

Sadrazam Ali Paşa liberalizmi şu sözleriyle desteklemektedir:

Sadrazam Ali Paşa

Osmanlı’da liberal ekonomik düşüncenin ilk örnekleri ise Namık Kemal’de bulunmaktadır. Türk iktisadi düşünce açısından önemli yeri olan Namık Kemal, 1865’te “Yeni Osmanlılar Cemiyeti” isimli yönetime muhalif hareketin kurucusudur.

Devamında Ziya Gökalp, Cavit Bey, Sakızlı Ohannes, Prens Sabahattin ve Tekin Alp liberalizmin gelişmesindeki önemli düşünürlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tek partili dönemindeyse (1924-1946) çok fazla liberal hareket görülmemiştir.

Cumhuriyet döneminin “liberal” olarak nitelenebilecek ilk siyasi muhalefet hareketi, Kasım 1924’de kurulup Haziran 1925’de hükümet tarafından kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’dır.

Partiyi kuranlar Mustafa Kemal’in kişisel diktatörlük kurmaya yöneldiği endişesi taşıyan, Milli Mücadele sırasındaki eski dava arkadaşlarıdır. 1930’da kurulup aynı yıl kapatılan Serbest Cumhuriyet Fırkası’nda kısmen liberal düşüncenin izleri görülmektedir.

Ali Ağaoğlu

Yine de Ağaoğlu’nun sistemli ve tutarlı bir liberal düşünür olduğu söylenemez.

Çok partili hayata geçiş bir dönüm noktası olurken Ocak 1946’da Celal Bayar önderliğinde kurulan Demokrat Parti ana hatları bağlamında liberal bir program önermiştir. Fakat zamanla özgürlükçü tutumdan uzaklaşarak tekçi ve baskıcı bir yönetim yaklaşımına yönelmiştir.

Demokrat Parti’nin bu değişikliğinden rahatsız olanlar 1955’te F. Lütfi Karaosmanoğlu’nun önderliğinde Hürriyet Partisi’ni kurdular. Çoğulcu liberal-demokratik rejim hedefine daha bağlı görünse de zamanla işlevini yitirmiş ve Aralık 1958’de Cumhuriyet Halk Partisi’ne katılmıştır.

1994 Liberal Tanımlı Parti Kurulamadı

Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Turgut Özal tarafından kurulan Anavatan Partisi bazı yönleriyle liberal özelliği taşısa da çok partili dönemde “liberal” sıfatını ilk (ve halen tek) kullanan parti 1994 yılında kurulan Liberal Parti’dir.

Parti daha sonra adını Liberal Demokrat Parti (LDP) olarak değiştirmiştir.

Liberalizmin bir entelektüel grubun genel siyasi doktrinini oluşturduğu ilk örnek Liberal Düşünce Topluluğu; bir grup akademisyen ve hukukçu tarafından 1992 yılında kurulmasıyla ortaya çıkmıştır.

Neoliberalizm Nedir?

Neoliberalizm Nedir?Neoliberalizm, ekonomik faktörlerin kontrolünü kamu sektöründen özel sektöre devretmeyi amaçlayan bir politika modelidir. Serbest piyasa kapitalizmine yönelir ve hükümet harcamalarından, düzenlemelerinden ve kamu mülkiyetinden uzaklaşır.

Genellikle 1980’lerde Margaret Thatcher ve Ronald Reagan‘ın muhafazakar hükümetleriyle anılan neoliberalizm, daha yakın zamanlarda sol ve sağ ideolojileri arasında bir orta yol arayan Üçüncü Yol siyaseti ile ilişkilendirilmiştir.

Neoliberalizmi daha iyi kavramanın bir yolu da diğer politik ve ekonomik hareketlerle kavramlarla olan ilişkilerine ve bazen de zıtlıklarına bakmaktır. Genellikle laissez-faire ekonomisi ile ilişkilidir ve bu da bireylerin ve toplumun ekonomik sorunlarına minimum düzeyde hükümet müdahalesi öngören politikadır.

Bu teori, sürekli ekonomik büyümenin insani ilerlemeye, serbest piyasalara güvene ve sınırlı devlet müdahalesine vurguya önderlik edeceği inancıyla tanımlanır.

Neoliberalizm Margaret Thatcher Ronald Reagan İlişkilendirilir

Neoliberalizme yönelik birçok eleştiri bulunmaktadır. İşçi hakları, demokrasi ve egemen ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkına yönelik risk potansiyeli, kritiklerin görüşleri arasındadır.

Neoliberalizm tipik olarak ekonomiye ve topluma liberterlikten daha fazla müdahaleyi savunur. Örneğin neoliberaller genellikle kademeli vergilendirmeyi tercih ederken liberteryenler bundan kaçınır ve herkes için sabit vergi oranlarını savunurlar.

Aynı zamanda neoliberaller ekonomide kazananları ve kaybedenleri seçmeye isteksiz değildir ve çoğu zaman büyük endüstrilerin kurtarılması gibi önlemlere karşı çıkmazlar. Hem liberalizm hem de neoliberalizm 19. yüzyıl klasik liberalizmine dayanırken neoliberalizm pazarlara odaklanır, liberalizmse bir toplumun tüm yönlerini tanımlar.

Liberalizm – Neoliberalizm

Liberalizm – NeoliberalizmNeoliberalizmin ona ilham veren terimle nasıl bir ilişkisi olduğu konusundaki tartışmalar devam etmektedir. Birçoğu için liberalizm özünde geniş bir politik felsefedir ki bu yüksek bir standarda kadar özgürlük barındırmaktadır.

Ayrıca devletin rolü, hoşgörü ve hareket özgürlüğü gibi toplumun tüm sosyal, ekonomik ve politik yönlerini tanımlamaktadır.

Öte yandan, neoliberalizm daha sınırlı ve odaklanmış görülmektedir. Liberalizmden farklı olarak piyasalarla ve onların tam ve etkin bir şekilde işlemesine yardımcı olan politikalar ve önlemler ile ilgilidir.

Liberalizmin Genel Özellikleri

Liberalizmin Genel ÖzellikleriLiberalizm, Batı kültürünün birbiriyle ilişkili iki özelliğinden türetilmiştir. Birincisi, Batı’nın diğer medeniyetlerdeki statü, kast ve gelenek üzerine vurgu ile karşılaştırıldığında, bireysellik ile meşgul olmasıdır.

Sonuçta tarihin büyük bir bölümünde, birey kendi klanına, kabilesine, etnik grubuna veya krallığına dalmış ya da boyun eğmiştir. Liberalizm bu nedenle Batı toplumundaki gelişmelerin doruk noktasıdır. Çünkü düşünce, insan bireyselliğinin önemi, bireyin gruba tam bağlılıktan kurtarılması, gelenek, yasa ve otoritenin sıkı tutumunun gevşetilmesi yönünde algı oluşturmuştur.

Bu bakımdan liberalizm, bireyin özgürleşmesini ifade eder. Liberalizm aynı zamanda Avrupa siyasi ve ekonomik yaşamında düşmanlık uygulamasından ortaya çıkmıştır ki kurumsal rekabetin olduğu süreç dinamik bir sosyal düzen oluşturmuştur. Bununla birlikte, çekişmeli sistemler her zaman güvencesiz olmuştur.

Platon Liberalizm

Rekabetin siyasi bir sistemin önemli bir parçası olduğu ve iyi hükümetin güçlü bir muhalefet gerektirdiği inancı, 19. yüzyılın başlarında çoğu Avrupa ülkesinde hala garip kabul ediliyordu.

Muhaliflikteki liberal inancın temelinde, insanların esasen siyasi anlaşmazlıklarını diyalog ve uzlaşma yoluyla çözebilecek rasyonel yaratıklar olduğu kanaati vardır.

Liberalizmin bu yönü, savaşı ortadan kaldırmayı ve Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler gibi örgütler aracılığıyla devletler arasındaki anlaşmazlıkları çözmeyi amaçlayan 20. yüzyıl projelerinde özellikle öne çıkmıştır. Liberalizmin demokrasi ile yakın ama bazen tedirgin edici bir ilişkisi vardır.

Liberalizm Hükümet Kapsamı İlgili

Liberaller çoğunlukla, çoğunluk tarafından bir zorbalık yaratabileceğinden korktukları için demokrasiye karşı temkinli olmuşlardır. Bu nedenle, demokrasinin popüler olmayan azınlıklardan sonra çoğunluklara ve liberalizme baktığı söylenebilir.

Diğer politik doktrinler gibi liberalizm de zaman ve koşullara karşı oldukça duyarlıdır. Her ülkenin liberalizmi farklıdır ve her nesilde değişmektedir.

Mesela; son yüzyıllarda liberalizmin tarihsel gelişimi, devletin gücünün kötüye kullanılmaya meyilli olduğu yönündeki güvensizlikten ve ekonomik rekabetten kaynaklanan zenginlik dağılımındaki eşitsizlikleri düzeltmek için hükümetin gücünü kullanma istekliliğinden gelen bir hareket olmuştur.

Liberal Düşünceler Değişir

19. yüzyılda liberaller genellikle iş dünyasını ve girişimci orta sınıfı oluştururken; 20. yüzyılın büyük bir kısmında, emekçiler ve tüketiciler için daha büyük fırsatlar sağlamak amacıyla iş dünyasını kısıtlama ve düzenlemeye meyillilerdi.

Ne var ki her durumda liberallerin temel düşüncesi aynıydı: Bireyin özgürlüğünü tehdit eden ve tam potansiyelini gerçekleştirmesini engelleyen güç birleşimlerine karşı düşmanlık, ayrıca sosyal kurumları yeni ihtiyaçlar ışığında yeniden inceleme ve reform yapma istekliliği.

Bu isteklilik, ani, felaketik değişime karşı bir isteksizlikle tavlanır ki liberali radikalden ayıran şey budur. Yararlı değişimi memnuniyetle karşılamak ve teşvik etmeye heveslilik de liberali muhafazakârdan ayırır.

Liberalizmin Unsurları

Liberalizmin UnsurlarıLiberalizm birçoğu tarafından meta-ideoloji olarak adlandırılmıştır ve diğer ideolojiler bu kapasiteye sahip değildir. Bireycilik, özgürlük, akıl, hoşgörü, rıza, anayasalcılık, eşitlik ve adalet de liberalizmin ana unsurları -ilkeleri- değerleri olarak belirtilmektedir.

1) Bireycilik:

BireycilikBirey siyaset teorisinin temel kavramını oluşturur ve çıkarını korumak için düzenlemeler yapılır.

Liberal düşünürler piyasa ekonomisinin kurulmasını, devlet otoritesinin en aza indirgenmesini, sivil toplum kuruluşlarının faaliyet göstermek için maksimum derecede özgür olmalarını savunur.

Liberalizm, tüm bunların bireylerin gizli niteliklerinin gelişimi için vazgeçilmez olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden bireylerin önceliğinin liberalizmin veya liberal politik felsefenin özü olduğu sıkça söylenmektedir.

2)  Özgürlük

ÖzgürlükLiberaller için bu çok önemli bir değerdir çünkü onsuz birey basitçe onursuz bir birim olacaktır. Dahası, özgürlük en iyi nitelikleri geliştirmek için en iyi araçtır.

Fakat liberaller mutlak ya da sınırsız özgürlüğü savunmazlar çünkü bunun yarardan çok zarar getireceğine inanırlar.

Kısıtlı özgürlükten yanadırlar. J. S. Mill (1806-1873) bireysel özgürlüğün öncüsüdür ancak hukukun özgürlükle ilişkisini tercih etmiştir çünkü kısıtlamanın toplumun genel refahı için olduğuna inanmaktadır.

3) Akıl

AkılÖrneğin liberalizm kısmen insanın rasyonel varlık olduğunu ve akıl ve rasyonalite tarafından yönlendirildiğini vurgulayan Aydınlanma ürünüdür. Aydınlanma’nın ortaya çıkışı, insanı eski batıl inanç, cehalet ve esaretten kurtarmıştır. İlaveten bireyler rasyonel ve mantıklı olduklarından, herhangi bir karar alabilir ve neyin iyi neyin kötü olduğunu yargılayabilirler.

Liberaller, toplumun gerçek ilerlemesinin sadece bireysel inisiyatifle sağlanabileceğine ve dışarıdan müdahalenin girişim ruhunu azaltacağına inanmaktadır. Aklın önceliği, nihayetinde Adam Smith’i bir laissez-faire doktrini duyurmaya itmiştir.

4) Hoşgörü

HoşgörüHepsi barış içinde yan yana yaşamalıdır ve bunun için hoşgörü gerekir. Ayrıca çeşitli ideolojiler ve görüşler bir toplumu çeşitlendirir. Liberalizm, tüm bu çeşitliliklerin yan yana var olması gerektiğine inanmaktadır.

Bir toplumun / bölümün kendi kararını veya başka bir inancını dayatma hakkı yoktur. Sadece otoriter toplumda fikir ve inanç dayatılması gerçekleşir. Öte yandan liberalizm tüm inançları, ideolojileri ve görüşleri barındırmaya çalışır.

5) Rıza

RızaHer ikisi de iddialı bir şekilde doğa durumunun üyelerinin siyasi topluluk oluşturulması hakkında bir karar almak için bir araya geldiğini ve kararın arkasında herkesin rızası olduğunu savundu.

Locke rıza ile özenle ilgilenmişti ve bu onun liberalizminin temel direklerinden biriydi. Amerika’nın özgürlük savaşçıları İngiliz yöneticilere karşı ellerini kaldırdı ve Amerika’daki İngiliz yönetiminin arkasında rızalarının olmadığını söyledi. J.S. Mill de rızayı temel alan büyük bir hükümet savunucusuydu.

6) Anayasalcılık

AnayasalcılıkDar anlam ayrıca hükümetin herhangi bir işlevi yerine getirmek veya bir politika benimsemek istediğinde kısıtlamalara uymak zorunda olduğunu belirtir.

Daha geniş anlamda hükümete rehberlik eden değerler, ilkeler ve fikirler anlamına gelir. Anayasalcılık liberalizmin temel bir ilkesidir.

Basit bir dille, hükümetin halkın avantajlarını veya dezavantajlarını göz önünde bulundurmadan her şeyi yapmasının sınırsız özgürlüğüne sahip olmadığını gösterir. Temel veya olağan yasalarda yer alan bazı temel kurallara ve prosedürlere uymalıdır. Fikir ilk olarak Locke tarafından formüle edilmiş ve daha sonraki dönemlerde birçok kişi tarafından uygulanmıştır.

7) Adalet

AdaletLiberal adaletin çeşitli biçimleri veya anlamları vardır. Her bireyin kendi payına sahip olacağı ve liberalizmin ilan edilen politikasıdır ve tüm insanlar eşit doğduklarından hiçbiri paydan başkalarını mahrum edemez.

Bütün insanlar toplumda aynı statüye sahiptir ve insanların statünün tadını çıkarabilmeleri için bir atmosfer olmalıdır. Liberalizm ayrıca toplumsal eşitlikten söz eder. Tüm bu yorumlar liberal adalet anlayışına yol açar.

8) Eşitlik

EşitlikBu yüzden onu eşitlik statüsünden mahrum bırakmak dine aykırıdır.

Dindar insanlar ayrıca, insanlar arasında eşitsizlikler yaratmanın hiçbir zaman Tanrı’nın niyetinin olmadığına inanırlar. Burada politik bir ideoloji olarak liberalizmin din ile bir bağ kurduğu gözlemlenebilir. Fakat liberalizm aynı zamanda pratik dünyanın bir ideolojisidir.

Herhangi bir toplumda, tüm bireyler aynı düzeyde liyakat, zeka ve sıkı çalışma kapasitesi iddia edemezler ve bu durumda hizmet karşılığı ödemede belirgin farklılıklar ortaya çıkmalıdır. Bu kabul edilmelidir. Tembellik ve sıkı çalışma eşit şekilde ödenemez ve eğer yapılırsa, büyük bir adaletsizlik ortaya çıkacaktır.

Size daha iyi hizmet verebilmek için Yasal Mevzuat çerçevesinde, veri politikalarımızda belirtilen amaçlarla sınırlı olmak üzere çerezler (cookies) kullanıyoruz. Detaylı bilgi ve izin iptali ile ilgili olarak Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.

Ayrıntılar
Sponsorlu | 2024/1Ç Kar/Zarar 34.76%/65.24%
Hesabınızı şimdi oluşturun!
Kolay kayıt, hızlı işlem ve uzman analizlerle başarıya giden yolda lider adımı atın.