Paratic Haber: Ekonomi, Finans RSS Interactive

Jason Statham Kimdir? En İyi Unutulmaz Filmleri Listesi

Aksiyon kelimesinin sözlük karşılığı olan ve yer aldığı her filmle adrenalin seviyesini yukarılara taşımayı başaran Jason Statham'ı daha yakından tanımaya ve en iyi filmleri hangileri göz atmaya ne dersiniz?
Jason Statham Kimdir? En İyi Unutulmaz Filmleri Listesi
YAYINLANMA ZAMANI
SON GÜNCELLEME
Yorum

Şöyle arkamıza yaslanıp, aksiyon sinemasının en iyi aktörlerini sayacak olsak, listeye kafadan yazacağımız isimlerden biri de şüphesiz Jason Statham’dır. Gerek dövüş sahnelerindeki başarısı gerekse heyecan dozajı yüksek kovalamaca sahnelerindeki özgüvenli duruşuyla, alanının en iyilerinden biri olan Jason Statham, deyim yerindeyse işinin ehli bir tetikçi olarak her daim arz-ı endam etmektedir.

Pekâlâ, yıllar yılı izleyen herkesi kendisine hayran bırakan ve adını bir marka haline getiren ünlü oyuncuyu daha yakından tanıyıp, unutulmaz filmlerine göz atmaya ne dersiniz? İşte Jason Statham kimdir, en iyi unutulmaz filmleri hangileridir sorularınız için hazırladığımız listemiz:

Jason Statham Kimdir?

Jason Statham Kimdir?1967 yılında İngiltere’de dünyaya gelen Jason Statham, dansçı bir anneyle müzisyen bir babanın oğludur. Onun için hayat akışının değişeceği gün ise futbolcu ve aktör Vinnie Jones ile tanışması olacaktır. Nitekim Statham, Vinnie Jones ile birlikte futbol oynamaya başlamış ve adeta sporu kendisi için bir tutku haline getirmiştir.

Tabii o yalnızca futbol oynamıyordu. Genç Jason’ın aynı zamanda dalışa da merakı vardı ve kendisini bu alanda geliştirmek için çabalamaktaydı. Onun bu merakı git gide bir tutkuya dönüşmüş ve 12 yıl boyunca Britanya Ulusal Dalış Takımı’nda kendisine yer bulmuştur. Hatta 1990 yılında düzenlenen Commonwealth yarışlarında, atlama dalında dünya on ikincisi olarak, bu alanda ne kadar iddialı olduğunu da kanıtlamıştır.

Yıllar boyu spor yapması, Jason’a harikulade bir fizik kazandırmıştı. O gittiği her yerde dikkatleri üzerine çeken, deyim yerindeyse boylu poslu bir delikanlıydı. Bu maskülen tavır, onun reklam ajansları tarafından keşfedilmesine olanak sağlamış ve Jason Statham’ın modellik kariyerine başlamasına vesile olmuştur. Daha sonrasında reklamlarda ve kliplerde boy gösteren bu yakışıklı genç için, artık şöhret basamaklarını daha hızlı çıkmanın vakti gelip çatmıştı.

Jason StathamGenç yaşlarda hayatına giren ve ona futbolu öğreten adam olarak hatırlanan Vinnie Jones sayesinde, İngiliz yönetmen Guy Ritchie ile tanışma fırsatına erişen Jason Statham, tam da bu sıradışı yönetmenin çekmek istediği film için aradığı tipte bir adamdı. Nitekim bu tanışma Jason için, şansın yüzüne güleceği bir tanışmaydı. Artık o, şimdilerde başyapıt statüsünde anılan Lock, Stock and Two Smoking Barrels’ın kadrosundaydı ve beyazperdeye ilk adımını atmıştı.

Jason Statham’ın ilk filmde ortaya koyduğu başarılı performans ve Guy Ritchie ile geliştirdiği arkadaşlığı ona Snatch filminde de boy gösterme fırsatı tanımıştı. Nitekim onun damarlarında yatan oyunculuk ruhu, her projede daha da fazla gelişerek ortaya çıkıyor ve erkeksi tarafıyla da ilgi odağı olmayı başarıyordu. Artık Jason Statham için, ününü daha geniş kitlelere duyurma ve sektörün en önemlilerinden olma zamanıydı.

2002 yılında çekilen The Transporter (Taşıyıcı) ile Hollywood’un yolunu tutan ve buradaki performansı ile aksiyon sinemasının aranan yüzü olarak öne çıkan Jason Statham, şimdilerin en bilindik yüzlerinden biri. Özellikle bu filmlerde Çinli kareograf  Corey Yuen ile çalışması, onun geleceğini şekillendiren en önemli yapı taşlarından biri olarak da belirmektedir. Nitekim bu tecrübe ona, daha fazla atletizm ve beyazperde önünde daha hareketli olabilmenin alternatiflerini kazandırmıştır.

En İyi Jason Statham Filmleri

En İyi Jason Statham FilmleriUzun yıllar boyunca, “Vurdulu kırdılı” filmlerin en önemli aktörü olarak karşımıza çıkan ve yer aldığı her filmle adrenalin seviyesini yukarı çekme konusunda epey yardımları dokunan Jason Statham’ın hayatına ve kariyerine küçük bir bakış attıktan sonra, dilerseniz onun hafızlardan silinmeyen filmlerine hep birlikte göz atalım. Eğer heyecanı doruk noktasında yaşamaya hazırsanız en iyi Jason Statham filmleri karşınızda…

Lock, Stock and Two Smoking Barrels (Ateşten Kalbe Akıldan Dumana – 1998)

Lock, Stock and Two Smoking Barrels (Ateşten Kalbe Akıldan Dumana – 1998)Ünlü İngiliz yönetmen Guy Ritchie’nin ilk uzun metrajıyla sektöre bomba gibi düştüğü filmi Lock, Stock and Two Smoking Barrels, temponun bir an olsun düşmediği, dinamik, uçarı, eğlenceli ve aksiyonu bol bir film olarak karşımıza gelmektedir.

Eddy, Bacon, Tom ve Soap uzun yıllardır birbirlerin tanıyan ancak farklı hayatları olan dört arkadaştır. Bu dört kafadarın büyük vurgun yapma amacıyla oturdukları kumar masasından, yüklü miktarda borçlanmaları, onları bilinmezliğin ve amansız bir uğraşın ortasına bırakacaktır. Nitekim onların artık tek gailesi, kaybettikleri parayı ödeyip, canlarını kurtarmaktır. Tabii bu süre zarfı içerisinde patlayan silahlar, birbiri ardını izleyen enteresan tesadüfler ve anbean artan heyecan dozajı, filmi üst düzey bir seyirlik haline getiren en önemli hususlar olarak öne çıkmaktadır.

Ateşten Kalbe Akıldan DumanaJason Statham’ın ilk oyunculuk tecrübesini tattığı ve bu zor işin altından oldukça başarılı bir şekilde kalktığı Lock, Stock and Two Smoking Barrels, İngilizlerin kendine has mizahını izleyicisiyle buluşturur. Bir yandan da dur durak bilmeyen bir tavırla oradan oraya koşturmaktadır. Özellikle Guy Ritchie’nin sunduğu bu özgün ve hızlı biçim, hiç şüphe yok ki filmi kült sınıfına çıkaran en önemli nokta olarak belirmektedir.

Başrollerini Nick Moran, Dexter Fletcher, Jason Statham, Jason Flemyng ve Vinnie Jones’un paylaştığı film, karmaşık kurgusuna rağmen ekran başındaki herkesi büyüsüne ortak eden ve dinamik yapısıyla da bir an olsun can sıkıntısına izin vermeyen üst düzey bir seyirlik olarak arz-ı endam etmektedir.

Snatch (Kapışma – 2000)

Snatch (Kapışma – 2000)İlk filmi ile rüştünü ispatlayan ve bu nedenle bir sonraki projesi hayli merakla beklenen yönetmen Guy Ritchie, ikinci filmi için kadroya Hollywood’dan bir miktar takviye yapıyor ve şimdilerde kült olarak bahsedilen Snatch için kamera arkasına geçiyordu. En baştan uyaralım; bu filmi izlerken fazlasıyla gülebilir, hatta kahkahalarınıza hâkim olamayabilir, aynı zamanda hikâyenin sürükleyiciliğinde kendinizi kaybolmuş bir şekilde bulabilirsiniz!

Bir yanda çalınan bir elmas ve onun peşindekiler, diğer tarafta ise arka sokakların bile arkasında vuku bulan kaçak boks organizasyonları… İçinde barındırdığı farklı ama kesişen hikâyelerle seyir zevkini ikiye katlayarak ilerleyen Snatch, milenyum ile birlikte karşımıza çıkan en iyi suç filmlerinden biri olarak belirmektedir.

Brad Pitt’in İngiliz Çingene’si Mickey olarak karşımıza çıktığı film, özellikle onun yer altında verdiği absürt mücadeleyle yüzleri güldürürken, Jason Statham’ın hayat verdiği “Turkish” karakterinin kaçak boks organizasyonlarını düzenlemek için çırpınışıyla da dinamizmini yukarılara çekmeyi başarmaktadır. Ee tabii, kaptan köşkünde oturan Guy Ritchie olunca da tüm olayların, tüm karakterlerin de çığırından çıkmaması kaçınılmaz bir süreç halini almaktadır.

Jason Statham SnatchElması çalanlar ile Turkish’in yolunun yer altında kesişmesiyle birlikte, dinamizmini deyim yerindeyse nirvanaya çıkaran ve bir saniye bile olsun yerinde durmaya niyeti olmayan halet-i ruhiyesi ile karşımıza gelen Snatch; yorucu kurgusuna rağmen seyir zevkini diri tutuyor ve harikulade bir seyirliği huzurlarımıza getiriyor. Nitekim filmin bu denli hızlı ilerlemesine rağmen, arkasında bir tane bile soru işareti bırakmayışı, ek olarak aksiyonu ve eğlenceyi tek bir potada eritebilmeyi başarması, filmi bu denli başarılı olarak addetmemize olanak sağlayan en önemli hususlar olarak öne çıkmaktadır. Aksiyon yüksek olduğu gibi komedi filmleri arasında yer almasını sağlayan özellikler de barındırmaktadır.

Jason Statham’ın ikinci kez kamera karşısına geçtiği, buna rağmen kırk yıllık oyunculara taş çıkarırcasına ortaya koyduğu performansla alkış topladığı Snatch’in diğer başrollerinde ise Brad Pitt, Vinnie Jones, Benicio Del Toro, Dennis Farina ve Alan Ford yer almaktadır.

Transporter (Taşıyıcı – 2002)

Transporter (Taşıyıcı – 2002)Daha önceki filmlerinde, hikâyeyi destekleyen yan unsur olarak beliren Jason Statham için artık sazı eline alma vakti gelmişti. Kendisi için olabilecek en doğru projede, tüm yeteneğini sergileyen başarılı oyuncu, özellikle aksiyon sahnelerinde ortaya koyduğu performansla, filmin seyir zevkine birebir etki etmeyi başarmaktadır.

Frank Martin, yıllarca eli silah tutan bir adam olarak nam salmış ve deyim yerindeyse tam bir paralı askere evrilmiştir. Onun şimdilerdeki tek işi, kendisine verilen paketleri taşımaktır. Esasen o bir nevi kuryedir ancak gerektiğinde tek başına bir silaha dönüşebilecek derecede tehlikeli bir kurye. Nitekim aldığı son pakette, işlerin hiç de iyi gitmemesi Frank’i küçük çaplı bir savaşın içine sokacaktır. Artık o kendi canını kurtarabilmek için, amansız bir savaşın ortasındadır. Bu dakikadan itibaren temposunu sürekli olarak yukarı çekmeyi başaran ve katıksız bir aksiyonu huzurlarımıza getiren The Transporter, özellikle Frank Martin karakteriyle bütünleşen Jason Statham’ın oyunculuğu ile şahlanmaktadır.

Taşıyıcı Jason StathamJason Statham’ım filmin aynı zamanda da yönetmeni olan Çinli dövüş sanatları uzmanı Corey Yuen ile çekimlerden önce yaptığı çalışmaların meyvesini The Transporter’da yediği aşikâr. Nitekim yakışıklı oyuncu, gösterişli duruşuna ek olarak kattığı akrobasi hareketleri ile de tam bir aksiyon oyuncusu oluyor ve filmin dur durak bilmeyen kovalamacası içerisinde inci gibi parlamayı başarıyor. Bu husus, hem Jason Statham’ı aksiyon sinemasının aranan isimlerinden biri yapıyor hem de The Transporter’ı harikulade bir seyirlik haline getiriyor.

Bir aksiyon filminden ne beklerseniz, esasen hepsini The Transporter içinde bulmak mümkün. Kesintisiz takip sahnesi, gizem sosu, sürekli olarak yükselen adrenalin seviyesi derken, film bir bütün haline alıyor ve izleyenlerine keyifli anlar yaşatarak adından söz ettirmeyi başarıyor. Daha sonrasında seri halini de alacak The Transporter’in ilk filminin yönetmen koltuğunda Louis Leterrier ve Corey Yuen otururken, Jason Statham’a başrollerde ise Shu Qi, Matt Schulze eşlik etmektedir.

Italian Job (İtalyan İşi – 2003)

Italian Job (İtalyan İşi – 2003)Başrolünü Michael Cane’in oynadığı 1969 yapımlı ünlü The Italian Job’un re-make versiyonu olarak karşımıza gelen film, orijinalini aratmayacak derecede başarılı, aksiyonu ve suç unsurlarını had safhada yaşatan bir iş olarak öne çıkmaktadır.

Filmin konusuna değinecek olursak; Charlie Croker işinin ehli, kendi çetesi olan bir hırsızdır. Onun ve çetesinin amacı, Los Angeles tarihinin en büyük trafik sıkışıklığını yaratarak, çalacakları altınlar için zaman kazanmaktır. Böylelikle onlar işlerini görecek ve bu süre zarfı içerisinde onları yakalamaya kimse gelemeyecektir. Bu kargaşadan kaçabilmek için de her yerden, her sıkışıklıktan geçme potansiyeline sahip olan Mini Cooper’ları kullanmayı planlamaktadırlar. Tabii bu soygun planı, birçok sürprizi de beraberinde getirecektir.

İtalyan İşi Sağlam bir hırsızlık filmi olan ve yarattığı gizemi son dakikasına kadar korumayı başaran The Itilian Job, orijinaline duyduğu saygıyı anbean hissettiren ancak buna rağmen farkını da defaatle ortaya koyan bir iş olarak karşımıza gelmektedir. Özellikle devamlı ön planda olan Mini Cooper’lara adeta bir başrol hüviyeti kazandıran film, bu yönüyle de araba tutkunlarının kalbini fethetmeyi bilmiştir.

Yönetmenliği F. Gary Gray’in yaptığı başrollerinde ise Edward Norton, Mark Wahlberg, Charlize Theron, Donald Sutherland ve Jason Statham’ın yer aldığı film, yalnızca aksiyonu ve hırsızlık teması ile değil aynı zamanda ayakları yere sağlam basan hikâyesi ile de ilgi odağı olmayı başarıyor ve keyifli bir seyirlik olarak huzurlarımıza geliyor.

Transporter 2 (Taşıyıcı 2 – 2005)

Transporter 2 (Taşıyıcı 2 – 2005)Macera kaldığı yerden devam ediyor! Jason Staham’ı A sınıfı bir oyuncu hüviyetine büründüren ve birçok sinemaseverin övgüsüne nail olan Transporter’in ikinci halkası, daha heyecanlı ve aksiyon yönü daha kuvvetli bir şekilde izleyenlerini selamlıyor.

Kahramanımız Frank Martin, hareketli geçen bir kariyerden sonra biraz dinlenme biraz kafa dağıtma bahanesiyle kendisini Miami sahillerini vurur. Onun artık tek amacı, heyecandan uzak kalmak ve kendisini oyalayacak basit işlerle zaman geçirmektir. Ancak ne var ki o, işinin öylesine ehlidir ki geçmişi asla peşini bırakmayacak ve biraz da mecburiyetten emeklilik hayallerini rafa kaldırmak zorunda kalacaktır. Artık taşıyıcı için sahalara geri dönme ve tüm hünerlerini gösterme vaktidir!

Taşıyıcı 2Jason Statham’ın bildik sulara döndüğü ve Frank Martin zırhını üzerine giydiği Transporter 2, sıcak başlayan atmosferini bir an olsun düşürmüyor ve heyecan dozajını en az ilk filmdeki kadar yükseğe konumlandırmayı başarıyor. Aksiyon sinemasının usta ismi Luc Besson’ın bir kez daha senarist olarak arz-ı endam ettiği filmin yönetmen koltuğunda ise ilk filmden de tanıdığımız Louis Leterrier oturmaktadır.

Özellikle Jason Statham’ın karaktere iyiden iyiye alışmaya başladığının hissedildiği Transporter 2, bir devam filmi olmanın getirdiği dezavantajlarla yer yer klişeleşse de adrenalin seviyesini arttırma konusunda hayli başarılı olmaktadır. Özellikle türü seven izleyiciler için harikulade bir seyirlik halini alan film, Jason Statham’ın tüm gösterişli duruşuyla da görselliğini arttırmaktadır.

Chaos (Kaos – 2005)

Chaos (Kaos – 2005)Kaos Teoremi ya da bir başka deyimle kargaşa kuramı, rastlantısal olayların birbirine bağlı olduğunu iddia eder ve karmaşanın neticeye götüreceğini belirtir. İşte, bu enteresan teoremi odak noktasına alan ve deyim yerindeyse kaostan beslenen yapısıyla ilgi çekici bir hale bürünen Chaos, yalnızca aksiyonu ile değil, bir bulmaca edasıyla ilerleyen senaryosu ve ters köşeli finaliyle de lezzetli bir seyirlik halini almaktadır.

Lorenz önderliğindeki bir grup hırsız, tasarladıkları soygun için soluğu bankada alırlar. Buradaki birçok kişiyi rehin alan ve her şeyi adım adım hesaplayan hırsızlar, herhangi bir aksiliğe asla izin verecek bir görüntü çizmemektedirler. Ancak onların tek bir istekleri vardır: Pazarlığı yürütmek için açığa alınan efsanevi dedektif Quentin Conners’ın bankaya gelmesi. Bu dakikadan itibaren, paralel ilerleyen kurgusu ile birlikte hikayenin geçmiş ile bağlantısını da yavaş yavaş ortaya çıkaran Chaos, özellikle finaline doğru yaptığı ters köşelerle, “Yok artık” nidalarını da beraberinde getirmeyi başarmaktadır.

Jason Statham’ın meşhur dedektif Quentin Conners’a hayat verdiği Chaos, adıyla müsemma bir şekilde Kaos Teorisi’nden beslenmekte ve bunu da harikulade bir şekilde ortaya koymaktadır. Nitekim film izleyenlerini her bir dakikada daha büyük bir kaosun içine atmakta ve içinden çıkılmaz bir bulmacayı da beraberinde getirmektedir. Tabii ki senaryo öldürücü yumruğunu son on dakikalık bölümde vuracak ve bu da filmi basit bir aksiyonun ötesine geçiren yegâne unsur olarak öne çıkacaktır.

Kaos Jason Statham’ın bilek gücünden çok, beyin gücünü konuşturduğu filmi Chaos’un yönetmen koltuğunda Tony Giglio otururken, başrollerde ise Jason Statham ile birlikte Ryan Phillippe ve Wesley Snipes yer almaktadır.

Özellikle ters köşe filmleri sevenlerin asla kaçırmaması gereken bir iş olan Chaos, izle-geç bir aksiyondan daha fazlası olmayı başaran ve ince ince işlenen senaryosuyla takdir toplayan bir suç filmi olarak huzurlarımıza gelmektedir. İddia ediyorum; filmde yaşananlar sonucunda şaşkınlığınızı gizlemeyeceksiniz!

Crank (Tetikçi – 2006)

Crank (Tetikçi – 2006)Başlı başına bir Jason Statham filmi olan ve onun delici bakışlarıyla şahlanan Crank, duranlığa izin vermeyen, hareketli yönünü anbean hissettiren ve müzikleriyle havaya sokan bir aksiyon-suç filmi olarak huzurlarımıza geliyor. Türün takipçileri için de üst düzey bir seyirlik olarak öne çıkmaktadır.

Chev Chelios, işinin ehli bir tetikçidir. Bir sabah uyandığında kendisini feci halde yorgun ve bitap düşmüş hissetmektedir. Esasen o, düşmanı Verona tarafından uykusunda zehirlenmiştir. Eğer ki Chev, panzehiri alamazsa bir saat içerisinde ölecektir. Doktor olan arkadaşı Miles ise panzehir bulunana kadar Chev’e adrenalin seviyesini yukarılarda tutmasını öğütler. Böylelikle kovalamaca da başlamış olur. Chev’in artık amacı, heyecan dozajını yukarıda tutup, düşmanı Verona’dan intikamını almaktır.

Tetikçi Aksiyon yönü oldukça kuvvetli olan ve buna ek olarak Chev ile birlikte izleyenlerinin de adrenalin seviyesini oldukça yukarılara konumlandıran Crank, alışılmış kovalamacaların dışında, hikayesi olan ve ayakları yere sağlam basan bir film olarak karşımıza gelmektedir. Özellikle Chev’in intikamını almak ve hayatta kalmak adına verdiği uğraşla seyir zevkini diri tutmayı başaran film, Jason Statham’ın ustaca performansıyla da başarısını taçlandırmaktadır.

Özgün bir konuya sahip olan ve bu vesileyle de ilgi odağı olmayı başaran filmin yönetmen koltuğunda Mark Neveldine ve Brian Taylor otururken, Jason Statham’a ise başrollerde Amy Smart ve Jose Pablo Cantillo eşlik etmektedir. Nokta atışı bir aksiyon olarak arz-ı endam eden ve vuruculuğunu sürekli olarak yukarı çekmeyi başaran Crank, türün ve Jason Statham’ın sevenlerin kaçırmaması gereken bir film olarak da belirmektedir.

The Bank Job (Banka İşi – 2008)

The Bank Job (Banka İşi – 2008)Gerçek bir olaydan esinlenen ve suçlu ile suçsuzun birbirine geçtiği The Bank Job, yalnızca aksiyonu ile öne çıkmaz. Aynı zamanda içinde barındırdığı entrikası, gizemli yapısı ve suça bakış açısıyla muadillerinden ayrılan; insanı sorgulamaya iten, yer yer hortlayan İngiliz mizahı ile de güldüren cesur bir film olarak huzurlarımıza gelmektedir.

1970’lerin Londra’sında gerçekleşen bir soygunu odak noktasına alan The Bank Job, alıştığımız Jason Statham filmlerine oranla daha farklı ve soft bir ilerleyişe sahip. Nitekim aksiyonu ikinci plana iten, buna rağmen adrenalin seviyesine sırt çevirmeyen film, daha çok çözülememiş bir hırsızlık vakasının gerçeklerini gün yüzüne çıkarmakla ilgilenmektedir.

Filmin konusuna değinecek olursak; Martine ve Terry, Baker Caddesi’nde bulunan bir bankayı soymaya karar verirler. Bunun için epey meşakkatli bir yolculuğa girişen bu ikilinin tek amacı, bankanın kasasında bulunan mücevherleri ve nakit parayı çalmaktır. Ancak onlar, İngiliz hükümetinde görev alan bir takım insanların gizli belgelerini de çalınca, olaylar iyice içinden çıkılmaz bir hale bürünür. Çünkü o belgeler asla gün yüzüne çıkmamalıdır ve bu hırsızlık olayı da bu nedenle gizlenmelidir. Bu dakikadan sonra herkesin suça ortak olduğu film, deyim yerindeyse yolsuzluğun vücut bulmuş hali olarak da karşımıza gelmektedir.

Gizemli atmosferini her bir saniyesinde koruyan ve Jason Statham’ın albenisiyle seyir zevkini her daim yukarılara çeken The Bank Job, kraliyet ailesine kadar uzanan skandallar silsilesi ile adından söz ettirmiş ve vuruculuğu ile de hafızlarda yer etmiştir. Yönetmenliğini Roger Donaldson’ın yaptığı film, kan, gözyaşı ve gerilimi bünyesinde barındırması hasebiyle de başından sonuna dek zevkle izlettirmeyi başarmaktadır.

Transporter 3 (Taşıyıcı 3 – 2008)

Transporter 3 (Taşıyıcı 3 – 2008)Nerede kalmıştık? Frank Martin’in bir kez daha görev başına döndüğü Transporter serisinin üçüncü halkası; kavganın, aksiyonun ön planda olduğu ancak heyecan dozajının diğer iki filme oranla bir nebze de olsa düştüğü bir film olarak huzurlarımıza gelmektedir.

Marsilya’daki önemli bir kuruluşun başında bulunan Vasilev’in kızı kaçırılmış, onu taşıma görevi de Frank Martin’e verilmiştir. Onun görevi, Valentina’yı Avrupa üzerinden Odessa’ya götürmektir. Tabii Frank bu aşamada hem peşindekilerle uğraşacak hem de Valentina’nın alaycı tavırlarıyla baş etmek zorunda kalacaktır. Aksiyonun yanına bu sefer aşkın da eklendiği Transporter, her ne kadar diğer iki filme oranla irtifa kaybetmiş olsa da seriyi ve karakteri sevenlerin haz alabileceği bir iş olarak öne çıkmaktadır. Özellikle Frank’in Avrupa’ya gelmesi ile farklı bir lezzet sunan film, bu yönüyle de ilgi çekmeyi başarmaktadır.

Jason Statham’ın üçüncü kez Frank Martin zırhına büründüğü Transpoter 3, bu sefer kaptan köşkünde değişikliğe gidiyor ve Olivier Megaton tarafından yönetiliyor. Keza yönetmenin seriyi tanımamasının eksikliğini yer yer hissettiren film, buna rağmen Frank Martin’in nevi şahsına münhasır tavırlarıyla keyif vermeyi de ihmal etmiyor.

The Expendables (Cehennem Melekleri – 2010)

The Expendables (Cehennem Melekleri – 2010)2000’lerin başında Real Madrid futbol takımının başkanı Florentino Perez, musluğun ağzını açarak dünya üzerindeki birçok yıldız oyuncuyu astronomik rakamlarla transfer etmiştir. Oluşan bu takımın adı da Los Galacticos olarak anılmaya başlamıştır. Gelgelim ki Perez’in yaptığı bu hamlenin bir benzerini de Sylvester Stallone’un senaryosunu yazdığı Cehennem Melekleri’nde görmek mümkün. Kadroya bakar mısınız: Jet Li, Jason Statham, Sylvester Stallone, Dolph Lundgren, Arnold Schwarzenegger, Bruce Willis ve daha niceleri… Aksiyon sinemasının birçok ustasını bünyesinde barındıran film, bu nedenle fazlasıyla efsanevi Real Madrid takımına yani Los Galacticos’a da benzemektedir.

Filmin konusuna değinecek olursak; The Expendables ya da ülkemizdeki adıyla anmak gerekirse Cehennem Melekleri, Güney Amerika’da bulunan bir ülkenin diktatörünü devirmek için ülkeye giriş yapar. Ancak buraya geldikten sonra, karşılaştıklarının onlara anlatılanlarla farklı olduğunu gören ekip, bir anda büyük bir ihanet silsilesinin içinde kendilerini bulur. Bu dakikadan itibaren aksiyonunu arttırarak ilerleyen film, bir yandan ekibin dağılma tehlikesine parantez açarak kendi yan hikâyecikleriyle de seyir zevkini yukarı çekmeye çalışmaktadır.

80’lerin usta aksiyoncularına eklenen Jason Statham parçasıyla tadına doyulmaz bir kadroyu sevenlerine armağan eden Cehennem Melekleri, henüz vizyona girmeden önce dahi birçoklarının merakını cezbetmeyi başarmıştır. Nitekim o dönem, böylesi büyük oyuncuların bir araya geleceğini duymak, dost meclislerinde hayli heyecanlı muhabbetleri de beraberinde getirmişti. Gelgelim ki film, beklentisinin altında kalarak bir nebze de olsa hayal kırıklığı yaşatmıştır. Buna rağmen, böylesi yıldızlar topluluğu bir kadro, hangi hikâyede bir araya gelse kendini izlettirme potansiyeline de sahip.

Yönetmenliğini, Sylvester Stallone’un yaptığı film, yer yer propaganda kokan tavrıyla farklı bir yöne kaysa da dinamik bir şekilde vuku bulan aksiyon ile sevenlerini kucaklamayı da bilmektedir.

The Mechanic (Mekanik – 2011)

The Mechanic (Mekanik – 2011)Eline silahın yakıştığı ender aktörlerden biri olan ve endamını büründüğü cin fikirli karakterlerle taçlandıran Jason Statham için, yeni bir maceraya atılmanın, tekrardan kiralık bir katil hüviyetine bürünmenin zamanıdır.

Arthur Bishop, işinin ehli, attığını vuran bir kiralık katildir. Onun bulunduğu yer altı dünyasında ise suikastçılara “Mekanik” adı verilmektedir. O ise lakabını en iyi şekilde hak eden, duygusallığa hayatında yer vermeyen, yalnızca işine odaklanan bir profesyoneldir. Nitekim günün birinde ona en yakın isimlerden biri olan Harry’i öldürme görevini aldığında dahi bir an olsun düşünmez. Bu olaydan sonra, Harry’nin oğlu Ben ile ilginç bir şekilde yakınlaşan Arthur’u ise daha heyecanlı olaylar silsilesi beklemektedir.

Gücünü senaryosundan ve Jason Statham’ın ayakları yere sağlam basan tavrından alan The Mechanic, aksiyonu tadında yaşatan, kurgusu ve dinamizmiyle sevenlerinin pür dikkat izleyebileceği türden bir iş olarak öne çıkmaktadır.

Yönetmenliğini Simon West’in yaptığı filmin başrollerinde ise Jason Statham ile birlikte, Ben Foster ve Tony Goldwyn yer alırken, film anbean yükselen heyecan dozajıyla da herkese keyifli dakikalar vadetmektedir.

Killer Elite (Seçkin Katiller – 2011)

Killer Elite (Seçkin Katiller – 2011)Tam anlamıyla bir “Ajan” filmi olarak izleyicisiyle buluşan Killer Elite, aksiyonu doruk noktasında hissettiren, buna ek olarak kurduğu dramatik çatısıyla da seyir zevkini yukarı çekmeye çalışan bir suç filmi olma özelliği taşımaktadır.

Danny, İngiliz Gizli Servisi tarafından yetiştirilmiş ve buradan da emekli olmuş bir ajandır. O, tüm bu heyecanlı işlerden elini ayağını çekmişken, kendisini yetiştiren Hunter’ın başının dertte olması, Danny’nin tekrardan bu koşuşturmalı hayat ile buluşmasına neden olacaktır. Bu dakikadan itibaren, eski dostuyla birlikte atıldığı macerada birçok sürpriz ile karşılaşacak olan Danny, en az kendisi kadar işinin ehli rakibiyle kıyasıya bir mücadeleye girişecektir.

Özellikle oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Killer Elite’in başrollerinde Jason Statham, Robert De Niro ve Clive Owen yer alıyor. Yaşlı kurt De Niro bir kez daha eski performansından kesitleri huzurlarımıza getirirken, Jason Statham ile uyumu da parmak ısıttırmaktadır.

Yönetmenliğin Gary McKendry’nin yaptığı, silahların ve bombaların konuştuğu, kovalamacanın bir an olsun durmadığı film, özellikle Jason Statham’ın türe hâkim duruşuyla daha değerli bir hal kazanıyor ve kendisini başından sonuna dek zevkle izlettirmeyi başarıyor.

The Expendables 2 (Cehennem Melekleri 2 – 2012)

The Expendables 2 (Cehennem Melekleri 2 – 2012)İlk Cehennem Melekleri filmini, Los Galacticos’a benzetmiştik. Gelgelim ki ikinci filmi, nasıl bir yıldızlar topluluğuna benzeteceğiz, gerçekten şaşırdık! Bu sefer kadrosuna Jean-Claude Van Damme ve Chuck Norris’i de ekleyen film, 80’lerin aksiyon sinemasında boy göstermiş ve efsaneleşmiş iki ismi de kadrosuna alarak, deyim yerindeyse nirvanaya ulaşmayı başarmıştır.

Filmin konusu ise bir kez daha bizi aksiyon dolu bir hikâyenin ortasına bırakmaktadır. Tekrardan bir araya gelen ve Mr. Church’ün planları doğrultusunda hareket eden ekibimiz, işlerin ters gitmesinden dolayı bir arkadaşlarını yitirir. Jean-Claude Vam Damme’ın hayat verdiği Jean Vilain’ın ekibin canını yakışı ise büyük bir savaşı beraberinde getirecektir. Cehennem Melekleri, kaybettikleri arkadaşlarının intikamını almak için sahalara geri dönecektir!

Sylvester Stallone’un yönetmen koltuğunu Simon West’e devrettiği, buna rağmen aksiyon ve heyecanından zerre taviz vermeden huzurlarımıza gelmeyi başaran Cehennem Melekleri serisinin ikinci halkası, kadrosuna eklediği yıldızlarla anlatısını güçlendirirken, bir kez daha adrenalin seviyesini yukarılara çekmeyi başarmaktadır.

Özellikle birbirlerine iyiden iyiye alışan oyuncu kadrosunun birbirleri arasında yakaladığı uyumun gözle görülür bir şekilde öne çıkması ve Jason Statham’ın kimseden rol çalmadan ortaya koyduğu performansı, filmin seyir zevkini yukarı çeken en önemli hususlar olarak öne çıkmaktadır.

The Expendables 3 (Cehennem Melekleri 3 – 2014)

The Expendables 3 (Cehennem Melekleri 3 – 2014)Macera, aksiyon, ekip ruhu, kaldığı yerden devam ediyor! Malum, her yeni Cehennem Melekleri filmi, birçok yıldızı da beraberinde getirmektedir. Bu sefer kadroya Harrison Ford, Mel Gibson, Wesley Snipes ve Antonio Banderas gibi unutulmaz oyuncuları ekleyen seri, gücüne güç katarak yoluna devam etmeye çalışsa da diğer iki filmin altında kalmaktan kurtulamamıştır.

Cehennem Melekleri 3, bu sefer geçmiş ile olan bir hesaplaşmayı da beraberinde getirmektedir. Ekip, bir silah tüccarının peşindedir. Ancak onlar olayın arkasındaki sır perdesini kaldırdıkça, şok edici bilgilere ulaşmaktadır. Nitekim bu silah tüccarı, ekibin öldü sanılan eski üyelerinden Conrad Stonebanks’in ta kendisidir. İşin ilginç tarafı Barney, Conrad’ı kendisinin öldürdüğünü düşünmektedir ancak işin aslı hiç de öyle değildir. Bu dakikadan itibaren Cehennem Melekleri ve Conrad arasında alevlenen savaş, aksiyonu ve geçmişin muhakemesini de izleyenlerine armağan etmektedir.

Patrick Hughes’un yönetmen koltuğunda oturduğu serinin üçüncü halkası, kadrosuna takviye ettiği dev oyuncularla işin aksiyon tarafını kuvvetlendirse de hikâyenin yer yer geçmiş ile olan hesaplaşmada vakit kaybetmesi, heyecan dozajının irtifa kaybetmesine neden olmaktadır. Her şeye rağmen, ekran başına geçenlere keyifli dakikalar armağan eden ve eski dostlarla buluşulmasına bir kez daha vesile olan Cehennem Melekleri 3, serinin zayıf halkası olsa da hikâyenin bütününe kattıkları ile değerli bir noktada durmayı başarmaktadır.

Furious Seven (Hızlı ve Öfkeli 7)

Furious Seven (Hızlı ve Öfkeli 7)Milenyumun en önemli aksiyon serilerinden biri olan ve her yıl üstüne koyarak ilerlemeyi başaran Hızlı ve Öfkeli serisine 7. halkada katılan Jason Statham, tam da irtifa kaybediyor denilen seriyi tekrardan canlandıran önemli yapı taşlarından biri olarak belirmektedir. Film, aynı zamanda Paul Walker’ın son kez boy gösterdiği proje olmasından mütevelli duygusal bir halet-i ruhiyeye bürünse de aksiyon ve heyecanından zerre ödün vermeden ayakta kalmayı başarmaktadır.

Serinin 6. durağında ekibin alt ettiği Owen’ın kardeşi olarak karşımıza çıkan Deckard Shaw, Dom ve ekibinden intikam almak için ant içmiştir. Deckard için hayatının tek öncülü Dom ve ekibinden intikam almak ve onları alt etmektir. Tabii bunun neticesinde ekibini dağıtan Dom, tekrardan onları bir araya toplamak zorunda kalır ve bir kez daha hızlı ve öfkeli bir maceranın tam ortasına izleyenlerini bırakır.

Özellikle Jason Statham’ın hikâyeye ve aksiyon dozajına katkısıyla beraber serinin en iyilerinden biri olarak öne çıkan Hızlı ve Öfkeli 7, esasen Paul Walker’a yapılabilecek en güzel vedayı da gerçekleştirerek takdiri fazlasıyla hak etmiştir.

Yönetmenliğini James Wan’ın yaptığı ve alışılagelmiş kadrosuyla bir kez daha huzurlarımıza gelen Hızlı ve Öfkeli 7, Jason Statham’ın büründüğü kötü adam portresiyle anlatısını olabilecek en yüksek noktaya çıkarıyor ve bir kez daha hayranlarının gönlünü fethetmeyi başarıyor.

Mechanic: Resurrection (Suikast – 2016)

Mechanic: Resurrection (Suikast – 2016)Mechanic filminin devamı niteliği taşıyan ve Arthur Bishop ile sevenlerini yeniden buluşturan Mechanic: Resurrection, hikâyenin ikinci planda olduğu, yalnızca aksiyon ve şiddettin göz önünde olduğu bir film olma özelliği taşımaktadır.

Eski şaşalı günlerini geride bırakan ve sakin bir hayat sürmenin hayalini kuran Arthur’un sevdiği kız kaçırılınca, tekrardan sahalara dönmek durumunda kalır. Onun görevi, dünyanın üç farklı noktasında zor suikastlar düzenlemektir. Böylelikle sevdiği kadına geri kavuşabilecektir. Onu bekleyen cinayetler ya da olay örgüsü, herhangi biri için içinden çıkılmaz gibi dursa da mevzu bahis “Mekanik”se her şey oldukça basittir.

Ülkemizde en çok izlenen filmler arasında olan ve 1 milyon 200 bin kişiyi sinemaya çeken Suikast, Jason Statham’ın ne yaptığını bilen tavrıyla değer kazanırken, Arthur’un ortaya koyduğu yaratıcı suikastlarla da ilgi çekiciliğini arttırmaktadır.

Yönetmenliğini Dennis Gansel’ın yaptığı ve Jason Statham’ın başrolü Jessica Alba ile paylaştığı film, katıksız bir aksiyon olarak arz-ı endam ederken, kan ve gözyaşı mottosunu olanca vuruculuğu ile yansıtmasıyla da keyifli bir izle-geç filmi olarak öne çıkmaktadır.

Size daha iyi hizmet verebilmek için Yasal Mevzuat çerçevesinde, veri politikalarımızda belirtilen amaçlarla sınırlı olmak üzere çerezler (cookies) kullanıyoruz. Detaylı bilgi ve izin iptali ile ilgili olarak Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.

Ayrıntılar
Sponsorlu | 2024/3Ç Kar/Zarar 39.98%/60.02%
Piyasalar yükselişte veya düşüşte olabilir.
Fiyat beklentini iki yönlü değerlendir.