Pişmanlık, utanç ve suçluluk! Benliğin keşke’ler tarafından adeta istila edildiği o karanlık anlar! Evet, pişmanlıklar! Yanlış alınmış kararlar ardından karşılaşılan sonuçlar neticesinde yaşanan üzüntü, utanç ve suçluluk karışımı duygular! Size de tanıdık geldi değil mi? Nasıl gelmesin? Sonuçta pişmanlık gerçeği kime el kime yabancı ki öyle değil mi? Hepimiz aldığımız bazı kararlardan, attığımız bazı adımlardan dolayı pişman olmuyor muyuz? Geçmişe dönüp baktığımızda üzüntü içinde “keşke” demiyor muyuz? Hangimiz “zamanı geri alma şansım olsa ne kadar çok şeyi değiştirirdim!” diye düşünmüyoruz? Hepimiz bu dediklerimi yapıyoruz.
Zamanında yapamadığımız şeyler, dile getiremediğimiz cümleler, kırdığımız kalpler, kaçırdığımız fırsatlar ve dahası için neden sonradan üzülüyoruz? Yaptığımız ya da yapmaya cesaret edemediğimiz şeyler için kendimizi yiyip bitirircesine pişmanlık yaşamak neden? Neden biliyor musunuz? Çünkü sonunu düşünmeden karar alıyor, düşüncesizce konuşuyor, öfkeyle ayağa kalkıyor, gerçekten ne istediğimizi hiç mi hiç bilmiyor ya da başkaları tarafından yanlış seçim yapmaya zorlanıyoruz. Oysaki küçük ya da büyük herhangi bir karar alırken kendimizden ve ne istediğimizden emin olsak, ileride “keşke” demek zorunda kalmayacağız. Yaptığımız seçim içimize sinmiş olsa, sonradan pişmanlık yaşamak nedir bilmeyeceğiz. Aldığımız kararın sonucu kötü bile olsa yaptığımızın arkasında durabilecek, pişmanlık yaşamak yerine; “evet, ben böyle olmasını istedim ve isteğimin nasıl sonuçlandığını gördüm” diyebileceğiz. Pişmanlık yaşamakla deneyim kazanmak arasındaki büyük farkı anlayabilecek ve bizi engebeli bir yola sürükleseler bile adımlarımızı sevmeyi öğrenebileceğiz.
Pişmanlık! İnsanı içten içe yiyip bitiren ve etkisi asla kaybolmayan bir duygu! Belki de duyguların en acıklısı! En acıklısı dedim de aklıma geldi! Amerikalı şair John Greenleaf Whittier bir şiirinde pişmanlıkla ilgili ne demiş biliyor musunuz? “Dilden ya da kalemden dökülen hüzünlü sözcüklerin en acıklısı keşke olsa gerek.” Ne de güzel, ne de doğru söylemiş değil mi? Sizce de keşke sözcüğünü kullandığınız zamanlar hayatınızın en dokunaklı zamanları değil mi? Ümitsizce kararınızı geri almaya çalıştığınız, ama elinizden üzülmekten başka bir şey gelmediği bu zamanlar sizce de “en acıklı” tanımlamasına fazlasıyla uymuyor mu? Peki, pişmanlık her zaman kaçınılmaz son mu? Hep mi bu acıklı anı yaşamak zorundayız? Elbette, kesinlikle ve tabii ki hayır! İstersek pişman olmamayı pekala öğrenebiliriz. Nasıl mı? Bunun nedenlerini öğrenerek! Evet, sözü daha fazla uzatmadan aşağıdaki başlıklara geçmek istiyorum. Bakın, pişmanlık yaşamamak için ne gibi mantıklı nedenlerle karşılaşacaksınız.
Kalbinizin Sesini Dinleyerek Aldığınız Kararlardan Pişman Olmayın, Çünkü…
Çünkü bu sizi ilk başta üzse bile önünde sonunda gerçek mutluluğa ulaştıracaktır. Belki kalbinize güvenerek yaptığınız seçim sizin için kötü sonuçlanmış gibi görünebilir. Ama sonrasını görmediğiniz hiçbir şey için “keşke” diyemezsiniz, öyle değil mi? Yani attığınız adım belki düşmenize, dizlerinizin kanamasına neden olmuştur. Ama bu taşlı patikanın ardında hayalini kurduğunuz yolların olup olmadığını bilemezsiniz ki! Ya sizi üzüyormuş gibi görünen şey aslında aradığınız mutluluğu bulabilmek için atmanız gereken adımsa? Ya yaşadığınız kalp kırıklığı sizin için değerli olan insanların kalbini tamir etmek için verilmiş bir fırsatsa? Ya o an için yaşadığınız boşluk bundan sonra hayatınızın iplerini elinize almanız gerektiğini anlatıyorsa? İşte bu nedenlerden dolayı, kalbinizin sesini dinleyerek aldığınız kararlardan pişman olmayın. Sonunda hiçbir mutluluğa erişemeseniz bile, aldığınız kararlar o konuda size tecrübe kazandıracak ve ileride olacağınız kişi olmanızı sağlayacaklardır.
Çünkü Kararlarınızı Siz Alıyorsunuz!
Yaptığınız seçimlerden dolayı pişman olmamalısınız, çünkü o kararı siz almışsınızdır. Eğer siz almadıysanız da bir sonraki kararınızda bu noktaya dikkat edersiniz. Yani başkalarının istekleri için bir karar almış ve bundan pişmanlık yaşamışsanız; büyük ihtimalle bir daha aynı haytayı yapmayacak, kendi kararlarınızı kendi hür iradenizle almaya başlayacaksınızdır. Bu da sizin için pişman olunacak değil, aksine mutlu olunacak bir deneyimdir. Öte yandan, kendi isteğinizle almış olduğunuz bir karardan dolayı pişmanlık yaşamamanız için de durumun bu hale gelmesindeki tek sorumlu kişinin siz olduğunu düşünmelisiniz. O an için yapmış olduğunuz plan sonradan istediğiniz gibi yürümeyebilir. Veya o an size doğru gelen şeyler bir süre sonra düşüncelerinize ters düşebilir. Ancak tüm bunlar pişman olmak için bir gerekçe değildir. Sonuçta pişman olmak yerine yapılması gerekenin “yaşadım ve öğrendim” demek olduğunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmamalısınız.
Çünkü Kötü Kararlarınız Size Affetmeyi Öğretiyor!
Kimse hayatı boyunca mükemmel kararlar alamaz. Dünyanın en akıllıları, en başarılıları bile zaman zaman hata yapar ki bunda ne şaşılacak ne de yadsınacak hiçbir şey yoktur. Ayrıca hata yapmak kişiye hem kendisini hem de başkalarını affettirmeyi öğretir. Düşünsenize, aldığınız her kötü kararda kendinizi suçlamıyor musunuz? Peki, suçlamakla ne kazanıyorsunuz? Koca bir hiç! İşte zaman içinde bunu anlar ve kendinizi affetmeyi öğrenirsiniz. “Evet, yanlış bir karar aldım; ama ne yapmam gerektiğini artık biliyorum. Bunun için de kendimi affediyorum” dersiniz. Ya da daha doğrusu demelisiniz. Aldığınız yanlış kararlar neticesinde pişmanlık yaşamak yerine yapmanız gereken şey tam olarak budur. Affetmeyi öğrenmeli ve bu yüce erdemin ne kadar güçlü olduğunu hayatınız üzerinde hissetmelisiniz.
Çünkü Hayatınıza Renk Katıyorsunuz!
İster kabul edin ister etmeyin, ama aldığınız yanlış kararlar yaşamınızı canlılık katan en muhteşem renkler arasında! Şimdi neden böyle dediğimi hemen açıklayayım. Mesela, son 5 yıl içinde yaşadıklarınızı ve aldığınız büyük kararları bir düşünün. Hem iyi hem de kötü sonuçlanan adımlarınızı bir bir hesap edin. Tüm bunlar hayatınızı sizin yapan bütünün parçaları değiller mi? Hem doğru hem de yanlış kararlarınız sizin bugün olduğunuz kişi olmanız üzerinde etkili değiller mi? Elbette, etkililer. Peki, ya hiç hatanız olmasaydı? Ya hep garantici yaşayıp, hayatı öyle uzaktan uzaktan izlemek zorunda kalsaydınız? Oysaki hata yaparak, üzülerek, kızarak, ağlayarak o an farkında olmasanız bile yaşamınıza renk katıyorsunuz. Sonuç olarak, almış olduğunuz o yanlış kararlar olmasa siyah beyaz bir hayata kendinizi mahkum etmiş ve başkalarının renkli hayatlarına özlemle bakmak zorunda kalmış olurdunuz.
Çünkü Yanlış Karar Alabilecek Kadar Özgürsünüz!
Aldığınız kararlardan pişman olmamalısınız, çünkü bu yanlış karar alabilecek kadar özgür olduğunuzu göstermektedir. Ya kendi kararlarınızı alabilecek kadar özgür olmasaydınız? Ya hayatınızda pişmanlık yaşayabileceğiniz bir hatanız bile olmasaydı? Ya başkalarının istekleri doğrultusunda yaşayıp, onların kararlarını kabullenmekten başka bir çareniz olmasaydı? Bu durumun ne kadar kötü olabileceğini tahmin edebilir misiniz? Ne demek istediğimi anladınız, değil mi? Diyorum ki pişmanlık yaşamamalısınız, çünkü elinizde böyle bir fırsat var. Çünkü kendi kararlarınızı alabilecek kadar özgür, kendi seçimlerinizin sonuçlarını yaşayabilecek kadar hürsünüz.
Umarım bundan sonraki hayatınızda, keşke demeden evvel yukarıdaki nedenleri aklınıza getirirsiniz. Pişman olmanın size ne kazandırıp ne kazandırmayacağını bir kez daha düşünür, bunun yerine tecrübe etmeyi öğrenirsiniz. Sonuçta aldığınız her karar sizin bir parçanız değil mi? Öyleyse sizi siz yapan bütünün parçalarından pişman olmaktan vazgeçin. Emin olun, pişman olmaktan vazgeçeceğiniz için pişman olmayacaksınız.
Çok güzel ve motive edici
Sen aslında tüm bu kişisel gelişim yazılarını kendine yazıyorsun…
Kendi kendini ikna etmek için☺️☺️
beni ikna etti 😀