Evet, ne yazık ki pek çok anne-baba bu dönemde hatalı davranıyor. Karnedeki notlara ya da takdir, teşekkür gibi belgelere bakarak çocuklarını değerlendiren aileler var. Onun ne yaşadığını, nasıl bir korkuyla eve gittiğini, küçücük dünyasında ne fırtınalar koptuğunu hiç ama hiç düşünmeden çocuğunu yerin dibine sokanlardan bahsediyorum. Ya da getirmiş olduğu pekiyilerle dolu karneye bakarak, “işte şimdi bir karne hediyesini hak ettin” diyerek çocuğunu ödüllendirmeyi düşünen çocuğuna iyilik yaptığını düşünen ebeveynleri de unutmamak gerek. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Ya da ne yapacaksınız diyeyim!
Eve gittiğinizde siz de benzer tepkiler mi vereceksiniz? Çocuğunuzun karşısına geçip, gözlerinizi kocaman açarak “bu ne, sen bütün dönem ne yaptın, biz boşuna mı uğraşıyoruz” gibi sözler mi söyleyeceksiniz? Yoksa önceden aldığınız takdir, teşekkür haberini eve eliniz kolunuz hediyelerle dolu bir şekilde giderek mi kutlayacaksınız? Yoksa bunların hiçbirini yapmayacak, çocuğunuzun karnesini gayet normal ve doğru olan tepkilerle mi karşılayacaksınız?
Üzgünüm ama son soruya “evet” diyeceğinizi pek sanmıyorum. Daha doğrusu, çok az ebeveynin karne alma olayına doğru şekilde yaklaştığını biliyorum diyeyim. İşte bu nedenle de size aşağıdaki listeyi hazırlamak istedim. Umarım bu yazıyı bir an önce okur ve çocuğunuzun karne travması yaşamasına neden olmazsınız.
Ödül ya da Ceza Vermeyin!
Dikkat ettiyseniz, hem ödül hem de ceza diyorum. Çünkü burada çocuğuna yalnızca ceza verenlerin değil onları ödüllendirenlerin de yanlış bir tutum içerisinde olduğunu vurgulamak istiyorum. Zira karne ödül ya da ceza verilebilecek bir ölçüt değildir. İlk olarak bu gerçeğin farkına varmalısınız. Sonrasında ise çocuğunuzun karnesini gördüğünüzde az önce söylediğim tepkileri vermekten kaçınmalısınız. Konuyu açacak olursak, onu ödüllendirmemelisiniz çünkü bu şekilde çocuğunuz iyi not almanın onun sorumluluğu olduğunu unutacaktır.
Diğer bir ifadeyle; çocuğunuz zaten yapması gereken bir şeyi, ekstra bir başarı sergilemiş gibi düşünecek, yükümlülüklerinin farkına varamayacaktır. Peki, iyi bir karneyle karşılaştığınızda nasıl davranmalısınız? Onu hiç mi tebrik etmeyeceksiniz? Elbette hayır. Burada yapmanız gereken şey, makul tepkilerle onu takdir etmektir. Çocuğunuz kötü karneyle geldiği zaman da aynı şekilde ona ceza vermekten kaçınmalısınız. Çünkü her iki davranış şeklinde de çocuğunuzu pek çok farklı yönden kötü etkilersiniz.
Nedenini Anlamaya Çalışın!
Çocuğunuz eve kötü bir karneyle geldiyse, ona bağırıp çağırmak yerine neden böyle olduğunu sorun. Hangi dersleri kötü, öğretmeniyle mi sorunu var, sınıf arkadaşları yüzünden mi derslerine çalışmıyor, anlamıyor mu, yoksa çalışmayı mı sevmiyor, bu gibi sorularla çocuğunuzun sorununu çözmeye çalışın.
Veya kim bilir, belki de onunla yeteri kadar ilgilenmediğiniz ya da sevginizi gösteremediğiniz için kötü not getiriyor. Bu davranışıyla içten içe sizi üzmeye, cezalandırmaya çalışıyordur. Uzun lafın kısası, değerli anne-babalar, çocuğunuzun başarılı olmasını istiyorsanız, onu doğru bir şekilde yetiştirdiğinizden emin olmalısınız. Çünkü başarılı ebeveyn, başarılı çocuk demektir.
Karneyi Bir Ölçüt Olarak Düşünmeyin!
Çocuğunuzun karnesine bakarak onu başarılı ya da başarısız olarak nitelendirmeyin. Çünkü karne asla ama asla bir başarı ölçütü olmamalıdır. Sonuçta; karnedeki notlar sınavlarda alınan puanların ortalamasından başka hiçbir şey değildir. Yani kırık puanlar getirmesi çocuğunuzu başarısız biri yapmaz.
Belki sınıfında çok sevilen bir öğrencidir. Belki insanlarla olan iletişimi çok güçlüdür, belki de bambaşka alanlarda (müzik, resim, spor, sanat dalları) harikalar yaratacak kadar yeteneklidir. Sonuçta; eğitim hayatı kötü olan, hatta okuldan kovulan ama kayda değer başarılar gösteren pek çok insan var. İşte bu nedenle; çocuğunuza destek olmaktan vazgeçmeyin ve onun yeteneklerini keşfedebilmesine yardımcı olun derim.
İlgili Yazı: Başarılı Çocuk Yetiştiren Ailelerin Ortak Özellikleri
Asla ama Asla Kıyaslama Yapmayın!
Komşunun çocuğu eve takdir mi getirmiş? Kuzeninizin oğlunun bütün dersleri pekiyi miymiş? İş arkadaşınız gururla oğlunun teşekkür aldığını mı söylüyormuş? Peki, bunlar çocuğunuzu ilgilendiriyor mu? Yani onun karşısına dikilip neden çocuğunuzu, başkalarının çocuklarıyla kıyaslıyorsunuz?
Neden “şunun kızı böyle başarılı, onun oğlunun karnesi böyle iyi geldi” diyerek çocuğunuzun kendini yetersiz hissetmesine neden oluyorsunuz? Bu yaklaşımınızın çocuğunuz üzerinde ne kadar kötü etki yaratabileceğini neden hiç düşünmüyorsunuz? Nedenini bilmiyorum ama hemen aşağıdaki yazıyı inceleyerek çocuğunuzu başkalarıyla kıyasladığınızda ona ne kadar çok zarar verdiğinizi anlayabileceğinizi biliyorum.
Mutlaka İnceleyin: Çocuklar Arasında Kıyaslama Yapmanın 5 Zararı
“Sana Verdiğim Emeklerin Karşılığını Böyle mi Gösteriyorsun” Demeyin!
“Boşuna mı her akşam ödevlerini kontrol ediyorum, senin için her şeyi yapıyorum, her istediğini alıyorum, daha başarılı olmanın için gereken her şeyi yapmaya çalışıyorum, senin için özel öğretmen tutuyorum, eğitimine çuvalla para harcıyorum, peki sen bunların karşılığında bana kötü bir karne mi getiriyorsun…” gibi sözlerle çocuğunuzun kalbini kırmayın. Onun kendine olan güvenini benzeri laflar ederek zedelemeyin.
Daha açık söylemem gerekirse; çocuğunuzu verdiğiniz emeklerin karşılığını iyi karneyle alacağınız bir yatırım olarak görmekten vazgeçin ve ona kendini suçlu hissettirmeyin. Çünkü onun için uğraşmak, daha başarılı olması için elinizden gelen her şeyi yapmak, anne-baba olarak zaten yerine getirmeniz gereken sorumluluklarınız olduğunu bilin!
İlgili Yazı: Öz Güveni Yüksek Çocuklar Yetiştirmek için 12 Öneri
Onu Okuldan Soğutmayın!
Çocuğunuzun kırık notlarla dolu olan karnesi karşısında aşırı tepki vermemelisiniz. Çünkü bu kötü yaklaşımla onun okuldan soğumasına neden olabilirsiniz. Zira çocuk, anne-babasının onu okul yüzünden cezalandırdığına inanacak ve büyük ihtimalle diğer dönem çok daha zayıf bir karneyle eve gelecektir. İşte bu nedenle; çocuğunuzu karşınıza alıp onunla sakince konuşmalısınız, daha başarılı olması için gelecek döneme dair işe yarar planlar yapmalısınız.
Diyelim ki; çocuğunuz matematiği sevmediği için o dersi yapamadığını söylüyor. O zaman bu dersi ona sevdirmek için alternatif yollar düşünmelisiniz. Gerekiyorsa birlikte çalışmalısınız veya ona matematiği sevdirebilecek birilerini bulmalısınız. Yani elinizden geleni yapmalısınız ama o derste hala başarısızsa durumu kabullenmeniz gerektiğini bilmelisiniz. Sonuç olarak; kullandığınız yöntemlerde çocuğunuzun üzerinde gereksiz baskı kurmamaya özen göstermelisiniz. Onun okula korku dolu gözlerle bakmasına neden olmamalısınız.