Zamanın ne kadar hızlı akıp gittiğini hepimiz biliyoruz, değil mi? Elbette, biliyoruz. Geriye dönüp baktığımızda daha dün gibi gelen hatıralarımızı düşündükçe, hepimiz bu acı gerçeğin farkına bir kez daha varıyoruz. Ama en çok da bir şeyleri geri getiremeyeceğini anlamış kişiler bu gerçeğin acılığını hissediyor. Çünkü onlar her gün, her dakika, her saniye yüzlerine inen o sert tokadın sızısını hissediyor. Ve onlardan biri olmamak için zamanı kesinlikle iyi kullanmamız gerekiyor.
Geri getirilmesi mümkün olmayan, ne yapsak da telafi edemeyeceğimiz zamanı diyorum. Akıllıca kullanmamız gereken en kıymetli hazinemiz olan zamanı! Ne kadar hızlı geçtiğinden, hızına yetişemediğimizden şikayet ettiğimiz zamanı! Şikayet ettiğimiz! Evet evet! Aslına bakarsanız, zamanla ilgili üzerinde durmamız gereken en önemli nokta belki de bu! Çünkü zamanın azlığından şikayet edenlerin hemen hepsi onu yönetme konusunda başarısız olanlar! Vaktini etkili bir şekilde kullanmaya çok uzak olanlar, bu soyut kavram hakkında bıkıp usanmadan yakınanlar!
Tıpkı Fransız yazar Jean de Bruyere’nin şu sözündeki gibi: “Zamanlarını en kötü şekilde kullananlar, zamanın kısalığından en çok şikayet edenlerdir.” Ne demek istediğimi anladınız, değil mi? Şayet siz de zamanın azlığından şikayet ediyor veya daha iyi ihtimalle zamanınızı daha verimli kullanmak istiyorsanız, aşağıdaki önerilere kulak vermelisiniz. Çünkü hemen şimdi zamanı etkili ve verimli kullanmanın yollarını inceleyeceğiz.
Klişe Belki Ama Her Zaman Programlı Olun!
Aksi takdirde zaman yönetimi konusunda asla başarılı olamazsınız. İstediğiniz işi istediğiniz vakitte bitiremez, çoğu insan gibi siz de önünüzde devasa bir yapılacaklar yığınıyla karşı karşıya kalırsınız. Sonuçta; oradan oraya koşuşturmak zorunda olduğumuz bir çağda yaşıyoruz.
Sabah kalkıyor, evden çıkıyor, işe-okula gidiyor, bir oraya bir buraya bakayım derken, sürekli yinelenen o kısır döngünün gereği olarak bir kez daha akşam ediyoruz. Ve bu arada planlı hareket etmemişsek, işlerimizi tamamlayamıyor, belki istemsizce mesaiye kalıyor, günü mahvettiğimiz yetmemiş gibi akşamı da hiç ediyoruz. Uzun lafın kısası; zaman yönetimi konusunda başarılı olmak için plan yapmayı ve plana sadık kalmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.
Plana sadık kalan başarılı insanlar ne gibi özelliklere sahipler, öğrenmek için tıklayın!
Ertelemeyin, Hatta Erteleme Girişiminde Bile Bulunmayın!
Ertelemeyin! Çünkü ertelediğinizde zamanınızın pimini biraz daha çekmiş oluyorsunuz. Yani zamanınızı katletmek istemiyorsanız, erteleyin. Eğer yapılması gereken bir işiniz varsa, o an yapın. Bugünün işini yarına bırakma atasözünün doğruluğundan şüphe etmeyin ve erteledikçe daha çok erteleyeceğinizin farkına varın. Tamam, iyi hoş güzel söylüyorum da erteleme huyuna nasıl vazgeçeceksiniz, değil mi?
Hemen birkaç öneri verebilirim. Mesela; yapmanız gereken işi ertelediğinizde programınızın ne kadar aksayacağını düşünün. Veya tam tersini! Kendinizi zorlayıp ertelemekten kaçındığınızda ne kadar “başarmış” hissedeceğinizi! Bunların yanı sıra, sizi erteleme iten nedenleri ortadan kaldırmayı deneyebilirsiniz. Örneğin; kendinizi yorgun hissettiğiniz için ertelemeye meylediyorsunuz. O zaman enerjinizi toplamanın yolunu bulmalısınız. Ya da dikkatinizi dağıtıp, sizi rötar yapmaya sürükleyen engelleyicilerinizden kurtulmalısınız. Uzun lafın kısası, hangi yolu deneseniz deneyin ama ertelemenin yanınızdan geçmesine bile izin vermeyin, derim.
Kendinizi Tanıyın!
Zamanınızı iyi yönetmek istiyorsanız, kendinizi tanıdığınızdan da emin olmalısınız. Aksi takdirde ne planınızı programınızı doğru yapabilir, ne de listede yazan diğer önerileri olması gerektiği gibi uygulayabilirsiniz.
Mesela; yeteneklerinizin ya da tam tersi zayıf yönlerinizin farkında değilsiniz. A konusunda çok başarılı olabilecekken veya x işini çok kısa sürede halledebilecekken, bu yeteneğinizin farkında olmadığınız için ona çok daha fazla zaman harcıyorsunuz. Veya y konusunda eksik olduğunuz gerçeğini geliyor ve o işe gereğinden daha az vakit ayırıyorsunuz. Ya da telefonunuz sizin zaafınızken inatla onu gözünüzün önünden ayırmıyorsunuz. Tıpkı bu örneklerdeki gibi kendinize karşı dürüstçe davranmaz ve gerçeklerinizi görmezden gelmeyi tercih ederseniz, üzgünüm ama zaman yönetimi konusunda başarılı olamazsınız.
Boşa Geçen Zamanı Akıllıca Kullanın!
Boş zaman! Her yerde görüp, herkesten duyduğumuz meşhur söz öbeği: boş zaman! Evet, soruyorum size; nedir boş zaman? Boşta kaldığınız zamanlarda yaptığınız şeyler mi? Akşam eve gittiğinizde, çalışmıyorken, derste değilken, herhangi bir işe uğraşmıyorken ve benzeri zamanlar mı! Aslına bakarsanız, boş zaman diye bir şey yok! Sadece boşa geçen zaman var. İşte bu nedenle size önerim; boşa geçen zamanlarınızın farkına varıp, onları akıllıca kullanmanız.
Örneğin; herhangi bir yerde işleminizi yaptırmak için sıra beklerken (banka, devlet dairesi, hastane), toplu taşıma araçlarında seyahat ederken, bilgisayarınız güncellenirken, yürürken, yemek yerken… Anlayacağınız; bir şeylerin olmasını beklerken veya başka bir iş daha yapabilecekken elinize geçen fırsatı değerlendirmeyi bilin. Unutmayın, zamanınıza ne kadar kıymet verirseniz, karşılığını da o kadar iyi alırsınız.
Uyumak için Ne Az Ne de Fazla Zaman Ayırın!
Zamanın hızına yetişebilmek için uykusundan feragat eden insanlardan biri olmayın. Evet, bu konuda başarılı olmak istiyorsanız, sakın ola bunu yapmayın. Ya da tam tersi, miskinliğinize yenilip Garfield gibi günün büyük bölümünü uyuyarak geçirmeyin. Anlayacağınız; zamanı verimli kullanmak istiyorsanız, uykunuzun düzenine ve uykuda geçirdiğiniz saatlerin “normal” olmasına dikkat edin. Aksi takdirde, ya fazla uyuduğunuz için zamanınızı boş yere heba edecek ya da az uyuduğunuz için yeteri kadar performans gösteremeyeceksiniz.
Kaliteli bir uyku için yapılması gerekenler nelerdir, buradan öğrenebilirsiniz.
Mola Vermemek Gibi Bir Hata Yapmayın!
Bazılarının zamanı verimli kullanmak konusunda yaptığı en büyük hatalardan biri bu! Yani mola vermemek! Öyle saatlerce işten başını kaldırmadan, deliler gibi çalışmak! Yorgun olan zihnin ve bedenin sınırlarını zorladıkça zorlamak! Siz siz olun, bu hataya sakın düşmeyin derim! Çünkü zamanı etkili kullanmak demek, hiç ara vermemek demek değildir.
Eğer 3 saatte yapacağınız bir işi ara vermeden 2 saatte yaparsanız, bu size uzun vadede hiçbir şey kazandırmaz. Yalnızca günü kurtarırsınız. Ancak ertesi gün için de kötü bir yatırım yapmış olursunuz. İşte bu nedenle; mola vermemenin zamanı akıllıca kullanmakla uzaktan yakından alakası olmadığını bilin. İhtiyacınız olduğunda kendinize izin vermenin, bir sonraki aşamada yerine getireceğiniz görevler için gerekli olduğunu unutmayıp, küçük es’lerin size iyi geleceğini anlayın.
Öncelikleriniz Konusunda Gerçekçi Davranın!
Öncelikleriniz konusunda gerçekçi davranmanız da zamanı verimli kullanabilmeniz için önemli bir kural! Çünkü diğer türlü, sizin için çok da anlam taşımayan işlere takılıp kalır, üst sıralarda yer alan değerlerinizi ihmal etmiş olursunuz. Bu duruma şöyle bir örnek verebilirim.
Yeni bir iş gününe başladınız diyelim. Önünüzde uzun bir yapılacaklar listesi var ve siz hangisine nereden başlayacağınızı bilemiyorsunuz. Böyle bir durumda yapmanız gereken şey, o gün yapmak zorunda olduğunuz işleri üst sıralara taşıyıp, onlardan başlamanızdır. Hem bu şekilde, listenizdeki en önemli yapılacakları bitirdiğiniz için kendinize olan özgüveniniz artacak ve diğerlerine çok daha iyi hissederek başlayacaksınız. Bu arada verdiğim örneğe aldanıp, dediğimi yalnızca iş hayatınız için geçerli zannetmeyin. Çünkü önceliklerinizi belirlemeniz gerektiğini söylerken yaşamınızı ve ulaşmak istediğiniz yaşamı düşünerek, sıralamanızı bu gerçeklere göre yapmanız gerekiyor diyorum.
Gerçekten çok anlamlı ve güzel bir yazıydı.Okurken zaman ne yapmalıyım onu öğrendim çok teşekkürler.