Tebessüm etmek ya da fütursuzca gülmek, şüphesiz ki yaşadığımız gezegenin en nefis duygularından bir tanesi. Hatta bu öyle bir eylemdir ki, ömrü dahi uzattığı söylenip durur. Tabii, gülmek ya da kahkaha atabilmek için çoğu zaman işinin ehli mizahşörlere ihtiyaç duyulur. Mevzu bahis güldürü oldu mu da herkese hitap etmek öylesine zordur ki…
Lakin ülkemizde yetişmiş öylesine büyük bir sanatçı var ki, toplumun her kesiminden insanı güldürme potansiyeline sahip. Yalnızca filmleri ile değil, sahnelerdeki ustalığı ve aynı zamanda söz cambazlığıyla bu toprakların görüp görebileceği en kusursuz komiklerden biri o. Evet, büyük üstat Ferhan Şensoy’dan bahsediyoruz.
- Ferhan Şensoy Kimdir?
- Ferhan Şensoy’un Unutulmaz Filmleri
- Kızını Dövmeyen Dizini Döver (1977)
- Büyük Yalnızlık (1989)
- Pardon (2005)
- Şans Kapıyı Kırınca (2005)
- Son Ders: Aşk ve Üniversite (2007)
- En İyi Ferhan Şensoy Oyunları
- Ferhangi Şeyler
- Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı
- Üç Kurşunluk Opera
- Çok Tuhaf Soruşturma
- Unutulmaz Ferhan Şensoy Kitapları
- Kazancı Yokuşu
- Falınızda Rönesans Var
- Eşeğin Fikri
- İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You
- BONUS Varsayalım İsmail
Ferhan Şensoy Kimdir?
1951 yılında, Samsun’un Çarşamba ilçesinde dünyaya gelen Şensoy, henüz genç yaşlarda kalem kağıda sarılanlardan. İlk öyküsü 1968 yılında Yeni Ufuklar dergisinde yayımlandıktan sonra, yazma eylemi ile daha fazla haşır neşir olan Ferhan Şensoy’un Devekuşu Kabare ile tanışması da 1970’lerin başına dayanır. Nitekim bu olay için, usta sanatçının kaderini belirleyen buluşma da diyebiliriz.
Bir dönem Galatasaray Lisesi’nde okuduktan sonra okulu Çarşamba Lisesi’nde bitiren Ferhan Şensoy, Fransa’da öğrenim görmeye gittiği Sahne Sanatları Yüksekokulu’ndan ise 1972 yılında mezun olmuştur. Burada Magic Cirsus’ta yönetmen yardımcılığı rolü üstlenmiş, 1975 yılında ise yurda dönüş yapmıştır.
Gösterişli geçen Fransa yıllarından sonra, Türkiye’ye de hızlı giriş yapan Ferhan Şensoy 1976 yılında Ali Poyrazoğlu tiyatrosunda çalışmaya başlamıştır. Burada daha çok yazarlık kimliği ile ön plana çıkan usta kalem, televizyona yazdığı skeçlerle adını duyurmuştur.
Nisa Serezli – Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda da boy gösteren Ferhan Şensoy, 1978 yılında ilk kitabı Kazancılar Yokuşu’nu kaleme almıştır. Daha sonrasında, Temel Gürsu’nun yönetmenliğini yaptığı ve Müjde Ar ile başrolü paylaştığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver filminde rol alan sanatçı, böylelikle beyazperdeye de merhaba demiştir.
Birçok farklı tiyatro ekibinde, usta isimlerle çalıştıktan sonra 1980’de Ortaoyuncuları kurmuştur. O yılın sonunda Küçük Sahne’ye geçen ekibiyle birlikte kültleşen birçok oyunun altına imzasını atmış, Anna’nın Yedi Günahı, Kahraman Bakkal Süpermarket’e Karşı, Ferhangi Şeyler gibi oyunlarını yaratmıştır. Ferhan Şensoy, Ortaoyuncular’la birlikte hem kendine has, sıra dışı bir dil geliştirmiş hem de güncel olayları mizahi bir dille eleştirerek kendine özel bir yer edinmiştir. O aynı zamanda Ortaoyuncular aracılığıyla, birçok yeni tiyatrocunun yetişmesine olanak sağlayan bir usta olarak da bilinmektedir.
Kendisini popüler yapan hususlardan biri de yıllar yılı birçok ustanın taşımış olduğu kavuktur. Kel Hasan’dan İsmail Dümbüllü’ye, Dümbüllü’den Münir Özkul’a geçen sembolik kavuk, 1989 senesinde Ferhan Şensoy’a devredilmiştir. Böylelikle, ustalığı ve ne denli büyük bir tiyatro erbabı olduğu bir kez daha tescillenmiştir.
Türk Tiyatrosu’nun yaşayan en büyük duayenlerinden kabul edilen Ferhan Şensoy, aynı zamanda edebiyat ve sinema alanında ortaya koyduğu değerli çalışmalarla da adından söz ettiren bir isim. Hal böyle olunca da ülkemizin en büyük mizahçısının elinden çıkan eserlere göz atmak istedik. İşte Ferhan Şensoy’un eserleri…
Ferhan Şensoy’un Unutulmaz Filmleri
Dosyamıza ilk olarak, büyük ustanın beyazperdede boy gösterdiği filmler ile start veriyoruz. Çok uzun çaplı bir sinema kariyeri olmasa dahi, yer aldığı filmleri izletme konusunda fazlasıyla başarılı olan Ferhan Şensoy’un unutulmaz filmleri huzurlarınızda.
Kızını Dövmeyen Dizini Döver (1977)
Ferhan Şensoy’un ilk beyazperde tecrübesini tattığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver, birbirine aşık olan iki gencin kavuşabilmek adına geçirdikleri zorlu süreci ele almaktadır.
Sevil, fotomodellik yapan oldukça güzel bir kızdır. Kemal ise kendi halinde bir doktordur. Bu iki gencin, birbirlerine aşık olması ise birbirinden ilginç birçok hadiseyi beraberinde getirecektir. Nitekim Ferhan Şensoy’un hayat verdiği Tarık, bu ikilinin kavuşmaması için elinden geleni ardına koymamaya kararlıdır.
Alışılagelmiş Ferhan Şensoy tiplemelerinden fersah fersah uzakta olan Tarık, sempatik bir kötü adam olarak arz-ı endam etmektedir. Nitekim o, tüm film boyunca iki aşığın arasına girmeye çalışsa da Ferhan Şensoy’un samimi tavırları neticesinde bir güldürü ögesi olarak ön plana çıkmaktadır.
Yönetmenliğin Temel Gürsu’nun üstlendiği, başrollerini ise Müjde Ar, Mahmut Cevher, Ferhan Şensoy, Müşfik Kenter ve Baykal Kent’in yaptığı film, güçlü oyuncu kadrosuna rağmen başarılı bir film olmanın çok uzağında seyretmiştir. Buna rağmen film, genç Ferhan Şensoy’u görmek isteyenlerin ilgisini çekecektir.
Büyük Yalnızlık (1989)
Ferhan Şensoy ile Sezen Aksu gibi alanlarının yaşayan efsanelerini buluşturan Büyük Yalnızlık, tek mekanda geçen bir diyalog filmi olarak huzurlarımıza gelmektedir.
Boşanmak üzere olan bir çiftin, geride bırakmaya hazırlandıkları evliliklerini analiz ettikleri gece, yağmurun bastırması onları bir evin içine hapseder. Tüm geceyi burada geçirmek zorunda kalan çift, yer yer yükselen tansiyonla birlikte kendilerini sıkı bir tartışmanın içinde bulur. Özellikle karanlık atmosferi ile hafızalara yer eden Büyük Yalnızlık, başrolünde yer alan büyük isimlere rağmen ağır ilerleyen temposuyla birçok eleştiriye de maruz kalmıştır.
Tüm negatif yönlerine rağmen, birbirlerinden bir türlü kopamayan bir çiftin, yer yer vurucu olmaya aday replikleriyle izleyenlerini selamladığı Büyük Yalnızlık, tek mekan filmi sevenlerin kaçırmaması gereken bir iş. Yönetmenliği Maden, Yengeç Sepeti gibi kalburüstü işleriyle tanıdığımız Yavuz Özkan’ın yaptığı film, koca hikayede yalnızca iki kişiye yer vererek de farklı yapısını ortaya koymaktadır.
Pardon (2005)
Ferhan Şensoy’un Çok Tuhaf Soruşturma isimli oyunundan Mert Baykal tarafından beyazperdeye uyarlanan Pardon, hiç şüphe yok ki Türk sinema tarihinin en kusursuz taşlamalarından biri.
İbrahim, 16 yıl sonra eniştesinin şikayeti üzerine askere gitmek zorunda kalmıştır. Askerlik yaşını az biraz geçmiş olmasından dolayı, çarşı izinlerinde dahi jandarmalar tarafından çevrilmektedir. Bu da İbrahim’de üniformaya karşı bir korku doğmuştur. Onun bu korkusu, izne geldiği İstanbul’da ise yalnızca kendisinin değil, arkadaşlarının da başına büyük bir bela açacaktır. İbrahim’in yok yere polisten kaçması, Muzaffer ve Aydın ile birlikte hapishanenin yolunu tutmalarına ve işlemedikleri suçları üstlenmelerine neden olacaktır.
Bu dakikadan itibaren üç arkadaşın birbirlerine sıkı sıkıya kenetlenmelerine tanıklık ettiğimiz film, bir yandan son raddede güldürürken, diğer yandan da adil olmayan adalet kavramına cesurca eleştirisini getirmektedir. Ferhan Şensoy’un beyazperdede yer aldığı en özel film Pardon’dur desek, hata etmiş olmayız. Nitekim film, basit bir güldürünün ötesinde, izleyenlerini anbean düşünmeye iten hikayesiyle de ilgi odağı olmaktadır.
Başından sonuna dek aks ettirdiği hiciv ögeleriyle takdir toplayan ve bunun yanı sıra izleyenlerine vadettiği doyumsuz kahkahalar ile öne çıkan filmin başrollerinde ise Ferhan Şensoy’a Rasim Öztekin ve Ali Çatalbaş eşlik etmektedir.
Şans Kapıyı Kırınca (2005)
Milenyum sonrası ortaya çıkan absürt yerli filmlerden biri olan Şans Kapıyı Kırınca, Türkiye’den “Barbunya Adası”na uzanan hayli ilginç bir hikayeyi merkezine almaktadır.
Adını, bir dönem televizyonda boy gösteren Şans Kapıyı Çalınca’dan alan ve bu programı fazlasıyla tiye alan film, teselli ödülü olarak Barbunya Adası’na gönderilen Yurdum ailesinin yaşadıklarını izleyenlerine aktarmaktadır. Nitekim birbirinin tezadı birçok karakteri içinde bulunduran bu garip ve geniş aile, dilini dahi bilmedikleri bu ülkede, kendilerini karmaşık olaylar silsilesinin içinde bulacaklardır.
Onları bu olayların başrolüne yerleştiren hadise ise Yurdum ailesinin reisi Kuddisi’nin, ülkenin başkanı Carlos’a olan benzerliğidir. Bu benzerliğin ülkede hemen fark edilmesi, Kuddusi ve ailesine başkanlık sarayının kapılarını açacaktır. Artık onlar için masumane başlayan bu tatil serüveni, içinden çıkılması zor bir duruma evrilmiştir.
Çarli, Yılan Hikayesi ve Beşik Kertmesi gibi bir döneme damgasını vuran dizilerin de altına imzasını atan Tayfun Güneyer’in yönetmen koltuğunda oturduğu film, kendine has bir mizahı izleyenlerine sunuyor. Çekimleri Küba’da gerçekleştirilen ve başrollerini Ferhan Şensoy, Asuman Dabak, Rasim Öztekin ve Zeki Alasya gibi usta isimlerin paylaştığı film, Ferhan Şensoy’un oyunculuk anlamında hayranlık uyandırdığı sahneleriyle de hafızalarda yer etmiştir.
Son Ders: Aşk ve Üniversite (2007)
Malumunuz, Türk sinema tarihine göz attığımız zaman, çekilen nitelikli gençlik filmlerinin bir elin parmağını geçmediğini görmekteyiz. Bu alandaki dişe dokunur örneklerden biri ise Son Ders: Aşk ve Üniversite.
Yurtdışından gelen Saffet Hoca, o zamana kadar öğrencilerin görmediği türden farklı bir akademisyendir. Nitekim onun tek gailesi, ders vermek değil, öğrencilerine katkı sağlayabilmektir. Tabii yıllar sonra ülkeye dönen bu enteresan hocanın, sırlarla örülü geçmişi de bir türlü yakasını bırakmayacaktır. Bir yandan da okulun gözde öğrencilerinden Ulaş, hem Saffet Hoca ile yakınlık kurmaya çalışacak hem de aşık olduğu Deren’e açılmanın yollarını arayacaktır. Onların hikayesi aynı noktada kesiştiğinde ise hayat asıl dersini ortaya koyacaktır.
Üniversite hayatının tüm eğlenceli atmosferini yansıtan, bunun yanı sıra hayatının son demlerini yaşayan bir adamın, geçmiş ile olan hesaplaşmasını da izleyenlerine sunan film, başından sonuna dek seyir zevkini düşürmeden ilerlemeyi başarmaktadır. Bu noktada özellikle Saffet Hoca’ya hayat veren Ferhan Şensoy’un babacan tavırlarının payı yadsınmayacak kadar büyük. Bu sefer güldürmeyen, aksine tüm şefkatli kollarını öğrencileri için açmayı yeğleyen Ferhan Şensoy, her rolün adamı olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır.
Iraz Okumuş ve Mustafa Uğur Yağcıoğlu’nun yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrollerinde ise Ferhan Şensoy, Kaan Urgancıoğlu, Ekin Türkmen, Ece Uslu ve Durul Bazan gibi tanınmış isimler yer almaktadır.
En İyi Ferhan Şensoy Oyunları
Bazı sanatçılar vardır, ellerine neye atsalar değerli hale getirir. Buna rağmen, onları efsaneleştiren çıkış noktaları her zaman için özel, her daim benzersiz kalır. Aynı Ferhan Şensoy ve tiyatro arasındaki muazzam uyum gibi… Evet, o çektiği filmlerle yazdığı kitaplarla bizi hep güldürmeyi başarsa da ona asıl şöhreti kazandıran ve bu ülkenin haklı gururu haline getiren tiyatro sahnelerinde ortaya koyduklarıdır. O zaman hiç vakit kaybetmeden Ferhan Şensoy’un unutulmaz oyunlarına hep birlikte göz atalım.
Ferhangi Şeyler
Ferhan Şensoy’u günümüzün en büyük sanatçılarından biri haline getiren ve hali hazırda da devam eden kültleşmiş oyun Ferhangi Şeyler, tiyatro sahnelerinin görmüş olduğu en uzun soluklu işlerden biri. Ustanın tek kişilik olarak oynadığı oyun, yalnızca ülkemizde değil aynı zamanda dünyanın birçok şehrinde sahneye konarak da ününü, Türkiye dışına taşımayı başarmıştır.
Ferhan Şensoy’un bir meddah edasıyla arz-ı endam ettiği ve dönemin güncel hadiselerini sahneye taşıdığı oyunu, gazete haberlerinden meclis kürsüsüne deyin ustanın elinin değdiği her noktayı eleştirebilme potansiyeline sahip. Bunun yanı sıra, hikayenin kendi has mizanseni de anlatıyı güçlendirmekte. Oyun, aynı zamanda Ferhan Şensoy’un şarkılarla, türkülerle süslediği bölümlerle seyir zevkini de iki katına çıkarmaktadır.
30 yıldır sahnelerde olan ve 2000’den çok oynanan oyun, hiç şüphe yok ki Ferhan Şensoy ile birlikte ölümsüzler arasına adını yazdırmıştır. Bundaki en büyük pay, büyük ustanın doyumsuz mizahını özgürce ortaya koymasında gizlidir. Tüm bunlara ek olarak, oyunun eleştirisel kısmı da Ferhangi Şeyler’i tekdüzelikten arındırıp, özel bir noktaya yerleştirmektedir.
Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı
İlk olarak 1981 yılında, Ortaoyuncular tarafından sahnelenen Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı, geliştirdiği kapitalizm eleştirisiyle fark yaratmaktadır.
Kendi halinde, küçük bir bakkalın, dönemin yükselmekte olan trendi süpermarketlere karşı güttüğü rekabetin anlatısı olan oyun, Türkiye’nin değişen ekonomik yapısına açtığı parantezle ilgi odağı olmaya başarıyor. Özellikle 80’li yılların başında hızlanan liberalleşme politikalarından esintilere fazlasıyla tanıklık ettiren Kahraman Bakkal Süpermarket’e Karşı, tüm bunların yanı sıra kahkaha attırmayı da es geçmiyor.
Değişen dünya düzenini mizahi bir dille hicveden ve bu yönüyle de Türk Tiyatrosu’nun unutulmazlar arasındaki yerini alan oyun, a’dan z’ye Ferhan Şensoy’un keskin zekasının ürünü. Büyük ustanın yazıp, yönettiği ve sahne aldığı oyunun diğer başrollerini ise Erol Günaydın, Rasim Öztekin, Funda Postacı ve Tarık Pabuççuoğlu gibi isimler paylaşmaktadır. Aynı zamanda Ferhan Şensoy, oyun ile aynı adı taşıyan bir kitap çıkarmış ve ilgilisinin beğenisine sunmuştur.
Üç Kurşunluk Opera
Adı çoğu zaman Bertolt Brecht’in Üç Kuruşluk Opera’sı ile karıştırılan oyun, ufak isim benzerliği dışında tamamıyla ülkemize özgü bir taşlamayı huzurlarımıza getirmektedir.
İstanbul’un arka sokaklarında hüküm süren mafya reisi Mahmut, çetesiyle birlikte gariban babası rolünü oynamaktadır. Tabii o, arka planda kendi cebini doldurmak için türlü alavere dalavere çevirmeyi de ihmal etmemektedir. Mahmut’u özel kılan yegane unsur ise sıkı bir “Kemalist” olmasıdır. Dönemin Türkiye’sinin mafyöz ruh halini eğlenceli bir dille gün yüzüne çıkaran Üç Kurşunluk Opera, aynı zamanda adıyla müsemma bir şekilde müzikleriyle de ilgi çekmeyi başarmaktadır.
Ferhan Şensoy’un hayat verdiği mafya reisi Mahmut vesilesiyle çıkarımlar yapmamıza olanak sağlayan oyun, izleyenlerini “Güldürürken düşündüren” yapısıyla fark yaratıyor. Özellikle sosyal medyada fenomen olan, “Atatürkçülük böyle herkesin benimseyebileceği aptalca bir ideoloji olamaz ki!” söylemiyle, kendisini Kemalist olarak lanse etmeye çalışanlara selamını yollayan Ferhan Şensoy, böylelikle kaleme aldığı bir oyunu daha unutulmazlar arasına sokmayı başarmıştır.
İzleyenlerine başından sonuna dek doyumsuz bir eğlence armağan eden Üç Kurşunluk Opera, taşlama ögeleriyle de takdir toplamayı başaran bir oyun. Başrollerini Ferhan Şensoy, Derya Baykal, Settar Tanrıöğen, Levet Ünsal gibi başarılı isimlerin paylaştığı oyun, hali hazırda dahi en özel müzikallerimizden biri olarak hatırlanmaktadır.
Çok Tuhaf Soruşturma
Ferhan Şensoy’un en iyi filmi olarak lanse ettiğimiz Pardon’u doğuran, ona esin kaynağı olan Çok Tuhaf Soruşturma, üniforma korkusu olan İbrahim’in, arkadaşları ile birlikte hapishaneye uzanan öyküsünü konu almaktadır.
İbrahim, Muzo ve Aydın’ın kader birliği yapmak zorunda kaldıkları hikaye, bir yandan adalet kavramını irdelerken, bir yandan da yükselen kahkahalarla birlikte harikulade bir güldürüye evrilmektedir. Yalnızca Ferhan Şensoy’un ustaca yazmış olduğu diyalogları ile değil aynı zamanda sahne alan her bir oyuncunun performansıyla parmak ısırttığı Çok Tuhaf Soruşturma, bu nedenle değerli oyunlarımızdan biri olarak da anılmaktadır.
Ferhan Şensoy’un bir kez daha kaptan köşkünde arz-ı endam ettiği oyunda ona Rasim Öztekin ile Ali Çatalbaş’ın başrollerde eşlik etmektedir. Oyunu filmden ayıran en önemli nokta ise Tuncel Kurtiz.
Hem hapishane müdürü hem de polis rolüyle karşımıza gelen usta oyuncu, alıştığımız ağırbaşlı rollerinin aksine abartıya müsait bir performansı sahneye aktarmaktadır. Özellikle hikayesi ile ön plana çıkan ve Ferhan Şensoy’a bir kez daha saygı duymamıza vesile olan Çok Tuhaf Soruşturma, Pardon ile neredeyse birebir aynı ilerleyen bir akışa sahiptir.
Unutulmaz Ferhan Şensoy Kitapları
Mevzu bahis bu toprakların gördüğü en büyük dil cambazı olunca, onun kaleme aldığı kitaplardan söz etmemek haksızlık olurdu. Sanat hayatına adım attığı ilk günden beri, onlarca kitabın altına imzasını atan Ferhan Şensoy’un, ne var ki kitaplarına ulaşmak öyle pek kolay değil. Bunun için bolca sahaf kokusu almak, tozlu raflar arasında gezinmeniz gerekebilir. Bu nedenle rahatlıkla ulaşabileceğiniz, naçizane iyi bulduğumuz Ferhan Şensoy kitaplarını sizler için derledik.
Kazancı Yokuşu
Büyük ustanın 1978 yılında yazdığı Kazancı Yokuşu, aynı zamanda Ferhan Şensoy’un yayımlanmış ilk kitabı olma özelliği taşımaktadır. Kendisinin de bir dönem yaşadığı ve Taksim’e çıkan yol olarak bilinen yokuşun hikayesi, okuyan herkesi derinden etkileme potansiyeline sahip.
Ferhan Şensoy’un alışılagelmiş uçarı mizahından kesitlerle karşımıza geldiği kitap, adını da aldığı Kazancı Yokuşu’nda yaşayan insanların öyküsünü okuyucularına anlatmaktadır. Bir çırpıda okuyacağınız ve başından sonuna dek gülmekten katılacağınız kitap, asıl sürprizini ise sona saklamaktadır. İddia ediyoruz; Ferhan Şensoy’un hazırladığı bu şaşılası final karşısında, ağzınız açık kalacak!
Bir ilk kitap olmasına rağmen, yılların birikimiyle yazılmış hissi uyandıran Kazancı Yokuşu, Ferhan Şensoy’un neden büyük bir usta olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatmaktadır. Özelikle, oyunlarından aşina olduğumuz dil oyunlarına kitabında da sıklıkla yer veren Şensoy, böylelikle tarzını her yere aşılayabileceğini de bir kez daha ortaya koymuştur.
Falınızda Rönesans Var
İlk anda ağırlığı ile dikkat çeken ancak kapağını açtığınız an kuş gibi hafif gelmeye başlayan Falınızda Rönesans Var; evde, okulda, iş yerinde, otobüste kısacası nefes aldığınız her yerde okuyabileceğiniz türden bir kitap.
Ferhan Şensoy’un kendine has bir şekilde ortaya koyduğu bu denemesinde, sanat, siyaset, spor derken hayatın içinde var olan her bir detayı bulabilirsiniz. Kendine has anlatım tarzıyla bir kez daha okuyucularına anı yaşatan usta kalem, bir yandan da güldürmeyi ihmal etmemektedir. Nitekim onun anlattığı kısa ama öz hikayelerde, yüzünüzde oluşan tebessüme engel olamayacak ve Ferhan Şensoy’un hayata bakış açısına bir kez daha hayran kalacaksınız.
1998 yılının Haziran ayında kaleme alınan Falınızda Rönesans Var, bir çırpıda okunabilecek ancak bittiğinde de çok kısa olmasından şikâyet edebileceğiniz bir kitap. Yalnızca anlatım diliyle değil, aynı zamanda konu alınan hikayelerle de insanı sorgulamaya iten kitap, günümüz Türkiye’sinin eğlenceli ama bir o kadar da dokunaklı anlatısını bünyesinde barındırmaktadır.
Eşeğin Fikri
Ferhan Şensoy’un bir başka denemesi olan Eşeğin Fikri, Falınızda Rönesans Var kitabını tadını veren eğlenceli ve bir o kadar hiciv ögeleri barındıran bir kitap olarak öne çıkmaktadır.
Daha çok Ferhan Şensoy’un sanat geçmişini anlattığı ve yaşadığı ilginç hadiseleri merkezine alan kitap, okuyucusunu tarihte bir yolculuğa çıkarmaktadır. Tiyatronun gösterişli duruşuna karşın ne denli büyük zorlukları içinde barındırdığını mizahi bir dille okuyucularına aktaran kitap, böylelikle herkese sahne tozu yutturmayı vadetmektedir. Tabii tüm bunların yanı sıra Ferhan Şensoy, kelimelerle adeta dans eden anlatım dili de okunulan her şeyin kanlı canlı bir biçimde beyne işlemesine olanak sağlamaktadır.
Tüm Ferhan Şensoy kitapları gibi tebessümle okunabilme potansiyeline sahip olan Eşeğin Fikri, güldüren ama yer yer de didaktik olma özelliği taşıyan bir kitap. Özellikle perde kapandığında, arka planda neler olduğunu ve Ferhan Şensoy’un asırlara dayanan sanat geçmişini merak ediyorsanız bu kitabı kaçırmamanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.
İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You
Bir dili bilmek başka, konuşmak başka… Benim İngilizcem, İbrahim Tatlıses’in Türkçesinden iyi. İbrahim Tatlıses Türkçe konuşuyor ama biliyor denilmez ki! Bildiği sınırlı sorumlu sözcükleri cümle içinde kullanıyor. Kimi cümleler fiilsiz, kimisi öznesiz, kiminde de tümlece ne gerek var? Benim İngilizcem de öyle işte: Yet it is, This is a book!
Ferhan Şensoy, gençlik yıllarını Fransa’da geçiren, bu nedenle de Fransızcayı ana dili gibi konuşan bir sanatçıdır. Bu da onun, İngilizce’yi ikinci plana itmesine neden olmuştur. Ne var ki günlerden bir gün, Amerika’ya gitmek zorunda kalınca hiç öğrenmek için çaba sarf etmediği İngilizce, onun başına fazlasıyla bela açacaktır!
Ferhan Şensoy’u aldığı bir davet sonucu Amerika’nın yolunu tutmasını konu alan İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You, usta sanatçının dilini dahi bilmediği bu ülkede başına gelen ilginç hadiseleri merkezine almaktadır. Bir Türk’ün Amerika’yı fethi olarak da adlandırabileceğimiz bu kitap, okuyucusunu maceradan maceraya koşturmaktadır. İngilizce bilmeyişini, eğlenceli ve bir o kadar da sürükleyici bir biçimde kaleme alan usta sanatçı, böylelikle keyifli eserlerine bir yenisini daha eklemiştir.
İlk olarak 1992 yılında okuyucusuyla buluşan kitap, o dönemin sosyo-kültürel yapısından kesitler sunarak da bambaşka lezzetler sunmayı başarmaktadır. Aynı zamanda kitap, dilin pozitif ve negatif yönlerini Ferhan Şensoy’un nevi şahsına münhasır kişiliği ile aktararak, tadına doyulmaz bir eğlence haline dönüşmeyi de ihmal etmemiştir.
BONUS Varsayalım İsmail
Ferhan Şensoy denildiğinde aklınıza ilk ne geliyor? Tiyatro, Pardon ya da yazdığı onlarca enfes kitap mı? Sizi bilmem ama benim aklıma ilk olarak Varsayalım İsmail geliyor. Çünkü onun televizyon için yarattığı bu karakter, ustanın elini attığı tüm sanat dallarından kesitleri de huzurlarımıza getirmektedir.
Varsaymak, İsmail için bir hayat gailesidir, yaşama amacıdır. O hayatını varsayımlar üzerine kurmuş, olasılıkları can damarı bellemiştir. Merhabalardan bir demet sunmayı ekseriyetle sürdürmüş, samimiyetinde zerre ödün vermemiştir. Tabii tüm bunları yaparken, izleyicilerine de bolca kahkahalar attırmayı ihmal etmemiştir.
Türk televizyonlarının gördüğü en farklı, en sıra dışı karakterlerden biri olan Varsayalım İsmail, 90’lı yılların başında ekranlarda boy göstermiş ve taraflı tarafsız herkesin sevgilisi olmayı başarmıştır. Ne var ki Ferhan Şensoy’un kanal yetkilileri ile düştüğü anlaşmazlıklar sonucu yayından kalkan dizi, buna rağmen efsaneler arasındaki yerini almış ve mizah dendi mi ilk akla gelen yapımlardan biri olarak hatırlanmayı başarmıştır.