Her zaman alışveriş yaptığınız marketten aynı ürünleri almanıza rağmen bir önceki seneye göre daha fazla para mı ödüyorsunuz? Diyelim ki geçen sene 100 lira tutarken bu yıl 120 lira mı tuttu? İşte bunun nedeni yüzde 20 enflasyondur.
Halk arasında hayat pahalılığı olarak ifade edilir ve bir canavara benzetilir. Çünkü cebinizdeki paranın değerini her geçen gün biraz daha azaltır. Yani cebinizdeki 100 lira bu yıl geçen seneki kadar değerli değildir.
Peki, ne oluyor da enflasyon artıyor? Paramızın değerini nasıl düşüyor? Hadi hemen konunun detaylarına geçelim:
Enflasyon Nedir?
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir düzeyde artmasıdır. Daha açık haliyle satın aldığınız mal ve hizmetlerden oluşan bir sepetin fiyatının sürekli artış göstermesi olarak tanımlanır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ülkemiz resmi verilerinin açıklandığı yerdir. TÜİK her ay meyveden sebzeye, ev eşyasından kıyafete, haberleşmeden ulaşıma kadar pek çok mal ve hizmetin fiyatını içeren bir endeks hesaplar. Bu, tüketici fiyat endeksidir (TÜFE).
Yani tanım yaparken bahsettiğimiz fiyatlar genel düzeyi, bu mal ve hizmetlerin harcanma oranlarına göre yer aldığı sepetin fiyatını ifade eder. Bu sepette yer alan bazı ürünlerin fiyatları artabilir, bazılarının azalabilir veya hiç değişmeyebilir.
Bizim enflasyon arttı diyebilmemiz için sepetin fiyatının artması gerekir. Kısaca tek bir malın değil, sepetin değerinin artmasından söz edilmelidir.
TÜİK tarafından TÜFE’nin bir önceki senenin aynı ayına göre yani yıllık ve bir önceki aya göre yani aylık değişimi açıklanır. TÜİK tarafından açıklanan bu rakamlar, manşet enflasyon olarak tanımlanır. Bir de çekirdek enflasyon terimi vardır.
TÜİK’in hazırladığı sepet içinde fiyatı kontrol dışı olarak görülen ürünler de vardır. Bunlar; altın, petrol gibi fiyatı uluslararası piyasalarda belirlenen ürünlerdir. Bunların fiyatları ülkenin para politikasından bağımsız olarak dalgalanır. Dolayısıyla geçici fiyat şokları yaşanabilir.
Çekirdek enflasyon, bu ürünlerin olmadığı bir sepet ile hesaplanarak, geçici fiyat şoklarını dikkate almadan kalıcı değişimleri yansıtır.
Enflasyonun Nedenleri
Enflasyon nedenleri temel olarak iki başlıkta incelenir. Bunlar maliyet ve talep olarak isimlendirilir.
Türler altında da ele alacağımız maliyet enflasyonu, bir malın üretiminde söz konusu olan maliyetlerin artmasından dolayı malın fiyatının yükselmesini ifade eder.
Örneğin; bir gömlek üretimi için pamuktan işçiliğe daha birçok gider söz konusudur. Pamuk fiyatlarındaki artış, iplikten kumaşa kadar birçok girdiyi etkiler. Dolayısıyla bu maliyetlerdeki artış gömleğin fiyatını artırır. Sonucunda da enflasyon artar.
Talep enflasyonu ise maliyetten çok daha farklı bir şekilde oluşur. Bildiğiniz gibi bir mala olan talebin artışı bir süre sonra fiyatlarda artış olarak karşımıza çıkar. Özellikle de üretim miktarı değişmeden bir mala talep hızla artıyorsa bu durum en nihayetinde fiyatın yükseltilmesine neden olur.
Örneğin; bir öğretmensiniz ve Anadolu’nun küçük bir kasabasına atandınız. Mecburen buraya taşınmanız gerekiyor. Kasabada sadece 3 tane kiralık ev olduğunu varsayalım. Ancak buraya sizin gibi yeni atanan 5 kişi olsun. Kasabadaki ev sahipleri bu durumun farkına vardıktan sonra kira bedelini yükseltmeye karar verebilir. İşte bu şekilde de talep enflasyonu oluşur.
Talep ve maliyet faktörleri dışında beklentilerin de teknik olarak enflasyon yarattığı bilinir. Bir ekonomide enflasyonun artmayacağı yönünde bir beklenti hakim oluyorsa talep ve maliyetteki artışlar da devam etmez. Hatta iyimser bir hava yerleşir ve fiyatlardaki artış normalleşir.
Enflasyonun birkaç ay sonra artacağı yönünde güçlü bir beklenti hakim olursa maliyet ve talepte artış görülmeye başlanır. Çalışanlar alım güçleri düşeceği için maaş artışı talep ederken, üreticilerin maliyetleri artar. Maliyetteki artış fiyatlara kısa sürede yansıyarak enflasyona neden olur. Bu duruma da beklenti enflasyonu denir.
Peki, enflasyonun olmadığı bir ortamdan bahsedilebilir mi? Elbette hayır! Enflasyonsuz bir ekonomi, büyük bir kriz içindedir. Deflasyon olarak tanımlanan bu durum, ekonomiyi durgunlaştırır, işsizliği artırır ve milli gelirin düşmesine neden olur.
Ülkelerin merkez bankaları tarafından her yıl için belli bir hedef enflasyon açıklanır. Bu düzey, ekonomik büyümeyi destekler. Ancak bu sınırın üstüne çıkılması ekonomiye zarar verir ve dezenflasyon olması gerekir.
Enflasyon Çeşitleri
Sıklıkla gündeme gelen kavramın ne olduğunu detaylarıyla ela aldığımıza göre gelelim enflasyon çeşitleri konusuna. Kendi içinde türleri olan enflasyon, belli başlı kategorilere sınıflandırılabilmektedir. Enflasyon çeşitleri, fiyat artış oranlarına ve nedenlerine göre iki farklı türe ayrılabilir.
Fiyat artış oranlarına göre enflasyon çeşitleri; ılımlı enflasyon, yürüyen enflasyon, dörtnala enflasyon, hiperenflasyon ve deflasyondur. Nedenlerine göre ise talep enflasyonu, maliyet enflasyonu, yapısal enflasyon, stagflasyon ve ücret enflasyonundan bahsedilebilir.
Ilımlı veya Sürünen Enflasyon
Fiyat genel düzeyindeki düşük artışı ifade eder. Beklentisi oluşmaz ve ekonomiye olumsuz etkileri olmaz. Sürünen enflasyon olarak da adlandırılan ılımlı enflasyon, ülkelere göre değişkenlik gösterir.
Zamana ve mekana bağlı olarak her ekonomi için farklı bir oranı gösterebilir. Örneğin ABD Merkez Bankası’nın (FED) hedef enflasyonu yüzde 2’dir. Fiyat artışları bu düzeyde olduğunda, enflasyon ılımlıdır ve ekonomik büyümeye fayda sağlamaktadır.
Çünkü tüketicilerin fiyatların artmaya devam edeceğini beklemesine neden olur ve bu da talebi artırır.
Yürüyen Enflasyon
Yürüyen enflasyonda, yıllık enflasyon yüzde 3 ile 10 aralığındadır. Bu tür, sürünen enflasyondan daha hızlı olsa da dörtnala veya hiperenflasyon kadar hızlı değildir.
Ekonomik büyümeyi çok hızlı ısıttığı için ekonomiye zararlıdır. İnsanlar, yarının çok daha yüksek fiyatlarından kaçınmak için ihtiyacından fazlasını almaya başlar.
Söz konusu artan satın alma, talebi daha da artırır ve tedarikçiler genellikle yetişemez. Böyle durumlarda merkez bankaları politika faizi araçlarıyla müdahale edebilir.
Dörtnala Enflasyon
Enflasyonun, yürümekten dörtnala koşar vaziyete geçtiği durumu yansıtır. Fiyat artış oranları, yüzde 10 üzerine çıkar ve ekonomi üzerindeki zararları çok ciddi hale gelebilir.
Para o kadar hızlı değer kaybeder ki işletme ve çalışan geliri, maliyetlere ve fiyatlara ayak uyduramaz. Yabancı yatırımcılar da bunun gerçekleştiği ülkeden kaçınarak ülkeyi gerekli sermayeden mahrum bırakır.
Ekonomi istikrarsız hale gelir ve hükümet liderleri güvenilirliğini kaybeder. Dolayısıyla dörtnala enflasyondan kaçınmak, birçok merkez bankasının temel amacıdır. Tüketici açısından da aynı durum geçerlidir.
Peki, tüketiciler yüksek enflasyona karşı ne gibi adımlar atabilir?
Yüksek enflasyondan paranızı korumak ve değer kaybetmemesini sağlamak için gelirinizi artırabilirsiniz. Bu noktada para kazanma yolları hakkında ilgili yazılarımıza mutlaka göz atın.
Hiperenflasyon
Enflasyon oranının, dörtnala enflasyondan çok daha yüksek hızda arttığı türdür. Hiperenflasyon, fiyatlar ayda yüzde 50’den fazla arttığında ortaya çıkar. Çok nadir görülürken ülkeleri krize sürükleyebilir.
Paranın pul olması, hiperenflasyon için uygun bir deyimdir. Hiperenflasyon olduğunda işler önemli ölçüde sekteye uğrar çünkü herkes ne olacağını bekleyip görmek ister.
Örneğin, işletmeler üretimlerini ellerinde tutmaya başlarken, tüketiciler başka bir hızlı enflasyon beklentisiyle ürünleri stoklamaya başlar. Böyle bir durumda para neredeyse değersiz hale gelir çünkü kimse onu tutmak veya işlemler için kullanmak bile istemez.
Hiperenflasyon dursa bile ekonomiye çoktan zarar görmüş olur ve toparlanma yıllar alabilir.
Deflasyon
Negatif enflasyon olarak da bilinen deflasyon, fiyatların artmak yerine düştüğü enflasyon türüdür. Örneğin bir varlık balonu patladığında deflasyon gerçekleşebilir.
Bir kez başladığında, deflasyonu durdurmak enflasyonla mücadeleye kıyasla daha zordur.
Ekonomiye zarar verebilir çünkü insanlar daha düşük fiyatlar bekledikleri için alımları erteler. 2006’da konut piyasasındaki durum, örnek gösterilebilir.
Konut fiyatlarındaki deflasyon, düşüşten birkaç yıl önce evlerini satın almış olan birçok kişinin, evlerinin değerinin artık ipotek değerinden daha düşük olduğunu fark etmesi anlamına geliyordu.
Talep Enflasyonu
Gelelim, nedenine göre enflasyon çeşitlerine. Bunlardan bir tanesi talep enflasyonu iken toplam talep düzeyinin arzı aşması ve sürekli olarak fiyatların yükselmesine sebep olmasını ifade eder.
Yani mal ve hizmetlere olan ihtiyaç, onu karşılamak için gereken mevcut kapasiteden yüksek olduğunda ortaya çıkar. Bu, talep edilen ürün veya hizmeti daha pahalı hale getirir.
Maliyet Enflasyonu
Mal üretmek veya hizmet sağlamak daha pahalı hale geldiğinde ortaya çıkar. Bu, hızla artan ücretler veya malzeme maliyetlerinden kaynaklanabilir.
Talep ve maliyet enflasyonu pratik olarak aynı şekilde hareket ederken sistemin farklı yönleri üzerinde çalışırlar.
Talep enflasyonu, fiyat artışlarının nedenlerini gösterir. Maliyet yönlü enflasyon, bir kez başladıktan sonra enflasyonu durdurmanın ne kadar zor olduğunu gösterir.
Ücret Enflasyonu
Diğer durumlarda, ücretlerdeki bir artış, bir ekonomi genelinde fiyatların yükselmesine neden olabilir. Bu durumda firmalar işçilerine daha fazla ücret ödemek zorunda kalır ve zamları sıklıkla tüketiciye yansıtır. Bu da mal ve hizmet fiyatlarında enflasyona yol açar.
Ücret enflasyonu, işçilerin ücreti yaşam maliyetinden daha hızlı arttığında ortaya çıkar. İşçi sıkıntısı olduğunda veya ücretlerin hızla yükseldiği diğer durumlarda da görülebilir.
Stagflasyon
Stagflasyon nedir sorusu, ekonomik büyüme durgunken fiyatların yükselmeye devam ettiğinde ortaya çıkan durum olarak yanıtlanabilir. Diğer bir ifadeyle ekonomide resesyon ile enflasyonun bir arada yaşanması durumunu ifade eder.
1970’lerde ABD altın standardını terk ettiğinde yaşanan durum, stagflasyon örneğidir. Doların değeri artık altına bağlı olmadığında düşmüş, altının fiyatı ise fırlamıştır. ABD Merkez Bankası Başkanı Paul Volcker faiz oranını çift hanelere yükseltene kadar stagflasyon sona ermemiştir.
Yapısal Enflasyon
Mal ve hizmet arz ve talebinden ziyade bir hükümetin para politikasıyla ilgili enflasyondur. Çoğunlukla gelişmekte olan ve düşük gelirli ülkelerde yaygın olan bir başka enflasyon şeklidir.
Ekonomide var olan yapısal zayıflığın (arz darboğazı, altyapı eksikliği ve benzeri) işleyişinden kaynaklanmaktadır.
Enflasyon Ölçütleri
Gelelim, enflasyon ölçütlerine. Farklı hızlara ve farklı nedenlere sahip olabilen enflasyon, çeşitli şekillerde ölçülebilir.
En bilinen ölçüt ise TÜFE’dir. Bununla birlikte çekirdek enflasyon, varlık enflasyonu, daralan enflasyon gibi ölçütler de vardır. İşte onlardan bazıları:
TÜFE
Ülkemizde, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanmaktadır. Mal ve hizmetlerden oluşan bu pazar sepeti, yiyecek, televizyon, ilaçlar, kira, benzin gibi birçok kalemden oluştur.
TÜFE ya da tüketici fiyat endeksinin, bir önceki senenin aynı ayına göre ve bir önceki aya göre değişimleri açıklanır. Yıllık enflasyon veya yıllık TÜFE, genellikle manşet enflasyon olarak tanımlanır.
Çekirdek Enflasyon
Çekirdek enflasyon oranı ya da çekirdek TÜFE, gıda ve enerji dışındaki kalemlerde artan fiyatları ölçer.
Bunun nedeni, gıda ve gaz fiyatlarının volatilite eğilimleri ve bunların enflasyon ölçümlerine dahil edilmesinin, bir ekonomide fiyatların nasıl dalgalandığı konusunda yanlış bir izlenim verebilmesidir.
FED ve daha birçok büyük merkez bankası, para politikasını belirlemede kendisine rehberlik etmesi için çekirdek enflasyon oranını izler.
Varlık Enflasyonu
Varlık enflasyonu da artan fiyatları ifade eder, ancak daha sınırlı bir şekilde. Varlık enflasyonu, geniş bir mal yelpazesinde yükselen fiyatlar yerine, belirli bir varlığın fiyatının artması anlamına gelir.
Enflasyona tabi olabilecek varlıklara; konut, petrol ve altın örnekleri verilebilir.
Shrinkflation
Bu kavram, herhangi bir ürünün gramajı düşürüldüğü halde aynı ya da fazla fiyata satılmasını tanımlıyor.
Yani 100 gramlık bir ürünün 80 grama düşürüldüğünü ve eski fiyatıyla aynı ya da daha yükseğe satılmasını ifade ediyor. Diğerlerine kıyasla daha çok vatandaşın hissettiği enflasyon ölçütüdür.
Shrinkflation, yüksek enflasyonun sonucu olarak bir paketin içeriğindeki azalmayı ifade eder. Üreticiler fiyatı yükseltmek yerine her pakete daha az ürün koyar.
Bu, uzun vadede daha fazla ödediğiniz anlamına gelir çünkü siz daha az ürün alırsınız, üreticiler ise tedarik maliyetlerinden tasarruf eder.
Enflasyonun Etkileri: Enflasyon Artarsa Ne Olur?
Bir ekonomide enflasyon hızla artarsa;
- Yerel paranın satın alma gücü azalır. Merkez bankası yerel parayı korumak için faiz artırır ve bu durumda ekonomik büyüme zarar görür.
- Gelir dağılımı bozulur. Toplumda üretici kesimin geliri yükselirken, memur ve işçinin geliri buna ayak uyduramaz.
- Belirsizlik artar. Kişiler alım yapmak istemezken, şirketler yatırım yapmaktan uzaklaşırlar. Sonucunda ekonomik büyüme zarar görür.
- Bankalar yüksek faizle borç verir. Bu durum üretim ve tüketim kararlarını olumsuz etkiler.
- Ülke içindeki malların fiyatları sürekli artar, vatandaş diğer ülkelerdeki daha ucuz mallara yönelir. Sonucunda dış ticaret açığı artar.
- Emeğin karşılığı olan ücretler düşer ve işsizlik artar.
Enflasyon Nasıl Hesaplanır?
TÜİK, sepette yer alan ürünlerin fiyatlarını aylık bazda marketler, benzin istasyonları, hizmet sağlayıcılar gibi birçok alanda inceleme yaparak kaydeder. Sonucunda da oluşturulan sepetlere göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ve yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile enflasyon hesabını gerçekleştirir.
TÜFE’de 12 kategoride 400’den fazla ürünün fiyatının hesaplanması söz konusudur. Bu hesaplama yapılırken ürünler, hanehalkı harcamalarına göre oranlanarak ürünlerin sepete eklenmesiyle gerçekleşir.
Yİ-ÜFE ise referans alınan dönemde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt içine satışı yapılan ürünlerin, üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak ölçer.
Türkiye’de Enflasyon
Enflasyon ülkemizde de kronik hale gelmiş bir ekonomik sorundur. 1971 yılından başlayarak 2003 yılına kadar çift haneli rakamlar görülmüştür. Hatta bu 32 yıllık süreçte 1980’de yüzde 115,6 ve 1994’te yüzde 125,5 ile üç haneli rakamlara ulaşılmıştır.
2003’ten sonra 2017 yılına kadar tek haneye yeniden düşülmüştür. Elbette bu arada birkaç kere yüzde 10 seviyesi aşılmıştır. 2017 yılından sonra yeniden çift haneye dönerken, 2022 yılının Eylül ayında yüzde 83,45 seviyesine ulaşmıştır. Bu seviye 1997 yılındaki yüzde 99,1’den sonra görülen en yüksek orandır.
Tarihten Enflasyon Örnekleri
Enflasyonun kağıt paralardan önce çıkan madeni paralarla ortaya çıktığı söylenir. Ancak bu madeni paralar öncesinde kullanılan emtia paraları döneminde de örneklerine rastlanır. Altın ve gümüşün para olarak kullanıldığı dönemlerde ekonomiye fazlaca para girmesi, uzun dönemli enflasyonlara neden olmuştur.
Para birimi olarak gümüş kullanıldığı dönemlerde, para arzının kontrol edilebilmesi ve paranın değerinin korunması için farklı teknikler uygulanmıştır. Örneğin gümüş paralar toplanıp, eritilebilir ve bakır, kurşun gibi diğer metallerle karıştırılabilirdi. Bu şekilde aynı nominal değerde yeniden basılabilirdi. Bu şekilde değer düşürme işlemi yapılırdı.
Milattan Sonra 54’te Nero’nun Roma imparatoru olarak yükseliş gösterdiği dönemde dinar yüzde 90’dan fazla gümüş içeriyordu. Ancak 270’lere gelindiğinde neredeyse hiç gümüş kalmamıştır.
18. yüzyılda ise birçok ülkenin itibarı para birimini benimsemesiyle hiperenflasyon dönemleri görülmeye başlanmıştır. Para arzındaki hızlı artışlar ve siyasi krizler buna neden olmuştur. 1921 – 1924 yıllarında yaşanan Almanya Weimar Cumhuriyeti buna en iyi örnek olarak kabul edilmektedir.
Almanya’nın Weimar Cumhuriyeti’nin başına da bela olan enflasyon, Ekim 1923’te aylık yaklaşık yüzde 29 bin 500’e yükselmiştir. Bu, günlük bazda yüzde 21’e yakına bir orana işaret ederken, fiyatlar 3,7 günde bir ikiye katlanmıştır.
Bu dönemde Alman markı o kadar değersiz hale gelmiştir ki; çocukların elinde birer oyuncağa dönüşmüştür. Hatta bazı insanlar duvar kağıdından daha ucuz olduğu için duvarlarını markla kaplamıştır.
Merkez bankalarının bağımsız bir şekilde para politikasını ele almasından önce ülke ekonomilerinde çılgın dönemler görülmüştür. Ancak 1980’lerden beri nitekim düşük ve sabit tutulmaya çalışılmıştır. Yine de Venezuela’da 2018 yılında yıllık yüzde 850 civarına yükselmiştir.
Zimbabwe de bu konuda en ciddi örneklerden birisidir. Kasım 2008’de aylık yüzde 79 milyarlık bir orana ulaşmıştır. Hükümet raporlamayı bırakmıştır. Fiyatlar 24 saatte bir ikiye katlanırken, 100 milyon dolarlık bir banknot basılmıştır.
Bundan birkaç gün sonra da 200 milyon dolarlık banknot basılmıştır. Bir somun ekmeğin fiyatı bir gecede 2 milyon dolardan 35 milyon dolara yükselmiştir. Hükümet ise enflasyonu yasadışı ilan etmiştir.
enflasyon hakkındaki tek gerçek toplumun ahlkanı tamamıyla bozduğudur.
güzel hazırlanmış bir içerik tebrik ederim, faydalı buldum, videoda güzeldi.