İnsanların her geçen gün biraz daha içe kapandığı, biraz daha duyarsızlaştığı şu günlerde empati kavramı daha da bir önem kazandı, öyle değil mi? Elbette, öyle! Sonuçta; narsisizmin yaygınlaştığı, başımızı çevirdiğimiz hemen her yerde bencilliğin apaçık işaretlerinin görüldüğü, anlayışsızlığın tavan yaptığı şu zamanda en çok ihtiyacımız olan şeylerin başında geliyor empati. Çok az insan bunun farkındayken, bazıları farkında olup bu gerçeği görmezden geliyor, geriye kalanlar ise empati yeteneğini köreltebileceği kadar köreltmiş vaziyette! Evet, ne yazık ki çoğu insan bu şekilde davranıyor. Söz konusu olayı bir başkasının gözünden görmeye gelmek olduğunda, çoğunluk kafasını kuma gömerek içinde kalmış son empati kırıntılarının sesini de bastırmaya çalışıyor. Sonra da kendini “neden suçluluk hissedecekmişim, kendimi düşünmek zorundayım, üç maymunu oynayarak doğru olanı yapıyorum” gibi sözlerle telkin etmeye çalışıyor.
Tamam, insan tabii ki öncelikli olarak kendini düşünmek zorunda. Ama bu durumun bencillik aşamasına gelmesine de izin verilmemeli. Diğer bir deyişle, kişi empati yapmanın ne demek olduğunu bilmeli ve bunun dozunu kaçırmamalı. Çünkü empatinin; yani en basit tanımıyla kişinin kendini bir başkasının yerine koyabilmesinin dozunu kaçırdığımız zaman, bu bizim için zararlı hale geliyor. İşte o zaman empati, empati olmaktan çıkıp bir nevi vizdan azabı, acıma ve suçluluk duyma gibi duygular haline geliyor. Bu da o acıdığımız, suçluluk hissettiğimiz ya da vicdan azabı duyduğumuz şeylerin bizim başımıza gelmesine neden olabiliyor.
Çünkü biz empati yaptığımızı zannederken, aslında o kişiye acıyor ya da gizli bir suçluluk duygusu hissediyoruz. Bu alt duygularımız da bilinçaltımızdaki çekirdek inanç ile hareket etmeye başlıyor. Zaman içinde çekim yasasını aktive eden bu birliktelik; suçluluk hissettiğimiz, vicdan yaptığımız o olayların bizim başımıza gelme ihtimalini arttırıyor. Çünkü başımıza gelen olaylar üzerinde, çoğunlukla farkında bile olmadığımız alt duygumuz ve çekirdek inancımız etkili oluyor. Hani “acıma, acınacak hale gelirsin” derler ya işte bu deyim, az önce bahsettiğim düşüncenin halk arasında bilinen hali. Tüm bu nedenlerden dolayı da bencillikten de empatinin dozunu kaçırmaktan da uzak durmalıyız. Çünkü her ikisi de bize zarar verecek nitelikte!
Doğuştan sahip olduğumuz empati yeteneğimizi nasıl kullanacağımızı bilmek kritik noktalardan bir tanesi. Bunun için de üç tane temek kural bulunuyor. Birincisi, empati yapmak için olaylara onun bakış açısından bakmamız gerekiyor. İkincisi, karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlayabilmemiz lazım. O kişiyi anladığımızı ifade edebilmemiz ise son kural. İşte bu temel kuralları doğru bir şekilde anlar ve uygularsak, işte o zaman empati yeteneğimizi kullanmış oluruz. Ama kulaklarımızı bu gerçeklere tıkamayı seçer ve bencil davranırsak, o zaman da doğuştan bize bahşedilmiş empati yeteneğimizi köreltmiş oluruz. Ama tabii ki biz bunu yapmayacağız. Empati yapmanın ne kadar önemli olduğunu öğrenecek ve bu insani yeteneğimizin bize ne kadar çok şey kazandıracağının farkında olarak hareket edeceğiz. İşte bu nedenle, sizlere aşağıdaki önemli noktalardan bahsetmek istedim. Zira bunları bilmek, modern zamanın azalttığı yardımlaşma, fedakarlık, yardımseverlik ve anlayış gibi duygularımıza karşı farkındalığımızı arttıracak nitelikte olacak!
Empati bizim için çok önemli çünkü…
Sosyal Varlıklarız!
Evet, empati yapmak hepimiz için çok önemli çünkü biz sosyal varlıklarız. İstesek de istemesek de bir takım gruplar, normlar içinde yaşıyoruz ve sürekli olarak iletişim halinde olmak zorundayız. Başarılı iletişim denilince de akla gelen ilk şeylerden biri hiç şüphesiz empati yapmak oluyor. Zaten empatinin temel kurallarını düşündüğümüzde de bu sonuca rahatlıkla ulaşabiliriz. Karşımızdaki kişiyi anlayabilme, olaylara onun bakış açısında bakabilme ve onu anladığımızı ifade edebilme yeteneği etkili iletişimin gereklerinden başka ne olabilir ki, öyle değil mi?
Sonuçta; empati yapmayı bilmez ve hayata sadece kendi dar bakış açımızdan bakmaya çalışırsak, kendimizi başarısız ve mutsuz bir hayata mahkum etmeyi göze almışız demektir. İşte bu nedenle de sosyal varlıklar olduğumuzun bilincinde olarak, dünyada bir tek biz varmışız gibi davranmaktan vazgeçmeli ve duyularımızı başkaları için de kullanmalıyız.
İş Hayatında Başarıyı Sağlıyor!
İster çalışan olalım ister yönetici, hiç fark etmez. İki durumda da empati yeteneğimizin bizi başarıya götüreceğini bilmemiz lazım. Ama tabii yine dozu aşmamak kaydıyla. Çünkü empatinin dozunu kaçırmak iş hayatında da bizi başarısızlığa sürükleyecektir. Profesyonel düşünmemize engel olabilecek, iş hayatında duygusal davranıp planlarımızı sekteye uğratabilecek fazla empatiden bu nedenlerden dolayı uzak durmalıyız. Ama yerinde ve dozunda empati yapmayı bilirsek; kariyerimzide çok daha başarılı olabilir, sahip olduğumuz geniş bakış açısıyla işlerimizi daha kolay bir şekilde ilerletebiliriz.
Mesela, bir çalışanız. Empati yapabildiğimizde; yöneticimizin bizden ne beklediğinin farkında olacak, onun isteklerini en iyi şekilde anlayabilecek ve kendimizi onun yerine koyduğumuz için çok daha başarılı performanslar sergileyebileceğiz. Aynı şey yönetici olma durumumuzda da geçerli. Empati yeteneğini geliştirmiş yöneticiler, çalışanların gözlerinden görmeyi bildikleri için onlara karşı daha ılımlı yaklaşıyor ve isteklerine daha kolay cevap veriyor. Bu da iyi bir yönetici-çalışan ilişkisi için en önemli basamak olarak iş hayatında her iki tarafa da başarı getiriyor.
İnsanları ve Olayları Daha İyi Anlamamıza Yardımcı Oluyor!
Hepimizin etrafında muhakkak o anlayışsız ve sevilmeyen insanlardan vardır, değil mi? Kendi bildiğinden şaşmayan, dediğim dedik olan ve karşı tarafı dinlemeye tenezzül bile etmeyen insanlardan! Elbette vardır. Bu tür insanlardan kimin etrafında yok ki? Anlayışsızlıklarıyla ünlenen bu insanlar, empati yeteneğinden yoksun olan kişilerdir. İşte kendisinden başka hiç kimsenin düşüncesini önemsemeyen ve küçük dağları ben yarattım edalarıyla ortalıkta dolaşan bu kişilerden biri olmamak için kesinlikle empati yapmayı bilmeliyiz. Yani sadece saygı duyulup sevilen bir insan olmak için bile empati yapmaya çalışabiliriz. Sonuçta; yeterince aklı başında olan insanlar olduğumuza göre, saygı duyulmak ve sevilmek bizim için önemli olmalı. O halde sırf bu amaçla, farkındalığımızı arttırmak için çaba göstermeliyiz.
İlişkilerimizde Bizi Daha Mantıklı Davranmaya Yönlendiriyor!
Empati yapmak çok önemli çünkü bu yeteneğimiz sayesinde daha başarılı ilişkiler kurabiliyoruz. Sadece özel hayatımızda değil, iş hayatındaki ilişkilerimizde de bizi başarıya götüren empati ya da eşduyum kavramına bu nedenle özen göstermeliyiz. Karşımızdaki kişiyi daha iyi anlamımızı sağlayan, bizi önyargılı olmaktan koruyan ve olaylara çok daha mantıklı bakış açılarından bakmamızı sağlayan empatinin yoksunluğu durumunda kendimizi başarısız ilişkilere mahkum ediyoruz. Belki de çok mutlu olabileceğimiz birlikteliklerimizi bitiriyor, ileride çok yükselebileceğimiz işlerden oluyor ve sahip olabileceğimiz fırsatları resmen elimizin tersiyle itiyoruz. Fevri hareketler ve anlayışsızlıkla karşımızdaki kişiye yaklaştığımız, anlamadan dinlemeden peşin hüküm verdiğimiz için gelecekte pişman olacağımız hatalar silsilesine bir yenisini daha ekliyoruz. İşte bu nedenle çok önemli ve başarılı ilişkilere sahip olmak istiyorsak, asla bu gerçeği göz ardı etmemeliyiz.
Başkalarını İkna ve Motive Etme Yeteneğimizi Güçlendiriyor!
Hem iş hayatında hem de özel hayatımızda bize başarı getirecek ikna ve motive etme yeteneği için de empati yapabilmek gerekiyor. Yardıma ihtiyacı olan birine akıl hocalığı yapmak için, kariyerimizde başarılı olabilmek için, yakınlarımızın mutlulukları için ve daha pek çok yerde ihtiyaç duyduğumuz ikna ile motive etme yeteneği için empati yapmayı bilmek gerekiyor. Çünkü ancak bu şekilde karşımızdaki kişinin fikirlerini görebiliyor ve onun düşünce tarzına göre hareket edebiliyoruz. Düşünün ki karşınızda işinden gayet memnun olduğu halde sadece takım arkadaşıyla geçinemediği için istifa etmek istediğini söyleyen bir arkadaşınız ya da çalışanınız var. Ne yaparsınız? Olaya nasıl yaklaşırsınız? Aklınızdan geçen ilk düşünceleri mi söylersiniz, yoksa onu anlamak için çaba mı gösterirsiniz? İsterseniz, sizin yerinize ben cevap vereyim;
Şayet empati yapmayı ve bunun ne kadar önemli olduğunu biliyorsanız, o zaman olaya onun açısından yaklaşmaya çalışır ve doğru cümleleri seçerek o kişinin işi bırakma gibi bir hata yapmasının önüne geçersiniz. Ancak empati yeteneğinden yoksunsanız, olaya kendi açınızdan yaklaşır ve büyük ihtimalle onu ikna edemezsiniz. “Aman biri yüzünden iş mi bırakılır ki, hem başka nerede iş bulacaksın ki, sen onu görmezden gel bir şey olmaz” gibi hiç de tatmin edici olmayan cümlelerle karşınızdaki kişiye daha da kötü hissettirmekten başka hiçbir şey yapmamış olursunuz. Sonuçta; birinin motivasyonunu yükseltmek ya da onu ikna etmek için, gerekli olan en önemli yetenek empatidir. İşte bu nedenledir ki psikolog, danışman, yaşam koçu, mentor gibi kişilerde empati yeteneği çok gelişmiştir. Zira onlar insanları ikna edebilmek ve motivasyonlarını yükseltebilmek için empati yeteneğinin olmazsa olmaz olduğunu bilirler.
Bakış Açımızı Genişletiyor!
Empati yeteneği çok önemli, çünkü bu şekilde bakış açımızı güçlendiriyoruz. Önyargıların ve peşin hükümlerin bizi yönlendirmesine izin vermeyerek, dünyayı daha geniş açılardan görmeye başlıyoruz. Canlılara karşı daha sevgi dolu yaklaşıyor, bir çiçeği dalından koparmadan önce düşünmemiz gerektiğini öğreniyoruz. İnsanları dillerine, dinlerine, ırklarına göre yargılamıyor; kendimizi onların yerine koyarak hemcinslerimiz hakkında daha duyarlı oluyoruz. Yardıma ihtiyacı olan birini görmezden gelmek yerine, ona elimizi uzatma cesareti gösteriyor ve yapılması gerekenle yaptıklarımız arasındaki çelişkiyi en aza indirgemeye çalışıyoruz.
Gözümüzün önünde bir kaza olduğuna şahit yazılacağım korkusuyla oradan kaçmak yerine, sorumluluğumuzu yerine getirmeyi tercih ediyoruz. Olaylara çok daha geniş açılardan bakmayı bildiğimiz için sorunlar karşısında elimiz kolumuz bağlı oturmuyor, farklı çözümler üreterek problemi halledebiliyoruz. Sonuçta; hayata farklı açılardan bakabilmek hiç şüphesiz bizim için pek çok farklı yönden kazanmak anlamına geliyor. İşte bunun için de dengeli empati kurmayı öğrenmek şart!
Zorluklara Karşı Direnç Kazanmamızı Sağlıyor!
Evet, empati yapmanın neden bu kadar önemli olduğuna verilebilecek bir diğer cevap da bu insani yeteneğin bizi güçlü kılması! Olaylara karşı farklı bakış açılarından yaklaşabilme ve bir başkasının gözünden görme gibi nitelikleriyle empati bizi daha güçlü bireyler haline getiriyor. Dünyanın bütün yükünü omuzlarımızda taşıyormuşuz gibi hissettiğimiz anlarda, başkalarının hayatlarına baktığımızda bize minnet duymayı öğretiyor. Bizden yardım isteyen birini dinleyip anlayarak ona yardım etmeye çalıştığımızda, bazen söylediğimiz sözlere bile şaşırır ona yardım ederken aslında kendimize de yardım ettiğimizi fark ederiz, öyle değil mi?
Belki de kendimizi onun yerine koyduğumuz için ne kadar güçlü olduğumuzu görür ya da onun içinde olduğu durumun farkına vararak kendimizi daha güçlü olmaya zorlarız. İşte bu nedenlerden dolayı empati çok önemlidir. Sonuçta, bu yetenek sayesinde dünyadaki tek acı çeken, tek kalbi kırılan kişinin biz olmadığımız gerçeğini anlayabilir ve bu nedenle de kendimizi daha güçlü olmak için zorlayarak aslında özümüzde var olan o muhteşem gücü ortaya çıkmayı başarabiliriz.