Ülkelerin ekonomik durumuyla ilgili güçlü sinyaller veren tüketici güven endeksi, piyasalar tarafından yakından takip edilir. Kritik göstergeler arasında yer alan endeks, hem tüketicilerin mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerini hem de beklentilerini ölçer.
Her ülkede ilgili kurum ya da kurumlar tarafından üretilen veri, ülkemizde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iş birliğiyle üretilir. Temel makroekonomik veriler denildiğinde akla ilk gelenlerden olan tüketici güven endeksinin bu kadar önemli olmasının pek çok nedeni vardır.
Başlıca sebeplerden biri, endeksin açıklanan diğer verilerin ardındaki tutumu ortaya sermesidir. Diyelim ki enflasyon açıklandı ve beklentilerin altında düşüş göstererek iyimserlik yarattı. Fakat düşüş ne kadar doğru ya da tüketicileri ne kadar memnun etti?
İşte bu sorular, tüketici güven endeksi sayesinde çok daha doğru bir şekilde yanıtlanabilir. Kaldı ki bunun yanından daha bir dizi farklı açıdan kritiktir.
O halde tüketici güven endeksi nedir, nasıl hesaplanır ve yorumlanır, yatırıma etkileri nelerdir gibi soruların yanıtlarına geçelim.
Tüketici Güven Endeksi Nedir?
Tüketicilerin mali durumları ile ekonomik eğilimler hakkında bilgi veren endeks, mevcut durum ile gelecek dönemdeki beklentilerin masaya yatırılmasını sağlar.
Ülkemizde TÜİK ile TCMB ortaklığında yapılan Tüketici Eğilim Anketi sonucuna göre belirlenir. Bu anket bağımsız ve aylık olarak gerçekleştirilir. Sonuçlar yaş ve cinsiyete göre ağırlıklandırılır.
TÜİK tarafından paylaşılan bilgilere göre mevcut durum değerlendirmeleri, beklentiler ve eğilimler belli konu başlıkları kapsamında ölçülür. Söz konusu başlıklar şunlardır:
- Kişisel mali durum
- Genel ekonomi
- Harcama ve tasarruf eğilimleri
Kişisel mali durum kategorisi altında tüketicinin mevcut durum, geçmiş ve gelecek için mali durum değerlendirme ile beklentilerine yer verilir. Genel ekonomi başlığı altında tüketicinin Türkiye’nin geçmiş, mevcut ve gelecek duruma ilişkin değerlendirmeleriyle beklentilerine bakılır.
Harcama ve tasarruf eğilimleri de tüketicinin geleceğe yönelik harcama yapma ya da tasarruf etme eğilimlerini gösterir.
Yurt içinde açıklanan tüketici güven endeksi dışında küresel piyasalarda en çok takip edilen endeksler, dünyanın en büyük ekonomisi ABD tarafından açıklananlardır. Özellikle Conference Board ile Michigan Üniversitesi tarafından açıklanan endeksler, öne çıkmaktadır.
New York merkezli The Conference Board (Konferans Kurulu) kâr amacı gütmeyen bir ticari üyelik ve araştırma grubu kuruluşudur. Kuruluş tarafından açıklanan gösterge endeks, tüm dünyada takip edilmekte ve tüketicilerin beklenen finansal durumlarıyla ilgili olarak iyimser mi yoksa kötümser mi olduğunu ölçmektedir.
Anket, tüketicilerin iyimser olmaları durumunda daha fazla harcayacakları ve ekonomiyi canlandıracakları, kötümserlerse harcamayı kısarak ekonomik yavaşlamaya veya durgunluğa yol açabilecekleri varsayımına dayanır.
Tüketici güven endeksi, tüketicilerin ev ve otomobil gibi büyük satın alımlar yapıp yapamayacağı da dahil olmak üzere ABD ekonomik koşulları hakkında bilgi verir.
Ankette altı ay boyunca genel ekonomiye, iş koşullarına ve işgücü piyasasına nasıl bakıldığı ortaya serilir. Her ayın son Salı günü yayımlanan ve ABD tüketici güveninin en güvenilir göstergesi olarak kabul edilen veri, ekonomik sağlığın barometresi olarak görülür.
Anket ilk olarak 1967’den başlayarak iki ayda bir yapılmış ancak 1977’de aylık olarak derlenmeye başlamıştır. 2021 itibarıyla küresel bilgi ve analiz sağlayıcısı Nielsen tarafından yürütülen ankette, tüketicilere 5 soru yöneltilir. İlk ikisi mevcut ekonomik koşullarla, geri kalan üçü ise geleceğe yönelik beklentilerle ilgilidir.
Tüketiciler sorulara olumlu, olumsuz veya nötr seçenekleriyle yanıt verir. Veriler toplandıktan sonra, her sorunun göreceli değeri hesaplanır ve manşet rakama ulaşılır.
Yatırımcılar kritik anketin sonuçlarına göre pozisyon alır. Nitekim artan tüketici güveni, ekonomik koşullarda iyileşme iyileştikçe tüketici güveni artarken ekonomi kötüleştikçe düşmektedir.
Öte yandan tüketici güveni, hem öncü hem de gecikmeli bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Daha doğrusu bazıları için öncüyken bazıları için gecikmelidir.
Öncü göstergeler, mevcut ekonomik durumu izlemek için kullanılan niteliksel bilgiler sağlar ve ekonomik aktivitedeki dönüm noktaları sinyalleri için izlenir. Gecikmeli göstergelerse, geçmiş verilere ilişkin göstergelerdir.
Veriyi öncü gösterge olarak kabul eden Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD), endeksi şöyle yorumlar:
“100’ün üzerindeki bir gösterge, tüketicilerin gelecekteki ekonomik duruma olan güveninin arttığını, bunun sonucunda da tasarruf yapma eğilimlerinin azaldığını ve önümüzdeki 12 ay içinde büyük satın alımlara daha fazla para harcama eğiliminde olduklarını gösteriyor. 100’ün altındaki değerler ekonomide gelecekteki gelişmelere ilişkin kötümser bir tutuma işaret ediyor ve muhtemelen daha fazla tasarruf ile daha az tüketme eğilimine yol açıyor.”
Michigan Üniversitesi tarafından yayımlanan tüketici güveni endeksi de ABD ekonomisinin sağlığını tüketici perspektifinden ölçen bir veridir. Michigan Üniversitesi’nin her ay insanların kişisel mali durumları, iş ortamı, enflasyon beklentileri, istihdam koşulları ve harcamalar için görüşlerine dair anketine dayanır.
Sonuç olarak tüketici harcamaları ABD ekonomisinin yaklaşık yüzde 68’ini oluşturduğundan endeks verileri, önemli bir öncü ekonomik gösterge olarak görülür.
Tüketici Güven Endeksi Nasıl Hesaplanır?
Tüketici güven endeksi, Avrupa Birliği’nin (AB) belirlediği kriterler esas alınarak hesaplanır.
Hesaplamada 4 alt endeks baz alınır. Bunlar:
Kısacası ölçümler kişilerin mali durumu, ülkenin genel ekonomik durumu ve tasarruf eğilimleri üzerinden yapılır.
Bu ölçümler, bağımsız anketler sonucu ortaya çıkar. Soruların cevapları pozitif veya negatif eğilimli olmak üzere ikiye ayrılır. Hesaplamalar yüzdesel oran üzerinden yapıldığı için pozitif cevap verenlerin yüzdelik diliminden negatif yanıt verenlerin yüzdelik payı çıkarılır.
Belirlenen kriterler ışığında bulunan denge katsayısı üzerine 100 eklenir. Her bir soru için ayrı yayılma endeksi oluşturulur ve sonrasında seçilen soruların yayılma endekslerinin aritmetik ortalaması alınarak veriye ulaşılır.
0 ile 200 arasında değer alabilen endeks için eşik değer 100’dür. Eğer endeksin ölçüm sonucu 100’ün üzerinde ise ülke ekonomisinin durumu, olumlu olarak yorumlanır. Yani tüketici güveninde iyimserlik vardır.
Tam tersi, 100’ün altındaysa ekonominin daraldığı ya da kötüye gittiği yönünde sinyal alınır. Bu da kötümserliği yansıtır ve dolayısıyla yatırım araçlarının değerini negatif etkiler.
Tüketici Güven Endeksi Nasıl Yorumlanır?
Yukarıda bahsetsek de tüketici güven endeksinin tipik olarak nasıl yorumlandığına tekrar bakalım. Beklentilerin üzerinde bir okuma olumlu, beklentilerin altında bir okuma ise olumsuz olarak değerlendirilirken bilinmesi gereken değerler vardır. Eğer endeks;
100’den büyük değer alırsa, tüketicilerin daha iyimser olduğunu,
100 seviyesinde kalırsa, tüketicilerin görüşlerinin değişmediğini,
100’ün altında rakamlar, tüketicilerde kötümserliği,
75’in altındaki okumalar orta derecede kötümserliği,
125’in üzerindeki okumalar ise orta derecede iyimserliği gösterir.
Endeks sayısında aydan aya değişimlere bakıldığında, beş puanın üzerindeki fark anlamlı olarak değerlendirilir. Önemli verinin yorumlaması, tipik olarak bu şekilde yapılır. Fakat görüşün doğruluğu için tüketici güven endeksinin yanında duruma bütün olarak bakılmalıdır.
100 eşiğinin üzeri okumalar, ülke ekonomisinin büyüdüğüne işaret etse de verinin önceki aylardaki durumuna da bakılmalıdır. Örneğin Ocak ayı verisi 115 gelir fakat rakam, önceki aya göre beklentilerden çok daha fazla düşüş gösterirse, bu olumlu yorumlanmaz.
Aynı zamanda tüketici güveninin diğer verilerle uyumlu olup olmadığına da bakılmalıdır.
Mesela enflasyon oranı çok yüksekken tüketici güven endeksinde kayda değer artış olması, sorgulanır. Yani yüksek ya da düşük bir verinin, finansal piyasalar için olumlu/olumsuz bir sürprize karşılık gelip gelmediği açık değildir.
Beklentilerin üzerinde bir okuma, daha yüksek tüketici harcamalarının habercisi olarak değerlendirilebilir. Fakat piyasalar, buna hem olumlu hem olumsuz tepki verebilir.
Şöyle ki:
Ekonomi, enflasyonun muhtemelen yüksek olduğu bir döngünün sonlarındaysa, beklenenden yüksek bir okuma enflasyon beklentilerini artırabilir. Beklentilerin artması, ABD Merkez Bankası’nın (FED) daha şahin bir politika izlemesine ve bu da finansal piyasaların olumsuz tepki vermesine neden olabilir.
Ekonomi durgunluktan çıkıyorsa ise beklenenden yüksek bir okuma ekonomiye güven aşılayabilir. Bu da piyasalar tarafından güçlü bir ekonomik ivme olarak kabul edilip pozitif tepki alabilir.
Tüketici Güven Endeksinin Yatırıma Etkileri Nelerdir?
Ülkemizde açıklanan tüketici endeksi dışında, diğer ülkelerde açıklanan ekonomik göstergelerin de takip edilmesi gerekir. Özellikle Michigan Üniversitesi ile Conference Board’un endeksleri, ABD ekonomik sağlığını gösterdiğinden önemlidir.
Bunların dışında göstergeler olsa da piyasaları çok fazla etkilemezler. Yine de ekonomik takvim uygulamalarından tüketici güven endeksi verilerini takip edebilirsiniz.
Böylece endekslerin sonuçlarını yorumlayabilir, olumlu veya olumsuz oldukları durumlarda portföyünüzdeki varlıklara göre yatırımlarınızı doğru şekilde yönetebilirsiniz.
Endeksin yatırıma etkileri denildiğinde göz önüne alınması gereken pek çok unsur vardır.
Nitekim endeks; üreticiler, satıcılar, yatırımcılar, bankalar ve hükümet tarafından yakından takip edilir. 5 puan altındaki endeks değişiklikleri çoğu zaman önemsiz bulunarak göz ardı edilirken, 5 ya da daha fazla olan hareketler çoğunlukla ekonominin yönünde bir değişikliğe işaret eder.
Mesela 5 puan ya da üzeri bir artış, hem ülkenin para birimi hem de hisse senedi fiyatlamalarında yukarı yönlü etki yaratır. 5 puan ya da üzeri bir düşüş ise para birimi başta olmak üzere piyasalarda baskı oluşturur.
Düşen tüketici güveni endeksi, üreticilere tüketicilerin perakende satın alımlardan, özellikle de finansman gerektiren büyük fiyatlı ürünlerden kaçınacağı yönünde işaret verir. Dolayısıyla üretici tarafında genel giderleri azaltıp yatırımları durdurma kararları alınabilir.
Benzer şekilde bankalar kredi verme faaliyetlerinde, ipotek başvurularında ve kredi kartı kullanımında bir azalma öngörebilir.
Düşen bir endeksle karşı karşıya kaldığında hükümetin vergi indirimi yapmak veya ekonomiyi canlandırmak için başka mali veya parasal önlemler almak gibi çeşitli seçenekleri vardır.
Tersine, tüketici güveninde artış olursa üreticiler üretimi ve işe alımları artırabilir.
Bankalar kredi talebinin artmasını bekleyebilir. Konut inşaatlarında artış kaydedilebilir ve hükümet, tüketici harcamalarındaki artışa bağlı olarak vergi gelirlerinde artış öngörebilir. Nihayetinde veri, takip edilmesi gereken en önemli göstergelerdendir.