Sosyoloji nedir sorusunun cevaplarına baktığımızda karşımıza ilk olarak “toplum bilim” yanıtı çıkmaktadır. Ancak bu kavram üzerine değil binlerce kelimelik makaleler, yüzlerce sayfalık kitaplar yazıldığını düşündüğümüzde toplum bilim sözcüğünün ne kadar yetersiz kaldığını rahatlıkla görüyoruz. Biz de bu nedenle sosyoloji nedir ile başlayacak ve alt başlıklarımızda konuyla ilgili merak edilen diğer hususlar üzerinde ayrıntılı olarak duracağız.
Sosyoloji Nedir? Kısaca Ne Demektir?
Sıklıkla karşılaştıkları “sosyoloji nedir” sorusu sosyologların cevap vermekte en çok zorlandıkları sorudur. Çünkü “toplum bilim” yanıtı yeterli gelmemekte ama soruyu cevaplamak için de dakikalar boyunca açıklama yapmaları gerekmektedir. İşte bu nedenle de mecburen tek kelimelik yanıtla konuyu kapatmaya çalışırlar. Ve sosyoloji alanında ihtisas yapan pek çok kişi gibi durumdan ister istemez rahatsız olurlar. Zira sosyoloji toplum bilim demektir demek, onu bir nevi önemsizleştirmek, hayatın ta kendisi olan kavramı basite indirgemek demektir. Peki, özellikle de ülkemizde gereken seviyede önemsenmeyen sosyoloji gerçekten nedir?
İki temel anlamda ele alınabilecek olan sosyoloji, akademik olarak kendi inceleme nesnesi olan özgün bir disiplin ve bu disiplinin sahip olduğu sistematik bilgi, özgül metodoloji ve kavramsal çerçeve külliyatı demektir. Konusu, sınırları ve amaçlarından gelen özgünlüğü ile sosyoloji, toplumsal dünyayı anlamaya ve açıklamaya yönelmiş bir bilim dalıdır. Öte yandan, toplumun bakış açısından sosyoloji, karmaşık, anlaşılması güç şeyler üreten ve pek fazla bilinmeyen bir alandır.
Nedeni de sosyoloji denildiğinde insanların aklına kalın kalın kitaplar, garip terimler ve belki de saçma teoriler gelmektedir. Ayrıca bazıları toplumun bir parçası olduğunu düşünerek, toplum bilim hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olduğunu varsaymaktadır. Fakat tahmin ettiğiniz üzere bu görüş son derece yanlıştır. Neticede sosyoloji her şeyden önce bilimsel bir uzmanlık alanıdır.
Sosyolojinin kullandığı nesnel dayanaklarının yanında metodolojik yönelimleri vardır. Buna ek olarak, sosyolojide tutarlı bir şekilde kullanılan hayal gücü bulunmaktadır. Daha açık söylemek gerekirse, bir sosyolog içinde bulunduğu zamanın dışında insanların geçmişte olaylara nasıl tepkiler verdiklerini ve gelecekte ne gibi değişimler geçirebileceklerini anlamak için imgeleme yeteneğini kullanır. İlaveten; sosyolojide herkesin bildiği değil de bildiğini sandığı konular irdelenmektedir. Anthony Giddens’ın da kitabında belirttiği gibi sosyolojinin herkesin bildiği şeyleri açıklıyor gibi görünmesi, araştırılan alanın sosyal dünyadan ayrı düşünülememesinden kaynaklanmaktadır.
Buna ek olarak, hepimizin “ben zaten biliyorum” dediği şeyler aslında yapılmış sosyolojik araştırmalara dayanmaktadır. Örneğin; boşanma sayılarının arttığını bir yerlerde duyduğumuz araştırmalardan biliyoruz. Çünkü sosyologlar bizim yerimize gündelik yaşamda nasıl davrandığımızı, alışkanlıklarımızın nelere bağlı olarak değiştiğini ve daha bilimum bağlantılı konuyu irdelerler. Kaldı ki bu irdelemeleri yaparken bilimsel gerçekleri baz alırlar. Kısacası; sosyoloji her yönüyle ihtiyaç duyulan bir bilim dalıdır.
Zira bizler toplumun birer parçası olsak da olaylar arasındaki bağlantıları kurmak, insanların ihtiyaçlarını ve isteklerini incelemek, davranış nedenleri üzerine düşünmek, değişen alışkanlıkları irdelemek gibi yönelimlerimiz yok. Değil bunları araştırmak, haklarında fikir bile yürütmüyoruz. Sonrasında da sosyoloji nedir sorusuna karşılık olarak “toplum bilim” cevabı ile yetiniyor, belki de “böyle bilim dalı mı olur” gibi düşüncelerle sosyolojinin önemini göz ardı ediyoruz.
Konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler için sosyoloji üzerine biraz daha konuşalım. Evet, çalışma alanı epey geniş olan bilim dalı, diğer bilimlerden de faydalanır. Mesela; psikoloji! Sosyoloji çalışmalarında psikolojiden büyük ölçüde faydalanır. Ayıca tarih, arkeoloji, din bilimi, coğrafya gibi alanlar da sosyolojiden ayrı düşünülemeyecek alanlar arasındadır. Latince “socius (arkadaş)” sözcüğünden gelen sosyoloji, 19. yüzyılda yaşayan Fransız filozof Auguste Comte tarafından kurulmuştur. Buna ek olarak bazı kaynaklarda, sosyoloji ilminin kurucusu olarak İbn-i Haldun gösterilmektedir.
Neticede Eski Yunan’dan Hristiyan ve İslam dünyasında yetişen pek çok fikir adamına varana kadar tarih boyunca pek çok kişi toplum hayatıyla ilgili görüşlerini ortaya koymuşlardır. Aristo, Eflatun , Niccola Machiavel gibi isimlerin yanında 9. yüzyılda yaşayan Türk düşünür Farabi ile Biruni de sosyolojinin önemli bilginlerinden kabul edilmektedir. Örneğin; Farabi El-Medinet-ül Fazıla kitabında, İbn-i Haldun ise Mukaddime’de toplumla ilgili görüşlerini kaleme almışlardır. Ve İbn-i Haldun, sosyal hayata dair düşüncelerini belirttiği bu kitapla sosyolojinin temellerini atmış ilk Türk düşünür olmuştur. Terimi ilk kez kullanan kişi ise az önce de söylediğimiz Auguste Comte’dir.
Peki, sosyoloji kitaplarından çıkartılmasıyla gündeme gelen Karl Marx? Aslına bakarsanız, Karl Marx Comte’den farklı olarak toplulukları, her türlü bağlantıdan ayrı, yalnızca maddi bağlarla birbirine bağlanmış insan grupları olarak ele almıştır. Weber ise çeşitli ülkelerin dini ve sosyal sistemleri hakkında çalışmalarda bulunmuş, vardığı sonuçları Marx’a kıyasla daha detaylı olarak öne sürmüştür.
Sosyolojinin kurucularından sayılan Fransız Emile Durkheim de Auguste Comte’nin hatalarını bularak bunları düzeltmeye çalışmıştır. Keza Fransız Sosyolojisi 19. yüzyılın sonundaki güçlü etkisini Durkheim’den ve onun kurduğu L’Année Sociologique isimli yayından almıştır. Deneyse sosyolojinin kurucusu F. Le Play, terimi beğenmeyerek Science Social terimini tavsiye etti.
Türk siyasetçi ve düşünür Prens Sabahaddin bu öneriye uyarak İlm-i İçtimai terimini kullandı. En iyi siyasi politik kitaplar arasındaki Türkçülüğün Esrarları eserinin yazarı Ziya Gökalp ise sosyoloji terimi yerine İçtimaiyat sözcüğünü kullanmayı tercih etti. Nitekim mason olduğu da bilinen Ziya Gökalp, Türkiye’de sosyolojinin iki kurucusu arasında gösterilmektedir. Sosyolojinin özellikleri ise şunlardır:
- Bireysel değil toplumsal sorunlarla ilgilenir,
- Sosyoloji bilimi, evrensel kurallar koyup, tanımlar yapmaz,
- Sosyoloji bilimi, olması gerekeni değil olanı inceler,
- Sosyoloji diğer bilim dallarıyla dayanışma içinde hareket eder,
- Sosyoloji bilimi olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurarak genellemelere ulaşır,
- Sosyoloji bilimi sistemli ve düzenli bilgiden oluşur,
- Sosyoloji bilimi pozitif bir bilimdir,
- Sosyoloji bilimi toplumları genel kural ve tanımlar eşiğinde ayırarak incelemez.
Bir de sosyolojinin pek çok alt dalı olduğunu da belirtelim. Ahlak Sosyolojisi, Aile Sosyolojisi, Bilgi Sosyolojisi, Göç Sosyolojisi, İktisat Sosyolojisi, Hukuk Sosyolojisi, Natüralist Sosyoloji, Medikal Sosyoloji, Sağlık Sosyolojisi, Hukuk Sosyolojisi, Tarih Sosyolojisi gibi…
Sosyolog Kimdir?
Konu sosyoloji olunca üzerinde durmamız gereken bir diğer nokta sosyologlar! Zira günlük hayatta sıklıkla duyduğumuz bir kelime bu! Ayrıca sosyoloji okumak isteyenleri de fazlasıyla ilgilendiriyor. Peki, kimdir bu sosyologlar? Tam da bu noktada sizlere sosyolog Aras Yumul’un tanımlamasından bahsetmek istiyorum. Prof. Dr. Aras Yumul sosyologları; toplumu, toplum ile bireyin karşılıklı ve karmaşık ilişkilerini anlamaya çalışan kişi olarak tanımlamıştır.
Ve toplumu anlamak derken, kişinin bakış açısını değiştirecek, ufkunu geliştirecek bir yolculuktan bahsettiğini söylemiştir. Çünkü sosyolog topumun kalbine doğru bir yolculuğa çıkmakta, görünenin altındakileri görmek için araştırmalar yapmaktadır. Üyelerinin anladığını sandığı toplumu gözlemleyerek, irdeleyerek ve bilimsel verilere dayanarak araştırmak sosyologların işidir. O toplumu gerçekten anlamaya çalışmakta ve bunu yalnızca kişisel görüşlerini baz alarak değil farklı bilim dallarından yararlanarak yapmaktadır.
Örneğin; insanların neden suç işlediğini, suç oranlarının nasıl azaltılacağını ve benzeri sayısız konu üzerine çalışmalar yapar sosyologlar. Kaldı ki yine zannedilenin aksine sosyoloji ile uğraşmak, en az diğer bilim dallarıyla uğraşmak kadar zor ve emek gerektiren bir iştir. Amaçları da gerçeklikleri ortaya koyarak daha iyi bir toplum idealine ulaşılmasına katkı sağlamaktır. İşte kısaca bahsettiğimiz bu nedenlerden dolayı da sosyolojiye ihtiyacımız vardır.
Sosyoloji Bölümü Mezunu Ne İş Yapar?
Sosyoloji ve sosyolog hakkında yukarıda detaylı olarak konuştuk. Peki, sosyoloji bölümünü seçmeyi düşünenlerin bilmesi gereken daha başka neler var? Mesela; bu alanda ihtisas yapmak için gereken nitelikler neler? Ya da sosyoloji bölümü mezunları için ne gibi iş imkanları vardır? Aslına bakarsanız, tıpkı iktisat bölümü gibi sosyoloji bölümü mezunları da çeşitli alanlarda çalışabilir.
Az önce de bahsettiğimiz; suçluluk, endüstri ve tarım sorunları, aile, köy-kent yerleşmeleri, siyaset hukuk sosyolojisi, nüfus bilim (demografi) gibi alanlarda uzmanlaşabilirler. Sosyologlar üniversitelerde akademisyen olarak kalabilir, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı gibi kamu kuruluşlarında görev alabilirler. Bunlara ek olarak, özel sektörde, özellikle de araştırma geliştirme şirketlerinde çalışabilirler. Ayrıca gerekli eğitimi alanlar felsefe grubunda öğretmenlik ve rehber öğretmenlik yapabilirler.
Peki, sosyoloji ne gibi niteliklere sahip olanlar için ideal bir alandır? Öncelikle bu alanda ilerleyebilmek için kişinin okumayı, araştırmayı ve kendini geliştirmeyi sevmesi gerekmektedir. İlaveten; yorum yapabilmek için iyi bir gözlemci olmaları, düşüncelerini net bir şekilde ifade edebilmeleri ve tarih, coğrafya, felsefe, psikoloji gibi yardımcı alanlara yatkın olmalılardır. Sosyal bilimlerin bir diğer gerekliliği olan matematik faktörü de unutulmamalı, analitik düşünce göz ardı edilmemelidir.
#Yaşam kategorisini keşfet
İçine girip , okumuş olduğum 12 ci web sayfası.
Bana çok güzel şeyler kattı ellerinize kollarınıza sağlık siz iyi bir araştırmacı ve makale yazarısınız.
Gerçekten sosyolojiyi çok iyi bir şekilde açıklamışsınız.Teşekkürler:)