Paratic Haber: Ekonomi, Finans RSS Interactive

Virginia Woolf Kimdir? Hayatı, Sözleri ve Eserleri

İngiliz feminist yazar ve eleştirmen Virginia Woolf, 20. yüzyılın en önemli isimleri arasındadır. Hem verdiği eserler hem de sıra dışı karakteriyle Virginia Woolf kimdir merak ediyorsanız, buradan öğrenebilirsiniz.
Virginia Woolf Kimdir? Hayatı, Sözleri ve Eserleri
YAYINLANMA ZAMANI
SON GÜNCELLEME
Yorum

Manik depresif ve şizofreni teşhisi konulan ünlü İngiliz yazar hakkında ne kadar şey biliyorsunuz? Tamam, Virginia Woolf’un bir feminist olduğunu duymuş olabilirsiniz. Ya da onun Kendine Ait Bir Oda isimli eserinde, eril toplumu ne kadar eleştirdiğini ve kadınlara seslerini duyurmaları için verdiği önerileri az çok biliyorsunuzdur. Peki, ya daha başka?

Hayatı “delilik” nöbetleriyle geçen ve kimilerine göre hastalığı sayesinde o kadar başarılı eserler verebilen Virginia Woolf’u daha yakından tanımaya ne dersiniz? Gelin, aşağıdaki başlıklarda İngiliz edebiyatının ünlü simasının biyografisini, kitaplarını, intiharını ve hakkındaki diğer gerçekleri bir bir inceleyelim.

Virginia Woolf Kimdir? Kısaca Bilgi

Virginia Woolf Kimdir? Kısaca BilgiVirginia Woolf kimdir sorusuna verilebilecek en basit cevap; yazar, eleştirmen ve yayımcıdır olacaktır. Fakat İngiliz yazarı gerçekten anlatabilmek ne kadar mümkündür orası gerçekten tartışılır. Zira o gerçekten farklı bir kişilik. Mesela; ya gayet aklı başında ya da tümüyle çıldırmış bir halde olurmuş Virginia Woolf! Ve bu krizler kuşların ona Yunanca şarkılar söylemesiyle başlar, bazen günler bazen de haftalar boyunca kendine gelemezmiş.

Küçük yaşta annesini kaybeden yazarın ilk travması bu olmuş, ardından da üvey ablasını, babasını ve çok sevdiği ağabeyinin acısını yaşamış. Hastalığının nedeni olduğu düşünülen bir diğer olay da küçük yaşta üvey ağabeyleri tarafından cinsel tacize uğramasıymış. Hatta hem feministliğinin hem de eşcinselliğinin nedeni olarak da bu durum gösterilmektedir. Eril dünyaya karşı duruşunu, henüz küçük bir çocukken erkek kardeşleri gibi okula gidemeyişine isyan ederek belli eden Woolf, bu nedenle Victoria devrinden de nefret etmiş.

Vincent van Gogh, Ernest Hemingway gibi intihar ederek hayatına son veren Virginia Woolf, hayatının büyük bölümünü ne zaman o sesleri duyacağını, ne zaman kendini kaybedeceğini düşünerek endişe içerisinde geçirmiş, belki de bu nedenle acımasızlığı ve sivri diliyle ünlenmiş. Kısaca paylaştığımız bu bilgilerden sonra şimdi de Woolf’un hayat hikayesine geçelim.

Virginia Woolf’un Hayatı

Virginia Woolf’un Hayatı25 Ocak 1882’de İngiltere, Middlesex – Kensington’da dünyaya gelmiş doğum adıyla Adeline Virginia Stephen. Victoria devrinin tanınmış yazarlarından Sir Leslie Stephen ile Julia Duckworth’un 5 çocuğundan dördüncüsü olarak doğan Virginia Vanessa, Julian, Thoby ve Adrian isimlerinde 4 kardeşe sahipmiş. Fakat hem annesinin hem de babasının ikinci evlilikleri olduğu için öz kardeşleri dışında George Duckworth, Stella Duckworth, Gerald Duckworth, Laura Makepeace ve Stephen isimlerinde 5 üvey kardeşi daha varmış.

O dönemlerdeki pek çok kız çocuğu gibi okula gönderilmeyen Virgina Woolf, düzenli bir eğitim hayatı olmasa da babasının yardımıyla kendini geliştirmiş. Hatta yazar olmaya daha küçük bir çocukken karar vermiş. Çok sevdiği ablası Vanessa ise hep bir ressam olmak istediğini söylüyormuş. Özel öğretmenlerden Latince ve Yunanca dersleri alan Woolf, kendisini babasının kütüphanesine kapatıyor ve saatlerce dışarı çıkmıyormuş. Fakat Voolf 13 yaşına geldiğinde kendi tabiriyle “olabilecek en büyük felaket” olmuş ve çok sevdiği annesi Julia’nın acı kaybını yaşamış. Ve geçirdiği ağır grip neticesinde hayata veda eden annesinin ölümü onu derinden etkilemiş.

Virginia Woolf Çocukluk Fotoğrafı;

Virginia Woolf Çocukluk Fotoğrafı Julia’yı kaybeden ailenin yeni annesi ise Woolf’un anne bir kardeşi Stella olmuş. Evin sorumluluğunu üstlenen Stella’yı annesi gibi seven Woolf, 15 yaşındayken onu da kaybedince ikinci kez yıkılmış. Halüsinasyonlar görmeye ve sesler duymaya başlasa da hastalığının ciddiyeti anlaşılmamış. 1904 yılında da babasını kaybeden Virginia, değişiklik için kardeşleriyle birlikte Bloomsbury semtinde bir eve taşınmış. Ve gerçekten de bu değişiklik sinir krizi geçiren Virginia’ya iyi gelmiş. Ayrıca özgürlükçü Bloomsbury ortamlarına girerek, buralarda sanat dünyasından farklı kişilerle tanışma fırsatı bulmuş.

Profesyonel olarak ilk kez 1905’te Times Literary Supplement’e eleştiri yazıları yazan Woolf, 1906’da dördüncü büyük kaybını yaşamış. Ve kendisinden yalnızca 1 yaş büyük olan Thoby’yi birlikte çıktıkları Yunanistan gezisinde tifodan kaybetmek onu şok etmiş. Ayrıca Thoby öldükten yalnızca 2 gün sonra ablası Vanessa’nın evlenmesiyle, biraz daha yalnız kalmış. Bunun üzerine yanında kalan tek kardeşi Adrian’la birlikte yeniden Bloomsbury bölgesinde yaşamaya başlamış.

13 yaşındayken kaybettiği annesi;

13 yaşındayken kaybettiği annesiAydınlarla takılmaya başlayan Woolf, ayrıca sosyete dünyasındaki hemcinslerinin katıldığı toplantılar düzenliyormuş. Etrafta sivri dili ve açık sözlülüğüyle tanınan Woolf, aynı dönemde Times Literary Supplement’in dışında Cornhil isimli bir dergi için de eleştiri yazıları yazıyormuş. 1909 yılında Lytton Strachey ile nişanlansa da kısa süre sonra anlaşamadıkları gerekçesiyle ondan ayrılmış. Bir yıl sonra depresyona giren Virginia, yayımlamayı düşündüğü ilk romanı The Voyage Out (Dışa Yolculuk) için gelecek tepkileri düşünüp kendini çıkmaza sokuyormuş. Aynı yıl doğum yapan kız kardeşi bebeğiyle fazlasıyla meşgulken, o eniştesiyle flört ettiği için suçluluk hissediyormuş.

1912’de ölen ağabeyi Thoby’nin arkadaşı da olan sol kanat siyaset kuramcısı Leonard Woolf ile tanışan Woolf, aynı yıl onunla evlenmiş. Gerçi Leonard’ın bir Yahudi olması antisemitist Virginia’yı endişelendiriyormuş ama yine de onunla evlenmeyi kabul etmiş. Cinsel açıdan pek tatmin edici bir evlilikleri olmasa da Leonard hayatı boyunca Virginia’yı gözetmiş ve onu hep desteklemiş. Karısı için bir basımevi kuran Leonard, Woolf’un kitaplarının yayımlanmasını da kolaylaştırmış.

Virginia Woolf Annesinin Kıyafetleriyle;

Virginia Woolf Annesinin Kıyafetleriyle1913’te yeniden rahatsızlanan Virginia, bir şişe uyku hapı yutarak intihara kalkışmış. Leonard’ın hastaneye yetiştirdiği Woolf’un midesi yıkanmış ve bakımı için tam 3 tane hastabakıcı görevlendirilmiş. Buna rağmen başa çıkılamayan Woolf, özel bir kliniğe kapatılmak zorunda kalınmış. 1915 yılına kadar süren nöbetin etkileri daha sonra azar azar kaybolmuş. Tam olarak deli denilemeyecek Woolf zaman zaman kendini kaybediyor, iyileştiği zamanlarda ise gayet aklı başında biri oluyormuş. Hatta yakınları onun delilik hallerini gördüklerinde, sevecen, muzip, zeki ve konuşkan Virginia’nın nasıl o hale gelebildiğine anlam veremiyormuş.

1913 ile 1915 yılları arasında en ağır ruhsal çöküntülerinden birini yaşayan Woolf’un bu durumu, bazı kaynaklara göre anne olamayacağını öğrenmesinden kaynaklanmış. Zira Leonard pek çok doktorla görüştükten sonra Virginia’nın hamile kalmasının sakıncalı olduğuna karar vermiş. İşte belki de bu nedenle yaşadığı çöküntüden kurtulması uzun zaman almış. Eşinin oyalanması için Hogarth Press isimli basımevini kuran Leonard, gerçekten de Virginia’nın bir şeylerle meşgul olup kendini daha iyi hissetmesini sağlamış.

Eşi Leonard Woolf ile Birlikte;

Eşi Leonard Woolf ile BirlikteHatta Hogart Press isimli baskı makinesiyle, 1920’lerde Freud’un ilk İngilizce çevirilerini yayımlamış. Ve Freud’la 1939’da tanışan yazar, onun hakkında “çok çekmiş yaşlı bir adam” yorumunu yapmış. The Voyage Out’tan sonra 1919’da Night and Day’i yayımlayan Woolf, 1922’de de Jacob’s Room’u yazmış. Aynı yıl Vita Sackville-West ile ilişki yaşamaya başlayan biseksüel Woolf’un birlikteliği 10 sene sürmüş ve Orlando isimli kitabını Vita Sackville-West’e adamış. 1925’te Mrs. Dalloway, 1927’de beğenilen romanı To The Lighthouse (Deniz Feneri), 1929’da A Room of One’s Own’u (Kendine Ait Bir Oda) yayımlamış Woolf. 1931’de ise The Waves (Dalgalar) okurla buluşmuş.

The Waves, düzyazı, şiir, roman ve tiyatro oyunu gibi türlerin bir nevi karışımı gibi olduğu için diğer romanlarından ciddi biçimde ayrılmış. Mrs. Dalloway ise yazarın adıyla birlikte anılacak bilinç akışı tekniğinin en başarılı örneği olarak gösterilmiş. 1937’de The Years’ı (Yıllar) kaleme alan Woolf, bu yıllarda savaştan fazlasıyla etkilenmiş. Zira aralarında eski nişanlısı Lytton Strachey’in de bulunduğu daha pek çok eski arkadaşı savaş sırasında hayatını kaybetmiş. Ayrıca Yahudilerden ırkçı denilebilecek kadar nefret etmiş olan Woolf, daha önceki tutumu için kendisini suçlamış.

Yaşlılık Dönemi;

Yaşlılık DönemiZira Hitler yönetimindeki Naziler, onun pek çok arkadaşını, çok sevdiği yeğeni Julian Bell’i ve daha pek çok kişiyi kaybetmesine neden olmuş. Faşizmi eleştirmek için 1935’te The Next War isimli bir makale yazan Virginia, 1936’da da komünizm yanlısı bir gazetede Why Art Follows Politics isimli yazısını yayımlatmış. İşte tam da bu nedenle Nazilerin kara listesine girerek, İngiltere’nin işgali durumunda hapse atılacak ilk kişiler arasına alınmış.

1941’de Between the Acts’i (Perde Arası) bitiren Woolf, romanını zorlanmadan yazmasına rağmen yine de durumdan hoşnut olmamış. Çünkü müsveddeyi okuyan Leonard’ın kitabı beğenmediğini düşünmüş. Bir yandan da aklını sürekli yeniden delireceği günün ne zaman geleceği sorunsalı kurcalıyormuş. O dayanılmaz seslerin ne zaman kulaklarını tırmalayacağını, hangi vakitte aklını yitireceğini düşünerek acı çekiyormuş.

Virginia Woolf’un Mezarı;

Virginia Woolf'un MezarıNe doğru düzgün okuyabilen ne de yazabilen Woolf, tamamen çıldırmaktan korktuğu için bir kez daha intihar etmeye karar vermiş. Fakat bu kez gerçekten de amacına ulaşacak, 59 yaşında hayata veda edecekmiş. Biri hayatı boyunca onu destekleyen eşi Leonard’a diğeri de kız kardeşi Vanessa Bell’e olmak üzere iki veda mektubu yazmış. Sonrasında da 28 Mart 1941’de bastonuyla evinin yakınlarındaki Ouse Nehri’ne kadar yürüyüp, eteklerine taş doldurarak sulara gömülmüş.

Kocasına bıraktığı veda mektubunda ise, Leonard’a yaptığı iyilikler için içtenlikle teşekkür etmiş. Fakat yeniden çıldırmak üzere olduğundan ve bu kez iyileşemeyeceğini bildiğinden dolayı yapabileceği en iyi şeyi yaparak ölmeyi seçiyormuş. Son olarak da birlikte onlar kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemediğini söylemiş. Ne var ki Virginia Woolf’un cesedi uzun süre boyunca bulunamamış. Bu nedenle de onun ölüp ölmediği günlerce merak edilmiş. Sonunda 19 Nisan 1941’de Virginia Woolf’un ölü bedeni nehir kıyısında bulunmuş ve cesedi yakılarak evinin bahçesindeki karaağaç altına gömülmüş.

Virginia Woolf’un hayatından ve Mrs. Dalloway kitabından uyarlanan film The Hours;

Virginia Woolf’un Eserleri

Virginia Woolf’un EserleriVirginia Woolf, romanlarının yanı sıra deneme ve eleştiri türünde de eserler vermiştir. İlk kitabı 1915 yılında yayımladığı Dışa Yolculuk olan yazar, daha sonra Gece ve Gündüz, Jacob’un Dünyası, Mrs. Dalloway, Deniz Feneri, Orlando, Dalgalar, Yıllar, Kendine Ait Bir Oda, Londra Manzaraları, Flush, Bir Köpeğin Romanı, Üç Gine, Perde Arası, Virginia Woolf’un Günlükleri ve Pazartesi ya da Salı isimli kitaplarını yayımlamıştır. Şimdi bunlardan birkaç tanesinden kısaca bahsederek, Woolf’un kalemiyle tanışmak isteyenlerin fikir edinmesini sağlamaya çalışalım.

Kendine Ait Bir Oda – 1929

Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf’un en kolay okunan kitaplarından biri olarak gösterilen Kendine Ait Bir Oda, yazarın feminist tarafını en açık şekilde belli ettiği eserlerindendir. Eril topluma karşı çıkan Woolf, kadınların edebiyat dünyasındaki yerinin neden yok denecek kadar az olduğunu sorgulamaktadır. Kadınların toplumdaki yerini tarihsel açıdan inceleyen yazarın şu sözü ise Kendine Ait Bir Oda denildiğinde akla gelen ilklerden biri oluyor. “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!”

Mrs. Dalloway – 1925

Mrs. DallowayVirginia Woolf’un en ünlü kitaplarından biri olan Mrs. Dalloway ise bilinç akışı tekniğinin en başarılı örnekleri arasında gösterilmektedir. Romanın başkarakteri Mrs. Dalloway, lezbiyen bir kadındır ve kitapta belirli bir olay döngüsü bulunmamaktadır. Kısaca Woolf, Mrs. Dalloway’in bir gün içinde yaşadıklarını ve iç dünyasını, geriye dönüşlerle anlatmaktadır.

Dalgalar – 1931

Dalgalar1931 yılında yayımlanan Dalgalar’da o zamana kadar yapılmamış bir şey yapmak istediğini söyleyen yazar, bu kitabında düzyazı, şiir, roman ve tiyatro oyunu türlerini aynı anda kullanmıştır. 3 erkek ve 3 kadının hayat hikayelerinin anlatıldığı Dalgalar’da yazar, dış dünyayı bildiğimiz haliyle değil kişilerin iç dünyalarındaki halleriyle yansıtmış. Bilin akışı tekniğiyle yazılan en önemli eserlerden biri olarak gösterilen kitap, pek çok kez düzeltilerek ancak iki yıl içinde tamamlanabilmiş. Ve eşi Leonard, ünlü ismin mezar taşına, kitabın sonundaki “Kendimi sana doğru savuracağım, yenilmeksizin ve boyun eğmeden, ey ölüm!” cümlesini yazdırmış.

Orlando: Bir Yaşam Öyküsü – 1928

Orlando: Bir Yaşam ÖyküsüOrlando’nun biseksüel sevgilisi Vita Sackville-West’e ithaf ettiği kitabıdır. Sahte bir biyografi kitabı olarak da tanımlanan eserde, Orlando sürekli kimlik değiştirmekte, erkek olarak başladığı hayatına kadın olarak devam etmektedir. Mesela; 16. yüzyılda soylu bir ailenin oğlu olarak doğmuş, birkaç yüzyıl sonra ise yazar olan bir kadına dönüşüvermiştir. Değişken ruh halleri ve kimlikleriyle sıra dışı bir roman olan Orlando: Bir Yaşam Öyküsü, Virginia Woolf’un eserlerini okumak isteyenler için kesinlikle iyi bir seçim olacaktır diyebilirim.

Virginia Woolf Sözleri

Virginia Woolf Sözleri59 yaşında kendini Ouse Irmağı’nın sularına bırakarak ölmeyi tercih eden İngiliz feminist yazarın, birkaç ünlü sözünü paylaşarak yazıyı nihayete erdiriyoruz. İşte hem bir deli hem de bir deha olan Virginia Woolf’un ünlü sözlerinden birkaç tanesi:

Virginia Woolf Sözleri Nefretİyi olduğu dönemlerde gayet konuşkan ve şakacı biri olan Woolf, bazen de huy değiştirerek acımasız ve kırıcı birine dönüşüyormuş. Ve onun bu durumu, delireceği korkusundan kaynaklanıyormuş.

Virginia Woolf Sözleri Bir Kadın OlarakKadınların bir kenara atılmasına, ezilip hor görülmelerine her zaman karşı çıkmış feminist yazar.

Virginia Woolf Sözleri Onurlu YaşamakVirginia Woolf’un en etkileyici sözleri arasında! Çünkü o bütün o acımasızlığının altında, mutlu olmak isteyen naif bir kadın.

Virginia Woolf Sözleri Kocasına Veda MektubundanÜnlü kişiliğin, hayatındaki en büyük destekçisi eşi Leonard’a bıraktığı mektuptan alıntı cümleler.

Virginia Woolf Sözleri Zihin ÖzgürlüğüEn iyi kitap alıntıları listemizde de yer alan bu söz, Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda isimli kitabındaki etkileyici cümleler arasında.

Virginia Woolf Sözleri Kendine Ait OdaBu söze sonuna kadar katıldığımı belirtiyor ve her kadının Kendine Ait Bir Oda’yı okumasını öneriyorum.

Delilik nöbetleriyle, intihar girişimleriyle, acı kayıplarla, başkaldırılarla ve mükemmel bir yaratıcılıkla geçmiş Virginia Woolf’un 59 yıllık ömür yolculuğu. Sonunda da yenilmeksizin ve boyun eğmeden gittiği ölümüyle son vermiş yaşamına! Tıpkı mezar taşında yazdığı gibi!

Size daha iyi hizmet verebilmek için Yasal Mevzuat çerçevesinde, veri politikalarımızda belirtilen amaçlarla sınırlı olmak üzere çerezler (cookies) kullanıyoruz. Detaylı bilgi ve izin iptali ile ilgili olarak Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.

Ayrıntılar
Sponsorlu | 2024/3Ç Kar/Zarar 39.98%/60.02%
Hesabınızı şimdi oluşturun!
Kolay kayıt, hızlı işlem ve uzman analizlerle başarıya giden yolda lider adımı atın.