Victor Hugo kimdir denildiğinde akıllara gelen ilk cevap, muhtemelen dünya klasikleri listesinde de yer alan Sefiller ile Notre Dame’ın Kamburu isimli romanların yazarıdır olacaktır. Peki, Fransız edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan Victor Hugo hakkında daha başka neler biliyorsunuz?
Mesela; ünlü kişiliğin edebi ününü ilk olarak şiirlerinden kazandığını duymuş muydunuz? Ya da Bir İdam Mahkumunun Son Günü isimli eserinin intihar takıntılı Albert Camus üzerinde derin etkiler bıraktığını? Eminim ki Victor Hugo hakkında bu ve bunlar gibi daha pek çok bilmediğiniz şey vardır. O halde gelin, ünlü kişilik hakkında bilinmeyenlerden konuşmaya hemen başlayalım.
Victor Hugo Kimdir? Kısaca Bilgi
Victor Hugo’nun hayat hikayesini incelemeye başlamadan önce ünlü Fransız hakkındaki bilinmeyenlerden biraz daha konuşalım diyorum. Zira o pek çok kişi tarafından yazar olarak tanımlanmasına rağmen bundan çok daha fazlasını ifade etmektedir. Mesela; Victor Hugo edebi kişiliğinin yanı sıra aynı zamanda Fransa’da demokrasiye yön veren politik bir figür de olmuştur. Ayrıca insan hakları savunucusu ve devlet adamı nitelikleriyle de karşımıza çıkan Victor Hugo, halk tarafından kahraman olarak görülmüş, toplumsal çalışmalarıyla insanların sempatisini kazanmıştır.
Victor Hugo kimdir sorusuna verilebilecek bir diğer sıra dışı cevap ise onun Sefiller isimli romanında tam 823 kelimeden oluşan uzun mu uzun bir cümlesinin bulunmasıdır. Kitaplar hakkında ilginç bilgiler arasında da yer alan bu hususa ek olarak bir de yazarın yaşlanma takıntısı olduğunu söylemeliyim. Evet, Victor Hugo yaşlanmaktan feci şekilde korkuyor, zamanın etkilerine karşı koyabilmek için her sabah soğuk suyla duş alıyormuş. Ayrıca her daim bakımlı ve şık olan Hugo, sesinin güzelliği için de çiğ yumurta yiyormuş. Sonuçta; Victor Hugo hakkında bilmediğiniz diğer şeyleri öğrenmek için binlerce kişinin katıldığı bir törenle Paris’te son yolculuğuna uğurlanan sevilen kişiliğin hayatını incelemelisiniz derim.
Victor Hugo’nun Hayatı
26 Şubat 1802’de Fransa, Besançon’da Joseph Léopold Sigisbert Hugo ile Sophie Trébuchet çiftinin üçüncü oğulları olarak dünyaya gelmiş. 1978 doğumlu Abel Joseph Hugo ile 1980 doğumlu Eugène Hugo isimlerinde iki ağabeyi olan ünlü kişiliğin çocukluğu, Fransa’da siyasi karmaşanın yaşandığı dönem içerisinde geçmiş. Babası Fransa İmparatorluğu’nun en parlak dönemlerini yaşadığı Napolyon zamanında orduda general olarak görev yapıyormuş. Ve ebeveynleri arasındaki anlaşmazlık, Victor’un annesinden uzakta daha çok babasının yanında kalmasına yol açmış.
Ayrıca Hugo çocukluğunda babasının mesleği nedeniyle Alplerden Akdeniz’e varana kadar pek çok farklı yer görmüş. Eğitiminin ilk yıllarını İspanya’daki bir aristokrat okulunda tamamlayan Victor, doğuştan soylu olmadığı için buradaki akranlarıyla sık sık sorun yaşamış. Aristokrat arkadaşları tarafından dışlanması, ileriki zamanlarda onun siyasi görüşlerindeki en etkili şeylerden bir olacakmış. Zira henüz küçük bir çocuk olmasına rağmen, yaşadıkları yüzünden aristokratlara karşı antipati duymaya başlamış. Mezun olduktan sonra Paris Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuş fakat hem ülkedeki karışıklık hem de ailesinin maddi durumu nedenlerinden dolayı eğitimini tamamlayamamış.
Victor Hugo’nun Çocukluğu;
Üniversite eğitimini yarım bıraktıktan sonra edebiyata yönelen Victor, aynı dönemlerde hem annesini kaybetmiş hem de şiir yazmaya başlamış. Ve yazdığı şiirler kraliyet tarafından beğenilince, düzenli bir maaşa bağlanarak maddi sorunları çözülmüş olmuş. Kraliyetten yana yazdığı şiirleri sayesinde rahatlayan Hugo, yirmili yaşlarında olmasına rağmen adını duyuruyor, edebiyat dünyasında yavaş yavaş nam salıyormuş.
1821 yılında çocukluk aşkı Adele Foucher ile evlenmiş ve Leopold ismini verdikleri ilk çocukları dünyaya gelmiş. Fakat çocuk çok uzun süre yaşayamamış ve 1 sene sonra doğan kızlarına Leopold’un anısına Leopoldine adı verilmiş. 1824 yılında romantik sanatçıları bir araya toplayarak La Muse Française isimli dergiyi kuran Hugo, 1827’de de Cromwell isimli oyununu yazmış.
Ve bu oyunun önsözünde Romantizm akımının ilkelerinden bahsetmiş. 1930’da Hernani isimli oyunuyla büyük bir çıkış yapan genç yazar, hem ülkede hem de dünya çapında tanınan bir isim haline gelmiş. İzleyicilerin salonlardan hayranlıkla çıktığı oyun, aynı zamanda dönemin klasik sanatçıları ile romantik sanatçıları arasında fikir ayrılıkları yaşanmasına neden olmuş. Ayrıca bir başkaldırı niteliğinde olan oyun, Hugo’yu liberallere daha çok yaklaştırmış.
1831’de Victor Hugo Notre Dame’ın Kamburu isimli ilk romanını yayımlamış ve şu an dünya klasikleri arasında yer alan kitap, başarılı ismin ününü biraz daha arttırmış. 1841’de Fransız Akademisi’ne seçilen Hugo, 1845’te de Soylular Meclisi’ne aday gösterilmiş. Bu dönemde ünlü kişiliğin hayatında yaşanan bir diğer önemli olay ise kızını kaybetmesi olmuş. 1843’te Leopoldine ismini verdiği kızının yeni evlendiği kocasıyla birlikte çıktıkları gemi yolculuğunda boğularak ölmesi Hugo’yu derinden etkilemiş. Ve gazetelerden öğrendiği bu acı olaydan sonra ünlü edebiyatçı, uzunca bir süre (1952’ye kadar) hiçbir eser vermemiş.
Victor Hugo’nun Akıl Hastanesine Yatırılan Kızı Adele;
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ortaya çıkan ve şiddetini gittikçe arttıran 1848 İhtilalleri’nde Cumhuriyetçilerin safında yer alan Victor Hugo, politika dünyasına girerek parlamento üyeliğine de seçilmiş. Fakat 1851’de darbeyle birlikte III. Napolyon iktidara gelince ülkeyi terk ederek Brüksel’e kaçmak durumunda kalmış. 1870 yılına kadar sürgün hayatı yaşayan Victor Hugo, Channel Adaları, Jersey, Guernsey gibi yerlerde yaşamış. Ve bu dönemde ünlü romanı Sefiller’e başlayarak 1862 yılında başyapıt niteliğindeki eserini yayımlamış. Büyük ilgi gören roman, kısa süre içerisinde yabancı dillere çevrilmiş ve Hugo’nun ünü tüm dünyaya yayılmış.
1868 yılında eşi Adeleyi kaybeden yazar, Fransız-Alman savaşının bitmesi ve cumhuriyetin kurulmasının ardından Paris’e dönmüş. Yani 1870 yılında Paris Prusya tarafından kuşatıldığı sırada buradaymış. Ve kıtlık yüzünden hayvanat bahçesindeki hayvanların kesilip yendiği dönemleri günlüğünde “bilmediğimiz şeyleri yiyorduk” gibi ifadelerle anlatmış. Bu dönemde ayrıca Korkunç Yıl isimli şiirini yazmış ve ulusal bir kahraman olarak nitelendirilmeye başlamış.
19 Yaşında Ölen Kızı Leopoldine ile Kocası;
1872 yılında daha önce evlenmek için Amerika’ya kaçan kızı Adèle akıl sağlığını yitirmiş bir vaziyette geri dönmüş. Ve bu hikaye 1975 yapımı The Story of Adele H. İsimli filmin ilham kaynağı olmuş. 1871 ve 1873’te ise iki oğlunu da kaybetmenin acısını yaşamış. 1876’da yeni oluşturulan senatoya seçilen Victor Hugo, buradaki üyelerle anlaşamayarak kısa süre sonra görevinden istifa etmiş.
Victor Hugo’nun Ölümü;
Bu dönemlerde idam cezasının kaldırılmasından sanatçıların telif haklarının korunmasına varana kadar çeşitli kampanyalarda öncü olarak yer almış. Ve hem telif hakları yasası hem de idam cezasının kaldırılması için yaptıkları başarıyla sonuçlanmış.
1878 yılında hafif bir felç geçiren Hugo, 1882 yılında 80. doğum gününü kutlamış. 25 Şubat’ta yazara hediye edilen bir vazoyla başlayan kutlamalar, 27 Şubat’ta ülke tarihinin en büyük geçit törenlerinden birinin yapılmasıyla son bulmuş. Evinin penceresinden gösteriyi izleyen Hugo onuruna saatler boyunca yürüyüş yapılmış. Ve sevilen ismin oturduğu sokağın adı Avenue Victor-Hugo olarak değiştirilmiş. 1883 yılında sadık metresi Juliette Drouet’inin acısını da yaşadıktan sonra 1885 yılında zatürreye yakalanmış.
1833 yılında başlayan ve 50 yıl boyunca süren yasak aşk Juliette;
22 Mayıs 1885’te 83 yaşındayken kendi ülkesinde hayata veda etmiş. Paris’te düzenlenen cenaze törenine iki milyondan fazla seveninin katıldığı törenle Hugo, Emile Zola ve Alaxandra Dumas gibi önemli isimlerin bulunduğu Panthéon’daki mezarlığa defnedilmiş. Victor Hugo ölmeden önce yazdığı son cümlelerinde ise Tanrı’ya inandığını, hiçbir kilisenin onun için ayin düzenlemesini istemediğini, fakirlere 50.000 frank bıraktığını, onların kullandığı cenaze arabasıyla nakledilmek istediğini ve bütün ruhlardan dua etmelerini rica ettiğini belirtmiş.
Victor Hugo’nun Edebi Kişiliği
Fransız romantizminin en ünlü isimlerinden biri olan Victor Hugo, Charles Dickens, Fyodor Dostoyevski, Oscar Wilde, Albert Camus ve Tolstoy gibi pek çok ünlü edebiyatçıyı etkilemiştir. Roman, tiyatro ve şiir türünde eser veren sanatçı, ayrıca romantik dramın kurucusu olarak da gösterilmektedir. Hernani isimli oyunuyla romantik ile klasik akım savunucuları arasında bir savaş çıkmasına yol açmış fakat sonunda kazanan romantikler olmuştur.
19. yüzyıl Fransız edebiyatının en büyük ismi olarak bilinen Hugo, ilk başta şiirleriyle tanınsa da daha sonra yayımladığı Notre Dame’ın Kamburu ile büyük bir roman yazarı olarak görülmeye başlamıştır. Ancak en büyük başarısını tüm dünyada ses getiren Sefiller isimli başyapıtıyla yakalamış ve bu eseriyle uluslararası alanda ün kazanmıştır. Ayrıca Deniz İşçileri gibi toplumsal ve siyasi sorunlardan bahsettiği kitaplar da yazmış, hemen hepsi ilgiyle karşılanmıştır.
Victor Hugo’nun Eserleri
Fransız edebiyatının en çok ürün veren yazarları arasında gösterilen Victor Hugo; hem şiir hem oyun hem de roman yazarı olarak büyük başarı yakalamıştır. Romantizmin öncülerinden olan ünlü isim denildiğinde akla ilk olarak Sefiller gelse de Hugo’nun daha pek çok önemli eseri bulunmaktadır.
Örneğin; Odes et poésies diverses (1822 – Odlaɾ ve Çeşitli Şiirler), Nouvelles Odes (1824 – Yeni Odlar), Odes et Ballades (1826 – Odlar ve Baladlar), Les Orientales (1829 – Doğulular), Les Feuilles d’automne (1831 – Sonbahar Yaρrakları), Les Chants du crépuscule (1835 – Şafak Türküleri), Les Voix intérieures (1837 – Gönülden Sesler), Les Châtiments (1853 – Azaplar), La Légende des siècles (1859 – 1877 – 1883 – Yüzyılların Efsanesi), Les Chansons des rues et des bois (1865 – Sokak ve Orman Şarkıları), L’Année terrible (1872 – Korkunç Yıl), L’Art d’être grand-père (1877 – Büyük Baba Olma Sanatı), Le Pape (1878), La Pitié suprême (1879) ve Dieu (1891 – Tanrı) bilinen şiirleridir.
Sefiller ve Noter Dame’ın Kamburu dışındaki romanları ise İzlanda Hanı (1823), İdam Mahkumunun Son Günü (1829), Deniz İşçiler (1866), Doksan Üç İhtilali (1874), Bug-Jargal (1818), Claude eGueux (1838) isimli eserlerdir. Ayrıca Cromwell (1827), Hernani (1830), Ruy Blas (1838), Les Burgraves (1843) gibi oyunları da bulunmaktadır.
Tam da bu noktada kısaca değinmek istediğim bir diğer konu da Victor Hugo’nun Hz. Muhammed için yazdığı dizeler. Evet, özellikle de Hristiyan dünyasında tartışma konusu olan dizelerin, Victor Hugo’nun sürgün döneminde yazmaya başladığı Yüzyılların Efsanesi isimli destanda yer aldığı söylenmektedir. Fakat Hugo’nun İslam, Muhammed, Allah ve Kuran ile ilgili yazdığı dizeler o dönemler eserden çıkartılarak yayımlanmıştır.
Aradan uzun zaman geçtikten sonra ise bu dizeler 1985 yılında Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi tarafından yayımlanmış, geçtiğimiz yıllarda da Hz. Muhammed için yazılan dizeler dilimize çevrilmiştir. Son olarak; Victor Hugo’nun Müslüman olup olmadığı konusunda pek çok yorum yapıldığını ancak bu konuda kesin bir bilgi bulunmadığını belirtmek isterim.
Victor Hugo Şiirleri
Fransa’da daha çok şair kimliğiyle tanınan ünlü ismin birkaç şiirini sizinle de paylaşmak istedik. İşte başarılı şairin Dilenci ve Ağlamak için Gözlerden Yaş mı Akmalı şiirlerinden küçük dizeler:
Dilenci
Ağlamak için Gözlerden Yaş mı Akmalı
Victor Hugo Sözleri
Ünlü kişilik hakkında bu kadar konuştuktan sonra birkaç sözünü paylaşmasak olmazdı diyor ve hemen Victor Hugo’nun bilinen sözlerine geçiyoruz.
Bu sözün doğruluğuna yürekten inanın ve “gelen gideni aratır” saçmalığından korkmayarak hayatınızda gereken temizliği yapın derim.
Katılıyor musunuz? Gerçi nefret uzak durmamız gereken bir duygu ama şayet nefret ettiğiniz birileri varsa; bu umutsuzca onlara benzemek isteyişinizden kaynaklanıyor olabilir mi?
Gerçekten de öyle! İnanmıyorsanız; affetmenin belki daha önce hiç düşünmediğiniz olumlu etkileri nelermiş, öğrenmelisiniz derim.
Victor Hugo’nun bu sözü size de Kim O Deme isimli ünlü Özdemir Asaf şiirini hatırlatmadı mı?
Demek ki onu unutan kişi fazlasıyla değerliymiş!
Bir cumhuriyetçi olarak da karşımıza çıkan Victor Hugo, liberal düşünceleriyle de dikkat çekmiştir.
Victor Hugo kimdir sorusunu cevaplarını incelediğimiz yazının da sonuna geldik. Ve yaşarken büyük bir üne kavuşmuş ünlü kişilik hakkında bilinmeyenleri öğrendik. Peki, tüm bu öğrendiklerinizden sonra Victor Hugo’ya olan hayranlığınız artmadı mı?