Malumunuz para ve onun getirdiği kudret, maalesef ki günümüzün en önemli değerlerinden biri olmuş durumda. Hal böyle olunca, onun gücünden nemalanmak isteyen yahut tamamen rant düşüncesiyle hayatını idame ettirmeye çalışan insanlar da günden güne artmakta. Tabii ki, gündelik hayatta karşımıza çıkması muhtemel bu tiplerin, beyazperde ve televizyona aktarılması da kaçınılmaz bir süreç olarak karşımıza gelmektedir. Yeri geldiğinde entrika dolu dizilerin en kötüleri olarak karşımıza çıkan paragöz karakterler, yeri geldiğinde ise üzerine giydikleri mizahi zırhla izleyenlerine bolca kahkaha vadetmektedir.
Özellikle bizim ülkemizdeki gibi oldukça uzun soluklu dizilere sahipseniz, muhakkak ki ilgi çekici karakterlere ihtiyacınız olacaktır. Bunu da yapmanın en kolay yolu, hırslı ya da nevi şahsına münhasır karakterlerle ana konuyu desteklemek olacaktır. Sahi, en sıkı entrika dizisinde dahi para aşkıyla yanıp tutuşan o doyumsuz karakterler en fazla ilgiyi çeken olmuyor mu?
Paragöz olmak, paranın peşinden fütursuzca gitmek, çağımızın en büyük hastalıklarından olsa da, bu tipleri ekranlarda görmek kuşkusuz ki muazzam bir haz vermektedir. Onlara yeri geldiğinde kızsak da yeri geldiğinde de gülmekten kendimizi alamıyoruz. Pekâlâ, kim onlar? Ceplerinde akrep olan ya da ellerindeki üç kuruş parayla asla yetinmeyi bilmeyenler… Dilerseniz, Türk dizi tarihinin en paragöz karakteri ile sizi baş başa bırakıp, sağlam bir nostaljiye birlikte atılalım.
24 Çaycı Hüseyin ve Şükrü (Alparslan Özmol ve Şükrü Koruyucu – Ayrılsak da Beraberiz & Çocuklar Duymasın)
Bu ikiliyi birbirinden ayrı düşünmek neredeyse imkânsız.Nitekim onların, Ayrılsak da Beraberiz’de başlayan birlikteliliği daha sonrasında Çocuklar Duymasın’a uzanmış ve onlar yine ucuz yoldan köşeyi dönmenin başarısız planlarını izleyiciye aktarmışlardır. Gelgelelim ki Çaycı Hüseyin ve Şükrü ikilisi şeytanın bacağını hiçbir zaman kıramayanlar sınıfının en gözde üyelerinden olmayı da ihmal etmemişlerdir.
Onlar her bölüm, kurnazca planlarla, yattıkları yerden zengin olmak için çabalarken, hayatta onlara her daim çelme takmaktan geri durmamıştır. Onların at yarışı ile başlayan ve sonrasında futbol bahsine kadar uzanan macerası, zaman zaman sonuca ulaşıyormuş gibi gözükse de bölüm sonunda hep büyük bir hüsrana dönüşmüştür. Onların saf duruşu ve özellikle samimiyetlerini karşı tarafa aktarmadaki başarıları, zengin olamasalar dahi birçok hayran edinmelerine olanak sağlamıştır.
23 Tankut Sıkıcan (Okan Çabalar – Şenyuva)
Tankut Sıkıcan için ne kadar methiye düzsek az. Okan Çabalar’ın üst düzey oyunculuğuyla hayat bulan ve Türk dizi tarihinin gördüğü en cimri karakterler listesinin başında yer alan Tankut Sıkıcan, soyadının hakkını sonuna kadar vermeyi asla ihmal etmeyenlerden. Nitekim o, cebinden çıkacak 1 kuruşun bile hesabını yapan, sırf maliyeti çok diye sevgili yapmayı reddeden ve bu nedenle para harcaması imkânsız olan hayali sevgilisiyle birlikte olmayı seçen, oldukça nevi şahsına münhasır bir karakterdir.
Buna da Bakın: En İyi Gençlik ve Üniversite Filmleri Listesi
Toplamda 20 bölüm süren Şenyuva dizisinin en akılda kalıcı detaylarından biri olan Tankut Sıkıcan, göründüğü her sahnede kahkahayı beraberinde getirmesinin yanı sıra, izleyenlerine, “Nasıl daha az para harcanır” dersini de adeta incelikle aktarmaktadır. Eğer ki mizahi unsurları oldukça bol olan bu diziyi hala izlemediyseniz, Okan Çabalar’ın başrol oyuncularının dahi önüne geçen mükemmel performansının yüzü suyu hürmetine bir an önce başlamanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Belki bu vesileyle, Tankut Sıkıcan’ın tasarruf yöntemlerinden birkaçını da uygulamaya koyabilirsiniz!
22 Selahattin Çakaler (Olgun Şimşek – Yalan Dünya)
Sit-comların özgün kalemi Gülse Birsel’in karakter yazmadaki ustalığı, artık sağar sultan tarafından bile duyulmuş vaziyette. Tabii durum böyle olunca onun yazdığı her bir karakterin de kült olmaması kaçınılmaz bir süreç halini alıyor. Gülse Birsel’in ikinci dizisi olan ve Kanal D ekranlarında ekrana gelen Yalan Dünya’nın en fazla adından söz ettiren karakterlerinin başında ise şüphesiz Olgun Şimşek’in hayat verdiği Selahattin Çakaler gelmektedir.
Kendisini zengin bir aileye iç güveysi olarak kabul ettiren ve o ailenin işlerinin başına geçerek sınıf atlayan bir Anadolu çocuğu olan Selahattin, her ne kadar bu aileden kopmak istese de Cihangir’de yaşıyor olmanın getirilerinden dolayı, onların tüm buyruklarına boyun eğmek durumundadır. Nitekim o, bileğinin gücünden ziyade zihninde barındırdığı cin fikirlerinden dolayı zenginliği tatmış ve paranın gücüne âşık olmuş biridir. Durum böyle olunca da onun tüm sonradan görme haleti ruhiyesi, başlı başına bir komedi unsuru olarak, dizi takipçilerinin kahkaha atmasına olanak sağlamıştır. Kabul edelim ki, Yalan Dünya bir Avrupa Yakası olmayı başaramamıştır. Ancak Selahattin Çakaler’in kendine has kurnazlıkları ve paranın kokusunu daha sokağın başınayken duyan tavrı sayesinde, kendini zevkle izletmeyi de başaran bir dizi olmuştur.
21 Batık Osman (Yalçın Menteş – Yalancı Romantik)
Yalancı Romantik, başrollerini Hakan Yılmaz ve Ebru Cündübeyoğlu’nun paylaştığı ve evli bir çiftin özel hayatını merkezine alan, romantik-komedi türündeki bir sit-com. Zekice esprileri ve dinamik yapısıyla, ülkemizde sit-comlar arasından başarıyla öne çıkan dizinin anlatısını güçlendiren ve mizahi atmosfere birebir etki eden bir isim var ki, adeta dillere destan!
Tatlı Kaçıklar dizisinden tanıdığımız Yalçın Menteş’in hayat verdiği Batık Osman, kendi deyimiyle anmak gerekirse Bahtsız Osman, köşeyi dönmek adına her yolu deneyen ve şans oyunlarının müptelası olan modern bir dolandırıcıdır. Onu modern bir dolandırıcı olarak tanımlamamızın başlıca sebebi, Batık Osman’a hiç kızamıyor oluşumuz. Çünkü o yaptığı türlü hınzırlıklara rağmen, her daim sevimli duruşu ile üste çıkmayı başaran ve bu yapısıyla da kahkahayı beraberinde getiren bir karakterdir. Böylelikle onun zengin olmak adına attığı her adım, izleyen herkese eğlenceli dakikalar vaat ederken, bu amaç uğruna ortaya konmaması gereken yöntemler de adeta birer birer sıralanmaktadır.
20 Cengiz ve Kirli (Peker Açıkalın ve Kadir Çöpdemir – Ekmek Teknesi)
Bu para bizi bozmasın be Cengiz!
Belki de bu listenin en naif iki karakteriyle baş başayız. Esasen Kirli, parayla pulla pek işi olmayan ancak Cengiz yüzünden kendini sürekli olarak bir alaverenin içinde bulan kendi halinde biridir. Ancak Cengiz’in herkesi, her koşulda dolandırmaya yatkın duruşu ve onun bu esnada en yakınında Kirli’nin olması, bu iki ismi ayrılmaz bir ikili haline getiriyor. Sahi, Ekmek Teknesi’nin tüm o sıcacık yapısı altında seyreden Kirli ve Cengiz’in maceralarını hangimiz özlemedik ki? Küçük bir balıkçı kulübesinden çıkıp, maceradan maceraya atılan bu iki isim, her ne kadar zengin olma hayali kursa da, fakirlikten de pek şikâyetçi olmayıp, hayatın onlara verdiğiyle yetinmesini bilmektedir. Çünkü bu iki isim en başta, Nusret Baba’nın ekmeğini yemektedir. O ekmek, öyle bir nimettir ki; yiyene sevgiyi ve dürüstlüğü aşılamaktadır.
Tavsiye Ederiz: Oynadığı Karakterle Özdeşleşen Oyuncular
Bir döneme damga vuran ve naif yapısıyla herkesin saygısını kazanan Ekmek Teknesi için, tam bir aile dizisi demek en doğru tanım olacaktır. Ancak tüm bu aile yapısının yanında, yaramaz çocuk edasıyla oradan oraya koşturan ve paranın kudretine kendilerini bırakmak isteyen Kirli ve Cengiz’in maceraları da bir o kadar ilgi çekmektedir.
19 Songül Umman (Ece Özdikici – Poyraz Karayel)
Yakın bir zamanda ekranlara veda eden Poyraz Karayel’de, çevirdiği entrikalarla adından söz ettiren öyle destansı bir karakter vardı ki onu bu listeye koymamak haksızlık olurdu. Sadreddin’in karısı olan Songül, Bahri Baba’nın gelini olarak geldiği malikâneden gitmemeye öylesine kararlıdır ki bunun için elinden geleni asla ardına koymayacaktır. O, bir kere zenginliğin tadını almış ve artık başka türlü bir yaşantı kurmayacağına inanmıştır.
Songül, kocası Sadreddin’i pek sevmez ancak onun sunduğu imkânlardan da bir hayli memnundur. Ancak o yinede elindekiyle yetinmek yerine, daha fazlasını nasıl kazanırım, ne gibi ayak oyunlarıyla cebimi doldururum diye düşünmekten de kendini alamaz. Nitekim 3 sezon süren Poyraz Karayel’de her daim çıkardığı hadiselerle adından söz ettiren Songül, git gide kendi hayran kitlesini oluştursa da, para aşkıyla yanıp tutuşmasından ötürü birçok kişinin antipatisini de kazanmıştır. O öyle bir kadındır ki, sırf Bahri Baba’nın evinden gitmemek, bu şatafatlı hayatı terk etmemek adına, başkasından dünyaya getirdiği çocuğun Sadreddin’den olduğuna herkesi ikna etmiştir.
Ortalığı karıştırmak için hazır kıta bekleyen ve parayla kurduğu yakın ilişkiden dolayı sıkça adından söz ettiren Songül Umman, şüphesiz Ece Özdikici’nin üst düzey oyunculuğuyla taçlanan ve Poyraz Karayel evreninde kendisine yer bulmayı başaran bir karakter olarak hafızlara kazınmıştır.
18 Yakışıklı Serdar (Salih Kalyon – Ezel)
Ömer’in hayatını mahfeden, onu sevdiklerinden koparan o elim hadiseyi planlayan ve uygulatan adamın kim olduğunu hatırlıyor musunuz? Eyşan ve Bahar’ın babası, dolandırıcılıkta bir dünya markası olan Yakışıklı Serdar tabii ki de…
Salih Kalyon’un hayat verdiği Yakışıklı Serdar, Ezel dizisinin en kurnaz ve para hırsıyla yanıp tutuşan karakterlerinin başında gelmektedir. Nitekim o, zengin olabilmek, daha fazla para kazanabilmek adına kendi çocuklarını bile hiçe sayacak kadar betonlaşmış bir kalbe sahiptir. Her ne kadar yer yer sevimli bir babacık olmaya çalışsa da onun o çıkarcı düşüncelerini bakışlarından anlamamak neredeyse imkânsız. Şeytana dahi pabucunu ters giydirecek düzeyde bir zekâya sahip olan Yakışıklı Serdar Tezcan, dolandırıcı kelimesini sonuna kadar hak eden ve bunu muazzam bir şekilde ortaya koymayı başaran bir karakter olarak, efsaneler arasındaki yerini çoktan almıştır.
17 İplikçi Nedim (İsmail İncekara – Kurtlar Vadisi)
Hadi kendimize itiraf edelim. Eğer ki Kurtlar Vadisi ilk 97 bölümün sonunda ekranlara veda etse ve bir daha da sevenleriyle buluşmasa, şu anda herkes tarafından tarihin en iyileri arasında anılacaktı. Ancak yapımcıların, hikâyenin etinden sütünden yararlanma isteği, kuşkusuz böylesi efsane başlayan bir projenin cazibesini yitirmesine neden oldu. Ancak bu bile ilk 97 bölümün, ne denli kült olmuş hikâyeler ve karakterler yarattığını inkâr etmemize yetmiyor. Süleyman Çakır, Laz Ziya, Mehmet Karahanlı ve daha nicelerini sayabileceğimiz bu listede öyle bir isim var ki para aşkıyla yanıp tutuşan ve böylesi ciddi seyreden bir projede nefes almamızı sağlayan ve kahkaha garantisini beraberinde getiren biri.
Tabii ki de İplikçi Nedim Malik’ten bahsediyoruz. Parası yerine canını vermeye dünden razı olan ve madeni bir lirayı bile arkasında bırakmaya gönlü razı olmayan İplikçi Nedim için, paraya âşıktır desek herhalde en doğru tanımlamayı yapmış oluruz. Nitekim o, tasarruf yapmak adına 1960’lardan kalan bir otomobil kullanan ve buna rağmen fazla benzin yakmasın diye şoförünü daha yavaş kullanması adına uyaran biri.
İplikçi Nedim, şüphesiz Kurtlar Vadisi evreninin en sevilen ve en matrak karakterlerinden biri olarak hatırlanmaktadır. Onun parayla olan yakın ilişkisi kahkahayı beraberinde getirmekle birlikte, tasarruflu olmanın ana yükümlülüklerini de hatırlatmasıyla ayrı bir anlam kazanmaktadır.
16 Halil Güneşli (Şemsi İnkaya – Üvey Baba)
Üvey Baba ismini görür görmez, tüylerinizin diken diken olduğunun farkındayım. Malum Kemallettin Tuğcu’nun aynı adlı romanından televizyona uyarlanan dizi, dram dozajının fazla olması ve ajite eden yapısıyla uzun süre tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Nitekim Şemsi İnkaya’nın hayat verdiği Halil Güneşli ya da namı değer Üvey Baba’nın, ailesine yaşattıkları daha dün gibi aklımızda. Tabii, onun bu listeye girmesine sebebiyet veren olayı ise, muadillerini aratmayacak şekilde bir paragöz oluşu.
Üvey Baba, gaddar olduğu kadar, paraya da âşık olan ve onu kazanmak adına her şeyi ama her şeyi yapabilecek karakterde biridir. Nitekim dizinin başladığı ilk bölümden itibaren, türlü ayak oyunları ile bu isteğine sıkça ulaşmaya çalışsa da, hayatın tokadını yemekten de kurtulamamıştır. Akıllarda ise, onun ne denli kötü bir adam oluşu ve zengin olabilmek için ne denli çaresizce çırpındığı kalmıştır.
15 Ferhunde (Deniz Çakır – Yaprak Dökümü)
Bir insan zengin olabilmek adına, bir aileyi ne denli birbirine katabilir? Esasen bu sorunun tüm cevabını 5 sezonluk Yaprak Dökümü içerisinde bulmak mümkün. Ferhunde’nin, kendi halindeki Tekin ailesine gelin olarak gelmesiyle başlayan ve o dakikadan itibaren tüm dramıyla arz-ı endam eden Yaprak Dökümü, Türk televizyonlarının en çok hüzünlendiren ve ajite eden yapımlarından biri olarak da anılmaktadır.
Tabii ki, burada Ferhunde’nin de payını vermek gerekir. Elindekiyle yetinmeyi asla bilmeyen ve nasıl daha fazlasını elde edebilirim düşüncesiyle türlü cin fikirlerini devreye sokmakta tereddüt etmeyen bu şeytani kadın, adeta kötülüğün ve paragözlü olmanın televizyona tezahürü niteliğinde. Nitekim onun her bir adımı, Tekin ailesini daha da felaketin ucuna sürükleyecek ve geri dönülmesi zor bir yola sokacaktır. Gelgelelim ki Ferhunde, tüm bu çıkar ilişkileriyle örülü dünyasında yer yer istediğini alıyormuş gibi gözükse de avucunu yalamak zorunda kalanlardan biridir. 5 sezon süren ve her bir sezon izleyenlerine daha ağır bir dram servis etmesiyle adından söz ettiren Yaprak Dökümü, Ferhunde’ye ustalıkla hayat veren Deniz Çakır’ı da sektöre armağan etmesiyle ayrı bir öneme sahip.
14 Caroline (Wilma Elles – Öyle Bir Geçer Zaman Ki)
Şöyle arkamıza yaslanıp, Caroline isminin bize neler çağrıştırdıklarını sıralasak, herhalde bir tane dahi iyi bir şeyi araya sıkıştırmayız. Çünkü o, bir ailenin yıkılmasına vesile olan; bununla da yetinmeyen ve türlü kötülüklerle o insanların kâbusu olmayı başaran biri. Esasen onun, Ali Kaptan için Türkiye’ye gelişi, başta masumane bir kaçamağın simgesi gibi gözükse de Caroline’ın hırslı yapısından dolayı bambaşka bir boyut kazanmıştır. Nitekim o da elindekiyle yetinmeyi bilmeyen ve ardı arkası kesilmeyen istekleriyle insanı çileden çıkarabilme potansiyeline sahip bir karakterdir. Keza bölümler ilerledikçe daha sert bir biçimde dışa vurduğu para hırsı, onun da felaketi olacaktır. Ancak tüm bunlara rağmen Caroline, “Cebimi nasıl daha fazla doldurabilirim” sorusunu bilinçaltında hep kendine yöneltip, türlü oyunlar kurmayı da ihmal etmemektedir.
3 sezon süren ve rating rekorlarını alt üst eden Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin en nevi şahsına münhasır karakterlerinden birinin Caroline olduğu aşikâr. Onun, o masumane duruşunun altından hortlayan canavarsa, diziyi izleyen herkesin bedduasını da beraberinde getirmiştir. Wilma Elles’in üst düzey performansıyla hafızlara kazınan Caroline, Türk dizi tarihinin kültleşmiş karakterlerinden biri olarak da hala güncelliğini korumaktadır.
13 Mukaddes Yenge (Esra Dermancıoğlu – Fatmagül’ün Suçu Ne?)
Süreyya Duru’nun yönetmenliğini yaptığı ve Vedat Türkali’nin senaryosunu yazdığı 1986 yapımlı filmin aynı adla televizyona uyarlaması olan dizi, Fatmagül isimli genç bir kızın yaşadığı trajediyi odak noktasına almaktadır. Fatmagül’ün Çeşme’de başlayan ve İstanbul’a uzanan acıklı öyküsünde ise ona eşlik eden ve türlü entrika ile hırsını beraberinde getiren biri vardır ki, evlerden ırak!
Abisinin eşi olan yengesi Mukaddes, Fatmagül’ün yaşadıkları sonrası ona destek olacağına adeta para hırsıyla köstek olmayı seçmektedir. Bu genç kızın hayatını hiçe sayan ve bencil düşünceleriyle adeta kötülük emsali olarak karşımıza gelen Mukaddes Yenge’nin tek derdi, rahat bir yaşam sürebilmektir. Bu nedenle Fatmagül’ün tecavüze uğramasını bile ört pas etmeye çalışacak kadar taş kalplidir. Tabii, onun önem verdiği yegâne unsur paradır ve onu merkezine alarak hareket etmektedir. Her ne kadar Mukaddes Yenge, nefret edilesi bir karakter olsa da, Esra Dermancıoğu’nun muazzam performansı ile şahlanan ve o fakir hayattan kurtulmak adına ortaya koyduğu çırpınışla adından söz ettiren bir karakter olarak hafızlara kazınmıştır.
12 Güney Tekinoğlu (Buğra Gülsoy – Kuzey Güney)
Güney Tekinoğlu için lafa nereden başlasak, ona ne gibi laflar sıralasak bilemiyoruz. O, en başta kendi suçunu üstlenen kardeşinin hapse gitmesine göz yummuş; sonrasında ise hapisten çıkan kardeşine her daim köstek olmayı seçmiş bir ağabeydir. Pekâlâ, Güney’in tüm bunları yapmasındaki amaç ne? Kuzey’e olan nefreti mi? Yoksa paraya karşı duyduğu yakın ilgi mi? Esasen Güney Tekinoğlu, her ne kadar dizinin karanlık tarafını temsil etse de onun için net bir kötü benzetmesi yapamayız. Nitekim o, üniversite hayalleriyle yanıp tutuştuğu o gün, kardeşini hapse göndermiş olsa da, tek derdi mezun olup düzgün bir iş bulabilmektir. Yani, üniversiteyi yeni bitiren birçok gençle aynı amacı gütmektedir. Tabii onu günümüz gencinden ayıran ise, bünyesinde fazlaca barındırdığı yükselme hırsı. Baktığımız zaman o hırs, onu adım adım felakete götürecek olsa da, o felaketine yalnız gitmemeye kararlıdır.
2 sezon süren ve Kuzey ile Güney ismindeki iki kardeşin birbirleri arasındaki çekişmeyi izleyenlerine aktaran dizi, her ne kadar Kıvanç Tatlıtuğ’un hayat verdiği Kuzey karakterinin nevi şahsına münhasır tavırlarıyla adından söz ettirse de, Buğra Gülsoy’un hayat verdiği Güney vesilesiyle de kariyer hırsının doğurabileceği negatif sonuçlara doğru bir parantez açmayı başarmıştır.Esasen Güney, çok ünlü bir atasözümüzü de dizinin finalde akıllara getirmiştir: Neydim demeyeceksin, ne oldum diyeceksin…
11 Handan Tekinoğlu (Semra Dinçer – Kuzey Güney)
Eğer ki mevzu, para hırsıyla yanıp tutuşmaksa işte orada Handan Tekinoğlu’nun ismini anmadan geçmek olmaz. Esasen onu bölümler ilerledikçe daha yakından tanıyoruz ve böylelikle Güney’in neden böyle bir insan olduğunu daha iyi idrak ediyoruz. Handan Tekinoğlu, evlat kayıran, kendini malikânelere taşıması için evladını zenginlere peşkeş çeken ama her defasında yanlış ata oynamasından dolayı kaybetmeye mahkûm bir karakter olarak karşımıza gelmektedir. Onun her koşulda kendi çıkarını düşünmesi, yeri geldiğinde evladını bile zerre umursamaması esasen maddiyatın insani değerleri ne denli zedelediğinin de somut bir kanıtı olarak belirmektedir.
Sema Dinçer’in hayat verdiği Handan Tekinoğlu, Kuzey Güney dizisinin en muazzam karakterlerinden biri olarak karşımıza gelmektedir. İki kardeş arasındaki kutuplaşmayı doğuran ve geliştiren detay olarak sunulan anne figürü, şüphesiz dizinin başarısındaki en önemli hususlardan birini temsil etmektedir. Üstüne üstlük, onun şatafatlı bir yaşantı için, Güney’in her defasında kanına girmesi de hafızlardaki güncelliğini hala korumaktadır.
10 Feridun Bitir (Necmi Yapıcı – Ayrılsak da Beraberiz)
Yırttık abicim yırttık!
Para dendi mi, iş kurma fikri ortaya atıldı mı, akıllara gelecek yegâne isimdir Feridun Bitir. O, yaratıcı fikirlerin asla tükenmediği, üstün bir deha olmasının yanı sıra, asla bilmeden konuşmayan da biridir aynı zamanda. Ayrılsak da Beraberiz’in açık ara en önemli karakteri olan ve her bölüm ortaya çıkardığı türlü uçuk fikirle, hem dizinin mizahına birebir etki eden hem de kendine hayran bırakan Feridun Bitir’in popülerliği günümüzde dahi devam etmektedir.
Bitir Şirketler Grubu’nun CEO’su olan ve “Yırttık abicim yırttık”, “Biz bir şey biliyoruz da söylüyoruz” replikleriyle hafızlara kazınan Feridun Bitir, basit bir üçkâğıtçıdan öte kendi halinde bir iş adamı olabilmeyi de başarmıştır. Nitekim her bölüm kurduğu yeni bir şirketle, devamlı olarak “yırtmanın” eşiğine gelen ama her defasında saplandığı bataklıktan çıkmakta zorlanan Feridun Bitir, buna rağmen ümidini asla kaybetmeyen ve yeniden deneme cesaretini gösterebilen biridir. Esasen, onun bu yönüyle dahi takdiri fazlasıyla hak ettiğini dile getirmekte yarar var.
Tavsiye Ederiz: En İyi Para Kazanma Konulu Filmler
Necmi Yapıcı’nın adeta karakterle özdeşleşen performansıyla hayat verdiği Feridun Bitir’in ünü çoğu zaman da dizinin önüne geçmektedir. Çünkü o, paranın kokusuna alan ve girişimci ruhundan asla ödün vermeyen, Türk dizi tarihinin en müthiş karakterlerinden biridir.
9 Büyük Hilmi (Şinasi Yurtsever – Kardeş Payı)
Adı üstünde Büyük Hilmi o. En az muadili Büyük İskender kadar güçlü ve kudretli… Onun için parasının kuvvetiyle her şeyi dilediğince yapar dersek, hata etmiş olamayız. Sonuç olarak Karun kadar zengin olan birinden bahsediyoruz. Ancak gelin görün ki, o da pek fazla zırnık koklatmayanlardan. Hani bir laf vardır ya, “Böyleleri zengin oluyor” diye. İşte bu cümledeki “böyleleri” kelimesinin tam olarak temsilidir Büyük Hilmi. Her kuruşu bilerek harcayan ama şov yapmaya geldi mi de hiçbir şey düşünmeden hareket eden, modern bir kapitalist.
İlginizi Çekebilir: Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Selçuk Aydemir Kimdir?
Üzerinden hiç çıkarmadığı kürkü ile her ortamda zengin olduğunu hatta zepzengin olduğu ispat etmeye çalışan; aynı zamanda fırsatçı kişiliği ile de hafızlara kazınan Büyük Hilmi, şüphesiz Şinasi Yurtsever’in destansı performansıyla değer kazanan bir karakter. Onun, parayla olan samimiyetini olanca eğlenceli bir şekilde bize aktaran Kardeş Payı için, güldürüsünün bir kısmını Büyük Hilmi’nin dillere destan zenginliğine borçludur desek hata etmiş olmayız. Nitekim onun yer aldığı sahneler, hala internet ortamında tıklanmakta ve fütursuzca atılan kahkahaları da beraberinde getirmektedir.
8 Cengiz Atay (Yiğit Özşener – Ezel)
Kurnaz, cin fikirli, fırsatçı ve de paragöz… Cengiz Atay için daha birçok sıfat sıralayabiliriz ancak onu en iyi tanımlayanlar kuşkusuz bu dördü. O, en başta sevdiği kadın için en yakın arkadaşını hapse gönderdi. Daha sonrasında ise, Kenan Birkan’ın servetine konmak için türlü ayak oyunlarının içine dâhil oldu. Cengiz Atay’ın için, çıkarcılığın ve bencilliğinin kitabını yazmıştır desek herhalde hata etmiş olmayız.
Onun Eyşan için her bölüm daha fazla çırpınışı yahut Ezel ile olan amansız rekabeti hala dün gibi hafızlarımızda. Ancak onu özel kılan bir başka detay varsa, o da paraya olan aşkıdır. Nitekim o, başına ne iş gelirse gelsin, paranın kudretinden kopmamak için elinden geleni yapan ve bunun için en yakınım dediklerini bile bir çırpıda silmekten imtina etmeyen biridir esasen.
Evet, Ezel gelmiş geçmiş en iyi Türk dizilerinden biridir. Bunda şüphesiz senaryo, oyunculuklar ve tabii ki birçok kült olmuş karakterin payı fazlasıyla büyük. Ancak Cengiz Atay’ın da buradaki başarısı es geçilmeyecek kadar değerli. Nitekim o pek sevilmeyen hatta çoğu insana antipatik gelen bir karakter de olsa, hedefleri doğrultusunda ilerleyen ve kazanan tarafta olabilmek için canını ortaya koymaya dünden razı biridir. Bu bile Cengiz Atay’ı yalnızca Ezel’in özelinde değil, tüm dizi tarihimizin en farklı karakterlerinden biri yapmaya fazlasıyla yetiyor.
Yiğit Özşener’in hayat verdiği ve amiyane tabirle fakir olmaktan irrite olan bir karakter olan Cengiz, Ezel’in hem en yakını hem de en büyük düşmanı olarak devamlı olarak saf değiştirse de, onun için önemli olan iki şey her daim Eyşan ve para olmuştur.
7 Firdevs Yöreoğlu (Nebahat Çehre – Aşk-ı Memnu)
Onun için yapılacak en doğru tanım Entrikalar Kraliçesi olacaktır. Nitekim her biri ayrı ayrı efsane olan Aşk-ı Memnu karakterleri içerisinde en çok konuşulan ve olayların gidişatına birebir etkisiyle her daim gündemde olmayı başaran biri o neticede.
Hem zengin, hem de yakışıklı olan Adnan Bey ile önce kendisi izdivacını gerçekleştirmek istemiş; ancak Adnan Bey’in kızı Bihter’i seçmesinden sonra küçük çaplı bir cinnet geçirmiştir Firdevs Yöreoğlu. Tabii onun için tek önemli olan şey alıştığı konforlu hayatı sürdürebilmektir. Nitekim borç batağından kurtulmak adına kızı Bihter ile birlikte Ziyagil konağına gelen Entrikalar Kraliçesi, buradaki yerini garanti altına alabilmek ve şatafatlı hayatından uzaklaşmamak adına türlü ayak oyunlarını da beraberinde getirmiştir. Karışmaya dünden meyilli olan Ziyagil konağı, Firdevs Yöreoğlu’nun varlığı ile iyiden iyiye gergin bir ruh haline bürünmüş ve içinden çıkılmaz birçok ilginç hadisenin de tam ortasında kalmıştır.
Firdevs Yöreoğlu ise bir yandan kızını, “Aptal olma, sen Bihter Ziyagil’sin” diye uyarırken, bir yandan da pahalı alışkanlıklarına son sürat devam etmekteydi. O, konken partilerinden çılgınlar gibi para harcarken, kendi yarattığı entrikaların içinden kopmamak için de olanca çaba sarf etmekteydi. Keza, Firdevs Yöreoğlu’nu fenomen yapanda, her şeye yetişebilmesi değil mi zaten?
Maddiyatın getirisiyle gözleri kör olan ve parayla yatıp parayla kalkan bir karakter olarak arz-ı endam eden Firdevs Yöreoğlu, şüphesiz Nebahat Çehre’nin tüm endamıyla daha da fazla değer kazanan bir karakter olarak hafızlara kazınmış ve tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır.
6 Pembe (Melek Baykal – Cennet Mahallesi)
Nasılsa Yunus’un pasaklı kızı temizler diye, evin ortasında çekirdek çitleyen Pembe’yi nasıl unutabiliriz ki? Kızını sevdiği adam olan Ferhat’a vermek yerine, devamlı zengin damat arayan sıra dışı bir anne o esasında.
İki ailenin çekişmesinden beslenen ve sürekli olarak aynı konuları farklı şablonda önümüze sunan Cennet Mahallesi hakkında hala konuşabiliyorsak, bundaki en büyük pay kuşkusuz Melek Baykal’ın muazzam bir şekilde hayat verdiği Pembe karakteri sayesindedir. Nitekim dizinin gerçekçilikten uzak tavrına rağmen, Pembe’nin her daim paranın peşinden gidişi ve başka hiçbir şeye değer vermeyişi Cennet Mahallesi’ni izlenebilir kılan yegâne unsur olarak öne çıkmaktadır.
Sahi, onun gibi anne bir daha gelir mi? Her bölüm kızına zengin koca arayan ve bunda kısmen başarılı olan Pembe, devamlı olarak Ayyaş Yunus ve ailesinin oyununa gelerek mutlu sona ulaşamamaktadır. Ama onun zengin olmak için kurduğu hayaller ve bu amaç uğruna ortaya koyduğu çaba gerçekten takdire şayan bir durumu temsil etmektedir.
Televizyon tarihimizin ilginç yapımları arasında yer alan ve pek de başarılı bir dizi olmayan Cennet Mahallesi, Pembe sayesinde kendini izlettiren ve onun efsaneler arasına adını yazdıran para hırsı vesilesiyle yıllarca devam eden bir iş olarak hatırlanmaktadır.
5 Amil Sağlam (Tarık Pabuççuoğlu – Hayat Bilgisi)
Gani Müjde’nin kaleminden çıkan ve başta Afet Öğretmen olmak üzere; Kopil, Ortega, Pikachu, Barbie, Törpü gibi karakterleriyle efsaneler arasına adını yazdırmış olan Hayat Bilgisi’nin en az onlar kadar adından söz ettiren bir karakteri varsa, o da kuşkusuz Amil Sağlam’dır.
En yakın dostu para sayma makinesi olan, döner sermayesi için canını dişine takarak çalışan Amil Sağlam’ın da, dünyada değer verdiği en önemli şey paradır. Nitekim Sevda Öğretmenle evlense dahi para onun her daim birinci aşkı olarak kalmaya devam etmiş ve tüm gereksiz harcamalarda göğsüne öküz oturmuşa dönmüştür.
Hayat Bilgisi, bir yandan Afet Öğretmen ve odak noktasına aldığı sınıf vesilesiyle hayatın içinden eğlenceli bir dersi huzurlarımıza getirirken, bir yandan da Amil Sağlam vesilesiyle orta sınıf bir memurun para hırsının tam ortasına bırakmaktadır. O, her bölüm yaratıcı fikirlerle karşımıza çıkan ve daha fazla nasıl para kazanabilirim sorusunu devamlı olarak kendine yönelten, bir memurdan çok bir tüccardır. Bu yönüyle de Hababam Sınıfı’nın ünlü paragöz müdürünü akıllara getiren Amil Sağlam, bir yandan da yaptıkları yahut yapamadıklarıyla dizinin mizahını güçlendirmektedir.
Göz Atın: En İyi Türk Gençlik Dizileri
Sevelim yahut sevmeyelim, ancak Amil karakteri para hırsıyla yanıp tutuşan günümüz memurunun bir parodisi şeklinde ekranlara yansımıştır. Bu nedenle kendisi en az muadilleri kadar önemli bir karakterdir.
4 Burhan Altıntop (Engin Günaydın – Avrupa Yakası)
O da Nişantaşı çocuğu, dışlamayın onu! Burhan Altıntop için ne desek, hangi kelimeleri kullanıp övsek muhakkak ki az kalacaktır. Nitekim o, Türk dizi tarihine adını altın harflerle yazdırmış; bırakın görünmeyi, adıyla dahi tebessüm ettirmeyi başarabilen oldukça enfes yazılmış ve oynanmış bir karakterdir.
Burhan Altıntop; cimri, kurnaz, patavatsız ve daha birçoğudur. Ama onu bu denli bizlere sevdiren, ne zaman ne yapacağı belli olmayan sürprizlere açık duruşudur. Burhan durup dururken bağırabilir, ortada hiçbir olay yokken mevzu çıkarabilir. Çünkü onun bir problem çıkarması için ortada bir neden olması gerekmez, adı Burhan’dır ve deliye her gün bayramdır.
Tabii onun bu listede var olma sebebi, maddiyata olan bakış açısı. Nitekim Burhan, Anadolu’da, yokluk içinde yetişmiş ve sınıf atlama çabasıyla Nişantaşı’nın yolunu tutmuş yağız bir delikanlıdır. Ancak onun bu macerada, attığı adıma, harcadığı bir kuruşa dahi dikkat etmesi gerekmektedir. Bu da ister istemez onu sıra dışı bir üçkağıtçı hüviyetine büründürmektedir. Sahi, Burhan Altıntop’un Var Mısın Yok Musun’a katıldığı efsane bölümdeki parayla olan ilişkisini nasıl unutabiliriz? O aza tamah etmeyi öğrenemeyen, her zaman daha fazlasını arzulayan ve bu nedenle de kaybetmeye mahkum olan bir karakterdir esasen. Ancak bu bile ona karşı beslediğimiz sempatinin önüne geçmeye engel değildir.
Sütçüoğlu Apartmanı’nda geçen olaylar silsilesinde, Burhan Altıntop’un varlığı şüphesiz Avrupa Yakası’nın en büyük mizahi dayanaklarından birini temsil etmektedir. Özellikle burjuva olarak adlandırabileceğimiz bir grup insanın arasına dahil olmaya çalışan bu yağız Anadolu delikanlısının haleti ruhiyesi ve maddiyatla olan imtihanı, hala kahkahayı beraberinde getiren en önemli unsur olarak hafızlarda yer etmektedir.
3 Hallederiz Kadir (Levent Ülgen – En Son Babalar Duyar)
Levent Ülgen’in vermiş olduğu röportajlara yahut demeçlere denk geldiyseniz ne kadar düzgün bir insan olduğuna da tanıklık etmişsinizdir. Ancak onun yıllar yılı hayat verdiği; düzenbaz, sahtekâr, üçkâğıtçı tiplemeler adeta usta oyuncunun üzerine de yapışmış durumdadır.
Bunların kuşkusuz ki en önemlisi ve en dişe dokunuru da En Son Babalar Duyar’ın Hallederiz lakaplı Kadir karakteridir. Nitekim Kadir, insanları dolandırmaya öylesine meyilli bir tiptir ki her bölüm bambaşka bir macerasına eşlik etmek de mümkündür. O yeri gelir; bir otel açar, yeri gelir bir türkü bar. Belki mekânlar değişir ama mantalitesi asla! Bu da, para aşkıyla yanıp tutuşan Hallederiz Kadir’in insanları yine, yeni, yeniden dolandırmasını bizlere aktarır.
Onun en büyük özelliklerinden biri de, işin ehli olsa da olmasa da o işi halledebilmesidir. Keza lakabını da buna borçludur. İngilizce bilmez ama bir şekilde olayı çözüme kavuşturabilir. Çünkü onun adı Hallederiz Kadir’dir. Tabii, olayları çözüme kavuşturamadığı başka bir deyişle halledemediği zamanda karşı tarafın şiddetli tepkisiyle karşılaştığı da olur. Ee, bu kadar yaş fındıkta fire versin!
Ekranların gördüğü en fırlama karakterlerinden biri olan ve Levent Ülgen’in üst düzey oyunculuğuyla karşımıza gelen Hallederiz Kadir, para ile en yakın ilişki kurmaya çalışan ve onu her daim yanı başında tutmak adına özen gösteren bir karakter olarak, efsaneler arasına adını şimdiden yazdırmıştır.
2 Tilki Ekrem (Saruhan Hünel – Aynalı Tahir)
Delikanlılığın kitabını yazan ve ölüp ölüp dirilmesiyle meşhur olan Aynalı Tahir’i hatırlıyor musunuz? Eğer ki, bu dizi bir döneme damgasını vurmuşsa bundaki en büyük pay kuşkusuz Saruhan Hünel’in hayat verdiği Tilki Ekrem’indir. Nitekim o lakabının hakkını sonuna kadar veren, her daim tilkilik peşinde koşan ve türlü alavere dalavereyle düşmanlarını ekarte etmeyi başaran ilginç bir şahsiyettir.
Onu bu liste için özel kılan detayların başında da para ile kurduğu yakın ilişki gelmektedir. Tilki Ekrem’in hayatta değer verdiği tek değer maddiyattır desek hata etmiş olmayız. O, 169 bölüm süren dizide, yeri geldi emlakçı oldu yeri geldi galeri sahibi. Ancak bu evrede değişmeyen tek bir şey vardı; o da insanların üzerinden haksız kazanç sağlama alışkanlığı. Onun için insan kazıklamada çığır açmış biridir desek hata etmiş olmayız.
Aynalı Tahir’in can düşmanı olan ve Tahir’le didişmesinin yanı sıra, suç dünyasında yükselmek için de elinden geleni yapan Tilki Ekrem, dizi tarihimizin gördüğü en kurnaz karakterlerin başında yer almaktadır. Özellikle fırsatçılığı ile nam salan ve paranın kokusunu 100 kilometre öteden alan duruşuyla arz-ı endam eden Ekrem, delikanlılığın kitabını yazan Tahir’in yanında, ucuz yoldan para kazanmanın altın kurallarını ortaya koyarak da fark yaratmıştır.
1 Erdal Bakkal (Cengiz Bozkurt – Leyla ile Mecnun)
O geminin bir gün geleceğini her daim ümitle beklerken, kalbimizin en derinlerine işleyen bir diziydi Leyla ile Mecnun. Her bir bölümünde, Burak Aksak’ın yazdığı tüm karakterlere âşık oluyor onlarla adeta arkadaş olmak istiyorduk. Mecnun, Aksakallı Dede, Az Sakallı Dede, Hırsız Yavuz, İskender, İsmail Abi ve tabii ki Şimbilli Erdal Bakkal. Hepsini de öylesine çok sevmiştik ki. İsmail Abi’nin naifliğini, Mecnun’un tüm zorluklara göğüs geren aşkını/aşklarını, Aksakallı Dede’nin bir iyilik figürü olarak oradan oraya koşturmasını, İskender’in bir baba nasıl olmalı sorusuna cevap verir nitelikteki çabasını ve tabii ki Erdal Bakkal’ın kendine has kurnazlığı ile vuku bulan paragözlülüğünü…
Her bir karakterin, Leyla ile Mecnun’u efsaneler arasına sokmakta büyük payı olduğu aşikâr. Ancak mevzu bahis, para oldu mu da Erdal Bakkal’ı ayrı bir yere koymak gerekir. O yalnızca mahallenin küçük esnafı değil, aynı zamanda da can damarıdır. O küçücük dükkânında, döner, nargile, portakal suyu satarak bakkallık müessesine adeta yeni bir boyut kazandırmıştır. Tabii Erdal Bakkal bu durur mu? Altan alta, tüm dostlarından birer ikişer aşırmaya çalışan, bir para muhabbeti döndü mü hemen orada biten ve bulduğu fırsatı asla tepmeyen dillere destan bir karakterdir o.
Gelgelim ki, Erdal Bakkal tüm bu paragöz davranışlarına rağmen kendisini çok sevdirmeyi başardı. Neden mi? En başta o, bunları yaparken asla samimiyetinden ödün vermedi. Yaptı ama neden yaptığını da her daim ortaya koydu ve bunları yaparken de izleyenlerine fütursuzca kahkahalar attırdı. Esasen Şimbilli, televizyon tarihinin gördüğü en büyük fırsatçılardan da biriydi. Ancak onu muadillerinden ayıran en önemli husus, kalbinde bir damla kötülüğe yer olmamasıydı. Keza Leyla ile Mecnun’u özel kılan en önemli detay da iyiliği bu denli harikulade temsil edişi değil mi zaten?
Erdal Bakkal ya da dostlarının ona taktığı isimle anmak gerekirse Şimbilli, para aşkıyla yanıp tutuşan, o küçücük bakkalında dünyaları idare ediyormuş hissi uyandıran ve bir ekmekten elde edeceği karla hayaller âlemine dalabilecek kadar parayı seven biridir. Onun tüm bu düşünceleri izleyenlerine aktarırken, naifliğinden bir an olsun ödün vermeyişi ise, hem onu çok sevmemize olanak sağladı hem de Şimbilli’yi tarihin en matrak karakterlerinden biri haline getirdi. Ne diyelim, iyi ki seni tanıdık Erdal Bakkal. Sözümüz söz, paralel evrende gazete ve ekmeği senden almaya devam edeceğiz!