Şöyle arkamıza yaslanıp, sinemanın en unutulmaz filmlerini sayacak olsak, herkesin listesine alacağı yapımlardan biri de gelmiş geçmiş en güzel filmler arasındaki Star Wars olacaktır. Gerek popüler kültürdeki yeri, gerekse kendinden sonra çekilen filmleri etkilemesi hasebiyle, kült bir seri olarak adlandırabileceğimiz Star Wars, devam filmleri ile hala gündemde.
İlk olarak 1977 yılında çekilen ve sonrasında büyük bir seriye hatta evrene dönüşen Star Wars, tarihin de en çok konuşulan sinema hadiselerinden biridir. George Lucas‘ın yaratıcı olarak belirdiği seri, bugünlerde yeni üçlemesinin ikinci filmi olan The Last Jedi‘den yayınlanan fragman ile tekrar gündemde.
2015 yılında J.J.Abrams‘ın devraldığı ve üçleme olarak izleyicisine sunacağını açıkladığı seri The Force Awekens‘dan sonra, geçmişin mirasını zedelediği için çokça eleştirilere de maruz kalmıştı. Bahsettiğimiz Star Wars gibi her bir yapı taşıyla efsane statüsüne erişmiş bir iş olunca, gelen eleştirilerin artması da kaçınılmaz bir süreç halini almıştı.
Pekala, en iyi filmler denildiğinde hemen akla gelen Star Wars evrenini unutulmaz kılan yapı taşları neler? Aslında Star Wars evrenini bizlere sevdiren ve böylesine kült mertebesine çıkaran yegane husus, başrolüne yerleştirdiği karakterleridir. İyi ile kötünün savaşını dokunaklı hale getiren ve her bir sekansında hayran gözlerle ekrana bakmamıza vesile olan unutulmaz Star Wars karakterlerini sizler için listeledik. Başlamadan küçük bir not: “Güç sizinle olsun!”
16 Jabba The Hutt
Eğri oturalım doğru konuşalım. Star Wars evreninin evlat olsa sevilmeyecek karakterlerinin başında Jabba The Hutt gelir. Hatta onun için sinema tarihinin görüp görebileceği en rahatsız edici canavar yakıştırmasını dahi yapmak mümkün. 1977 yılında çekilen Star Wars: A New Hope filminde ilk defa karşımıza çıkan ve Han Solo’nun başının belası olarak arz-ı endam eden Jabba The Hunt, dünyadaki muadillerine göre tanımlamak gerekirse tam bir mafya babası!
Kendi gibi insanlıktan nasibini almamış canavarlarla şatosunda gününü gün eden bu sert yaratık, özellikle serinin 6. bölümünde fazlasıyla ön plana çıkar. Han Solo’yu donduran ve ve Prenses Leia’yı kölesi haline getiren Jabba The Hutt‘un, Luke Skywalker’ın öfkesiyle tanışması ise kaçınılmaz bir süreç halini alır! Evrenin es geçilmeyecek derecedeki önem arz eden karakterlerinden biri olan Jabba The Hunt, her ne kadar 1977 yılında çekilen ilk filmde insan olarak tasarlansa da daha sonra rahatsız ediciliğini doruk noktasına çıkarmak amacıyla bir yaratığa evrilmiş ve nefret edilesi bir görüntüye sahip olmuştur.
15 Mace Windu
Star Wars evreninin geçmişine giden ve Darth Vader‘ın gençlik dönemini merkezine alan ikinci nesil üçlemede ilk defa karşımıza çıkan Mace Windu, doğru bildiğinden asla vazgeçmeyen, dediğim dedik ve bir o kadar da babacan tavırlı biri olarak huzurlarımıza gelir. Jedi Konseyi’nin en bilge ustalarından biri olarak karşımıza çıkan Mace Windu, özellikle Anakin’in Jedi olma konusunda fazlasıyla rol üstlenir.
Sonrasında ise serinin en önemli yapı taşlarından biri olarak öne çıkan karakter, Revenge of the Sith isimli serinin son halkasında ise, muazzam bir final ile Star Wars evrenine veda eder. 90’larda yıldızı parlayan ve birçok üst düzey filmde karşımıza çıkan Samuel L. Jackson‘ın hayat verdiği Mace Windu, karanlık tarafa karşı güttüğü dirayetli duruşu ve herkesi kendisine hayran bırakan kararlılığı ile Star Wars evreninin de en unutulmaz karakterlerinden biri olmayı başarmıştır.
14 Darth Maul
Gelelim serinin en acımasız kötülerinden olan Darth Maul‘a. 1999 yılında çekilen Star Wars: Episode I – The Phantom Menace filminde karşımıza çıkan ve özellikle kavga sekanslarıyla hafızlarımıza yer eden karakter, yer aldığı kısa sürede efsane statüsüne erişmeyi başarmıştır. Star Wars külliyatının açık ara en talihsizi olarak lanse edebileceğimiz Episode I, buna rağmen yarattığı müthiş karakterlerle akıllarda yer eden bir film. Bu özgün karakterlerden biri de kırmızı suratı ve boynuzları ile deyim yerindeyse bir şeytanı andıran Darth Maul.
Dövüş sanatları uzmanı Ray Park tarafından canlandırılan karakter, özellikle kullandığı Double Bladed Lightsaber (Çift Kanatlı Işın Kılıcı) ile farkını ortaya koymuş ve karanlık tarafta olmasına rağmen birçoklarının hayran gözlerle kendisini seyretmesine olanak sağlamıştır. Nitekim birçok teoriye göre de, Darth Vader’dan daha fazla popüler olabileceği varsayılarak, yalnızca tek filmde yer almış ve Obi-Wan Kenobi tarafından öldürülmüştür. Akıllarda ise, kimselerde olmayan ışın kılıcı ile yarattığı harikalar ve sert bakışları kalmıştır.
13 Stormtrooper
Star Wars serisinden böylesine popüler bir başyapıt olarak bahsedebiliyorsak, Stormtrooperların buradaki payı yadsınmayacak derecede büyük. Esasen alıcı gözle baktığımız zaman Stormtrooperların hikayenin bütününe pek de bir getirisi yok. Ancak gerek giydikleri kıyafet, gerek seri boyunca kapladıkları süre ile Star Wars’ın dünyaya açılan kapılarından biri olmayı başarmışlardır. Nitekim Stormtrooperları action figure olarak tüm oyuncakçılarda görebilir, yahut kaskları ile muhtelif yerlerde karşılaşabilirsiniz.
Bu da onları, evrenin en önemli detaylarından biri hale getiriyor. İmparatorluğun askerleri olarak ilk defa karşımıza çıkan ve seri boyunca da her daim göz önünde olan Stormtrooperlar, özellikle J.J.Abrams’ın yönettiği Star Wars: Episode 7-The Force Awakens filminde, Finn vesilesiyle hikayenin gidişatına etkisiyle de adından söz ettirmeyi başarmıştır.
12 Padme Amidala
Star Wars evreninin açık ara en güzel kadınlarından olan ve Anakin‘in karanlık tarafa geçmesine asıl sebep olan isim olarak hatırlanan Padme Amidala, güçlü ve bir o kadar da âşık biri olarak hafızalarımızda yer etmektedir. İlk defa 1999 yılında çekilen The Phantom Menace‘de karşımıza çıkan ve ikinci nesil üçlemenin tümünde yer alan Padme, esasen Star Wars evreninin de en önemli yapı taşı. Yalnızca senatodaki gücü ile değil, Anakin Skywalker’ın kendisine güttüğü güçlü aşkla da hatırlanan Padme, aynı zamanda Leia ve Luke‘un da annesidir.
Yıldızı Leon ile parladıktan sonra sinema dünyasının en önemli aktristlerinden biri olarak öne çıkan Natalie Portman‘ın hayat verdiği Padme Amidala, esasen Star Wars’u izleyen herkesi güzelliği ile büyüleyen bir karakter. Ancak Padme, yalnızca kadınsı duruşu ile değil, aynı zamanda ataerkil düzeni yıkışı ve siyasi gücü ile de herkesin ürkek gözlerle baktığı bir prenses olarak bu sıra dışı evrende fark yaratmaktadır. Kadının gücünü fazlasıyla resmeden buna karşın annelik içgüdülerinden de kesitleri huzurlarımıza getiren Padme, evrenin yarattığı en derinlikli detaylardan biridir.
11 Qui-Gon Jinn
Eğer ki günümüzde Star Wars’tan bir efsane, Darth Vader‘dan da kült bir karakter olarak söz edebiliyorsak, Qui-Gon Jinn’in bu noktadaki payını asla es geçemeyiz. Genç Anakin Skywalker’ı Tatooine’de keşfeden ve onun bir Jedi olması için çaba sarf eden Qui-Gonn, aynı zamanda Obi-Wan Kenobi‘yi de yetiştiren Jedi Ustası olarak hatırlanmaktadır. Liam Neeson‘ın hayat verdiği ve yalnızca 1999 yılında çekilen The Phantom Menace’te karşımıza çıkan Qui-Gonn Jinn buna rağmen serinin efsanelerinden biri olmayı başarmıştır. Gerek hikayeye katkısı gerekse ayakları yere sağlam basan duruşuyla, Episode I’ın en dişe dokunur detayı olarak belirmektedir.
Nitekim Qui-Gonn basit bir Jedi Ustası’ndan da fazlasıdır. Zekidir, geleceği görebilir ve her şeyden önemlisi güce dengeyi getirmek için çaba sarf eder. Bu nedenle Anakin Skywalker’ı o küçücük kasabadan alıp, Jedi tapınağına getirir ve çırağı Obi-Wan’ın ellerine emanet eder. Ancak kendisi Darth Maul tarafından öldürülmekten kurtulamaz ve damağımızda farklı bir tat bırakarak ölümsüzlüğe doğru yelken açar. İzleyicisiyle kısa süre buluşsa dahi, hikayeye getirisi ve her daim adından söz ettirişiyle Qui-Gon Jinn, Star Wars evreninin yarattığı en destansı karakterlerden biri olarak hatırlanmaya devam edecektir.
10 Darth Sidious/Palpatine
Malumunuz, Star Wars’un ana temasını iyi ve kötünün savaşı oluşturmaktadır. Yoda, Luke, Obi-Wan gibi karakterler seri boyunca Darth Vader gibi güçlü bir figürler savaşsa da esasen olayların arkasındaki kişi bambaşkadır. O, Darth Sidious adıyla da bilinen Palpatine’in ta kendisidir.
Star Wars’un 6 filminde de yer alan ve her daim gaddarlığı ile öne çıkan Palpatine, yalnızca Anakin’i karanlık tarafa çekmekle kalmamış, aynı zamanda birçok efsanevi karakterin de ölüm fermanını imzalamıştır. George Lucas’ın Adolf Hitler‘den esinlenerek yarattığı Palpatine, en başta ticaret anlaşmalarını gerek göstererek senatonun tüm gücünü kendisi üzerinde topluyor ve daha sonrasında da bu gücünü paylaşmayı reddederek İmparatorluğun temellerini atıyor.
Onun için evrenin gördüğü en büyük karanlık güç yakıştırmasını yapsak hata etmiş olmayız. Nitekim kendisi Darth Vader gibi bir kötülük ikonunu yetiştirmekle kalmıyor, nefes alan her canlının üzerine de nefret tohumları ekmeyi başarıyor. Ian McDiarmid’in tüm seri boyunca hayat verdiği serinin en önemli karakterlerinden Darth Sidious ya da bilinen adıyla anmak gerekirse İmparator Palpatine, bu evrende yaşanan her türlü olumsuz hadisenin müsebbibi olarak da arz-ı endam etmektedir.
9 Chewbacca
Star Wars’u unutulmaz addeden karakterleri anarken, robotlardan, canavarlardan veya fazlasıyla gelişmiş canlılardan bahsetmeden geçmek olmaz. Nitekim bunlar içerisindeki en önemlilerinden birinin de, sempatik tavırlarıyla herkesin gönlünü fetheden, Han Solo’nun kadim dostu Chewbacca olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Türünün adı Wookie olarak tanımlanan Chewbacca, henüz 1977 yılında çekilen Star Wars: A New Hope filminde Millennium Falcon’un tek mürettebatı, hatta yardımcı pilotu olarak karşımıza çıkar.
Bu dakikadan itibaren sempatik tavırlarıyla herkese keyifli anlar yaşatmayı başaran Chewbacca, eşsiz gücüyle de herkesin güvenebileceği bir dost görüntüsü çizer. Özellikle canı kadar çok sevdiği kadim dostu Han Solo’nun bir an olsun peşini bırakmayan ve onun türlü macerasına dert ortağı olan Chewbacca, bu yönüyle de hepimizden daha fazla insan olmayı başarmış bir Wookie’dir. Uzun boyu ile dikkat çeken oyuncu Peter Mayhew’un hayat verdiği ve özdeşleştiği Chewbacca, hali hazırda dahi Star Wars evrenin en sevilesi ayrıntılarından biri olarak hatırlanmaktadır.
8 C-3PO & R2-D2
Dünyadaki ayrılmaz ikilileri sayarken onların adını anmadan geçmek olmaz. Keza C-P3O ile R2-D2 en az Zeki-Metin, ketçap-mayonez, Tom ve Jerry kadar ayrılmaz bir ikili görüntüsü çizmektedir. Star Wars evrenini başlatan film olarak da tanımlayabileceğimiz A New Hope’da ilk defa yan yana gördüğümüz ve o gün bugündür de ayrılmamak için ölesiye çaba sarf eden bu iki robot, esasen iyilik ve kötülüğün dokunaklı savaşında, yüzlerimizi güldüren yegane detaylardan biri olarak da öne çıkmaktadır.
Küçük Anakin Skywalker’ın kendi elleriyle tasarladığı CP3-O ile on parmağında on marifet olan R2D2, Luke Skywalker’ın Darth Vader’a karşı verdiği savaşta da, Anakin Skywalker’ın karanlık tarafa geçen macerasında da hep göz önünde olmuştur. Onlar, hem hikayenin gidişatına birebir katı sağlamışlardır, hem de bir robottan fazlası olmayı başararak, izleyenlerini anbean gülümsetmiştir. Anthony Daniels‘ın seslendirdiği CP3-O ile kısa boyunu avantaja çeviren Kenny Baker’ın hayat verdiği R2D2, günümüzde çekilen Star Wars serisinde bile varlıklarını korumaktadır. Nitekim onların göründüğü her bir sekans, Star Wars evreninin neden efsane olduğunu yeniden hatırlatıyor ve bu müthiş droidler sayesinde bu sıra dışı evrene bir kez daha hayranlık besliyoruz.
7 Leia Organa
Star Wars’un en önemli yapı taşlarından biri olarak beliren ve tüm evrene umut aşılayan yegane faktör olarak öne çıkan Leia Organa, dişli bir Prenses olmasının yanı sıra, Skywalker kanı taşımasıyla da dikkat çekiyor. Anakin Skywalker ve Padme Amidalı‘nın ikiz çocuklarından biri olarak dünyaya gelen Leia, İmparatorluğun yükselişe geçmesinden dolayı, Organa ailesine evlatlık verilmiş ve buradan da Prenses mertebesine dek yükselmiştir. Ancak onun tek bir hedefi vardır, Palpatine’in yönettiği karanlık güce dur diyebilmek! Bunun için Death Star’ın planlarını çalan ekibi yöneten Leia’nın yolu Obi-Wan, Luke ve Han Solo ile kesiştiğinde ise maceradan maceraya girişmesi kaçınılmaz bir süreç halini alır.
Tabii onu bu evrende farklı kılan yegane husus, yalnızca Skywalker kanı taşıması değildir. Leia, güçlü, dediğim dedik ve bir o kadar da despot bir kişilik olmasına karşın, güzelliği ile hemen fark edilen de bir kadındır. Nitekim onun Han Solo ile yaşadığı dillere destan aşk da Star Wars’un en naif taraflarından birini oluşturmaktadır. Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Carrie Fisher‘ın hayat verdiği karakter, yeni Star Wars serisinde de iyiliğin yılmaz savunucusu olarak boy göstermektedir.
6 Anakin Skywalker
Anakin Skywalker, bir başka deyişle Darth Vader’ın karanlık tarafa geçmemiş hali. Ancak iki karakteri çok farklı yerlerde konumlandırmak gerekir. Çünkü Anakin, içindeki korkuyu öfkeye, öfkeyi de nefrete çevirmeden önce fazlasıyla naif ve sevecen bir görüntü çizmektedir. Qui-Gonn’ın Tatooine‘de bulduğu ve güce dengeyi getirmesi amacıyla Jedi Konseyi’ne sunduğu Anakin Skywalker, esasen Star Wars evreninin de temelini oluşturur. Onun iyi kalbinin git gide yozlaşması, Palpatine’in onu kendi tarafına çekme isteği derken, Anakin’in zamanla o temiz kalbinden eser kalmaz.
Star Wars’un ikinci üçlemesi olan ve Anakin’in Darth Vader’a evrilme sürecine eğilen ikinci nesil seride, bu genç Padawan’ın ne gibi yollardan geçtiğine tanıklık ederek, onu da anlamaya çalışıyoruz. Anakin’in annesini hayattaki tek varlığı olarak görmesi, akabinde Padme’ye beslediği büyük aşkı onun masumane tarafını gün yüzüne çıkarır. Ancak küçük yaşlarda baba modeli olarak gördüğü Qui Gonn’ın ölümü ve ustası Obi-Wan‘ın onu devamlı olarak hor gördüğü düşüncesi, Anakin’i de raydan çıkaran husus olur.
Ancak 1999’dan 2005’e uzanan ikinci nesil seride, Anakin‘e karşı beslenen bir sevgide kaçınılmaz bir süreç halini alır. Özellikle genç oyuncu Hayden Christensen’ın Anakin‘in samimi duruşunu anbean yansıtması, karakteri Darth Vader’den ayıran ve ona karşı bir sempati beslenilmesinin önünü açan yegane unsur olarak belirir. Nitekim şimdilerde Star Wars’un ikinci nesil üçlemesi hakkında pozitif yorumlarda bulunabiliyorsak, bunun en önemli müsebbibi de Anakin Skywalker’dır.
5 Han Solo
Han Solo için, Star Wars evreninin en uçarı karakteridir desek hata etmiş olmayız. Usta oyuncu Harrison Ford’un hayat verdiği karakter, yalnızca sempatik tavırları ile değil, aynı zamanda beklenmedik anda olayları sonuca kavuşturan yapıcı adımlarıyla da fark yaratmaktadır. Obi-Wan ve Luke Skywalker’ı belli bir ücret karşılığı taşımayı kabul ederek hikayeye dahil olan Han Solo, devreye Leia‘nın girmesiyle birlikte, alaycı tavrını bir kenara koyarak, iyilerin safhında yer almaya başlar. Bu dakikadan itibaren Luke ile büyük bir dostluğa adım atan Han Solo, aynı zamanda Leia’ya karşı da şiddetli bir aşk beslemektedir.
Star Wars evreninin en önemli yapı taşlarından biri olan ve eğlencesiyle anlatıya damga vuran Han Solo, aynı zamanda üstün pilotluk yeteneği ve silah becerisiyle de gerektiği yerde ortaya çıkmayı bilmektedir. Can yoldaşı Chewbacca ve gözü gibi baktığı uçağı Millenium Falcon ile kendi küçük çaplı ekibini oluşturan Han Solo, her daim gülen yüzüyle adeta Star Wars’ı seyre değer kılan en önemli karakterlerden biridir.
Nitekim geçtiğimiz yıllarda Empire dergisinin hazırladığı “Favori Star Wars Karakteriniz Hangisidir?” anketinde birinci sırada çıkan Han Solo, fazlasıyla ciddi duran bu evrene alaycı tavrıyla renk katmayı başarmaktadır. Aynı zamanda önümüzdeki yıl karakterin solo filminin çekileceği ve Han Solo‘nun gençlik yıllarına tanıklık edeceğimizi de hatırlatmadan geçmeyelim.
4 Obi-Wan Kenobi
Luke ve Anakin Skywalker’ı yetiştirmiş, evrene barış getirilmesinin önünü açmış, büyük Jedi Ustası Obi-Wan Kenobi, Star Wars evreninin en bilge kişilerinden de biridir. İlk defa 1977 yılında çekilen A New Hope filminde karşımıza çıkan ve usta oyuncu Alec Guinness tarafından canlandırılan Obi-Wan o günden itibaren efsanesini günbegün büyütmüş ve ikinci nesil Star Wars üçlemesinin çekilmesine de bir nebze vesile olmuştur. Luke Skywalker’ı güce dengeyi getirecek kişi olarak eğiten ve onu babası Darth Vader’ın üzerine salan Obi-Wan, esasen bu hikayeyi başlatan figürlerden de biridir.
Qui-Gonn’ın Tatooine’de Anakin’i Jedi yapmak için yanına alırken, henüz bir çırak olan Obi-Wan, ustasının ölümünden sonra genç Anakin’i yetiştirir. Ancak Anakin’in ustasına karşı zamanla artan kini, bu ikilinin ezeli rekabetini de ortaya koyacaktır. Nitekim 2005 yapımlı Revenge of the Sith‘te bu ikilinin büyük mücadelesine tanıklık etmek de mümkün. Hikayenin her daim gündeminde olan ve ismini yedi düvene yaymayı başaran ender karakterlerden biri olarak öne çıkan Obi-Wan Kenobi, bilgeliği, dövüş sanatlarındaki ustalığı ve her daim iyiliğinin yanında yer alışıyla örnek bir Star Wars karakteri olarak hatırlanmaktadır. İkinci nesil seride Ewan McGregor tarafından canlandırılan karakter, hali hazırda dahi bu efsanevi serinin en sevilen detaylarından biri olarak anılmaktadır.
3 Luke Skywalker
Evrene barışı getiren, karşısındaki babası dahi olsa bildiği yoldan şaşmayan ve iyiliğin yılmaz savunucusu olarak arz-ı endam eden Luke Skywalker, orijinal Star Wars üçlemesinin başkahramanı olarak öne çıkmaktadır. Anakin ve Padme‘nin ikiz çocuklarından bir diğeri olarak dünyaya gelen ve sonrasında Obi-Wan tarafından amcasının yanına gönderilen Luke, asıl kimliğini bilmeden büyümüştür. Günün birinde gelen bir mesajla, kendisini büyük bir savaşın ortasında bulan genç Skywalker, ustası Obi-Wan önderliğinde bilinmeze doğru bir yolculuğa çıkar. Bu süre zarfı içerisinde, gerçek babasının kim olduğunu öğrenir, kız kardeşi ile tanışır ve Han Solo gibi bir can yoldaşı kazanır.
Luke, bir yandan evrene barışı getirmek adına var gücüyle savaşırken, bir yandan da hayatında tatmadığı duyguları yaşamaktadır. O, Death Star’ı yok etmekle kalmamış, tüm evrene kötülük aşılayan İmparator Palpatine‘i de ölüme gönderen yegane figür olarak belirmiştir. Skywalker soyunun medarı iftiharı olarak nitelendirebileceğimiz son jedi Luke, Star Wars’u bu denli popüler hale getiren yegane karakterlerden biri olarak da öne çıkmaktadır. Mark Hamill‘in hayat verdiği karakter, Aralık ayında vizyona girecek Star Wars: The Last Jedi filminde de boy göstermeye hazırlanıyor.
2 Yoda
Küçük ve yeşil görüntüsünün altında büyük bir bilge taşıyan Usta Yoda, Jediların önderi olarak öne çıkmaktadır. İlk olarak Star Wars: Episode V – The Empire Strikes Back (1980)’te karşımıza çıkan ve Luke’un yarım kalan eğitimini tamamlamak için göreve soyunan Yoda, yol gösterici sözleri ve hayat tecrübesiyle Star Wars evreninin de en önemli yapı taşı olmayı başarmaktadır. Nitekim orijinal üçlemede pek fazla gözükmese de adından en çok ses ettiren karakterlerden olmayı başaran Usta Yoda, 1999 yılında start verilen ikinci nesil üçlemede adının efsanesini daha da yüceltmeyi başarmıştır.
Burada daha genç ve dinamik bir Yoda olarak karşımıza çıkan karakter, bilgece sözleriyle herkesi can evinden vurmayı da başarmıştır. Evreni iyi yorumlayan ve herkese yol gösteren bir figür olarak öne çıkan Usta Yoda, karanlık tarafında en çekindiği detaylardan biri olarak öne çıkmaktadır. Özellikle kurduğu devrik cümlelerle özgünlüğünü perçinleyen Yoda, yalnızca Jediların değil, aynı zamanda ekran başında yerini alan tüm izleyicilerin de saygı duyduğu bir karakter olarak anımsanmaktadır.
1 Darth Vader
Mevzu Darth Vader oldu mu, ne denli methiyeler düzüleceği de bir başka sorunsal olarak karşımıza çıkıyor. Nitekim siyah pelerini, çatallı sesi derken, Darth Vader için sinema tarihinin gördüğü en karizmatik kötü yakıştırmasını yapmak mümkün hale geliyor. Anakin Skywalker’ın korkularının esiri olması ve Palpatine’e boyun eğmesi neticesinde Darth Vader’ı evrildiği artık herkesçe bilinen bir gerçek. Onun karşısındaki tir tir titreten duruşuna ek olarak, alt edilmesi pek de mümkün olmayan gücü birleştiğinde, Darth Vader’ın evrenin en korkulası figürü olması da kaçınılmaz bir süreç halini almaktadır. Nitekim onun tüm seriye korku saçan bu tavrı, popüler kültürde de fazlasıyla hissedilmekte.
Şimdilerde Star Wars’tan bir efsane diye bahsedebiliyor, kült mertebesine ulaştığını varsayabiliyorsak bunun en önemli müsebbibi açık ara Darth Vader’dır. Nitekim seriden bihaber olanların dahi tanıdığı ve karizması karşısında boyun eğdiği bir isimden bahsediyoruz. David Prowse tarafından canlandırılan ve James Earl Jones tarafından seslendirilen Darth Vader, yarı mekanik bir canavar olarak karşımıza çıkarken, karanlık tarafında tüm kaotik yönünü yansıtmaktadır. Hayatına Anakin Skywalker olarak başlayan, sonrasında Palpatine’in ona verdiği isimle bir sith lorduna dönüşen Darth Vader, günümüzde dahi en çok sempati beslenen kötülerden olmayı başararak farkını ortaya koymaktadır.
BONUS BB-8
J. J. Abrams‘ın yeni nesil Star Wars’unu birçok nedenden dolayı eleştirebiliriz. Taklitçi diyebilir, özgün olmadığını iddia edebilir ve bir efsaneyi deyim yerindeyse gölgelemeye çalıştığını dahi söyleyebiliriz. Ancak onun yarattığı evrende hakkı teslim edilmesi gereken bir detay var ki oldukça eğlenceli ve naif anları beraberinde getiriyor.
Yeni Star Wars üçlemesinin son model droidi olarak görücüye çıkan BB-8, bir robottan fazlası oluyor ve göründüğü her bir sekansta izleyicisinin yüzünü güldürmeyi başarıyor. Hatta ve hatta R2D2 efsanesinin dahi ötesinde bir sevimliliği ekranlara taşıyor. Evet, belki BB-8 henüz yolun başında ancak ilerleyen yıllarda Star Wars efsanesinden söz açılmışken, muhakkak ki kendinden bahsettirecektir. Bu da belki J.J.Abrams’ın Star Wars külliyatına kattığı yegane artı değer olarak belirebilir.