Paratic Haber: Ekonomi, Finans RSS Interactive

Şener Şen Kimdir? En İyi Unutulmaz Filmleri Listesi

Büründüğü tüm karakterlerle gönlümüzün baş köşesine yerleşen, Türk Sineması'nın yaşayan efsanesi Şener Şen'i daha yakından tanımaya ne dersiniz? İşte, büyük usta ve onun unutulmaz filmleri huzurlarınızda.
Şener Şen Kimdir? En İyi Unutulmaz Filmleri Listesi
YAYINLANMA ZAMANI
SON GÜNCELLEME
Yorum

100 yıllık sinema tarihimizin en iyi oyuncularını sayacak olsak, onun adı ilk akla geleceklerden. Nitekim o, yer aldığı her projede oyunculuğuyla kendisine hayran bırakmayı başarmış, duayen bir sanatçı. Kısaca söylemek gerekirse; Türk sinemasının yaşayan efsanesi. Evet, sesiyle, bakışlarıyla, vücudunu kullanış biçimiyle gönüllerimizi fetheden Şener Şen’den bahsediyoruz.

Birçok filmi ezbere bilinen, nice gence sinemayı sevdiren Şener Şen, önümüzdeki yıl Yavuz Turgul yönetmenliğinde vizyona girecek filmi ile yeniden izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Biz de bu vesileyle, büyük ustayı daha yakından tanıyıp, kültleşmiş filmlerini hep birlikte hatırlayalım istedik. İşte bilinmeyenleriyle Şener Şen kimdir sorusunun cevapları:

Şener Şen Kimdir?

Şener Şen Kimdir?

Şener Şen, Türk sinemasının cin fikirli ve kurnaz karakterlerine hayat veren Ali Şen’in oğlu olarak 1941 yılında dünyaya geldi. Babası gibi kendisini kamera önüne atmaktan ziyade sahne tozu yutmayı yeğleyen Şener Şen, genç yaşında tiyatro ile tanıştı. Tabii bu süre zarfı içerisinde, babasının da isteğiyle öğretmenlik yapmaya başladı.

Lisenin hemen ardından köy okullarında ders vermeye başlayan Şener Öğretmen, yaklaşık üç yıl boyunca memleketin birçok yerini gezdi. Ancak onun aklı hala tiyatrodaydı. Bu nedenle babasının “Öğretmen olarak kal” öğütlerini dinlemedi ve İstanbul’un yolunu tuttu. Tabii, kendisini sahnelere atması hiç kolay olmayacaktı. Şehir tiyatrolarında kontenjan doluydu, ona uygun rol yoktu derken Şener Şen iki yıl boyunca alelade işlerde çalışarak geçimini sağladı.

Şener Şen Hababam Sınıfı Badi EkremOnun adı Şener Şen’di ve yılmaya hiç niyeti yoktu. Nitekim onun bu azmi, 68 senesinde Şehir Tiyatroları’na girmesiyle neticelendi. Bu, büyük bir kariyerin ilk adımıydı esasen. Ne var ki hayatın acı gerçekleri, Şener Şen’in yakasına yapışmıştı bir kere! Tiyatroda her şey yolundaydı ancak eline geçen para pek tatmin edici cinsten değildi. O da bu yüzden sinemaya adım attı ve dublörlükten, seslendirmeye varana kadar bir dizi farklı alanda görev yaptı.

Bu sırada yavaş yavaş küçük roller almaya başlayan Şener Şen, büyük bir yıldız görüntüsü çizmese de yeteneği ile fark edilmeyi başarıyordu. Şener Şen’in hayatının tümden değişeceği an ise Ertem Eğilmez’in ona Halit Akçatepe, Kemal Sunal, Tarık Akan, Münir Özkul gibi efsanelerin bir araya geldiği Hababam Sınıfı’nda oynamayı teklif ettiği dakikalardır. Nitekim burada Badi Ekrem karakterine hayat veren Şener Şen, göz kamaştıran yeteneği ile bir anda herkesin sevgilisi olmayı başarmıştır.

Şener Şen Çiçek Abbas Filmi Şimdilerde dahi, tarihin en destansı karakterlerinden biri olarak anılan Badi Ekrem, hem Hababam Sınıfı’nın şöhretine şöhret katmış hem de Şener Şen’i bir anda ülkenin en elit oyuncuları arasına yerleştirmiştir. Hababam Sınıfı’nın ardından, artık yeri göğü inletme vakti gelip çatmıştı. Arzu Film Ekolü’nün destansı filmlerinde, izleyenlerine kahkaha attıran adam olarak arz-ı endam eden Şener Şen, yan rollerdeki başarısıyla da takdir topluyordu.

Birçok kült olmuş filmde, tamamlayıcı unsur olarak öne çıkan usta oyuncunun ilk defa tek başına başrolde yer alması ise, 1984 yapımı Namuslu filmi olacaktır. Erdal Özyağcılar, Ayşen Guruda ve Adile Naşit gibi oyuncularla birlikte rol aldığı yapım, hayatındaki bir diğer dönüm noktasıydı. O zamana dek oynadığı üçkağıtçı rollerin aksine, saf bir mutebere hayat veren Şener Şen, ortaya koyduğu performansla parmak ısırtacak ve kendisine yeni kapıların açılmasına olanak sağlayacaktı.

Şener Şen Vecihi KarakteriO artık, ayakları yere sağlam basan, komplike bir başrol oyuncusuydu. Bu dakikadan sonra, kendisine gelen rol teklifleri iyice artan Şener Şen’i özel yapan yegane husus ise seçici tavrı oldu diyebiliriz. Çünkü güvenmediği senaryoda asla yer almaz ve sadece inandığı kişilerle yola çıkardı. Yolunun Yavuz Turgul ile kesişmesi de doğacak büyük bir kader birliğine işaret etmekteydi.

Muhsin Bey filmi ile sinema tarihimizin en iyilerinden birine imza atan Turgul-Şen ikilisi bu dakikadan itibaren ayrılmaz bir ikili görüntüsü çizdi ve birlikte birçok filme imzasını attı. Gerçi bu birliktelik zaman zaman, Şener Şen gibi bir ustayı, sevenlerinden mahrum bıraktığı eleştirisini de getirdi. Ne var ki onların ortaya koyduğu her film, hayranlarının takdirini kazanmayı da başardı.

En İyi Şener Şen Filmleri

En İyi Şener Şen FilmleriBüyük ustanın hayatına ve kariyerine küçük çaplı bir bakış attıktan sonra, dilerseniz onun en iyi filmlerini hep birlikte hatırlayalım. Bazısı ezbere bildiğimiz, bazısı ise gizli kalmış hazine sınıfında konumlanan, birbirinden değerli Şener Şen filmleri huzurlarınızda.

Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)

Hababam Sınıfı Sınıfta KaldıŞener Şen’in ismini geniş kitlelere duyurduğu ilk filmi olma özelliği taşıyan Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, aynı zamanda efsanevi serinin de ikinci halkası.

Genç Edebiyat öğretmeni Semra Hoca’nın, uslanmaz Hababam Sınıfı ile mücadelesine tanıklık ettiğimiz film, bir yandan da eli kolu ayrı oynayan Beden Eğitimi Öğretmeni Badi Ekrem ile kahkaha sınırlarını zorlamaktadır. Nitekim Şener Şen’in kırmızı eşofmanı ile boy gösterdiği her sahne, filmin en güzel anları arasındadır.

Her yönüyle bir Türk Sineması klasiği olan Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Şener Şen’in kendisine biçilen zaman diliminde ortaya koyduğu enfes performansla hafızalara kazınmıştır. Film, aynı zamanda Tarık Akan’ın da son kez, Özel Çamlıca Lisesi’nde bulunmasıyla özel bir yerde konumlanmaktadır.

Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)

Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)Badi Ekrem ile birlikte gücüne güç katan efsane seri, alışılagelmiş samimi mizahını sevenlerine sunmak için üçüncü kez Hababam Sınıfı Uyanıyor adıyla yola çıkmıştır. Tarık Akan’ın ekipten ayrılmasına rağmen tadından zerre ödün vermeyen seri, bu hiperaktif sınıfın maceralarına bir kez daha hayran bırakmayı başarmaktadır.

Çalışkan Ahmet’in Hababamlı olduğu serinin üçüncü filmi, bir yandan güldürürken diğer yandan da insanlık adına önemli mesajlar taşımaktadır. Nitekim Ahmet’in filmin finalinde yaptığı çıkış hala dün gibi hafızalarımızda. Tabii ki, serinin en önemli yapı taşı olan mizah; anbean varlığını hissetirmekte ve izleyenlerine tadına doyulmaz dakikalar vadetmektedir.

Film, aynı zamanda Badi Ekrem’in kültleşmiş “Ben bu yaz neredeydim” sahnesini de içinde barındırmaktadır. Hala ilk günkü tazeliğini koruyan ve izleyenlerine fütursuzca kahkaha attıran bu sahne, şüphesiz sinemamızın da en leziz anlarından birini temsil etmektedir.

Süt Kardeşler (1976)

Süt Kardeşler (1976)Babanı da sevmezdim süt oğlan!

Ertem Eğilmez imzalı unutulmaz filmlerden biri olan Süt Kardeşler, aynı zamanda sinema tarihimizin korku figürlerinden olan Gulyabani adıyla da bilinmektedir.

Şaban, Bayram ve Ramazan… Kendilerini, birbiri ardını izleyen karmaşık olaylar içerisinde bulan üç bahriyeli. Onların hikayesi, Şaban’ın süt annesi Melek Hanım’ın evine gelme isteğiyle başlar. Tabii, bu sırada onun cin fikirli can yoldaşı Ramazan’ın ilginç planları, olayları içinden çıkılmaz bir ruh haline sokar.

Süt Kardeşler Artık herkes, bir diğerinin adıyla anılmak zorundadır. Kısacası, kimin eli kimin cebinde belli değildir. Bu sırada konağın otoriter kumandanı Hüsamettin’in varlığı ise, herkese korku salmaktadır. Tabii, hiç beklenmedik anda çıkagelen Gulyabani de cabası!

En iyi komedi filmleri listesinde de yer alan Süt Kardeşler, düşmeyen temposu ve üst düzey mizahıyla sinemamızın enlerinden biri. Kemal Sunal, Halit Akçatepe ve Şener Şen’in üst düzey uyumuyla renklenen film, her bir oyuncunun verdiği katkıyla unutulmazlar arasındaki yerini çoktan almıştır.

Tosun Paşa (1978)

Tosun Paşa (1978)Tutmayın küçük enişteyi, salıverin gitsin!

Yeşil Vadi Tellioğulları’nın mı yoksa Seferoğulları’nın mı? İşte bu eğlenceli sorunsaldan doğan Tosun Paşa, kahkahanın bir an olsun eksik olmadığı, en özel Yeşilçam dönemi filmlerinden bir tanesi olarak öne çıkmaktadır.

Tellioğulları’nın reisi Akil, Seferoğulları’nın “Hain” saldırısı sonucu hafızasını yitirmiştir. Artık ailenin yeni lideri, Şener Şen’in hayat verdiği Lütfü Bey’dir. Onun aklına ise Yeşil Vadi’yi alabilmek adına dahiyane bir plan gelmiştir. Evin uşağı Şaban’ı, tüm İskenderiye’de gücüyle nam salmış, Tosun Paşa kılığına sokmak! Artık biz izleyiciler için geriye tek bir seçenek kalmıştır: O da bu izlenmesi gereken film karşısında anbean gülmek, kahkaha atmak.

Bir senaryo harikası olan ve aynı zamanda samimiyetiyle gönüllerde taht kuran Tosun Paşa, dünya pazarına sunabildiğimiz ender komedi filmlerimizden de biri. Kemal Sunal’ın destansı oyunculuğu ile hafızalarda yer eden film, Arzu Film Ekolü’nün üst düzey işlerinden biri olarak hatırlanmaktadır.

Gülen Gözler (1977)

Gülen Gözler (1977)Ertem Eğilmez’in elinden çıkan, aile temalı filmlerin en popülerlerinden olan Gülen Gözler, şüphesiz ki Şener Şen’in devleşen performansıyla hafızlarımızda yer eden bir film. Onun, Türk havacılık tarihine adını altın harflerle yazdıran Vecihi Hürkuş’tan esinlenilerek yaratılan karakteri Vecihi, sinema tarihimizin de en özel simalarından biri olarak hatırlanmaktadır.

Doğramacılık yaparak ailesini ayakta tutmaya çalışan Yaşar Usta, aynı zamanda kız babası olmanın da zorluklarını fazlasıyla çeken bir adamdır. Nitekim Yaşar Usta’nın en büyük problemi de; evlilik çağına gelen kızlarının aşk hayatıdır. Hele hele içlerinden biri vardır ki, Yaşar Usta’yı canından bezdirmiştir. Bu öyle bir adamdır ki sevdiği kızın evine kendi uçağıyla girebilecek kadar gözü dönmüştür. Evet, Vecihi’den bahsediyoruz!

Her bir anıyla aile olabilmenin önemine eğilen, yer yer kapitalist düzeni kendi bildiği yoldan eleştiren Gülen Gözler, güldürmeyi de asla ihmal etmemektedir. Özellikle Şener Şen, Münir Özkul ve Adile Naşit etrafına kurulan gösterişli oyuncu kadrosuyla parmak ısırtan film, samimiyetiyle türevlerinden ayrılmayı başarmaktadır.

Hababam Sınıfı Tatilde (1977)

Hababam Sınıfı Tatilde (1977)Güdük Necmi’siz ilk Hababam Sınıfı olma özelliği taşıyan film, buna rağmen serinin en eğlencelilerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Bunda ki aslan payı ise, hiç şüphe yok ki, iyiden iyiye öne çıkan Şener Şen’e ait.

Hababam Sınıfı, okuldan kaçmak adına Badi Ekrem’i paravan olarak kullanmaya kararlıdır. Günlerden bir gün, onun ne denli iyi bir izci olduğunu yalanını söyleyerek, Badi Ekrem’i havaya sokmuşlardır. Ancak durumu fark eden Mahmut Hoca, Hababam’a bir kez daha ders vermek adına onları kampa gönderir. Hem de oymak beyi Badi Ekrem ile birlikte. Bu dakikadan itibaren kendilerini doğanın özgür koşullarında baş başa bulan Hababam Sınıfı için, yepyeni bir maceraya atılmanın tam vaktidir.

Sınırlarını dört duvardan yemyeşil ormanlara kadar uzatan Hababam Sınıfı Tatilde, Kemal Sunal ve Şener Şen’in sazı eline alan tavrı ile hatırlanmaktadır. Özellikle filmin finalinden verilen ders ise, Hababam Sınıfı serisinin neden özel olduğunu bir kez daha bizlere kanıtlamaktadır.

Çöpçüler Kralı (1978)

Çöpçüler Kralı (1978)Parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği…

Zeki Ökten’in yönetmen koltuğunda oturduğu Çöpçüler Kralı, Çöpçü Apti ile Zabıta Amiri Şakir’in ilginç ama bir o kadar da eğlenceli çekişmesini konu almaktadır.

Tüm mahalle esnafına illallah ettiren Şakir, Apti’nin de gönlünü kaptırdığı Hacer ile evlilik hayalleri kurmaktadır. Nitekim temizlikçilik yapan Hacer’in ailesi de onu, zengin biriyle evlendirmenin peşindedir. Şakir ise onlar için biçilmiş kaftandır. Tam da bu sırada tesadüf eseri bir gazinoda şarkıcılık yapmaya başlayan Apti, tüm dengeleri alt üst edecektir. Bu dakikadan itibaren eğlencesini maksimum seviyeye çıkaran Çöpçüler Kralı, Kemal Sunal ve Şener Şen arasındaki parmak ısırtan uyumla üst düzey bir seyirlik halini almaktadır.

Kemal Sunal’ın insanın içini ısıtan performansıyla arz-ı endam ettiği Çöpçüler Kralı, Şener Şen’in onu destekleyen tavrıyla daha da değer kazanmaktadır. Yer yer toplumcu-gerçekçi bir ruh haline de bürünen film, tam anlamıyla bir başyapıt olarak sinema tarihimize adını altın harflerle yazdırmayı da ihmal etmemiştir.

Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor (1978)

Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor (1978)Serinin en zayıf filmlerinden biri olarak kabul gören Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor, iyiden iyiye zayıflayan kadrosuna rağmen Şener Şen’in öne çıkan performansıyla ayakta kalmayı başaran bir iş olarak hatırlanmaktadır.

Okula yeni gelen Hürrem Hoca’nın feminist tavrı, tüm okulu canından bezdirmiştir. Hababam Sınıfı, bir yandan bu enteresan hocayla uğraşmak durumundayken, bir yandan da sınıfın genç aşıkları Ömer ile Ayşe’nin git gide büyüyen derdine çözüm bulmak zorundadır. Tüm bu hadiseler yaşanırken, yine kendi bildikleri yoldan sonuca gitmeye çalışan Hababam Sınıfı güldürmeyi başarsa dahi, serinin önceki filmlerine nazaran düşük bir tempo ile karşımıza gelmektedir.

Tüm eksi yönlerine rağmen, bir efsanenin devam filmi olma özelliği taşıyan Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor, Badi Ekrem’in de kırmızı eşofmanlarını son kez giydiği film olarak hatırlanmaktadır.

Kibar Feyzo (1978)

Kibar Feyzo (1978)Yalnızca eğlencesi ile değil aynı zamanda eleştirisel bakış açısıyla da özel bir yere sahip olan Kibar Feyzo, ağalık sistemini yerle yeksan etmeye çalışan saf bir köylünün hikayesini konu almaktadır.

Feyzo, askerden döndükten sonra Gülo ile evlenmek için varını yoğunu ortaya koyar. Ancak ödemek zorunda olduğu başlık parası, hiç de öyle yenilir yutulur cinsten değildir. Bu yüzden çalışmak için şehrin yolunu tutan Feyzo, burada gördükleri karşısında hayretler içerisinde kalır. Köye her döndüğünde Maho ya da bilinen adıyla anmamız gerekirse Faşo Ağa ile bir sinir harbi içine giren Feyzo, hakkını savunmak için elinden geleni ardına koymayacaktır. Bu dakikadan itibaren toplumcu-gerçekçi yapısının altından özgün bir mizah çıkarmayı başaran film, sorgulayıcı yapısıyla fark yaratmaktadır.

Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı film, Kemal Sunal’ın benzersiz oyunculuğu ile şahlanırken, Şener Şen’in Ağa rolündeki parmak ısırtan performansıyla da seyir zevkini iki katına çıkarmaktadır. Her bir diyalogu dillere pelesenk olmuş film, faşist baskının her an her yerde cereyan edebileceğini özgürce dile getirmiş ve bu yönüyle de takdiri fazlasıyla hak etmiştir.

Neşeli Günler (1978)

Neşeli Günler (1978)En iyi jilet budur! Dünyanın bütün meşhurları bununla tıraş oluyor. İngiltere Kralı, Rahmetli Başkan Kennedy, Taçsız Kral Pele, Beckenbauer, Kaleci Maier, Nadia Comaneci, Brigitte Bardot, Fenerbahçeli Cemil… Hepsi, şöhretlerini bu bıçağa borçludurlar!

Turşu suyunun hası sirkeden mi yoksa limondan mı yapılır sorunsalından doğan ve izleyenlerine bu vesileyle doyumsuz dakikalar yaşatan Neşeli Günler, adıyla müsemma bir şekilde neşe saçan bir film olarak anımsanmaktadır.

Altı evlat sahibi olan Kazım ve Saadet, ne var ki birbirinden inatçı iki yetişkin çocuktur. Günün birinde turşu suyu yüzünden kavga etmeleri, evleri ayırmalarına ve aileyi paramparça etmelerine neden olur. Aradan geçen yıllarda, birbirlerini görme şansına erişemeyen kardeşler, tesadüf eseri bir araya geldiklerinde ise birbirlerinden ayrılmamaya söz verir. Onlar için artık tek önemli olan husus, eski mutlu günlerdeki gibi bir arada yaşamaktır. Tabii onların bu birleşme umudu, yıllardır ikili oynayan Ziya’yı ise fazlasıyla endişelendirmektedir. Abisinin tanımıyla, “Palavra Bakanı” olan Ziya ne yapacağını bilmez bir halde oradan oraya sürüklenecektir.

Başından sonuna dek bir aile komedisi görüntüsü çizen Neşeli Günler, özellikle Şener Şen’in sahne aldığı her bir dakikada eğlence dozajını yukarıya çekmeyi başarmaktadır. Ziya’nın naif yalanlarıyla izleyenleri güldürdüğü film, şüphesiz ki Şener Şen’in kusursuz oyunculuğuyla daha da fazla değer kazanmaktadır. Nitekim Neşeli Günler, Şener Şen’in nasıl büyük bir komedi üstadı olduğunu dosta düşmana bir kez daha kanıtladığı film olarak da hatırlanmaktadır.

Sultan (1978)

Sultan (1978)Dev oyuncu kadrosuyla göz kamaştıran Sultan; aşk, arkadaşlık ve komşuluk ilişkilerini odak noktasına alan, eğlenceli ve bir o kadar da dokunaklı bir film olarak öne çıkmaktadır.

Varoşların güzel ve dul kızı Sultan ile babadan zengin minibüs şoförü Kemal, beklenmedik bir anda birbirlerine aşık olurlar. Tabii ki onların kavuşması sandıkları kolay olmayacaktır. Özellikle mahalle halkının evlerini terk etmek zorunda olmaları, onları büyük bir direnişin ortasına itecektir. Artık onların aşkının aşması gereken meşakkatli bir yol daha vardır…

Başrollerini Türkan Şoray ve Talat Bulut’un paylaştığı filmde, Şener Şen peltek bakkal Bahtiyar rolüyle karşımıza çıkmaktadır. Usta oyuncu, alışılmışın epey dışındaki karakteriyle takdir toplarken, bir yandan da filmin mizah seviyesine birebir katkı sağlamayı başarmaktadır. Gözüktüğü her bir sekansta samimiyeti de beraberinde getiren Şener Şen, ne denli büyük bir oyuncu olduğunu bir kez daha böylelikle kanıtlamıştır.

Ne Olacak Şimdi (1979)

Ne Olacak Şimdi (1979)-Yaz kızım; 200 torba çimento, 20 kamyon çakıl, 15 tane kapı, 30 kamyon ince kum…
-Tükür ulan babanın suratına.

Türk Sineması’nın unutulmaz romantik komedilerinden olan Ne Olacak Şimdi, kadın-erkek ilişkisine getirdiği özgün bakış açısıyla dikkat çekerken, anbean gülümseten yapısıyla da fark yaratmayı başaran bir iş.

Nuran, Şakir’i bir motel odasında basınca ondan boşanmayı kafasına koyar. Bu nedenle avukat olan çocukluk arkadaşı, Orhan’ın yolunu tutar. Şakir ise, karısından boşanmak istememektedir ve o da dişli avukat Özden ile anlaşır. Onların boşanma hikayeleri ise, birbirinin tamamen tezadı olan iki avukat arasında bir aşk doğmasına neden olur. Bu dakikadan sonra odağını Orhan ve Özden’e çeviren film, dur durak bilmeyen temposu ile bir yandan güldürecek diğer yandan da evlilik müessesine kendine has bir eleştiri geliştirecektir.

Başrollerini Levent Kırca, Nevra Serezli, Perran Kutman ve Şener Şen’in paylaştığı film, hiç şüphesiz sinemamızın kült yapımlarından biri. Merkezine aldığı Orhan ve Özden’in evlilik serüveninin yanı sıra, Şakir’in çapkınlık maceralarıyla da izleyenlerine keyifli anlar yaşatan film, her noktasıyla kıymetli bir yapım olarak belirmektedir. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı filmin senaryosu ise, Yeşilçam’ın tanınmış kalemlerinden Sadık Şendil’e ait.

Banker Bilo (1980)

Banker Bilo (1980)Bir tarafta kurnazlığı hayat gailesi belirlemiş Maho, diğer tarafta ise temiz kalbiyle inci gibi parlayan Bilo… Sinema tarihimizin yüz akı filmlerinden biri olan Banker Bilo, samimi mizahıyla ilgi çeken ve yer yer de arkadaşlığın önemini sorgulatan oldukça değerli bir yapım.

Köylüsü Maho tarafından Almanya’ya işçi olarak götürülme vaadiyle kandırılan Bilo, gözünü açtığında İstanbul’dadır. Bu dakikadan itibaren bu koca metropolde, beş parasız bir şekilde hayatta kalma savaşı verecek olan Bilo’nun yolu, her defasında onu kandıran ve bu keşmekeşin içine atan Maho ile kesişir. Maho ise arlanmaz bir sahtekârdır. Her defasında Bilo’yu kandırmaktan, ona kazık atmaktan asla vazgeçmez. Bu ikilinin ilginç ama bir o kadar didaktik öğeler taşıyan dostluğu, izleyenlerini eğlendirirken bir yandan da sorgulayıcı bir tavrı beraberinde getirmektedir.

İlyas Salman ve Şener Şen’in destansı uyumuyla büyüyen Banker Bilo, hiç şüphe yok ki “Yaptım ama bir sor, neden yaptım” söylemiyle hala güncelliğini korumaktadır. Özellikle Şener Şen’in üçkağıtçı Maho ile özdeşleşen duruşu, şimdilerde dahi popüler bir ikon olarak öne çıkmayı başarmaktadır.

Davaro (1981)

Davaro (1981)Şener Şen ile Kemal Sunal’ı yeniden buluşturan Davaro, kan davasını kendine özgü bir şekilde eleştiren, eğlenceli ve bir o kadar da eleştirel bir film olarak huzurlarımıza gelmektedir.

Yıllarca Almanya’da çalışan Memo, başlık parasını tamamlamış ve Cano ile evlenmek üzere köye dönmüştür. Onun düğün hazırlığı yaptığı sırada, hapishaneden çıkagelen Sülo ise, yıllar evvel Memo’nun babasını öldürmüş olan kanlısıdır. Böyle bir ortamda düğünün yapılmayacak olması kararlaştırınca, işler iyice içinden çıkılmaz bir ruh haline bürünür. Bu dakikadan itibaren Memo ve Sülo’nun olayları lehlerine çevirmek adına çevirdikleri dolaplara tanıklık ettiren Davaro, bir yandan da çağ dışı kalmış kan davasına karşı lafını cesurca söylemeyi de başarmaktadır.

Yönetmenliğini Kartal Tibet’in yaptığı film, eğlencesinin yanı sıra çarpıcı hikâyesiyle de unutulmazlar arasındaki yerini almıştır. Özellikle yaptığı göndermelerle hafızlarda yer eden film, geniş oyuncu kadrosuyla da göz kamaştırmaktadır.

Gırgıriye’de Şenlik Var (1981)

Gırgıriye’de Şenlik Var (1981)Bayram, Sabahat, Güllü, Zekiye, Bekir ve daha niceleri… Sulukule’nin eğlenceli atmosferini huzurlarımıza getiren Gırgıriye serisinin ikinci halkası, Şener Şen’in de dahil olması ile eğlence dozajını doruk noktasına çıkaran bir film olarak hatırlanmaktadır.

Kanlı bıçaklı olan iki ailenin yaptıkları düğünle kapılarını açan Gırgıriye’de Şenlik Var, hapishaneden çıkagelen Duman Haydar’ın katılımıyla deyim yerindeyse tam bir karnavala dönüşmektedir. Nitekim Duman Haydar, Zekiye’nin yıllardır yolunu beklediği ilk göz ağrısı, büyük aşkıdır. Bu dakikadan itibaren Adile Naşit ve Şener Şen’in hayat verdiği karakterlerin doyumsuz aşkına tanıklık ettiren film, bir yandan da Sulukule’nin şahsına münhasır atmosferi ile kalp atışlarını hızlandırmayı başarmaktadır.

Yapımcılığını Türker İnanoğlu’nun, yönetmenliğini ise Kartal Tibet’in yaptığı film, şüphesiz ki Gırgıriye serisinin de en unutulmazlarından biri. Bundaki aslan payı da Şener Şen’in üst düzey oyunculuğunda olduğu aşikar. Nitekim o, göründüğü her bir sahnede güldürmeyi başarmış ve iyiden iyiye aile görüntüsü çizen bu oyuncu kadrosu içinde dahi parıl parıl parlamayı başarmıştır.

Dolap Beygiri (1982)

Dolap Beygiri (1982)İlyas Salman ve Şener Şen ikilisinin, tekrardan kamera karşısına geçtiği Dolap Beygiri, yer yer Banker Bilo’yu andıran bir taşlama olarak huzurlarımıza gelmektedir.

Ali, Yüksekokulu bitirmiş ve memuriyet hayatına başlamak adına şehre gelmiştir. Burada eniştesi ile birlikte yaşamak zorunda kalan Ali, namusuyla doğru bildiği yolda gitmek için çabalarken, eniştesi Yakup ile de kıyasıya bir mücadele içine girecektir. Nitekim Yakup, her türlü alavere dalavereyi yapma potansiyeline sahip olan, çabuk yoldan zengin olmanın hayallerini kuran bir adamdır. Bu dakikadan itibaren bu iki zıt kutbun çarpışmasını olanca eğlencesiyle izleyenlerine aks ettiren film, trajikomik bir anlatıyla da farkını ortaya koymayı başarmaktadır.

Yönetmenliğini sinemamızın duayen isimlerinden Atıf Yılmaz’ın yaptığı film, bir kez daha dönemin popüler kavramı bankerliği ön plana çıkarıyor. Tabii bu süre zarfı içerisinde de fırsatçılığı kendine has bir şekilde hicvetmeyi es geçmeyen film, bu yönüyle de izleyenlerinden tam not almayı başarıyor.

Şener Şen’in bir kez daha yozlaşan dünya düzenine ayak uyduran bir sahtekara hayat verdiği Dolap Beygiri, onun kahkahayı beraberinde getiren oyunculuğuyla daha da değer kazanmaktadır. Nitekim onun hayat verdiği Banker Yakup, her dönem Türkiye’sinde karşımıza çıkması muhtemel bir tiptir. Bu da Şener Şen’in hayat verdiği karakterin, daha kanlı canlı bir şekilde karşımızda durmasına olanak sağlamaktadır.

Çiçek Abbas (1982)

Çiçek Abbas (1982)Şener Şen ve İlyas Salman arasındaki uyumun nirvanaya ulaştığı Çiçek Abbas, senaryosuyla, anlatım biçimiyle başlı başına bir başyapıt hüviyetinde. Özellikle minibüsçülüğün jargonuna has replikleriyle hafızlara kazınan film, aradan geçen uzun yıllara rağmen hala güncelliğini korumaktadır.

Abbas, Şakir’in yanında muavinlik yapan kalbi tertemiz bir gençtir. Şakir ise, düzenbazlığı ile nam salmış, bitirim ve dediğim dedik bir şofördür. Günün birinde Abbas’ında kendi minibüsünü alıp, Aksaray hattında Şakir’e rakip olması ise tüm dengeleri sarsacak ve ardı arkası kesilmeyecek ilginç hadiseleri de beraberinde getirecektir. Tabii bu iki adamın Nazlı’ya karşı besledikleri aşk da, onların arasındaki rekabetin git gide kızışmasına neden olacaktır. Bakalım, kırmızı montları ve kendi has bağladıkları atkıları ile gönüllere taht kuran bu iki nevi şahsına münhasır karakterin mücadelesinden kim galip çıkacak?

Senaryosu Yavuz Turgul’a ait olan Çiçek Abbas’ın yönetmen koltuğunda Sinan Çetin oturmaktadır. Özellikle Abbas ve Şakir’in kahvede atıştıkları sahne ile unutulmazlar arasına adını yazdıran Çiçek Abbas, Şener Şen ve İlyas Salman’ın birbirini tamamlayan performansıyla daha da değer kazanmayı bilmektedir.

Şekerpare (1983)

Şekerpare (1983)Bir dönem komedisi olan Şekerpare, adıyla müsemma bir şekilde tadından zerre ödün vermeyen ve her bir anıyla gülümsetmeyi başaran nadir filmlerden biri olarak öne çıkmaktadır.

Karakol Amiri Ziver Bey ile onun yanında görev alan Cumali, genelevde çalışan Şekerpare’ye aşık olmuşlardır. Nüfuslu bir adam olmasına rağmen bu güzel kadını kendini aşık etmeyi başaramayan Ziver Bey, Şekerpare’nin de gönlünü Cumali’ye kaptırdığını anlayınca iyiden iyiye zıvanadan çıkacaktır. Bu dakikadan itibaren Ziver’in otoriter tavrına karşın, kurulan planlar, oynanan oyunlar ise hem hikayenin seyir zevkini arttıracak hem de kahkahanın her an gün yüzünde olmasına olanak sağlayacaktır.

Yeşilçam dönemimin en özel filmlerinden olan ve Şener Şen-İlyas Salman ikilisinin ne denli uyumlu birer partner olduğu yeniden hatırlatan filmin senaryosunda Yavuz Turgul imzası bulunurken, yönetmen koltuğunda ise Atıf Yılmaz oturmaktadır.

Namuslu (1984)

Namuslu (1984)Geldik Şener Şen filmografisinin en önemli virajına. 1984 yılına dek, devamlı olarak başrolü bir başka yıldız oyuncuyla paylaşmak zorunda kalan Şener Şen için, artık tek başına bir filmi idare etmenin vakti gelip çatmıştır. O ana kadar oynadığı üçkağıtçı rollerin tamamen zıttı bir karakteri huzurlarımıza getiren Şener Şen, sevenlerinden tam not alarak, tek başına da ne büyük işlerin altına imza atabileceğini Namuslu filmi ile ortaya koymuştur.

Veznedar olarak hayatını idame ettiren Ali Rıza, hileyle hurdayla işi olmayan, başını önüne eğip, kaderine razı olan bir adamdır. Ne var ki onun bu tavrı, başta ailesi olmak üzere tüm çevresi tarafından eleştirilmekte ve birçok kişi tarafından hor görülmektedir. Günün birinde, büyük miktarda bir parayı hırsızlara kaptırması ise Ali Rıza’nın hayatı için dönüm noktası olacaktır. Nitekim parayı çaldırdığına kimseyi inandıramaya bu dürüst adam, bir noktadan sonra hırsız rolü oynamaya karar verir ve olanlar olur. O muteber adam gitmiş, yerine gözü açılmış bir namussuz gelmiştir. Artık Ali Rıza için de oyunu kurallarına göre oynama vaktidir! Bu dakikadan itibaren mizahını maksimum seviyeye çıkaran film, bir yandan da yozlaşan toplumumuza yaptığı göndermelerle eleştirisel tavrını gün yüzünde tutmayı başarmaktadır.

Şener Şen’in her bir saniyesinde oyunculuk dersi verdiği ve güldürürken düşündürdüğü filmi Namuslu’nun yönetmen koltuğunda Ertem Eğilmez otururken, senaryo da ise Başar Sabuncu’nun imzası bulunmaktadır.

Aşık Oldum (1985)

Aşık Oldum (1985)Şener Şen’in acemi bir çapkına hayat verdiği Aşık Oldum, 1984 yapımı The Woman in Red filminden uyarlanmış ve orijinali aratmayacak denli absürt bir film olarak arz-ı endam etmiştir.

Şakir bir reklam ajansında çalışan, kendi halinde, monoton hayat süren bir adamdır. Evliliği dahi sıradanlıktan nasibini almış bu adamın, günün birinde karşısına çıkan gizemli bir kadın Şakir’in hayatını tümden değiştirecektir. Bu dakikadan itibaren zamparalık yapmayı kafasına koyan Şakir’in tecrübeli arkadaşlarına fikir danışması birbirinden eğlenceli anları beraberinde getirecektir. Nitekim işinin pek de ehli olmayan Şakir’in acemi bir çapkın olarak yaptıkları, fazlasıyla eğlenceli hadiseye de gebedir.

Bir uyarlama olmasına rağmen, yerel ezgilerden son raddede beslenmeyi başaran Aşık Oldum, buna rağmen Avrupai havasını da anbean hissettirmektedir. Şener Şen’in en kıyıda köşede kalmış, absürt filmlerinden olan Aşık Oldum’un kadrosunda ise Nevra Serezeli, Erdal Özyağcılar, Şehnaz Dilan ve Necati Bilgiç gibi oyuncular bulunmaktadır. Filmin yönetmen koltuğundaysa sinemamızın büyük ustası Ertem Eğilmez oturmaktadır.

Züğürt Ağa (1985)

Züğürt Ağa (1985)Kült mertebesine erişmiş birçok sahnesi ve senaryosuyla hafızlara kazınan Züğürt Ağa için, her anlamıyla bir başyapıt yakıştırması yapmak mümkün. Nitekim Şener Şen’in destansı oyunculuğu ile hafızalara kazınan film, bir yandan da feodaliteden kapitalizme geçişi olabildiğince vurucu bir şekilde işleyerek muadillerinden ayrılmayı bilmiştir.

Kendi köyünde dilediğince hüküm süren Ağa, babasının gerdek gecesi ölmesi sonrası büyük güç kaybeder. Git gide siyasilerin elinde oyuncak haline dönen bir dönemin haşmetli Ağa’sı köyü satılığa çıkarır ve metropole göç eder. Ancak bu büyük şehir, onun alıştığı görkemli hayata hiç mi hiç benzememektedir. Ağa, burada ayakta kalabilmek için var gücüyle çalışmak ve istemeden de olsa kapitalizmin kölesi olmak mecburiyetindedir.

Vuruculuğunu anbean yukarı çeken ve bunun yanı sıra yer yer eğlenceli sahneleri de beraberinde getiren Züğürt Ağa, şüphesiz ki sinema tarihimizin en özel işlerinden biri. Özellikle yaptığı siyasi göndermelerle adından söz ettiren film, geçiş dönemi olarak adlandırılan 80’li yılların sosyo-ekonomik yapısını realist bir biçimde işleyerek ölümsüz bir eser halini almıştır.

Yönetmenliğini Nesli Çölgeçen’in yaptığı ve Şener Şen’in başrolde deyim yerindeyse harikalar yarattığı filmin senaryosu ise usta kalem Yavuz Turgul’a ait.

Çıplak Vatandaş (1985)

Çıplak Vatandaş (1985)Şener Şen’in 80’li yıllarda çektiği toplumcu-gerçekçi filmlerden bir diğeri olan Çıplak Vatandaş, geçim zorluğunu çarpıcı şekilde işleyen bir drama olarak karşımıza gelmektedir.

Dört çocuklu bir ailenin reisi olan İbrahim, beşinci çocuğun da yolda oluşuyla birlikte iyiden iyiye zora girmiştir. Bu nedenle türlü ek işler yapmak zorunda kalan İbrahim’in git gide dengesi de alt üst olmaya başlayacaktır. Hızlı iş temposuyla birlikte yorgun düşmeye başlayan bünyesi, onu ruhsal problemlere doğru itecektir. Rutin hayatıyla tımarhane çizgisi arasında gidip gelen bu adam, nihayet çırılçıplak bir biçimde kendisini sokaklara atmış ve olanlar olmuştur.

Malum, her dönemin Türkiye’sinde geçim zorluğu her daim birinci gündem maddesi olarak yer almıştır. Bu durumun sinemaya en kusursuz tezahürlerinden birinin de Çıplak Vatandaş olduğu aşikar. Şener Şen’in mükemmel oyunculuğuyla şahlanan film, bir yandan da söylemini cesur bir şekilde dile getirerek muadillerinden ayrılmayı başarmaktadır. Yönetmenliğini Başar Sabuncu’nun yaptığı film, yalnızca çekildiği yılların değil, her dönemin anlatısı olarak da unutulmazlar arasına adını yazdırmayı başarmıştır.

Milyarder (1986)

Milyarder (1986)Yılbaşı biletinize büyük ikramiye çıksa ne yaparsınız? Avazınız çıktığı kadar bağırıp, bunu tüm çevrenize mi yayarsınız yoksa sessizce köşenize çekilip, ortalığın durulmasını mı beklersiniz? İşte bu sorunsaldan doğan Milyarder, kendi halindeki bir istasyon şefinin yaşadığı trajikomik hadiseleri odak noktasına almaktadır.

Büyük ikramiye Mesudiye’ye çıkmış ancak talihli kimliğini gizlemeyi tercih etmiştir. Bu sırada İstasyon Şefi Mesut’un evinde ise deyim yerindeyse tam bir bayram havası hakimdir. Ancak Mesut, dikkatleri üzerine çekmemek adına rutin hayatına devam etme kararı almış ve bileti bozduracağı güne kadar kimliğini saklamayı kafaya takmıştır. Ne var ki işler hiç mi hiç onu istediği gitmez. Bu dakikadan itibaren, yalnızca çevresi ile değil ailesi ile de arasına nifak tohumları giren Mesut, paranın gücü karşısında çaresiz kalakalmıştır.

Başından sonuna dek güçlü bir drama olarak arz-ı endam Milyarder, Şener Şen’in duygu yüklü oyunculuğu ile hafızlara kazınmıştır. Keza filmin senaryosunun bu denli güçlü oluşu, Milyarder’in en büyük artısı olarak da öne çıkmaktadır. Yönetmenliğini Kartal Tibet’in yaptığı filmin senaryosu ise Ertem Eğilmez ve Ümit Ünal’a ait.

Muhsin Bey (1987)

Muhsin Bey (1987)80’li yılların en iyi birkaç filmden biri olarak kabul gören Muhsin Bey, başından sonuna dek sürdürdüğü dokunaklı tavrıyla dikkat çeken ve takdir toplayan bir yapım olarak karşımıza gelmektedir.

Türkücü olma sevdasıyla İstanbul’a gelen Ali Nazik’in yolu, bir dönemin meşhur organizatörü Muhsin Bey ile kesişir. Ne var ki bu eski kafalı adam, popüler müziğe karşı tavrını çoktan koymuştur. Nitekim o sanat müziğine aşık olan ve tutkusunu diri tutmak adına tüm fedakarlıkları yapmaya hazır olan bir adamdır. Bu nedenle Ali Nazik’e sıkı sıkıya tutunan ve onu tutkusuyla yoğurmayı hedefleyen Muhsin Bey, ne var ki bu Urfalı gencin hırslarının altında ezilecektir.

İlk dakikasından son dakikasına kadar düşmeyen temposu ve anbean yükselen vuruculuğu ile hafızlarda yer eden Muhsin Bey, şüphesiz ki Şener Şen’in en iyi işlerinden biri. Tabii filmi yalnızca usta oyuncunun filmografisi ile sınırlamak haksızlık olur. Nitekim Muhsin Bey, yaşadığı zaman diliminden çıkıp, her yaş grubuna hitap etmeyi başarmış, ölümsüz bir eserdir.

Senaryosu ve yönetmenliği Yavuz Turgul’a ait olan film, yükseliş ve çöküş hikayesini aynı anda sunarak izleyenlerine farklı tatlar yaşatmayı da başarmaktadır. Şener Şen’in başrolü Uğur Yücel ile paylaştığı film, kaçırılmaması gereken yerli yapımlardan en önemlisi olarak güncelliğini korumaktadır.

Selamsız Bandosu (1987)

Selamsız Bandosu (1987)Beraber Züğürt Ağa gibi bir efsanenin altına imzasını atan Nesli Çölgeçen ve Şener Şen’in yeniden buluşmasını müjdeleyen Selamsız Bandosu, trajikomik bir hikayeyi huzurlarımıza getirmektedir.

Selamsız Belediye Başkanı Latif Şahin, Cumhurbaşkanının bir gezi için kasabalarından geçeceği haberini alır. Bu durum karşısında kayıtsız kalmamaya kararlı olan Latif Şahin, bir bando ekibi kurarak, Cumhurbaşkanının dikkatini çekmek ister. Bunun için bir bando şefi aramaya girişen belediye meclisinin yolu, alkol problemi olan Murat ile kesişir. Bu dakikadan sonra, hayatlarında hiç enstrüman görmemiş köy halkından bir bando yaratmaya çalışan Şef Murat ve Latif Şahin’in ilginç macerası, birçok komik ve bir o kadar da hüzünlü maceraya gebedir.

Sinemamızın özgün filmlerinden biri olan Selamsız Bandosu, adete boşa çabalamanın vücut bulmuş hali olarak arz-ı endam etmektedir. Başından sonuna dek boş bir hayale kapılmış bir grup insanın hikayesini ekranlara getiren film, zeki ve yaratıcı mizahı ile de göz kamaştırmayı başarmaktadır. Şener Şen’in başrolde bir kez daha harikalar yarattığı film, hiç şüphe yok ki Nesli Çölgeçen’in tarz sahibi anlatımıyla da daha değerli bir hal almaktadır.

Arabesk (1989)

Arabesk (1989)Türk Sineması Tarihi’ne baktığımız zaman absürt öğelerle bezeli birçok film ile karşılaşabiliriz. Ancak başından sonuna dek absürt hadiseleri kendisine pusula olarak belirlemiş ilk filmimizin Arabesk olduğunu dile getirebiliriz.

Şener ile Müjde, masallara konu olacak denli imkansız ama bir o kadar da tutkulu bir aşkın baş kahramanlarıdır. Henüz çocukluk yıllarında birbirlerine gönüllerini kaptıran bu iki genç, ne var ki sosyal statülerinden dolayı kavuşamamış ve İstanbul’un yolunu tutmak zorunda kalmıştır. Burada da başlarına türlü hadiseler gelen ve beraber olmaları sürekli olarak engellenen Şener ve Müjde’nin yolu, ne var ki her defasında bir kez daha kesişmektedir.

Başından sonuna dek izleyenlerine kahkaha attırmayı bir görev edinmiş Arabesk, aynı zamanda duayen sinemacı Ertem Eğilmez’in de son filmi olarak kayıtlara geçmiştir. Nitekim usta sinemacı filmin montajından kısa bir süre sonra aramızdan ayrılmıştır.

Filmin senarist koltuğunda ise 90’larda çektiği işlerle adından söz ettiren Gani Müjde oturmaktadır. Özellikle başarılı kalemin absürt yönünün anbean hissedildiği film, aynı zamanda Şener Şen ve Müjde Ar’ın tebessümü beraberinde getiren uyumuyla da tadından yenmez bir seyirlik görüntüsü çizmektedir.

Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni (1990)

Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni (1990)Şener Şen filmografisinin en özel işlerinden biri olan Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, hayatını sinemaya ve değişime adamış bir yönetmenin, filmi için var gücüyle çırpınışını ele almaktadır.

Haşmet Asilkan, bir dönem çektiği şarkıcı-türkücü filmleriyle sektörde hatırı sayılır bir konuma yükselmiş yönetmendir. Ancak artık o, Yeşilçam’ın çöküşe geçtiği yıllarda siyasi içerikli bir film çekmek için kolları sıvar. Başta bu rol için Müjde Ar’ı düşünür, olmaz. Ancak onun pes etmeye hiç mi hiç niyeti yoktur. Genç oyuncularla sil baştan bir kadro kurar; bu sefer de yapımcısıyla problemler yaşar. Ama onun adı Haşmet Asilkan’dır; gerekirse saatini satacak yine de bu filmi tamamlayacaktır. Bir yönetmenin, tutku dolu anlatısını bünyesinde barındıran Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni harikulade bir melodram olarak huzurlarımıza gelmektedir.

Şener Şen’in başından sonuna dek oyunculuk dersi verdiği ve deyim yerindeyse gözleriyle oynadığı filmin senaryosu ve yönetmenliği ise Yavuz Turgul’a ait. Özellikle realist yapısıyla ilgi çeken film, “Sinemayı çok seviyorum” diyebilen herkesin izlemesi gereken bir iş olarak hala güncelliğini korumaktadır.

Gölge Oyunu (1992)

Gölge Oyunu (1992)Arkadaşlık nedir, dostluk nasıl olmalıdır sorusunun vücut bulmuş hali olarak karşımıza gelen Gölge Oyunu, Şener Şen ve Şevket Altuğ arasındaki muazzam uyum ile göz kamaştıran bir film.

Birbirinin neredeyse zıttı yaratılışa sahip Abidin ve Mahmut, buna rağmen oldukça yakın iki arkadaştır. Onlar, bir pavyonda komedyenlik yaparken hayatlarına dahil olan Kumru, bu ikili için adeta dönüm noktası olur. Hikayenin, bir seraba benzettiği Kumru ise, bu iki arkadaşın hayatın tümden değiştirecek ve beraberinde birçok sürprizi de izleyenlerine armağan edecektir.

Yalnızca odak noktasına aldığı arkadaşlık hikayesi ile değil aynı zamanda, hayatta kalabilmenin zorluğuna da eğilen film, finale doğru vuku bulan fantastik tavrıyla da ilgi çekmeyi başarıyor. Yavuz Turgul’un yönetmen koltuğunda oturduğu film, sinemamızın saklı kalmış hazineleri arasında anılmaktadır.

Amerikalı (1993)

Amerikalı (1993)Usta oyuncu Şener Şen’in son komedi filmi olma özelliği taşıyan Amerikalı, başından sonuna dek absürt hadiseleri beraberinde getiren bir Hollywood parodisi olarak izleyicisini selamlamaktadır.

Yıllar önce Amerika’ya gitmiş ve burada büyük bir servetin sahibi olmuş Şeref “The” Turk için vatan toprağına dönme vakti gelip çatmıştır. Onun amacı, Amerika’ya gitmeden önce terk etmek zorunda kaldığı sevgilisi Melek’i bulmak ve onunla tekrardan güzel günlere yelken açmaktır. Tabii bu hiç de kolay olmayacaktır. Nitekim Şeref’in İstanbul’da başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmeyecek cinsten hadiselerle örülüdür.

Tempo kaybına asla izin vermeyen ve izleyenlerine dinamik bir mizah armağan eden Amerikalı, Şener Şen mizahı ile bizi son kez buluşturması hasebiyle fazlasıyla değerli. Nitekim usta oyuncunun, kalitesine yaraşır bir şekilde ortaya koyduğu performans da bir o kadar kıymetli. Yönetmenliğini Şerif Gören’in yaptığı film, ünlü Amerikan filmlerinden aldığı referansları dönemin Türkiye’sine uyarlayarak da farklı ve güçlü bir anlatı tarzı sunmayı başarmaktadır.

Eşkıya (1996)

Eşkıya (1996)Sinemamızın mihenk taşlarından biri olan Eşkıya, sektörü ayağa kaldıran film olarak da bilinmektedir. Nitekim seyirciyle, yerli sinemayı tekrardan barıştıran Eşkıya, usta işi bir anlatım olarak da efsaneler arasına adını çoktan yazdırmıştır.

Eşkıya Baran’ın, büyük aşkı Keje ve kendisini hapse gönderen can yoldaşı Berfo’yu bulmak için İstanbul’a gelmesi, birçok sürprizi de beraberinde getirecektir. Baran’ın bu koca metropole adım attığı ilk gün karşısına çıkan Cumali’nin de kendine özgü dertleri ile boğuşmak durumunda kalan bu yaşlı kurt, oradan oraya savrulurken, hayatın ona hazırladıkları ile de yüzleşmek durumundadır.

En iyi filmler listesinde yer almayı fazlasıyla Eşkıya, hiç şüphe yok ki Yavuz Turgul-Şener Şen birlikteliğinin en leziz filmi. Yurt dışında dahi en çok bilinen Türk filmi olma özelliği taşıyan Eşkıya, anbean katladığı vuruculuğunu finalde doruk noktasına çıkararak, izleyenlerine bolca gözyaşı armağan etmeyi de es geçmemektedir.

Gönül Yarası (2004)

Gönül Yarası (2004)Acının en naif anlatımı olarak da tanımlayabileceğimiz Gönül Yarası, oldukça hüzün dolu bir hikayeyi, asla ajite etmeden izleyenlerine aktaran yapısıyla fark yaratmayı başarıyor.

Yıllarca Anadolu’nun ücra köylerinde öğretmenlik yapan Nazım için emekli olma vakti gelip çatmıştır. Artık memleketi İstanbul’a dönen Nazım, emekli aylığı bağlanana kadarsa çalışmak zorundadır. Bu nedenle yakın arkadaşı Atakan’ın taksisinde akşamları direksiyon sallamaya başlayan bu eski toprağın, pavyonda sahne alan Dünya ile karşılaşması ise hayatını tepetaklak edecektir. Nitekim bu yaşına kadar her tecrübeyi tattığını düşünen Nazım, hiç bilmediği duygulara da Dünya vesilesiyle erişecektir. Bu dakikadan itibaren izleyenlerini büyük bir duygu karmaşasının içine atan ve en iyi dram filmleri arasında yer alan Gönül Yarası, adıyla müsemma bir şekilde izleyenlerinin bam teline dokunmayı da başarmaktadır.

Şener Şen’in tabir-i caizse gözleri ile oynadığı ve hüznü anbean yaşadığı performansı, şüphesiz ki Gönül Yarası’nın en dişe dokunur tarafı. Yönetmenliğini Yavuz Turgul’un yaptığı film, 2000 sonrası çekilmiş en iyi aşk filmlerimizden biri olarak da güncelliğini korumaktadır.

Kabadayı (2007)

Kabadayı (2007)Senaryosu Yavuz Turgul’a ait olan Kabadayı, Şener Şen’in uzun yıllar sonra bir başka yönetmenle çalıştığı film olarak kayıtlara geçmiştir. Her Şey Çok Güzel Olacak ve İnşaat filmleri ile adından söz ettiren Ömer Vargı’nın yönetmenliğini yaptığı film, bir dönemin meşhur kabadayısı Ali Osman’ın sahalara geri dönmesini konu almaktadır.

Ali Osman, zamanın namlı kabadayılarından olmasına rağmen, silahını yıllar önce rafa kaldırmış ve kendisini hayır işlerine adamıştır. Günlerden bir gün, oğlu olduğunu öğrenmesi ise, onun hayatını tümden değiştirecektir. Nitekim tam bu süre zarfı içerisinde amansız bir hastalığa kapıldığı bilgisine de nail olan Ali Osman, hayatının son zamanlarını oğlu Murat’a adamaya kararlıdır. Murat’ın da başının mafya ile dertte olması, Ali Osman’ın elini taşın altına sokmasına neden olacaktır.

Şener Şen, Kenan İmirzalıoğlu ve İsmail Hacıoğlu’nun başrolleri paylaştığı film, özellikle akılda kalıcı diyalogları ile güncelliğini korumaktadır. Şener Şen’in sert ama bir o kadar da naif bir yaşlı kurt olan Ali Osman’a hayat verdiği film, usta oyuncunun bir başka resitali olarak da huzurlarımıza gelmektedir.

Av Mevsimi (2010)

Av Mevsimi (2010)Hali hazırdaki son Şener Şen filmi olma özelliği taşıyan Av Mevsimi, sırlarla örülü bir cinayet soruşturmasını odak noktasına almaktadır.

Avcı lakaplı Ferman, yıllarını Cinayet Büro’ya adamış, teşkilatta efsane olarak anılan bir polistir. Günlerden bir gün bulunan bir ceset ise, onun meslek hayatı boyunca karşılaşmadığı türden bir soruşturmayı beraberinde getirecektir. Özellikle işin ucu ünlü iş adamı Battal Çolakzade’ye dayandığında, işler iyice içinden çıkılmaz bir haleti ruhiyeye bürünecektir.

Şener Şen’in günümüzün en büyük yerli komedyeni olarak adlandırabileceğimiz Cem Yılmaz ile buluşmasını temsil eden Av Mevsimi, sürükleyici hikayesiyle dikkat çekiyor. Özellikle Yavuz Turgul’un usta kaleminin anbean hissedildiği film, Cem Yılmaz’ın söylediği “Hayde” türküsüyle de epey ses getirmiştir.

BONUS İkinci Bahar

BONUS İkinci BaharŞener Şen dendi mi, efsane olmuş onca karakter, başyapıt kalibresine yükselmiş birçok film gelebilir. Ancak onun yer aldığı bir proje var ki, taraflı tarafsız herkesin sevgisine nail olmuş ve izleyen herkesi televizyon başına kilitlemiştir. Evet, bir dönemin rating rekortmeni dizisi İkinci Bahar’dan bahsediyoruz.

Adıyla müsemma bir şekilde, iki orta yaşlı bireyin “İkinci Bahar”larını yakalama çabasına eğilen dizi, bir yandan da Samatya’nın eşsiz büyüsüyle birlikte umut dolu bir hikaye vaat etmeyi ihmal etmemektedir.

Özellikle Şener Şen ve Türkan Şoray gibi sinemamızın iki dev ismini buluşturmasıyla adından söz ettiren dizi, aile olabilmenin en dokunaklı anlatılarından biri olarak da hatırlanmaktadır. Televizyon tarihinin en iyilerinden biri olarak kabul gören dizi, şimdilerde dahi samimiyeti ve Yeşilçam anlatılarına yakınlığı ile güncelliğini korumaktadır.

Size daha iyi hizmet verebilmek için Yasal Mevzuat çerçevesinde, veri politikalarımızda belirtilen amaçlarla sınırlı olmak üzere çerezler (cookies) kullanıyoruz. Detaylı bilgi ve izin iptali ile ilgili olarak Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.

Ayrıntılar
Sponsorlu | 2024/3Ç Kar/Zarar 39.98%/60.02%
Piyasalar yükselişte veya düşüşte olabilir.
Fiyat beklentini iki yönlü değerlendir.