Cem Karaca kimdir diye sorulduğunda herkes bir şekilde cevap verebilir. Zira o bir tek kendi döneminin değil, yeni neslin de az çok bildiği bir sanatçı. Sonuçta bütün şarkıları olmasa bile o da Zeki Müren gibi kendi zamanını aşıp unutulmazlar arasına girmiş eserlere sahip. Islak Islak, Tamirci Çırağı ve Resimdeki Gözyaşları; bilinen parçalarından yalnızca birkaç tanesi.
Peki, şarkılarının yanı sıra siyasi görüşleri ile de hafızalara kazınan Cem Karaca hakkında daha fazlasını öğrenmeye ne dersiniz? Mesela; ünlü sanatçının doğum adının Muhtar Cem Karaca olduğunu biliyor muydunuz? Ya da anne-babasının kökenlerini? Hayırsa, hemen alt başlıkları okuyarak, Türk rock müziğinin öncülerinden biri olan Cem Karaca ile ilgili bilmediğiniz pek çok şeyi öğrenebilirsiniz.
Cem Karaca Kimdir? Kısaca Bilgi
Cem Karaca kimdir sorusuna kısaca cevap vermek gerekirse onu Türk rock müziği sanatçısı olarak tanımlayabiliriz. Ancak müzisyenliğinin yanı sıra Cem Karaca bir söz yazarı, besteci, sinema ve tiyatro oyuncusu olarak da bilinmektedir. Sanat dünyasının içinde dünyaya gelen ünlü ismin yeteneği küçük yaşlarda annesi ve teyzesi tarafından fark edilmiş, ancak babası onun müzikle uğraşmasını istememiştir.
Lisede okuduğu yıllarda dönemin yıldızı Elvis Presley başta olmak üzere, rock müziğine yoğunlaşan Karaca, sahneye bir kez çıktıktan sonra sanatçı olmaya karar vermiş ve ilk amatör grubunu kurmuştur. Daha sonra da her zaman müzikle iç içe yaşamıştır. Yaşanan siyasi olaylar yüzünden yıllarca Almanya’da kalan sanatçı, ülkesine döndükten sonra dönek olarak nitelendirilmiş, siyasi görüşleri ile de dikkatleri üzerine çeken isimlerden biri olmuştur. Evet, bu kadar ön bilginin ardından Cem Karaca’nın detaylı hayat hikayesini incelemeye başlayalım.
Cem Karaca’nın Hayatı
Ermeni asıllı Türk opera sanatçısı Toto Karaca (gerçek adı İrma Felekyan) ile Azeri asıllı Türk tiyatro oyuncusu Mehmet İbrahim Karaca’nın çocukları olarak 5 Nisan 1945’te Bakırköy’de dünyaya gelmiş Muhtar Cem Karaca. Ve ebeveynlerinin meslekleri gereği sanatla iç içe büyümüş. Onda bir tek annesinin müzik yeteneği değil aynı zamanda babasının oyunculuk yeteneği de varmış.
Sanat dünyasının içinde ömür yolculuğuna başlayan Cem Karaca’nın annesi ile babası, Toto Karaca’nın İran asıllı olması nedeniyle ilk evliliklerini orada yapmış. İkinci imzalar ise Cem Karaca’nın doğumundan sonra Türkiye’de atılmış. Sahnelerin tozunu yutarak büyüyen Cem Karaca ailesiyle birlikte sanat camiasının favori ilçesi Bakırköy’de yaşıyorken, 6-7 Eylül (İstanbul Pogromu) olayları yaşanmış. Ve o zamanlar 10 yaşında olan Cem Karaca ile ailesinin evinin yağmalanması, emekli albay komşuları Emrullah Sümer tarafından önlenmiş.
Cem Karaca ve Annesi;
6-7 Eylül olaylarının sona ermesinden sonra Cem Karaca, o dönemin en iyi okullarından biri olan Robert Koleji’ne kayıt olmuş. Sanatçı ailenin çocuğu, müzikte gayet yetenekli olmasına ve küçük yaşta piyano çalmayı öğrenmesine rağmen bu alanda ilerlemeyi düşünmüyormuş. Hatta büyüyünce ne olmak istediği yönünde sorulan sorulara doktor veya mühendis gibi cevaplar veriyormuş. Ancak yaşı ilerledikçe müziğe daha çok ilgi duymaya ve kendini bu alanda geliştirmeye başlamış.
Dönemin en popüler isimlerinden biri olan Rock’n Roll kralı Elvis Presley, Cem Karaca’nın en çok dinlediği sanatçıların başında geliyormuş. 17 yaşında Beyoğlu Spor Kulübü’nde bir partide ısrar sonucu sahneye çıkan Cem Karaca için bu olay bir dönüm noktası olmuş. Zira o anda kariyerine sahnelerde müzik yaparak devam etmek istediğini anlamış. Ve bu konuda en büyük destekçilerinden bir tanesi, oğlundaki müzik yeteneğini o daha çok küçükken fark eden annesi olmuş. Fakat babası, annesiyle aynı fikirde değilmiş. Hatta düşüncesi tam tersi yöndeymiş diyebilirim. Çünkü Mehmet Karaca, oğlunun müzikle ilgilenmesini hiç istemiyor, onun bir hariciyeci olmasını istiyormuş.
Cem Karaca’nın Çocukluğu;
Tek oğlunu müzik sevdasından vazgeçirebilmek için türlü türlü yollara başvuran Mehmet Karaca, ne yaptıysa da Cem Baba’yı yolundan döndürememiş. Lise yıllarında arkadaşlarıyla beraber Dinamitler isimli bir grup kuran gencin en büyük destekçilerinden bir diğeri de dönemin ünlü sanatçısı İlham Gencer olmuş. Dinamitler grubunun dağılmasından sonra Bekledikleriniz isimli bir grupla çalışmaya başlayan Cem Karaca, daha sonra da Jaguarlar isimli grubunu kurmuş. Müzik hayatının yanı sıra oyunculuk yeteneğini de sergilemeye başlayan sanatçı, 1965’te General Çöpçatan ve Zoraki Diktatör gibi tiyatro oyunlarında yer almış. Aynı yıl tiyatro oyuncusu Semra Özgür ile ilk evliliğini yapmış.
Ve Cem Baba, onun Türk Rock müziğinin öncülerinden biri olmasını sağlayacak günlerine doğru hızla yaklaşıyormuş. Evlendikten yalnızca 3 gün sonra askerlik görevini yapmak için Antakya’ya giden sanatçı, burada bir erin çaldığı sazın sesiyle büyülenmiş. Ve o anda nasıl müzik yapacağını anlayarak, Rock’n Roll şarkıları seslendirmekten vazgeçmiş. 1967 yılında terhis olup İstanbul’a dönen Karaca, burada Mehmet Soyarslan’ın Apaşlar grubu ile tanışarak onlarla çalışmaya başlamış.
Cem Karaca Oğluna Sarılırken;
Kısa süre içerisinde ülkenin en iyi gruplarından biri olarak kendini kanıtlayan Apaşlar, 1967 yılında Altın Mikrofon yarışmasına katılmış. Performanslarını, Erzurumlu Emrah’ın şiirine yapılmış bir Karaca bestesiyle gösteren Apaşlar grubu yarışmada ikinci olmuş. Fakat birinci olan gruba kıyasla gördükleri ilgi çok daha büyükmüş. 1968’de grupla birlikte Almanya’ya giden Cem Karaca, burada Ferdy Klein Orkestrası ile 45’lik bir plak kaydı yapmış.
İşte bu dönemde Soyarslan’ın yazdığı Resimdeki Gözyaşları isimli şarkı, Karaca’nın bir diğer sevilen bestesi olmuş. Şarkının patlamasıyla birlikte Türkiye turnesine çıkan Apaşlar, aynı zamanda Almanya’da da konserler veriyormuş. Cem Karaca bu dönemlerde, Meriç Başaran ile ikinci evliliğini yapmış. 1969’da ise Cem Karaca ile Soyarslan arasındaki fikir ayrılıkları yüzünden, sanatçı gruptan ayrılma kararı almış.
Kardaşlar Grubu;
Apaşlar’ın bas gitaristi Seyhan Karabay ile Kardaşlar grubunu kuran sanatçı, tek başına Almanya’ya giderek yine Ferdy Klein Orkestrası ile bir 45’lik oluşturmuş. Bu dönemde 12 Mart Muhtırası yaşanmış ve Almanya’da olan Cem Karaca hakkında bir işlem yapılmadığını görünce ülkeye geri dönmüş. 1972 yılında Cem Karaca 1971 yılının en iyi erkek sanatçısı seçilmiş. Tam da bu dönemlerde grubun baş gitaristi Seyhan Karabay ile anlaşamayarak, Kardaşlar grubundan ayrılmış. Ve Karaca Anadolu rock müziğinin en güçlülerinden Moğollar ile çalışmaya başlarken, Moğollar’dan ayrılan Ersen Dinleten ise Kardaşlar’a dahil olmuş.
1973 yılında “Obur Dünya / El Çek Tabip” isimli 45’liğini çıkartan grup, en büyük başarısını ise 1974’te Namus Belası ile elde etmiş. Ülkede oldukça popüler olan şarkı sonrasında Cahit Berkay çalışmalarına Fransa’da devam etmek isteyince, sanatçı Moğollar’dan da ayrılmış. Ardından kısa süre sonra dağılacak Karasaban’ı, sonrasında ise Dervişan’ı kurmuş. 1975’te Tamirci Çırağı isimli parçayı, aynı yılın sonunda “Mutlaka Yavrum / Kavga” isimli plağını yayınlamış. Fakat 1976’da İngilizce ve Arapça versiyonları da olan Kavgam şarkısı, TRT’de yayınlanmak üzereyken bir açıklama yapılmaksızın programdan kaldırılmış. Bu yıl ayrıca Cem Karaca’nın ilk ve tek çocuğu Emrah Karaca dünyaya gelmiş.
Annesi ve Babasıyla Birlikte;
Siyasi duruşunu ilk kez Tamirci Çırağı ile belli eden Cem Karaca, Dervişan grubunda devam ederken Yoksulluk Kader Olamaz isimli albümünü çıkarmış. Ve bu albümde Nazım Hikmet gibi ünlü şairlerin şiirlerinin yanı sıra kendisinin yazdığı şarkılar da varmış. Parçalarıyla politik görüşünü gitgide daha da belli eden Cem Karaca, Dervişan’la yollarını 1978’in başında ayırmış.
Daha sonra aralarında Kurtalan Ekspres üyelerinin de bulunduğu isimlerle Edirdahan grubunu kurmuş. Grupla yalnızca Safinaz isimli bir single çıkartan sanatçı, 1979’da tek başına çalışmaya başlamış. Çoğunluğu Nazım Hikmet şiirlerinden oluşan Hasret isimli albümünü yapan Cem Karaca, 1980’de ise Sıkıyönetim Mahkemesi’nde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanmış.
Sefa Mutlu Cinayetinden Yargılanan Yılmaz Güney’in Yanında;
Gerekçe olarak ise 1 Mayıs isimli plak gösterilmiş. Bu dönemlerde yurt dışında olan Cem Karaca, dava başladıktan kısa süre sonra babasını kaybetmiş ama cenazeye katılamamış. 12 Eylül Darbesi sonrası Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından ülkeye geri çağırılan Cem Karaca, sürenin uzatılmasını istemiş. 15 Temmuz 1982’ye kadar zaman verilen Cem Karaca sonunda Türkiye’ye geri dönmeyeceğini belirtince, 6 Ocak 1983’te Yılmaz Güney ile aynı gün vatandaşlıktan çıkartılmış. Müzik çalışmalarına Almanya’da devam eden sanatçı, çıkardığı Bekle Beni isimle albümde ülkesine ve ailesine duyduğu özlemi vurgulamış.
1985’te Münih’e gelen Turgut Özal ile görüşen Cem Karaca, aynı yılın sonunda vatandaşlıktan çıkarılmasına neden olan davadan beraat etmiş. Ve yaklaşık 2 yıl sonra, 29 Haziran 1987’de Türkiye’ye geri dönmüş. Kısa süre sonra Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar ile Töre isimli albümlerini çıkarmış. Fakat Cem Karaca, Turgut Özal’dan yardım aldığı için pek çok kişi tarafından dönek olmakla suçlanmaktaymış. Bunun üzerine sanatçı ona dönek diyenlere, Cahit Berkay ve Uğur Dikmen’le birlikte yaptığı albümdeki “Ben döneksem döndüm diye memleketime – Döndüm baba döndüm işte oh be” şarkı sözleriyle cevap vermiş.
Moğollar ile;
Fikirleri yüzünden yıllarca vatanına hasret kalan Cem Karaca dönek olarak nitelendirilse de, hiçbir zaman düşüncelerini aksi yönde değiştirmemiş. Hatta 1990 yılında Altın Güvercin ödülü kazandığı Kahya Yahya, tıpkı tamirci çırağı gibi sınıf farkının üzerinde duran sözlerden oluşuyormuş. Sosyaldemokrat Halkçı Parti için konserler veren Cem Karaca, 1992 yılında da UNICEF için hazırlanan Sev Dünyayı isimli şarkının sözlerini yazmış.
Aynı yılın Temmuz ayında annesi Toto Karaca hayatını kaybetmiş. Ardından Raptiye Rap Rap ve Islak Islak isimli şarkılarıyla müzik listelerinin ilk sıralarına yerleşmiş. Bir müddet müziğe ara veren sanatçı 1994’te TRT’de Raptiye, 1995’de Cem Karaca Show, 1996’da da Efendime Söyleyeyim isimli TV programları yapmış.
Son Eşi İlkim Erkan ile;
1997 yapımı Ağır Roman isimli başarılı film için Resimdeki Gözyaşları şarkısını yeniden kaydeden Cem Karaca, bu parçayla yeniden müzik dünyasına girmiş. 1999’da Bindik Bir Alamete albümünü çıkartan sanatçı, 2000 yılında ise en çok izlenen filmler listesinde de yer alan Kahpe Bizans’da rol almış ve bazı müziklerinin seslendirmesini yapmış. 2001 yılında Kurtalan Ekspres ile çalmaya başlayan ünlü, 2002’de ise Yol Arkadaşları isimli grubu kurmuş.
8 Şubat 2004’te solunum ve kalp yetmezliği yüzünden geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayata veda etmiş. Yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Cem Karaca, 9 Şubat’ta Karacaahmet Mezarlığı’na babasının yanına defnedilmiş. Mayıs 2005 tarihinde Mahsun Kırmızıgül ile birlikte ölümünden 10 gün önce kaydettiği Hayat Ne Garip isimli şarkı, Kırmızıgül’ün Sarı Sarı isimli albümümde yayınlanmış. Ayrıca aynı yıl Cem Karaca şarkılarından oluşan Mutlaka Yavrum isimli albüm yayınlanmış. Sevilen sanatçının parçaları, Edip Akbayram, Manga, Volkan Konak, Teoman, Deniz Seki, Suavi, Haluk Levent, Ayhan Yener, Tuğrul Arseven ve Yavuz Bingöl tarafından yorumlanmış.
Cem Karaca ve Evlilikleri
İlk evliliğini askere gitmeden 3 gün önce, 22 Aralık 1965’te tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile yapmış Cem Karaca. Ancak birliktelikleri çok uzun sürmemiş. 1968 yılında askerden döndükten sonra yine tiyatro sanatçısı olan Meriç Başaran’la evlenen sanatçının bu evliliği de kısa sürerek 2 yıl sonra bitmiş. Nikah masasına üçüncü kez Feride Balkan ile oturan Cem Karaca’nın bu evlilikten Emrah Karaca ismini verdikleri oğlu olmuş. Ancak çift Cem Karaca’nın Almanya’da yaşamak durumunda kaldığı yıllarda ayrılmış. 5 Temmuz 1993’te ilk eşi Semra Özgür ile yeniden evlenen Cem Karaca, son evliliğini ise İlkim Erkan ile yapmış.
Tüm bunlara ek olarak; İlkim Erkan Karaca’nın sanatçının ölümünden sonra Emrah Karaca’nın Cem Karaca’nın oğlu olmadığı yönündeki iddialarıyla gündeme oturduğunu da hatırlatmak isterim. Karaca’nın kısır olduğu için çocuk sahibi olamayacağını söyleyen İlkim Karaca’nın tezi, yapılan DNA testi sonucunda çürütülmüştür. Bunun üzerine Emrah Karaca ile Feride Alkan’ın kendisine karşı açtıkları davayı da kaybetmiştir. Ayrıca İlkim Karaca’nın, daha sonra Barış Manço ile Cem Karaca’nın babalarının aynı olduğu yönündeki söylemleriyle yeniden gündeme oturduğunu da eklemek isterim.
Cem Karaca’nın Oyunculuk Hayatı
1970 yılında Cem Karaca ilk ve tek başrol filmi Kralların Öfkesi’nde yer almış. Murat Soydan ile başrol paylaştığı bu filmde sanatçı, Camgöz isimli bir kovboyu canlandırmış. 1990 yılında Bir Milyara Bir Çocuk isimli dizide, 1999 yılında Kahpe Bizans’ta, 2001 yılında ise Avcı ve Yeni Hayat isimli dizilerde oynamıştır. Ayrıca sahne aldığı tiyatro oyunları da bulunmaktadır.
İlk tiyatro tecrübesini 1961 yılında Hamlet’te kazanan Cem Karaca, 1964’te de Münir Özkul ile birlikte General Çöpçatan isimli oyunda sahne almış. Askerlik döneminde de birkaç tiyatro yönetip oynayan sanatçı, daha sonra Anahtarı Bendedir isimli oyunu Türkçeye çevirip oynamış. Almanya’da bulunduğu zaman zarfında Die Kanaken isimli albümündeki şarkıların işlendiği oyunda annesi ile birlikte yer alan Karaca, aynı dönemde Nazım Hikmet’in kaleme aldığı Şeyh Bedrettin İsyanı’nın yönetmenliğini yapmış.
Cem Karaca Şarkıları
100’ün üzerinde plaket ve ödül kazanan başarılı sanatçı, siyasi görüşü nedeniyle bazıları tarafından eleştirilse de sanatçı kişiliğiyle her daim takdir edilmiştir. 1967 yılında Altın Mikrofon yarışmasındaki başarısının ardından, daha pek çok başarıya imza atmıştır. Apaşlar, Moğollar, Kardaşlar, Jaguarlar, Dervişan, Edirdahan ve kısa süre içerisinde dağılan birkaç grupla daha çalışan Cem Karaca, bir dizi plak ve albüm çalışması yapmıştır.
En çok sevilen şarkılarından bazıları; Tamirci Çırağı, Islak Islak, Sen de Başını Alıp Gitme, Resimdeki Gözyaşları, Namus Belası, Bence Artık Sen de Herkes Gibisin, Ceviz Ağacı, Bu Son Olsun, Sevda Kuşun Kanadında isimli parçalarıdır. Şimdi bu şarkılardan sözleri Cem Karaca’ya ait olanların birkaç tanesini paylaşalım.
1992 yılında çıkan bu şarkının söz ve müziği Cem Karaca’ya aittir. Aynı şarkı yıllar sonra genç yaşta hayatını kaybeden Barış Akarsu tarafından da yorumlanmış ve parçayı bilmeyen genç nesillerin de favorileri arasına girmiştir.
Aynı isimde 31 bölümlük bir televizyon dizisi de çekilmiş, Sevda Kuşun Kanadında’nın bitiş müziği olarak bu şarkı kullanılmıştır.
Cem Karaca’nın en çok ses getiren parçalarından bir tanesidir. Sözü ve müziği sanatçıya ait olan Namus Belası, 1974 yılında Hey Dergisi tarafından Yılın Bestesi seçilmiştir.
Evet, Türk rock müziğinin en önemli isimlerinden biri olan Cem Karaca hakkında uzun uzadıya konuştuğumuz yazının da sonuna geldik. Sonuçta; o gerek yazdığı gerekse bestelediği şarkılarıyla kendini ölümsüz kılmayı başarmış bir sanatçı ve detaylıca öğrenilmeyi kesinlikle hak ediyor diye düşünüyorum. Ne dersiniz, sizce de öyle değil mi?