Avrupa’nın ilk faşist lideri olan Duce lakaplı Benito Mussolini, 20. yüzyıla damgasını vuran siyasi kişilikler denildiğinde akla gelen ilk isimlerden. Zira o komünizm, liberalizm, demokrasi, Marksist sosyalizm ve muhafazakarlığa karşı geliştirdiği faşizm ideolojisiyle, binlerce insanın ölümüne yol açmış, şiddet yanlısı politikalarıyla tarihe kanlı imzasını atmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler ile müttefik olan Benito Mussolini’nin popülaritesi iktidara geldikten sonra hızla artsa da izlediği politikalarla kendi sonunu kendi hazırlamıştır. Nihayetinde hem cephelerde hem de iç siyasetteki başarısızlıkları nedeniyle de devrik liderler arasına girmiş ve 1945 yılında metresiyle birlikte kurşuna dizilerek öldürülmüştür.
Benito Mussolini Kimdir? Kısaca Bilgi
Akdeniz’i İtalyan Gölü haline dönüştürmek ve Roma İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak isteyen Benito Mussolini kimdir sorusuna verilebilecek en basit cevap faşist diktatördür olacaktır. 1922 yılında iktidara gelmesiyle birlikte şiddet ve baskı dolu politikalarını uygulamaya koyulan Mussolini, ülkenin başında olduğu süre boyunca yüzbinlerce insanın ölümüne neden olmuştur.
İtalya’nın 40. Başbakanı olan Mussolini’den sonra onun ideolojisini örnek alan pek çok farklı akım ortaya çıkmış ama Hitler’in nasyonal sosyalizmi bunların en bilineni olmuştur. Gerçi faşist liderler denildiğinde çoğu kişinin aklına Mussolini’den önce Adolf Hitler’in gelmesi de boynuzun kulağı geçtiğini açıkça göstermektedir. Bu da Alman diktatörün, Mussolini’ye göre çok daha baskın olması ve onun Nazizm’inin Mussolini’nin faşizmini gölgesinde bırakmasındandır. Peki, Mussolini nasıl Duce unvanını kazanmış, iktidara gelmek için nasıl süreçlerden geçmiştir? Bu sorulara ve dahasına da aşağıdaki başlıklar altında değineceğiz.
Benito Mussolini’nin Hayatı
Tam adı Benito Amilcare Andrea Mussolini olan faşist diktatör, 29 Temmuz 1883’te İtalya Forli’de dünyaya gelmiş. Annesi Rosa Maltoni bir öğretmen, babası Alessandro Mussolini ise bir nalbant ve sosyal aktivistmiş. Kavgacı, asi ve kurallara uymayan bir çocuk olan Mussolini, bu davranışları yüzünden iki kez okuldan uzaklaştırılmış. Ama zekası sayesinde hep yüksek notlar almış. 1901 yılında da öğrenim gördüğü okuldan mezun olmayı başarmış.
Çocukluktan gençliğe adım attığı dönemde kız kardeşi gibi sosyalizm ile ilgilenmeye başlayan Mussolini, Karl Marx, Auguste Blanqui, Nietzsche ve Georges Sorel gibi isimlerin eserlerini okuyormuş. 1902’de askerlik yapmamak için İsviçre’ye kaçan Mussolini, burada yoksul bir hayat sürdürmüş. Çeşitli işlerde çalışsa da hiçbirinde dikiş tutturamayan Benito, İsviçre’de grevler düzenliyor ve insanları başkaldırıya davet ediyormuş. Ve sosyalist militan genç, bir gün karıştığı kavgadan dolayı hapse atılınca, ülkeden sınır dışı edilmiş Nitekim bu ilk de olmayacakmış. Daha sonra İsviçre’ye dönse de bütün kantonlardan arka arkaya sürgün edilmiş.
Benito Mussolini’nin Gençliği;
1904 yılında Prens Umberto’nun doğuşundan dolayı genel af çıkınca İtalya’ya geri dönen Mussolini, önce Verona’da askerlik görevini yapmış. Ardından da kısa bir süreliğine öğretmen olarak çalışmış. Fakat kısa süre sonra öğretmenlikten istifa ederek gazetecilik yapmaya başlamış. Hayatına gazeteci olarak devam etmeye karar veren Mussolini, Sosyalist Parti’nin yayın organı olan Avanti için çalışmaya başlamış. Fakat I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte orduya katılan Mussolini, Sosyalist Parti ile ters düştüğü için gazeteden atılmış.
Aynı yıl Ida Dalser’le evlenmiş ve bir yıl sonra ilk çocuğu olan oğlu dünyaya gelmiş. 2 yıl boyunca piyade olarak görev yaptıktan sonra yaralanarak Milano’ya dönen Mussolini, burada sağ görüşlü Il Popolo d’Italia isimli gazetenin editörlük görevini üstlenmiş. Ve bu nedenle Sosyalist Parti’yle olan tüm ilişiği kesilmiş. Hem Mussolini hem de dünya için büyük bir dönüm noktası olan bu olayın ardından faşizmin temellerini atacak diktatörün düşünceleri tamamen değişmiş.
Mussolini’nin İlk Eşi Ida Dalser;
1918’de savaş sona erdiğinde İtalya pek çok yönden kötü durumdaymış. Binlerce asker kaybının yanı sıra ülkenin ekonomisi de allak bullakmış. Ayrıca yapılan antlaşmalar yüzünden İtalya’nın toprak kazanma umudu da yokmuş. İngiltere ve Fransa’nın da sırt çevirmesiyle Avrupa’da yapayalnız kalan ülkede siyasi kriz de her geçen gün biraz daha artıyormuş. İşte bu dönemde Benito Mussolini Faşist Parti’yi (Fasci de Combattimento) kurmuş ve sağcı grupları kendi yanına toplamayı başarmış. Anti-komünist ve anti-kapitalist tarafları, kurduğu Faşist Mücadele Birliklerinin İttifakı örgütünde bir araya getiren Mussolini, daha sonra bu birliği lağvederek Ulusal Faşist Parti’yi kurmuş.
Il Duce “Duce” unvanıyla ülkenin bütün problemlerini çözeceğini vadeden Mussolini her geçen gün biraz daha güçleniyor ve tıpkı kendisi gibi ülkenin durumundan faydalanıp güçlenen komünist gruplarla çatışıyormuş. 1922’de Kral Viktor Emmanuel III’ü 26.000 taraftarı ile Roma’ya yürüyeceğini söyleyerek tehdit eden Mussolini, amacına ulaşarak yönetimi ele geçirmiş. Aksi takdirde komünist hareketin önüne geçmesi de mümkün olmayacakmış. Böylece Duce dönemi başlamış.
İki Faşist Lider;
29 Ekim 1922’de 39 yaşındayken yönetimi ele geçiren Mussolini, Faşist Parti dışındaki partileri kapatarak baskı döneminin startını vermiş. Ardından sendikalara, karşıt görüşlü yayın organlarına ve benzerlerine yasak getirmiş. Ayrıca ülkede yeni tren rayları ve yollar yaptırmış. Çiftçileri teşvik ederek tarım ve endüstrinin canlanmasını sağlamış. Bu çalışmaları ülkedeki işsizliği azaltarak, Mussolini’nin popülaritesini arttırmış. 1929’da İtalya ile kilise arasında imzalanan Patti Lateranensi antlaşmasıyla ülkenin dini Katolik olarak belirlenmiş. Ayrıca Vatikan’ın bağımsızlığı ilan edilmiş.
Doğduğunda vaftiz edilmeyen diktatör, gelebilecek herhangi bir tehdidin önüne geçmek için kilise tarafından vaftiz edilmiş. Hem dini hem de anti-komünist tavırları sayesinde Mussolini, Katoliklerin de desteğini almış. Duce (Lider) olarak anılan Mussolini, sürekli faşizm propagandaları yapıyor ve izlediği politikayla halkı etkilemekte gayet başarılı oluyormuş. Roma İmparatorluğu’nu yeniden canlandıracağını iddia eden Mussolini, faşizm ideolojisi ile ilgili düşüncelerini Giovanni Gentile’nin kaleme aldığı ve kendisinin imzaladığı makalede (1932’de Enciclopedia Italiana’da yer almış) tüm ayrıntılarıyla anlatmış.
Mussolini’nin Metresi Clara Petacci;
Akdeniz’e hükmetmek isteyen Mussolini, çıkardığı yasalarla ülkede ona karşı durabilecek kişileri de engellemeyi unutmamış. Örneğin; üniversitelerdeki hocalar faşist rejimi savunacaklarına yemin ettiriliyorlarmış. Gazeteciler de özel olarak seçiliyor, yayın organlarında faşizmi kötüleyecek hiçbir habere yer verilmiyormuş. Dış politikada agresif milliyetçiliği savunan Mussolini, ilk olarak 1923’te Corfu’yu bombalamış, ardından da Arnavutluk’u kukla rejimine geçirip Libya’yı yeniden fethederek izleyeceği siyaseti açıkça belli etmiş.
1935 yılında Habeşistan’a (Etiyopya) asker çıkartan Mussolini’nin bu hareketinin nedeni, Etiyopya’nın Afrika’da Avrupa emperyalizme karşı direnen tek ülke olmasıymış. Yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan bu savaşta Mussolini, saklamasına rağmen kimyasal ve kitle imha silahları da kullanmış. 9 Nisan 1939’da da yüzlerce Etiyopyalı gerilla, aileleriyle birlikte saklandıkları mağarada acımasızca katledilmiş. 1936’da İtalya’nın imparatorluk olduğunu duyuran Mussolini, aynı yıl İspanya’da başlayan iç savaşta Falanjist güçlere destek olmuş.
1938’de Hitler ile Roma-Berlin Mihveri’ni kuran Mussolini, Almanya’nın Avusturya’yla Çekoslovakya’yı işgali üzerine Arnavutluk’u işgal etmiş. 1939’da Almanya ile ittifak antlaşması (Axis Paktı) imzalayan Mussolini, 1940’da II. Dünya Savaşı’nda da Almanya’nın yanında yer almış. Aynı yıl Yunanistan’a saldırdıysa da Yunan güçleri tarafından bozguna uğratılmış. Axis Paktı’nın imzalanmasıyla birlikte Hitler’in İtalya üzerindeki gücünün artması hem halkı hem de Kral II. Victor Emanuel’i endişelendirmeye başlamış. Zira Alman Nazizm’i İtalyan faşizmine göre daha ağır basıyormuş. Hatta bu etki o kadar büyükmüş ki artık İtalyan askerler Alman askerleri gibi yürüyorlarmış.
İtalyan ordusunun pek çok bölgede bozguna uğratılması, Benito Mussolini muhaliflerinin sayısını gitgide daha çok arttırmış. Bunun üzerine 1943’te Büyük Faşist Konsey toplanmış ve Mussolini’nin görevden alınmasına karar verilmiş. Kararı dikkate almadığı için de tutuklanmış. Fakat yakın dostu Hitler (kendisini düşünerek) en iyi askerlerini göndermiş ve Mussolini’yi tutuklu bulunduğu otelden kurtararak, uçakla Viyana’ya kaçırmış.
Bir süre sonra İtalya’ya dönen diktatör, Almanların yanında savaşan yeni faşist cumhuriyeti İtalyan Sosyal Cumhuriyeti’ni kurduğunu ilan etmiş. Ama artık o Hitler’in dediklerinden çıkmayan bir kukladan fazlası değilmiş. 1945 yılının Mayıs’ında Almanya’nın yenilgisi kesinleştiğinde İsviçre’ye kaçmaya çalışmış fakat komünistler tarafından yakalanmış. Mezzegra’da De Maria ailesinin çiftlik evine götürülen Mussolini ile metresi orada bir gece kalmışlar. Ve ertesi gün olduğunda, yani 28 Nisan’da ölüm emrini alan albay rütbeli komünist partizan Walter Audisio tarafından her ikisi de öldürülmüş.
Benito Mussolini Mezarı;
Aynı gün Mussolini taraftarları da asılarak idam edilmiş. Ve bir gün sonra yandaşları, Mussolini ve sevgilisinin cesetleri Loreto Meydanı’nda Esso isimli benzin istasyonunun çatısına asılarak, buradan baş aşağı sallandırılmış. Teşhir edilen vücudu halk tarafından tekmelenmiş, yumruklanmış ve üzerine tükürülmüş. Milano’da cesedi halka gösterildikten sonra, devrik lider Musocco mezarlığına gömülmüş.
Şu anda; Predappio, San Cassiano Mezarlığı’nda gömülü olan Benito Mussolini’nin kurşuna dizilerek öldürüldüğü söylense de bu konuda ortaya atılmış farklı görüşler bulunmaktadır. Hatta Mussolini’nin torunlarından Guido Mussolini, büyükbabasının ölüm nedeninin kesin olarak belirlenmesi için ilgili makamlara dava açmıştır. Fakat bir diğer torunu Alessandra Mussolini, Guido’nun girişimine karşı çıkarak dedesinin zaten yeterince acı çektiğini, mezarında huzur içinde yatması gerektiğini dile getirmiş ve Mussolini’nin kalıntılarının incelenmesine karşı çıkmıştır.
Benito Mussolini’nin Özel Hayatı
Benito Mussolini ilk olarak 1914’te Ida Dalser ile evlenmiş. Ve bir yıl sonra çocukları Benito Albino Mussolini dünyaya gelmiş. Ancak Mussolini ilk oğlunun doğumundan kısa bir süre önce Rachele Mussolini ile evlenmiş. Mussolini’den Edda (1910-1995), Vittorio (1916-1997), Bruno (1918-1941), Romano (1927-2006), Anna Maria (1929-1968) isimlerinde 5 çocuğu olan Rachele Guidi hayatı boyunca eşine sadık kalmış. Ve faşist diktatörün eşi kaçmaya çalışırken yakalansa da bir süre sonra serbest bırakılmış. İtalyan devletinin yalnızca dul ve yetim aylığı ödediği Rachele, hayatını bir restoranda yemek yaparak kazanmış ve 1979’da da ölmüş. Benito Mussolini’nin torunu Alessandra Mussolini’nin Sosyal Hareket Partisi’nin kurucusu faşist bir politikacı olduğunu ayrıca belirtelim.
Atatürk’ün Topraklarımızı İsteyen Mussolini’ye Verdiği Cevap Neydi?
Mussolini, uluslararası alanda gücünü kanıtlamak istediği yıllarda Türkiye’nin topraklarını da istemiş. Olay şöyle gelişmiş. 1933’de Mussolini Rodos’a 40 bin askerini yığmış ve Atatürk’e elçisi Povli Koraçelli’yi göndermiş. Koraçelli’nin söylediği şey, 4 ay içinde İzmir’in İtalyanlara teslim edilmesi, aksi takdirde onların gelip 40.000 bin askerle şehri zorla alacağı imiş. Bunu duyan Atatürk, Koraçelli’ye cevabını ertesi gün vereceğini söylemiş. Bir sonraki gün Koraçelli yeniden geldiğinde Mustafa Kemal Paşa, askeri üniformasını giyerek İtalyan büyükelçisinin karşısına dikilmiş ve Mussollini’nin 40 bin askerle İzmir’i alamayacağını ama kendisinin 4 bin Mehmetçik’le Roma’ya girebileceğini söylemiş.
Benito Mussolini Sözleri
Benito Mussolini’nin sözlerine de yer vererek faşist diktatörden detaylıca bahsettiğimiz yazıyı nihayete erdiriyoruz. İşte Mussolini’nin tarihe geçmiş ünlü sözleri:
Aslandan ziyade Hitler’in bir kuklası olarak anılan Mussolini’nin böyle bir söz etmesi, gerçekten şaşırtıcı!
Albay Audisio, ona silahını doğrulttuğunda ceketini açmış ve kendisini göğsünden vurmasını söylemiş. Ve bu Mussolini’nin son sözleri olmuş.
Yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olmuş bir diktatör olarak, silahı oya tercih etmesi gayet olağan!
Halkı vaatleriyle etkilemeyi başaran ve ülkenin içinde bulunduğu zor durumdan akıllıca istifade etmeyi bilenMussolini’nin ilk başta kendisini sevilen bir lider yaptığı doğru. Fakat sertleşen uygulamaları, savaş yanlılığı ve Hitler’in yanında yer alması, daha sonra onun devrik bir lider olmasını sağlamış.
Demiş demesine ama sözünün arkasında pek duramamış. Zira Stalin Nazi Almanya’sını bozguna uğratarak Mussolini’nin arkasına sığındığı Hitler’in sonunun gelmesinde büyük rol oynamış.
Evet, ne diyorsunuz? Siz de Mussolini’nin “hazin” sonunu hak ettiğini düşünenlerden misiniz? Yoksa ölümünün ve cesedinin teşhir edilmesinin, yüzbinlerce insanın ölümünden sorumlu Mussolini için yeterli olmadığı kanısında mısınız?