Hem Amerika’nın hem de dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü mafya babalarından biri olan Al Capone hakkında detaylı bilgi mi arıyorsunuz? Döneminin şartlarını lehine kullanarak kendine büyük bir servet edinen gangster, aynı zamanda devlet adamlarıyla kurduğu iyi ilişkilerle de imparatorluğunu genişletmiş.
Ağırlıklı olarak kaçakçılıktan kazandığı serveti, sözüm ona halk adamı olmak istemesi, dönemin en çok dikkat çeken isimlerinden biri olması, devlet adamlarıyla yakınlığı, kapitalizm yanlılığı ve dahasıyla hala pek çok kişi tarafından merak edilen Al Capone kimdir öğrenmek istiyorsanız, kesinlikle doğru yerdesiniz diyebilirim.
Al Capone Kimdir? Kısaca Bilgi
Yıllar boyunca Amerika’da hüküm sürmüş bir gangster Al Capone. Yer altı dünyasının Napolili çete lideri, Büyük Buhran döneminin getirdiği zorlukları bir fırsat olarak görmüş ve bu dönemdeki yasaklardan yararlanarak gücünü arttırmayı bilmiştir. ABD Başkanı Hoover dahil olmak üzere pek çok bürokratla yakınlaşmış, hatta bu yakınlık bir dönem “ülkeyi Hoover mı yoksa Al Capone mu yönetiyor” gibi yorumlarla büyük tepki görmüştür.
Ülkede sendikalar ve işçiler tarafından yapılan grevleri bastırma görevini de üstlenen Capone, komünizm karşıtı konuşmalar yapmış, gerektiğinde zor kullanarak sözüm ona ülkesinin yararına hareket etmiştir. Al Pacino başrolünde izlediğimiz Scarface (ilki 1932 yılında Howard Hawks tarafından çekilmiştir) ile iyice efsaneleşen gangster, Hollywood’un da ilgisini çekmiş ve yıllar içinde daha başka pek çok filme konu olmuştur. Henüz küçük bir çocukken bisiklet çalarak belki de ilk suçunu işleyen Al Capone, aynı dönemlerde yaşıtlarını dövmüş ve genç bir delikanlıyken de yer altı dünyasına ilk adımını atmıştır. Ardından hızla yükselmiş ve sonunda tüm dünyanın tanıdığı güçlü bir gangster olmuştur.
Al Capone’nin Hayatı
17 Ocak 1899’da Brooklyn New York’ta dünyaya gelmiş tam adı Alphonse Gabriel Capone olan ünlü kişilik. Napoli’nin 26 km güneyinde bulunan bir kasabadan ABD’ye göç eden babası Gabriele bir berber, annesi Teresa ise bir terziymiş. Ailenin en büyük çocuğu olan Al Capone’nin kendisinden sonra 8 kardeşi daha olmuş. Ve ilerleyen yıllarda erkek kardeşlerinden birçoğu Capone’ye yasa dışı işlerinde yardımcı etmiş.
Katolik olan aile (Yahudi oldukları yönünde söylentiler varmış) Al Capone’yi bir Katolik okuluna yollamış. Ve genç Al Capone fazlasıyla disiplinli olan bu okuldan bir kadın öğretmenini yumrukladığı için atılmış. Bu sırada daha 14 yaşında olan Capone, attığı yumrukla ileride azılı bir gangster olacağının işaretlerinden birini vermiş. Eğitim hayatı sona erdikten sonra çeşitli işlerde çalışan Alphonse, sonunda Frankie Yale’in Harvard Hanı isimli mekanında barmenlik yapmaya başlamış.
Al Capone Evliliği;
Yeni işi sayesinde mafyalığa ilk adımını atmış olan Capone, burada günden güne çevresini genişletiyor, farklı çete üyeleriyle arkadaşlık kuruyormuş. Çeteler için bazı işler yaptıkça deneyimini arttıran Capone, aynı anda barmenlik görevine de devam ediyormuş. Kısa süre içerisinde barın güvenlik işlerinin sorumluluğunu da üstlenerek Frankie Yale’in tetikçisi ve tahsilatçısı da olmuş.
Bardaki görevine devam ettiği sırada hakaret ettiği bir genç kızın ağabeyi tarafından saldırıya uğrayan genç gangster, ona Scarface lakabını kazandıracak üç bıçak yarasını bu saldırıda almış. Ve daha sonra Capone bu izleri savaşta aldığını söyleyerek halkın gözünde vatansever bir kahraman imajı yaratmaya çalışmış. Tavırlarıyla diğer çete üyelerini gölgesinde bırakan Capone, ona karşı çıkan bir arkadaşını döverek hastanelik edince Frankie Yale adamını Chicago’ya yollamış.
Karısı Mae Kapone;
Chicago’da Johnny Torrio ile ilişkisini ilerleten Capone, onunla içki kaçakçılığı işi yapmaya başlamış. O dönemde içki yasağı olduğu için bu işten iyi para kazanan Capone, kısa sürede Torrio’nun ikinci adamı olmuş. Ve Jim Colosimo’nun ölümünün ardından Chicago Outfit’in başına geçen Torrio da bir yaralanma sonucu İtalya’ya kaçmak durumunda kalınca, Al Capone Torrio’nun sağ kolu olarak işlerin başına geçmiş.
Hem yaver giden şansını hem de zekasını kullanan Al Capone, kısa süre içerisinde rakip çete üyelerinden de kurtularak gücüne güç katmış. 30 Aralık 1917’de İrlanda kökenli Mae Josephin Coughlin ile evlenen Capone, 1 yıl sonra Albert Francis Sonny’nin doğumuyla baba olmuş. Chicago Outfit ile servet kazanan Al Capone, William Hale Thompson onu Chicago’dan kovunca, Florida’da ev satın alarak buraya yerleşmiş. Aynı dönemde kardeşi Frank Capone’nin polislerin elinde ölmesinden dolayı Chicago’daki içki üretim merkezlerini bir günlüğüne kapatmış.
Al Capone ve Gangster Arkadaşları;
Chicago Outfit’in yıllık geliri 100 milyon dolara yükselmiş ve kaçakçılık ağı ülkenin doğu sahillerine kadar uzamış. Ofisinin önü her gün onun adamı olmak isteyen sabıkalı işsizlerle doluyor, Capone’nin gangster adaylarının oluşturduğu kuyruk uzayıp gidiyormuş. Politikacılarla da yakın ilişkileri olan mafya babası, zamanında onu Chicago’dan kovan Thompson’a rüşvet vererek, kaçakçılık işlerini daha kolay yürütmeye başlamış.
Merkezini daha sonra Capone’nin Kalesi olarak anılacak Lexington Hotel’e taşıyan gangster, ününü günde güne arttırıyor, gazetecilere yaptığı açıklamalarda kendisini iş adamı olarak tanımlayarak “tek isteğim bir halk adamı olmak” gibi laflar ediyormuş. ABD Başkanı Herbert Hoover ile tanıştıktan sonra daha hızlı yükselmeye başlayan Al Capone, devlet davetlerine katılıyor, politik insanlarla sık sık yan yana gözüküyormuş. Neredeyse bütün kurumlarda sadık adamı olan Capone, gerektiği zaman Hoover’ı koruyor, bastırılması gereken muhtemel ayaklanmalarda silahlı adamlarını kullanıyormuş.
Al Capone Beyzbol Maçında;
Kara para aklamak için çamaşırhane zincirleri açan çete lideri, ayrıca derneklere bağışlar yapıyor, o çok istediği kahraman imajını gerçekten de ağır ağır yaratıyormuş. Hatta zaman zaman bazı kesimler tarafından Robin Hood yakıştırmasıyla anılmış. Fakat 14 Şubat 1929’da yaşanan malum olay, Capone’nin o zamana kadar oluşturduğu bütün imajı yerle bir etmiş.
Sevgililer Günü Katliamı olarak bilinen olay, Capone’nin polis kılığına giren adamlarının Kuzey Clark Sokağı’ndaki Moran’ın mekanını basarak buradaki 7 kişiyi duvara dizip taramalarıyla gerçekleşmiş. Fakat 6 çete üyesinin katledildiği olayda asıl hedef olan Bugs Moran o gün geç kaldığından öldürülememiş. Ve olay hiçbir delil olmadığı için aydınlatılamamış. Ayrıca Capone o akşam Florida’da olduğunu ispat ederek sözüm ona suçsuzluğunu ispatlamış. Peki, kanıtlanmasa da Capone’nin işi olduğu bilinen katliamın nedeni neymiş?
Sevgililer Günü Katliamı;
Kısaca; iki çete arasındaki sıradan anlaşmazlık olarak açıklayabileceğimiz sorunun detayları şunlar. Birincisi, Bugs Moran çetesi, Capone’nin kaçak içkilerini taşıdığı 2 uçağı çalmış. İkincisi; yine aynı çete Chicago Outfit’in adamları olduğu bilinen 2 belediye başkanını öldürmüş. Üçüncüsü ise Capone’nin kilit adamlarından biri olan Jack McGurn’un öldürülmeye çalışılmasıymış.
Tüm bu nedenlerden dolayı da Capone, diğer pek çok çete liderine ve üyesine yaptığı gibi Bugs Moran’ı da ortadan kaldırmak istemiş. Bir ek bilgi olarak Moran’ın bu olaydan sonra ortalıkta pek görünmediğini ama intikamını yıllar sonra bir sevgililer gününde (katliamı yapan tetikçilerden biri) Jack McGurn’u öldürerek aldığının söylendiğini belirtmek isterim.
Katliamda Öldürülenler;
Başkan Hoover ile olan iletişimi ve Büyük Buhran dönemini lehine kullanmasıyla tek adam olan Capone, pek çok suç işlemesine rağmen ortalıkta serbestçe dolaşmış, bağlantıları sayesinde yıllarca yasa dışı işlerine devam etmiş. Fakat bir gün kimselerin yanaşamadığı Capone’nin karşısına Eliot Ness isimli gözü pek bir ajan dikilmiş. Dokunulmazlar isimli ekibin başı olan ve daha sonra aynı isimli filme konu olacak Capone’yi yakalama hikayesi de böyle başlamış.
Eliot Ness’in çabalarıyla işlediği suçlardan olmasa bile bir şekilde hapse atılan Al Capone, 17 Ekim 1931’de vergi kaçakçılığından suçlu bulunarak 11 yıl hapis cezasına çarptırılmış. İçeride olduğu süre boyunca defalarca öldürülmeye çalışılsa da bütün saldırılardan kurtulmayı başaran Al Capone, 16 Kasım 1939’da şartlı tahliyeyle serbest bırakılmış. Hapishanedeyken bunalıma giren Al Capone, birkaç kez rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmış.
Atlanta’daki Hapishane Odası;
Özgürlüğüne kavuştuktan sonra ise işlerini devrettiği Frank Nitti’nin her şeyi mahvettiğini göründe mafya dünyasından çekilmeye karar vermiş. Bu sırada daha önce metresinden frengi kaptığını da öğrenerek ikinci bir şok yaşamış. Hastalığı yüzünden tıpkı Nietzsche gibi zeka seviyesi gittikçe düşen Capone, 21 Ocak 1947’de Florida’daki evinde felç geçirmiş.
Ve 4 gün sürdürdüğü yaşam mücadelesini 25 Ocak 1947’te 48 yaşındayken kaybetmiş. Illionis’te yakıldıktan sonra önce babası Gabriele ile kardeşi Frank’in yanına defnedilen Al Capone, daha sonra Chicago, Hillside Mount Carmel Mezarlığı’na taşınmış. Ve yıllar içinde The Godfather, Azap Yolu, Scarface, Dokunulmaz gibi filmlere ilham kaynağı olmuş.
Al Capone Hakkında Bilinmeyenler
- Kendisine atfedilen lakabı Scarface’i hiçbir zaman sevmemiş gangster.
- Cinayetten ya da diğer suçlarından dolayı değil vergi kaçakçılığından içeri girmiştir.
- Alcatraz’a gönderilen ilk mahkumlar arasında yer almıştır.
- Hapishaneden çıktıktan sonra göz önünde olmamış, hayatının son yıllarını Florida’daki evinde balık avlayarak ya da kağıt oynayarak geçirmiştir.
- 1932’de Capone’nin özenle tasarlanmış kurşun geçirmez Cadillac’ına devlet tarafından el konulmuş ve daha sonra bu araba Franklin Roosevelt’in limuzini olmuş.
Al Capone’nin Miami Beach’te Bulunan Evi;
- Scarface (Yaralı Yüz) lakabıyla tanınmasına rağmen Al Capone’nin yakın arkadaşları ona Snorky diye hitap ediyormuş.
- Nörosifiliz yüzünden fiziksel ve zihinsel açıdan çöken Al Capone’nin kişisel doktoru ünlü gangsterin zeka seviyesinin 12 yaşındaki bir çocukla aynı seviyeye düştüğünü tespit etmiş.
- Amerikan rüyasını gerçekleştiren Al Capone 30 yaşından önce milyoner olmuştur.
- Kişiselleştirilmiş arabaları, değerli taşlarla donatılmış aksesuarları, pahalı evleri ve tekneleriyle lüks bir hayat sürdürmüştür.
Al Capone’nin Kullandığı Cadillac;
- 1918 yılında eşi olacak Mae Coughlin ile tanışmış ve aynı yıl İrlandalı genç kızla evlenmiştir.
- Çiftin tek çocuğu Albert Francis Capone’dur.
- Yaptığı bir açıklamada gösterildiği kadar kötü olmadığını, onun da bir kalbe sahip olduğunu ve yardıma ihtiyacı olan herkese yardım edebileceğini söylemiştir.
- Favori içkisi Templeton Rye Whisky imiş.
Oğlu ile Beyzbol Maçı İzlerken;
- Al Capone’nin kardeşi James Capone ismini Richard Hart şeklinde değiştirerek içki üretiminin ve satışının yasaklı olduğu dönemde fedaral ajanlar arasına katılmış.
- Büyük Buhran döneminde aşevleri açarak Robin Hood olarak anılmaya başlamış.
- Söylenen o ki Capone hiçbir zaman eline silah alıp adam öldürmemiş. Birini silahla yaraladığı tek olay ise silahını cebinden düşürüp yanlışlıkla kendi bacağını vurmasıymış.
- Kendini vurduktan sonra hastaneye götürülen Capone, buraya sahte isimle kayıt yaptırmış ve rakiplerinin olası bir saldırısından korunmak için çevresindeki 5 odayı kiralamış.
Chicago’daki İlk Evi;
- 1920’lerde Chicago’da o kadar etkiliymiş ki Forest View isimli bölge Caponeville olarak biliniyormuş.
- Fakirlere yardım etmesinin yanı sıra okul çocuklarına da ücretsiz süt dağıtan Capone, milyonlarca dolarlık hayır işi yapmış.
- Al Capone, rahatlamak için haftada birkaç kez Burnham Woods’a golf oynamaya gidermiş. Bu oyunda çok iyi olmamasına rağmen içmeyi ve oyun üzerine bahse girmeyi seviyormuş.
Al Capone Sözleri
Al Capone’den bu kadar bahsettikten sonra gelin bir de sözlerine göz atalım. İşte ünlü Al Capone sözleri:
Ünlü gangster hakkında bu kadar konuştuktan sonra Al Capone’nin birkaç ünlü sözünü paylaşmayalım mı?
Ne diyeyim, umarım kimse Al Capone’nin karşısına aynı gün içerisinde 3 kez çıkmamıştır.
Tabancası sayesinde neredeyse bütün ülkeyi yöneten biri için oldukça doğru bir söz.
Bizim kar olarak bildiğimiz sözü, döneklik olarak yorumlamış Al Capone.
Bu sözleri Al Capone’den ilham alın falan diye paylaşmadığımızı belirteyim!
Yani bir anlamda bile bile lades demiş Al Capone!
Ne diyelim? Gangster olmadan önce normal işlerde de çalışmış Al Capone. Fakat görünen o ki hem mizacı hem de yoksulluğu onu çok para kazanıp güçlü olmak için savaşmaya yönlendirmiş. Ve sıfırdan başlayan çok az çete üyesinin ulaşabileceği bir noktaya ulaşmış. Onayladığımdan falan söylemiyorum ama sonuçta gelmiş geçmiş en ünlü gangsterlerden biri de olmayı başarmış.
48 yıl yaşamak için onca günaha girmeye gerek yok. Sonunda yakmışlar . Ne kazanmış ki, bu dunyadan gitmeden de cehennemle başlamış öbür dünyası. Çok yazık olmuş. Ülkemizde de var benzerleri. Sonları da farklı olmayacak.