Şiirler, duyguları en kısa yoldan ve en naif şekilde anlatan edebi sanattır. Hece ve aruz ölçüsüyle yazılabildiği gibi tamamen kuralsız, serbest bir şekilde yazılan şiirler de vardır. Türk edebiyatı bu açıdan oldukça zengin bir şiir arşivine sahiptir. Hepsi birbirinden değerli şairlerimiz sayesinde şiirin o derin anlamlarına ulaşıp, tadına varabiliyoruz.
Her şairin kendine has bir tarzı, kalemi, konusu ve duygusu vardır. Örneğin; Özdemir Asaf’ın kalemi çok naiftir, Turgut Uyar’ın dizeleri hüzün kokar, Nazım Hikmet aşk, memleket, dostluk gibi her konuda yazmıştır. Biz bu yazımızda Türk edebiyatının en ünlü 20 şairi, kim oldukları ve kısaca hayatları hakkında bilgi verdikten sonra, en güzel şiirlerinden de birer kısım paylaştık.
Nazım Hikmet Ran Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Listemizin ilk sırasında elbette, Türk şiiri denince akla ilk gelen, hem aşk hem memleket şiirleriyle ünlü, büyük üstad Nazım Hikmet yer alıyor. Şairliğinin yanında roman ve oyun yazarı gibi vasıflara da sahip olan Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902 tarihinde, Selanik’te dünyaya geldi. Romantik komünist veya romantik devrimci gibi lakaplarla da bilinen Nazım Hikmet, yazdığı bazı şiirler ve siyasi düşünceleri nedeniyle, birçok kez tutuklanmış hatta sürgün yemiştir. Şiirlerinin çoğunda da ülkesine duyduğu özlemi ve hayranlığını dile getirir. Bunlardan biri de vatan şiirleri yazımızda yer verdiğimiz, Memleketimi Seviyorum adlı şiiridir.
Babası Hikmet Bey, Matbuat Umum Müdürlüğü ve Hamburg Şehbenderliği gibi görevlerde bulunmuştu. Annesi Ayşe Celile Hanım ise Fransızca bilen, piyano çalıp, resim yapan son derece zarif ve kültürlü bir kadındı. Donanımlı bir ailede büyüyen Nazım küçük yaşlardan itibaren edebiyata ve şiire merak sarmıştı. Henüz ortaokuldayken ilk şiiri, Feryad-ı Vatan‘ı kaleme aldı. Denizciler için yazdığı başka bir şiir, Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından duyulunca, Nazım’ın Bahriye Mektebi’nde öğrenim görmesine karar verildi.
Yazdığı şiirler 50’den fazla dile çevrildi, sayısız ödülün sahibi oldu. Fakat hayatı boyunca davadan davaya koştu. Düşünceleri ve yazıları nedeniyle aldığı cezalarla, İstiklal ve Ağır Ceza mahkemelerinde yargılandı. Birçok kez hapis yattı, memleketinden sürgün edildi, ama kalemini hiçbir zaman susturmadı. 3 Haziran 1963 tarihinde, Moskova’dayken, kalp krizi nedeniyle hayata veda etti. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılan Nazım Hikmet’in, yeniden vatandaşlığa alınması için ölümünden sonra çok uğraş verildi. En nihayetinde 2009 yılında, Resmi Gazete’de yayınlanan bildiri ile, büyük şair tam 58 yıl sonra, yeniden Türk vatandaşlığına alındı.
Nazım Hikmet Ran’ın en önemli eserleri arasında; Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Memleketimden İnsan Manzaraları, Sevdalı Bulut, Her Şeye Rağmen, Piraye’ye Mektuplar, Güneşi İçenlerin Türküsü, İt Ürür Kervan Yürür ve daha birçok şiir yer alıyor. Ayrıca unutulmaz şairin Hoş Geldin Kadınım, Herkes Gibi, Güzel Günler Göreceğiz, Veda, Salkım Söğüt, Geberiyorum, Seviyorum Seni gibi şiirleri bestelenerek, ünlü ses sanatçılarımız tarafından okunmuştur.
Hoş Geldin Kadınım
Nazım Hikmet’in elbette her şiiri birbirinden güzel. İçinden seçim yapıp, kıyaslamak da haliyle çok zor. Ama Hoş Geldin Kadınım şiirinin yeri bambaşkadır. Bir erkek kadınına aşkını daha nasıl anlatabilir ki? Aşkı en derin duygularla, yalın ifadelerle ve teslimiyet ruhuyla anlatan harikulade bir şiir. Üstadın bu şiiri bestelenerek, birçok şarkıcı tarafından da okunmuştur.
Cemal Süreya Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
1931, Tunceli doğumlu olan Cemal Süreya’nın asıl adı, Cemalettin Seber‘dir. Doğduğu yer olan Pülümür o dönemde Erzincan’a bağlıydı. Çocukluk yıllarını burada geçiren şair, Dersim İsyanı’ndan sonra ailesiyle birlikte Bilecik’e sürgün edildi. Babasından habersiz girdiği parasız yatılı okul sınavını kazanınca, Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, maliye ve iktisat üzerine gördü. İkinci yeni akımını benimseyen Cemal Süreya, şairliğinin yanında; maliye müfettişliği, darphane müdürlüğü, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve Türk Dil Kurumu üyeliği gibi görevlerde bulundu. Yine bunlardan başka birçok yayınevinde danışmanlık ve çevirmenlik yaptı.
Türk şiirinin temel taşlarından biri olan Cemal Süreya’nın hayatı öyle üç beş satırla anlatılacak gibi değil. Henüz çocukluğunu yaşayamadan Dersim sürgününe maruz kaldı, Ankara’da okuduğu yıllarda kürtlüğünün savaşını verdi. İlk şiiri olan Şarkısı Beyaz, 1953 yılında Mülkiye dergisinde yayınlandı. En bilinen eserleri arasında; Üvercinka, Uzaktan Seviyorum Seni, Göçebe, Sevda Sözleri, Sıcak Nal ve Beni Öp Sonra Doğur Beni adlı şiir kitapları yer alıyor. 1990 yılında hayata veda eden Cemal Süreya, bunlardan başka dünya klasikleri kitapları arasında yer alan Vadideki Zambak gibi önemli yapıtların da çevirilerini yapmıştır. Şairin en bilinen şiirlerinden biri olan Uzaktan Seviyorum Seni isimli şiirini sizlerle paylaşmadan geçmeyelim.
Öyle Uzaktan Seviyorum Seni
Yazdığı sevda sözleriyle hafızalarımıza kazınan Cemal Süreya’nın en çok okunan şiirlerinden biridir bu. Şairin aşkta ne denli fedakar, sabırlı ve sevgisinin sonsuz olduğunu gösteren satırlar içeriyor şiir. Bu şiiri hangi kadın için yazdı bilinmez ama, insanın böyle saf ve kusursuz bir aşk ile sevilesi geliyor.
Turgut Uyar Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
1927, Ankara doğumlu olan Turgut Uyar, ikinci yeni akımının öncülerinden olan bir şairimizdir. Türk edebiyatında hüzünlü şairimiz diye adlandırılan Turgut Uyar’ın bu özelliğinin oluşmasında, babasından uzak geçirdiği çocukluk çağlarının etkisi olmuştur. Subay olan babası işi gereği ailesinden uzak şekilde çalışıyordu. Bu durum da Turgut Uyar’ın karakterine yansıyarak; oldukça sessiz, hassas ve içine kapanık bir çocuk olmasına sebep oldu. Askeri memur olarak başladığı iş hayatında, daha sonra şairliğe soyunan Uyar, edebiyatımıza paha biçilemez güzellikte şiirler bıraktı. Hayata 1985 yılında veda eden Turgut Uyar hakkında daha detaylı bilgi edinmek için buraya bakabilirsiniz. Şairin en güzel şiirlerinden biri ise şöyle;
Göğe Bakma Durağı
Göğe Bakma Durağı şairin en çok okunan ve en sevilen şiiridir. Yapı Kredi Yayınları, aynı isimle 2008 yılında, şairin seçme şiirlerinden oluşan bir kitabını yayınladı. Şiirde hem yorgunluk hem ümit var. Hayatın yorgunluğu, şehirlerin keşmekeşi içerisinde, birbirimizden uzak bile olsak, göğe bakalım ve düşleyelim diyor şair. En umutsuz, en karamsar anlarınızda bu şiiri okumanızı öneririm. Hayatın masmavi göğün altında, mucizelerle dolu günlere gebe olduğunu anlatan muazzam bir şiir.
Attila İlhan Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Şairliğinin yanında; deneme ve roman yazarı, senarist, düşünür, gazeteci ve eleştirmen gibi unvanlara da sahip olan Attila İlhan, 1925 yılında, İzmir’de doğdu. Henüz lise yıllarındayken Nazım Hikmet’in şiirlerini yanında bulundurması sebebiyle tutuklanarak, 2 ay hapis cezası yedi. Daha sonra yeniden okula alınarak eğitimine devam etti. Türk şiirine büyük katkısı olan Attila İlhan hayatının sonraki dönemlerinde gazetecilik, yayınevi danışmanlığı ve dizi senaristliği gibi işler yaptı. 2005 yılında geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle hayata veda eden sanatçının yazdığı şiirlerin sayısı bir hayli fazla. Türk şiirinin köşe taşlarından biri olan Attila İlhan’ın özellikle aşk şiirleri arasında seçim yapmak da bir hayli zor.
Ben Sana Mecburum
Sanırım hiç şiir okumayan birisi bile, bu şiiri duymuştur. Türk edebiyatında unutulmaz bir yere sahiptir. Şair aşkını öyle bir anlatmış, yaşamdaki diğer olaylarla öyle bir kıyaslamış ki, sanki hayata devam etmesi için gerekli her şeyi o insana bağlıyor. Şiirin dizelerinde gizli anlamlar aramaya da gerek yok aslında. Bir insanın aşka tamamen teslimiyetini anlatıyor. Varlığının devamında o kişiye duyduğu ihtiyaçtan ve mecburiyetten bahsediyor. Tek kelimeyle mükemmel!
Edip Cansever Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Sırada yine ikinci yeni akımının temsilcilerinden ve Türk şiirinin usta kalemlerinden biri var. 1928 yılında hayata İstanbul’da açtığı gözlerini, yine aynı şehirde 1986 yılında kapadı. Bodrum’da yaşadığı dönemde geçirdiği bir beyin kanaması nedeniyle, hemen İstanbul’a sevk edildi ve burada vefat etti. Liseyi bitirdikten sonra bir dönem Kapalıçarşı’da halı ve turistik eşya ticareti yapan Edip Cansever, daha sonra kendini tamamen şiir yazmaya adadı. Sürekli üreten ve yazan bir şair olan Edip Cansever, kullandığı üslupla da adından söz ettirdi. İlk şiir kitabı İkindi Üstü’nü 1947 yılında yayınladı. Şiirlerini topladığı diğer bazı kitapları ise şöyle; Umutsuzlar Parkı, Dirlik Düzenlik, Çağrılmayan Yakup, Ben Ruhi Bey Nasılım, Yeniden, Oteller Kenti ve Sonrası Kalır. Edip Cansever’in hayatı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra, en bilinen şiirlerinden birine de yer verelim.
Sevda Bir Ateş Buldu Sende
İmgelerin harika bir şekilde serpiştirildiği, satırların son derece etkileyici olduğu bir Edip Cansever şiirini paylaşıyoruz sizlerle. Edip Cansever için derler ki; fazla şiirden ölen şair. Hiç durmadan yazdığı şiirler sayesinde hep gündemde olmayı başarmış. Oldukça derin anlamlar içeren bu şiiri ise, harikulade betimlemelerle süslenmiş.
Can Yücel Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Geliyoruz kendine has tarzıyla modern Türk şiirinin öncülerinden Can Yücel’e… Genelde kullandığı argo ve kaba tabirleriyle biliriz büyük ustayı. Ama dili bir o kadar da samimi ve sıcaktır. 1926 yılında başladığı yaşam yolculuğunu, 1999 yılında sonlandırdı. Hepimizin tanıdığı eski Milli Eğitim Bakanı ve Köy Enstitüleri’nin kurucularından Hasan Ali Yücel’in de oğludur. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde, Yunanca ve Latince eğitimi alan Can Yücel, Türkiye’ye döndükten sonra turist rehberliği yaptı. Sivri dilini kullanarak yaptığı şairliğinin yanında; yazarlık, çevirmenlik, spikerlik ve rehberlik gibi meslekleri de denedi. Türk edebiyatının kaba ve samimi şairi, bizim Can babamız ardında birbirinden güzel eserler bıraktı. Onun çok sevdiğimiz şiirlerinden biri şu satırlardan oluşuyor;
O Kadar da Önemli Değildir Bırakıp Gitmeler
Can Yücel farkının net bir şekilde hissettirildiği harika bir şiir. Duyguları yalın, abartılı ama gerçekçi bir dille anlatan kaç tane şairimiz daha var ki? Kirli sakalı, sıra dışı görünümü, küfürbaz dili ile emsalsiz bir sanatçıdır Can Yücel. Yazdığı böyle güzel şiirlerle kendimizi avutmaya çalışsak da, daha nice Can Yücel şiirleri kalmalıydı bizlere. Onun dizelerine doyamadık dersem, sanırım abartmış olmam.
Cahit Zarifoğlu Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Cumhuriyet dönemi şairlerinden biri olan Cahit Zarifoğlu, hayata çok erken yaşlarda veda eden bir isimdir. Tam adı Abdurrahman Cahit Zarifoğlu olan sanatçı, 1940 yılında Ankara’da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını okuduktan sonra, şiirleri bazı dergilerde yayınlanmaya başladı. Askerliğini Sarıkamış’ta yapan Zarifoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı’nda da yer aldı. Yakalandığı akciğer kanserine yenik düşerek, 1987 yılında vefat etti. Deneme, roman, hikaye, şiir, tiyatro ve araştırma kategorisinde eserleri olan Cahit Zarifoğlu’nun en çok bilinen şiirlerinden birine yer veriyoruz.
Sevmek de Yorulur
Cahit Zarifoğlu’nun şiirlerinin genel özelliği oldukça uzun olmasıdır. Bu eseri de şairin en uzun şiirleri arasında yer alıyor. O simsiyah sakalları ve gece gibi karanlık bakışlarıyla hafızalarımızdan silinmeyen Zarifoğlu, dünyadan erken gitmesine rağmen, ardında bizi bizden alan satırlar bıraktı. Bu şiiri de hüzün ve hasret duygularıyla yoğrulmuş, muhteşem yapıtlarından biridir.
Ataol Behramoğlu Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
1942 doğumlu olan Ataol Behramoğlu, hala hayatta olan ve kalemini konuşturan şairlerimizden biri. Yazarlık ve gazetecilik sıfatlarına da sahip olan Behramoğlu, yazın hayatına ilk başladığında Gürus soyadını kullanıyordu. Üniversiteye kadar Kars ve Çankırı gibi illerde yaşayan Behramoğlu, ilköğrenimini bu şehirlerdeki okullarda tamamladı. Yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Rus Dili ve Edebiyatı üzerine gördü. Mezun olduktan sonra yazdığı şiirler bazı dergilerde yayınlandı. İlk şiir kitabı Bir Ermeni General ise 1965 yılında basıldı. Yazdığı ilk şiirlerde Orhan Veli ve Attila İlhan gibi büyük şairlerin etkisi görülmektedir. Behramoğlu’nun şiir, deneme, oyun, anı, gezi tarzında yazdığı eserlerle, birçok çevirisi bulunuyor. Başarılı sanatçının daha uzun yıllar yaşamasını ve harika eserler oluşturmasını temenni ediyoruz.
Aşk İki Kişiliktir
Ataol Behramoğlu’nun Aşk İki Kişiliktir şiiri, bir yandan hayatın her şeye rağmen akıp gittiğini anlatırken, bir yandan bıraktığı izin ölüm gibi hissettirdiği bir aşk acısını anlatıyor. Şiirde yitip giden bir aşkın geride bıraktığı enkaz bir ruh, artık yaşanacak hiçbir şey kalmamasından duyulan derin üzüntü anlatılıyor. Yaşanılası her şeyin iki kişiyle güzel olduğu, sadece ölümün tek başına yapılacağını belirten hüzün dolu bir şiir.
Cahit Sıtkı Tarancı Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Diyarbakır doğumlu olan Cahit Sıktı Tarancı Cumhuriyet döneminin en başarılı şairlerinden biri. 1910 yılında doğan şair, 1956 yılında tedavi görmek için gittiği Viyana’da hayata gözlerini yumdu. İlkokulu Diyarbakır’da okuduktan sonra, ortaokul ve lise için İstanbul’a gitti. Galatasaray Lisesi’nde okurken, ilk şiirleri Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmaya başladı. Ardından Yüksek Ticaret Okulu’nu bitirerek Sümerbank’ta çalışmaya başladı. Bir süre sonra bu işinden ayrılarak üniversite okumak için Paris’e gitti. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında, Paris bombalanınca ülkesine geri dönmek zorunda kaldı. Bu sırada Otuz Beş Yaş, Haydi Abbas, Düşten Güzel gibi şiirlerini kaleme aldı. Bir dönem Paris’te eğitim görmesi ve ortaokulda Fransız okullarında okuması sebebiyle, şiirlerinde Fransız üslubundan etkilendi. Şairin en ünlü şiiri ise, 1946 yılında yazdığı Otuz Beş Yaş şiiridir.
Otuz Beş Yaş
Yaşlanmak herkesin korktuğu, daha doğrusu geciktirmek için elinden geleni yaptığı bir durumdur. Şair bu şiirde insanların bu korkularına değiniyor. Ancak ilginç olan, korkulan duyguların anlatıldığı bir şiir, aynı zamanda insanın içini ısıtıyor. Yaşı 30’u geçmiş herkesin, bu şiiri okurken hüzünlendiğinden, anılarını yad ettiğinden ve kendindeki değişimleri gözlemlediğinden eminim. Cahit Sıtkı Tarancı denince akla ilk gelen şiir olan, Otuz Beş Yaş dizeleri, zamanı durdurmanın imkansız olduğunu, gerçekleşmesini önleyemeyeceğimiz yaşlılığın şakaklarımızda oluşan beyazlarla haber verdiğini anlatan bir başyapıt.
Ahmed Arif Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Liseyi doğduğu yer olan Diyarbakır’da bitiren Ahmed Arif, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümünden mezun oldu. 1927 doğumlu olan şairin asıl adı, Ahmed Önal‘dır. Türkçeyi en iyi şekilde kullanan şairlerimizden biri olarak bilinen Ahmed Arif, şiirlerinin çoğunda ezilen ve haksızlığa uğrayan insanları ele aldı. Zayıfın yanında durduğu şiirlerinde kendine has üslubuyla, hayalperest öğeleri betimledi. Yazdığı şiirlerin çoğu, Ahmet Kaya, Cem Karaca, Zülfü Livaneli, Fikret Kızılok gibi büyük ses sanatçıları tarafından seslendirildi. 1991 yılında, kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Ahmed Arif’in en güzel şiirlerinden biri Ay Karanlık adlı şiiridir.
Ay Karanlık
Ünlü şairin bu şiiri Cem Karaca ve Ahmet Kaya tarafından seslendirildi. Kendine özgü üslubunu konuşturduğu bu şiiri de, tıpkı diğer tüm dizeleri gibi Anadolu kokuyor. Türkçesini kusursuz kullanmanın gururu, memleketinin insanının yaşadığı kaygı, kelimeler arasında müthiş bir ahenk ve duygu, ne ararsan var şiirde. Türk şiirinde önemli ve farklı bir yere sahip olan Ahmed Arif’in dizelerini okumadan bu dünyadan gitmeyin lütfen.
Özdemir Asaf Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Listemde yer alan her şairi övgüyle anlatıyorum, hepsinde cümleme en iyisi oymuş gibi başlıyorum belki ama, o kadar değerli ve başarılı şairlerimiz var ki… Hangisini diğerinden ayırabiliriz, hangisine daha iyi diyebiliriz bilemiyorum. Bunlardan biri de Türk edebiyatına damgasını vuran şiirleriyle tanıdığımız Özdemir Asaf. 1923 yılında, Ankara’da doğan Özdemir Asaf’ın asıl ismi, Halit Özdemir Arun‘dur. Galatasaray ve Kabataş liselerine giden Asaf, hukuk, iktisat ve gazetecilik alanlarında yüksek öğrenim gördü. Fakat hepsini de mezun olmadan yarıda bıraktı. Bazı gazetelerde çevirmen olarak çalışan Asaf, ilk şiirlerini Servet-i Fünun ve Uyanış dergilerinde yayınladı. 1981 yılında hayata gözlerini yuman Özdemir Asaf’ın çok sayıda şiiri ve ölümünden sonra yayınlanmış öykü, çeviri, deneme tarzında kitapları bulunuyor.
Lavinia
Aslında şiir tamamen basit, süsten, abartıdan uzak sözcüklerle yazılmış. Belki de bestelenerek, birçok şarkıcı tarafından okunmasıdır bu şiiri bu denli sevmemiz. Lavinia şiiri için sıradanlığın içinde yatan bir hazine tabirini kullansak sanırım yanlış yorum yapmış olmayız. Şair içindeki duyguları ve istekleri, hiçbir dolaylı yola başvurmadan olduğu gibi aktarıyor. Ama bunu yaparken okuyanın yüreğine dokunmadan da geçmiyor.
Gülten Akın Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Yozgat doğumlu olan Gülten Akın, 1933 yılında doğdu. Aynı zamanda avukat ve öğretmen olan donanımlı şairimiz, 82 yaşındayken hayatını kaybetti. İlköğrenimini Yozgat’ta, liseyi Ankara’da okuduktan sonra, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamladı. Eşi kaymakam olduğu için, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde görev yaptı. Halkevleri ve İnsan Hakları Derneği gibi kuruluşlarda yönetici olarak çalışan Gülten Akın, yazdığı şiirlerin çoğunda da, gecekondu yaşamı, göçmenlerin sorunu ve mahkumiyeti gibi konuları ele aldı. 2008 yılında yapılan bir ankete göre, “Yaşayan En Büyük Türk Şairi” unvanını aldı. Varlık, Hisar, Mülkiye, Türk Dili ve Yeditepe gibi dergilerde yayınlanan şiirlerinin konusu ilk başlarda; aşk, sevgi, özlem ve doğa gibi konulardı. Ancak ilerleyen yıllarda bu konuların yerini toplumsal sorunlar aldı. Şairliğinde bir dönüm noktası olan Beni Sorarsan şiiri kadar ünlü bir diğer şiiri ise Deli Kızın Türküsü adlı şiiridir.
Deli Kızın Türküsü
Şirin orijinali biraz daha uzun. Biz sizlerle şiirin bestelenerek, sevgili Sezen Aksu tarafından seslendirilen kısmını paylaşıyoruz. Şiiri okuduktan sonra sevmemek, hayran kalmamak ve dahası aşık olmamak elde değil. O satırlar okuyanın resmen damarlarında geziyor. Türk edebiyatının mihenk taşlarından biri olan Gülten Akın’ı saygıyla anıyor ve bize böyle olağanüstü bir şiir bıraktığı için teşekkür ediyoruz.
Arif Nihat Asya Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerinden biri olan Arif Nihat Asya, aynı zamanda öğretmen ve siyasetçidir. 1904 tarihinde doğan ünlü şair, daha çok vatan, bayrak ve memleket konulu şiirler yazmıştır. Şiirlerinde kullandığı sade dil ve samimi üslubuyla, okuyucuda milli duyguların uyanmasını sağlayacak etkiler bırakır. Asıl adı Mehmet Arif olan sanatçı, Dârü’l-Muallimîn-i Âliye’de yani bugünkü İstanbul Üniversitesi’nde öğretmenlik okudu. Meslek hayatının bir bölümünde Adana Kız Lisesi ve Erkek Lisesi’nde çalışan Asya, bu süreçte mevleviliğe gönül vererek, şeyhlik makamına kadar yükseldi. Bunu da yazdığı tasavvuf şiirlerinde dile getirdi. 1975 yılında dünyadan göç eden Asya, en bilinen eseri olan Bayrak şiirini ise, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun kutlandığı 5 Ocak günü için yazdı.
Bayrak
Törenlerde, ilkokul gösterilerinde ve müsamerelerde en çok duyduğumuz şiirlerden biri olan Bayrak şiiri, Arif Nihat Asya’nın Bayrak Şairi olarak anılmasına sebep olmuştur. Okurken bile insanı duygulandıran, tüylerini diken diken eden bu şiiri yazmanın verdiği hazzı düşünemiyorum bile. Bayrağımıza ve topraklarımıza yakışan sözcüklerle süslenmiş şiir, tam bir kahramanlık destanı. Eminim ki, asırlar boyunca okunacak bu şiir sayesinde, Arif Nihat Asya saygı ve minnetle anılacak ve asla unutulmayacaktır.
Cemal Safi Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Samsun doğumlu olan şairimiz 1938 yılında dünyaya geldi. İlk okulu Samsun’da okuduktan sonra, Samsun Sanat Okulu’na gitti. Torna tesviye bölümünü bitirdikten sonra, bir dönem babasının yanında çalışan şair, ilerleyen yıllarda kendini tamamen şiir yazmaya adadı. Yazdığı şiirlerin çoğu, tıpkı Ahmed Arif’in eserleri gibi bestelenerek, şarkı olarak okundu. Hatta bunlar içerisinde yer alan İmkansız şarkısıyla, En İyi Türk Sanat Müziği Ödülü’nü aldı. Usta kalemin yazdığı ve bestelendiği bir başka şiir ise Ya Evde Yoksan’dır.
Ya Evde Yoksan
Okudukça güzelleşen, keyif veren ve tadına doyulmayan bir Cemal Safi şiiri. Üstelik Orhan Gencebay gibi büyük sanatçılar tarafından da okunarak, güzelliğine güzellik katılmış. Şiir yorum yapılamayacak kadar güzel. İnsan bu kadar kusursuz dizelerin üzerine daha ne söyleyebilir ki! Şiirdeki düzen ve uyum, kelimelerdeki anlamlarla bütünleşince, okumaya doyulmayan bir şahesere dönüşmüş.
İlhan Berk Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Sırada yine öğretmen kökenli bir şairimiz var. Hayat serüvenine 1918 yılında başlayıp, 2008 yılında son veren İlhan Berk, Balıkesir Öğretmen Okulu’ndan sonra, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü, Fransızca Bölümünü bitirdi. Meslek hayatı boyunca hem ilkokul hem de Fransızca öğretmenliği yaptı. Çevirmenlik yaptığı sırada şiire yoğunlaşmaya başladı ve kendi şiirlerini kaleme aldı. Zaten lise yıllarında şiire ilgi duyan ve kendi çapında yazan şair, daha sonra çıkardığı şiir kitaplarıyla hatrı sayılır ödüllerin sahibi oldu. Şiirlerinde dikkat çeken unsurlar arasında karamsarlık vardı. En ünlü şiirleri arasında; Güneşi Yakanların Selamı, Köroğlu, Türkiye Şarkısı, Kül, Atlas ve Pera yer alıyor.
Güneşi Yakanların Selamı
İlhan Berk’in şiirlerinde genel olarak hüznün ve karamsarlığın hissedildiğini az önce söylemiştik. Bu şiirinde de bu duygular çok açık bir şekilde okuyucuya aktarılmış. Ek olarak şairin en çok kullandığı kelimelerden biri olan ateş ve sonsuzluk da şiir içerisinde geçiyor. Şiir anlayışını yaşadığı dönemin şairlerinden oldukça farklı olan İlhan Berk, Türk şiirinin en deneyici şairlerinden biri olarak bilinmektedir.
Orhan Veli Kanık Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Unutulmaz şairlerimizden Orhan Veli, garip akımının kurucularındandır. Kendisi gibi şair olan Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte garip akımını başlatmış, Türk şiirine köklü değişiklikler getirmeyi amaçlamıştır. Şiirde kuralcılığı reddeden şair, hece ölçüsü, vezin, aruz, teşbih, mübalağa gibi sanatları da gereksiz bulmuştur. Garipçilere göre şiir özgür ve hiçbir kurala bağlı kalmadan yazılmalıdır. Şairin edebi anlayışı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra gelelim kişisel bilgilerine. 1914 yılında dünyaya gelen şiar, henüz 36 yaşındayken hayata veda etti. Cumhuriyet döneminin en önemli şairlerinden biri olan Orhan Veli, şiirlerini yazma şekli nedeniyle o dönemin edebi çevresinde yadırgandı. Kısacık hayatında sadece garip akımına bağlı kalmadan, kendini sürekli geliştiren ve yenileyen şiirler yazdı. Yazdığı şiirleri yayınladığı dergilerde ise Mehmet Ali Sel takma adını kullandı.
İstanbul’u Dinliyorum
Orhan Veli’nin bu şirini sanırım bilmeyeniniz yoktur. İstanbul manzaralı fotoğrafların genelinin altında, bu şiirin adı veya birkaç satırı yazar. En iyi ve en güzel Türk şiirleri arasında yer alan bu dizeler, sanki İstanbullu olmayanlara, şehrin güzelliğini anlatıyor. Bir de bu şiiri Cem Karaca’nın sesinden dinlemek var tabi. İstanbul Boğazı’nda vapurlar ilerleyip, martılar masmavi gökyüzünde süzülürken, kulağınıza kulaklığınızı takın ve Cem Karaca’nın eşsiz yorumuyla bu şiiri dinleyin. Gözleriniz mi? Elbette kapalı olsun…
Sabahattin Ali Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Edebiyat severlerin gözünde ayrı bir yeri olan Sabahattin Ali yazarlığı kadar, şairliği ile de gönüllerimize taht kurmuştur. 1907 yılında hayata gözlerini açan Sabahattin Ali, 41 yaşındayken uğradığı bir suikast sonucu hayatını kaybetti. Asıl mesleği öğretmenlik olan ünlü isim, Anadolu’nun farklı yerlerinde görev yaptı. Yazdığı yazılar ve düşünceleri nedeniyle birçok kez hapis cezası yedi. İçimizdeki Şeytan ve Sırça Köşk isimli kitaplarına yasak getirildi. Nakliyecilik yaptığı yıllarda Ali Ertekin adlı kişi tarafından, çok acı bir şekilde katledildi. Sabahattin Ali’nin hayatını daha ayrıntılı bir şekilde öğrenmek isteyenleri buraya alalım.
Leylim Ley
Usta yazar ortaya koyduğu roman, öykü, deneme yazılarının yanında şiirleriyle de adından söz ettirmeyi başarmıştır. Yazdığı her şiiri de birbirinden güzel ve etkileyicidir. Sizler için seçtiğimiz Leylim Ley şiiri, Sabahattin Ali’nin en çok bilinen ve sevilen şiirleri arasında. Öyle ki; bestesi yapılan şiiri Zülfü Livaneli gibi büyük sanatçılar harika bir şekilde seslendirmiştir. Her satır ayrı güzellikte olan şiiri bizlere, unutulmaz şairin yaşadığı zor günleri ve kısıtlandığı özgürlüğünü hatırlatıyor.
Ümit Yaşar Oğuzcan Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
Sırada bankacılık gibi farklı bir kökenden gelen Tarsuslu şairimiz, Ümit Yaşar Oğuzcan var. 1926 doğumlu olan şair, Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra, Türkiye İş Bankası’nda çalışmaya başladı. 30 yıl bu meslekte çalışan Oğuzcan, emekli olduktan sonra İstanbul’da bir sanat galerisi kurdu. Şiir hayatına başladığı ilk zamanlarda daha çok; aşk, özlem, ayrılık gibi konuları işledi. Fakat ilerleyen yıllarda oğlunun vefatıyla birlikte, yaşadığı acı şiirlerine de yansıdı. Bundan sonraki dönemlerde yazdığı şiirlerinde acı ve ölüm gibi konuların etkisi belirgin oldu. 1984 yılında hayatını kaybeden ve günümüzün en bilinen şairleri arasında yer alan Ümit Yaşar Oğuzcan’ın aşk ve acı şiirlerinin yanında yazdığı dostluk şiirleri de bulunuyor.
Mustafa Kemal’i Düşünüyorum
Ümit Yaşar Oğuzcan; aşk, vatan, dostluk, özlem, acı ve ölüm olmak üzere hemen her konuda şiir yazmış. Sizler için seçtiğimiz bu şiiri ise, Atatürk aşkıyla yazdığı ve hepimizin bildiği bir eseri. Mustafa Kemal’e duyduğu sevgi hayranlığını dile getirdiği şiir, üzerinden yıllar geçse bile unutulmayacak kadar güçlü. Şairin, bu kadar güzel sözü kusursuz bir uyum ile bir araya getirmesine saygı duymamak elde değil.
Ahmed Hamdi Tanpınar Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
1901 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nda doğup, 1962‘de Türkiye Cumhuriyeti döneminde ölen Ahmed Hamdi Tanpınar; şair, roman yazarı, siyasetçi ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bölümünü bitiren Tanpınar, yurdun çeşitli yerlerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğretmenlik yaptığı yıllarda şiir yazmaya başladı. Şiirlerinin yanında yaptığı çeviriler de dergilerde yayınlandı. Ölümünden sonra hakkında çok fazla inceleme kitabı yazılan Tanpınar’ın mezar taşına, ünlü sözü “Ne içindeyim zamanın Ne de büsbütün dışında…” yazmaktadır.
Ne İçindeyim Zamanın
İlk iki satırı şairin mezar taşına yazılan şiir, Ahmed Hamdi Tanpınar’ın en çok bilinen eserleri arasındadır. İmgelerin çok yerinde kullanıldığı şiir, asıl oyuncunun zaman olduğunu, insanın hayat denen oyunda sadece bir figüran olduğunu anlatıyor. İnsanın iç dünyasının da tasvir edildiği şiir, klasikleşmiş değerli eserlerimiz arasındadır.
Ülkü Tamer Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri
1937, Gaziantep doğumlu olan Ülkü Tamer şu an 80 yaşındadır. Şairliğinin yanında gazetecilik, yazarlık ve oyunculuk da yapmaktadır. İlkokulu Gaziantep’te okuduktan sonra, İstanbul’a geçti. Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra, Gazetecilik Enstitüsü’ne gitti. Milliyet gazetesi, Yeditepe, Yeni Dergi, Pazar Postası, Kaynak, Sanat Olayı ve Papirus gibi dergilerde çalıştı. Sade dili ve üslubuyla okuyucuyu yormayan, su gibi akan dizeler kaleme aldı. Yazdığı eserler sayesinde Yunus Nadi Öykü Ödülü ve TDK Çeviri Ödülü gibi değerli ödüllerin sahibi oldu. Öykü, şarkı sözleri, anı tarzında da yazan Ülkü Tamer’in en çok okunan şiirlerinden biri şudur;
Güneş Topla Benim İçin
Bu şiir her ne kadar Nazım Hikmet’e ait diye bilinse de, şiirin gerçek sahibi Ülkü Tamer’dir. Sanırım bunda şiirin Zülfü Livaneli tarafından okunmasının da payı bulunuyor. Özgürlükçü bir ruhla yazılmış olan şiir, insana umut veren bir güce sahip. Şiir 1980’li yıllarda Zülfü Livaneli tarafından bestelenip, sanatçının konserlerinin vazgeçilmez parçası konumuna gelmiştir.
Sizlere Türk şiirine damgasını vuran 20 ünlü şairimi kısa kısa tanıtmaya çalıştım. Onların en çok bilinen ve en sevilen şiirlerine de yer vererek, hafızalarınızda daha kalıcı olmasını amaçladım. Çünkü bazen şiiri biliyor, fakat hangi şaire ait olduğundan haberimiz olmuyor. Bizler şiir konusunda çok şanslıyız. Edebiyatımız şaheser niteliğinde şiirlerle dolu. Her şiirde mutlaka kendinizden bir şey bulacağınız, yüreğinize dokunan, size hitap eden satırlar vardır. Ve herkesin hayatında, en sevdiğim dediği bir şiir muhakkak vardır. Peki ya sizin? Sizin hayatınızda benim şiirim dediğiniz, duygularınıza hitap eden, en sevdiğiniz şiir hangisi?
KADROLU YALNIZLAR İÇİN
unuttuklarınızı soruyorum
hiç hatırlamak istemediklerinizi
teninize iz bırakanları
ve izinizi taşıyan tenleri
görmeseniz de sezdikleriniz var mı sizin
unutmasanız da unutur gibi yaptıklarınız
dualarınız var mı
ya duvarlarınız
gidenleriniz
çekip gidenleriniz oldu mu sizin
hiç beklemeden
bir şey söylemeden
elinizde kalan gidişleri soruyorum
yüreğinizde ki bitişleri
kimin hayali kaldı gözlerinizde
o kalp o yarayı kimden aldı
aşkı en son kime hapsettiniz
ya da kime terk ettiniz aşkı
siz
siz birinin sonu oldunuz mu hiç
ya da bir şiire konu oldunuz mu
yoksa siz hep terk mi edildiniz
unutmayı kim öğretti size söyleyin
ihaneti kim ezberletti
artık sevmeseniz de
hala rüyalarınızda gördükleriniz var mı sizin
söyleyin
bilmem hangi sokakta ve banklar üstünde
kimin ismini yana yana karaladınız bir kenara
ya da unutulduğunuz o caddede ve yine yağmur altında
kimi buruşturup attınız bir tarafa
söyleyin
yıllar sonra döndükleriniz oldu mu sizin
yollar aldıklarını geri verdi mi
peki değer miydi bir hiç için
söyleyin
yalnızlığı size kilitlediklerinden beri
artık geceler hiç bitmiyor değil mi
şimdi
her sabah uyandığınızda
yanınızda olmayan o kişiden
artık nefret ediyorsunuz değil mi
biteceğini bile bile başladığınız aşkları soruyorum
ben demiştim dediğiniz o anları
hep yanındayım diyenlerin yokluğunda
ve yüzlerce ölü varken yüzünüzde
ne yapacağınızı bilmeden dolaştınız mı sokaklarda
söyleyin
iyi ki yapmışım dediğiniz hatalarınız var mı bu hayatta
onu hatırlarım diye dinlemediğiniz şarkılar
yine ağlarım diye izleyemediğiniz filmler
kafanızın karıştığı durumları soruyorum
okuyup okuyup anlamadığınız kitapları
gözlerinizin boşluğa daldığı anları
uzaklara
hani çok uzaklara
başınızı bir omuza yaslamayalı çok oldu değil mi
ya da kalkıp gitmeyeli birinden
bir kalp yangınından arta kalan duygularınızla
siz
gitmek istediniz mi hiç
iyi niyetinizi kaybettiğiniz anları soruyorum
kara kaplıya kaydettiklerinizi
sizi kandırdığını zannedenlere inanmış gibi yapıp
belki bir gün düzelir diye sabrettiniz mi hiç
ama bazılarının büyüdüklerini hiç göremediniz değil mi
hatıralar baş ucunuzda nöbet tuttu hep
çünkü o sizi hep unuttu
unuttu değil mi
hani bazen bir sigara yakıp bir şarkı açarsın ve susarsın
hani o şarkı senin söylemek istediklerini söyler ya hani
işte anlaşılmak tam da böyle bir şey değil mi
bilirim
hala kokladığınız elbiseler vardır elbet
ya da unutabilmek için hiç gitmediğiniz yerler
söyleyin
birine kendine iyi bak dediniz mi hiç
hoşça kal diyebildiniz mi
kendine iyi bakabildi mi peki
hoşça kalabildi mi
her yeni aşkta hep aynı ezberi yaşıyorsunuz değil mi
söyleyin
en başa dönüp te yeniden yaşanmak isteyen hayat mıdır
peki yaşadıklarını inkar eden adam mıdır
adam mıdır söyleyin
içinizde öldürdükleriniz oldu mu sizin
tarihe gömdükleriniz
inkar etmeyin
kalbiniz mezarlık gibi değil mi
ve bu mezarlıkta artık bir ölü için dahi boş yer yok değil mi
lafı ağzınızdan alan şarkılarınız mı sizin
hayallerinizi erteleyip masadan kalktıklarınız
yalan duymamak için soru sormadığınız kişileri soruyorum
hani burada öpmüştü sizi
hani şurada çiçek vermişti
şimdi
aynı kişi
binlerce kez çoğaltıp hüzünleri
size milyon kere öldürüyor değil mi
göğsünüzün daraldığı anları soruyorum
kalbinizin sıkıştığı
söyleyin
firar etti mi aklınız hiç
peşin uçup gitti mi
lanet olası usulca yaklaşan uğursuzluk size de uğradı mı hiç
ya gözleriniz
kimi görmezden geldi geçenlerde
ya o denildiği zaman aklınıza kim geldi
en önemlisi siz
beklediniz mi hiç
hiç gelmeyeceğini bile bile
gözlerinizi tavana çakıp
onun yattığı tarafı boş bırakıp
ve resimlere bakıp bakıp
kahretsin
beklediniz mi hiç
uyku tutmayan anlarınızı kime anlattınız en çok
ve kim gerçekten anladı sizi söyleyin
suç benim dediniz mi hiç kendinize
suç benim
kırılgan mektuplar yazardınız ya hani
hani katiyen gönderememek için
adresi yoktu
ve kokusu
ve teni
sizi sizden
habersizce alıp götüren
o kişiden
artık nefret ediyorsunuz değil mi
yüreğinizin sızladığı anları soruyorum
göz bebeğinizin titrediği
ne varsa birden bire koyar ya hani
yıkar geçer ya her şey
yıllar geçmiş olsa da üstünden
ardından hala garip garip
el salladıklarınız var mı sizin
gitme kal dediğiniz oldu mu bu hayatta
ya kimin imzası var gülücüklerinizin altında
hıçkıra hıçkıra ağladığınız anları soruyorum
artık uyku
uyutulduğunuzu anladığınızdan beri hiç
hiç değil mi
hiç sevmemiş gibi yaptınız ya hani
hani kaybetmemek için
ne oldu peki söyleyin
(ben söyleyeyim)
yine o şarkıyla gözleriniz doldu aptal aptal
yani böyle her gece konuştuğunuz insanla konuşamayıp
çektiğiniz resimleri ona gönderememek
garip oluyor değil mi
uyanamam diye uyumadığınız geceleriniz var mı sizin
hani gözleriniz yine o imkansız resme bakarken
mezarlıklara bıraktığınız duvakları soruyorum
durup da inmediğiniz durakları
hayalini kurduğunuz dudakları
yani tuzakları
yani elini her gün biraz daha bıraktıklarınızı soruyorum
hesaplarken gidişlerle bitişleri
artık durulur gibi değil değil mi
yani siz
zorundayım zorundasın derken
bir yolun sonuna geldiniz mi hiç
İnsanlık bende kalsın dediğinizde
İnsanlık sizde kaldı mı hiç
söyleyin
hani gözlerine bakardınız ya en çok
hani derin bir uçuruma bakar gibi
ben gitmem diye hep söz veren o insandan
artık nefret ediyorsunuz değil mi
siz
dinleyerek eskittiğiniz
ve hep yarım kalan hayallerinizin üstüne yemin etmediniz mi
bir daha sevmeyeceğim
bir daha sevmeyeceğim
bir daha sevmeyeceğim diye
hani o sahile gitmeyecektiniz bir daha
hani o yolda bir daha yürümeyecektiniz
oysa siz dua ederken
hep ondan önce ölmeyi dilerdiniz
avuç içinizin hiç kapanmadığı anlarınız oldu mu bu hayatta
aşkı temiz tutmak isterken
kirlendiğinizi hissettiniz mi
acaba şimdi ne yapıyor dediklerinizden nefret ettiniz mi hiç
söyleyin
son pişmanlığın işe yaradığını gören var mı aramızda
ve hiç af etmeyeceğiniz insanlar var mı
benim var
Turgut Sakin
Baki, Fuzuli, Alişir Nevai, Yahya Kemal, Mehmet Akif, Necip Fazıl yok. Bunların olmadığı liste taraflıdır. Bir de en başa Nazım Hikmet’i koymuşlar. Nazım Hikmet ismini yazdığım 6 şaire göre orta seviyede şairdir.
Listene sor(k) sunlar çocuk git saklambaç oyna
Türk şairleri bu sayılara sığmaz. Onları ancak binlerle sınıflarsanız doğru yapmış olursunuz. Saygılarımla
Necip Fazıla şair demiyenin şiir anlayışından şüphe ederim. Söz konusu şiirse ıdeolojik kalıplarından çıkacaksın kardeşim. Cehaletini dünyaya haykirmana gerek yok…
Nerde o bizim eski aşkları anlatan şairlerimiz. Hani bizim aşkı için sevdasından sarhoş olup attığı Naralarını bir mısrada yazmak isteyen şairlerimiz şiirleri..
Nerdedir üstat diye tarif edilen sigarasını dumanından boğulup gecelerce bir garibin hikayesini yazan şairlerimiz.
Neredesiniz .!
Necip Fazıl süfli emellerinin peşinde koşarken sanatını köreltmiş bir meczubdur. Böylesi bir listede elbette yer alamaz, çünkü şiirleri anlambilim açısından sorunlu olduğu gibi, pek çok eseri de “ilkokul öğrencisi şiir yazmış” düzeyindedir. “Necip Fazıl bu listede yoksa hükümsüzdür hede hödö” diyenler şiirden zerrece anlamadıkları yetmezmiş gibi, çok belli ki siyasi tavırlarını beğenilerinin önüne çekiyorlar, ne zavallıca bir tavır. İllaki eksik arıyorsanız, “Faruk Nafiz Çamlıbel nerede?” deyiniz; “Yahya Kemal Bayatlı nerede?” deyiniz; “Tevfik Fikret nerede?” deyiniz; “Hasan Hüseyin Korkmazgil nerede?” deyiniz; “Yusuf Hayaloğlu nerede?” deyiniz…
Necip Fazıl ve İsmet Özel’in olmadığı bir liste anlam ifade etmiyor bence.
Mehmet Akif yok kardeşim . O sayılanlar, onun eline su dökemez. Bir de Necip Fazıl.
Liste olmamış efendim. Bir iki kişi dışında (Nazım Hikmet Ran, Cemal Süreya, Atila Ilhan, Ahmed Arif) olmamış. Benim zevkime uydukları için değil daha etkin daha kabul görmüş şairler olduğu için. Yine teşekkür ederiz.