Ülkemizde kaç kişinin yalnız yaşadığını biliyor musunuz? Evet evet, sizce Türkiye’de kaç kişi yalnız yaşıyordur, diye soruyorum. Efendim? Hiç mi tahmininiz yok? O zaman merakınızı, (TÜİK 2015 verilerine göre) 3,1 milyon kişi tek başına yaşıyor, diyerek hemen gidereyim. Diğer bir deyişle; ülke nüfusunun % 4’ü yalnız yaşamanın keyfini sürüyor.
Keyfini sürüyor mu? Yalnız yaşamanın mı? Pek tabii! Başka ne olacaktı ki? Yoksa siz yalnız yaşamanın acınası bir şey olduğunu falan mı düşünüyordunuz? Kişinin evde bir tane bile bekleyeninin olmamasının, her akşam oturup tek başına yemek yemesinin, kocaman yatakta bir o yana bir bu yana dönmesinin kötü bir durum olduğunu falan mı sanıyordunuz? Eğer öyleyse, şimdi duyacaklarınızdan sonra yalnız yaşayanlara imrenerek bakacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü hemen şimdi “ıssız adam” olmanın ne kadar eğlenceli, ne kadar müthiş, ne kadar kıskanılası bir ayrıcalık olduğundan bahsedeceğiz.
İşte size yalnız yaşamanın hayalini kurdurtacak tek başınalık avantajları:
Sessizliğin Keyfini Çıkartabilirsiniz!
Kalabalık evlerde yaşayanlar bilir. Gerçi kalabalık da değil! İki kişinin yaşadığı evlerde bile bahsedeceğim durum, rahatlıkla gözlenebilir. Tamam tamam! Gürültüden bahsediyorum! Yeri geldiğinde insanı çıldırma noktasına getiren, kulakları tırım tırım tırmalayan hatta kimi zaman cinnet sebebi olabilen gürültüden! İşte bu dediğim ihtimaller, yalnız yaşayanlar dışında herkesin karşılaşma riskinin bulunduğu durumlar! Yani sevgili okur, yalnız yaşıyorsanız ve bu durumunuzdan şikayet ediyorsanız bir daha yakınmadan önce az önce dediklerimi düşünmelisiniz. Çünkü sahip olduğunuz sessizlik, sayısız insanın hayalini bile kuramadığı bir ayrıcalık!
Evinizi İstediğiniz Şekilde Dekore Edersiniz!
Yalnız yaşıyorsanız evinizi dekore ederken birilerinden fikir almanıza ya da birilerinin isteklerine boyun eğmenize gerek yoktur. Sehpanın nerede durması gerektiğine, televizyonun ne kadar yükseğe monte edileceğine, yatağınızın ne tarafa bakacağına ve daha bilimum ayrıntıya, sadece ama sadece siz karar verirsiniz. Başınızda ne bir anne-baba ne çok bilmiş bir eş ne de her şeye burnunu sokan bir sevgili vardır. İşte bu nedenle; evinizi dilediğiniz biçimde dekore eder, dilediğiniz zaman değiştirirsiniz.
Hiç Kimseye Katlanmak Zorunda Kalmazsınız!
Kimsenin kaprisine hiçbir zaman katlanmak zorunda kalmazsınız. Saatlerce telefonla konuşabilir, gün boyu oyun oynayabilir, bütün gece müzik dinleyebilir, klozetin kapağını açık bırakabilir, televizyon karşısında mışıl mışıl uyuyabilirsiniz. Kısacası; istediğiniz şeyi istediğiniz şekilde yapabilirsiniz. Çünkü yanınızda, yörenizde, köşenizde, kaprisini çekmek zorunda olduğunuz birileri yoktur.
Bütçenizi Daha İyi Yönetirsiniz!
Çünkü tek başınızasınız! Çünkü yanınızda bütçe paylaşımı yapmanız gereken birileri yok! Ya da bakmanız gereken! Ya da sıkıştığınızda hemen kapısını çalabileceğiniz! “Bu ay biraz sıkışığım da şu faturamı sen ödesen” diyemiyor, tüm bu nedenlerden dolayı da ayağınızı yorganınıza göre uzatıyorsunuz. Gelirinizi ve giderinizi kendinize göre ayarladığınız için de kişisel finans konusunda diğerlerine göre çok daha başarılı oluyorsunuz. Ayrıca yalnız yaşamanın bir diğer avantajının daha keyfini çıkarıyorsunuz. Tabii, hemen öyle havalara girmemeniz gerektiğini de eklemeliyim. Yani siz yine de eşeğinizi sağlam kazığa bağlamak için kişisel finans konusunda dikkat edilmesi gereken noktaları inceleyin derim.
Sevdiklerinize Daha Çok Zaman Ayırırsınız!
Çünkü kendinizi dinlemeye daha çok vakit bulursunuz. Bu da sizin gerçek değerlerinizi anlamanızı ve sevdiklerinize daha çok zaman ayırmanızı sağlar. Yani bir nevi “uyanış” yaşarsınız. Ailenizin, arkadaşlarınızın, akrabalarınızın sizin için ne kadar önem taşıdığını anlar, 24 saati onlarla geçirip de hiçbir şey paylaşmamak ile 2-3 saati dolu dolu geçirmek arasındaki kritik farkı görürsünüz. Nitekim bu bir arada yaşayan sayısız hane bireyinin ayırt edemediği bir gerçektir.
Banyo Sadece Ama Sadece Size Aittir!
Yaşasın banyo özgürlüğü! Özellikle de sabahları! Tamam, artık pek çok evde birden fazla banyo ve tuvalet var; ama bu “günümüzde banyo-tuvalet sırası bekleyen kimse kalmadı” anlamına da gelmiyor. Gerçi bizim sırayla falan işimiz yok. Sonuçta burada yalnız yaşamanın avantajlarından bahsediyoruz. Ve siz banyo-tuvalet aidiyeti konusunda kesinlikle ama kesinlikle çok şanslısınız. Keyif yapmak istediğinizde ne bir kapınıza vuran, ne dışarı çıkmanız için ışığı kapatıp gıcıklık yapan, ne de “faturayı hiç düşünmüyorsun, suyu açalı kaç kaç dakika oldu” diye bağırıp bütün banyo keyfinizi kaçıran birileri yok.
Daha Doğru Kararlar Alırsınız!
Neden biliyor musunuz? Çünkü kendinizle baş başa kalıp, kararlarınızı enine boyuna düşünebileceğiniz bolca zamanınız vardır. Etrafınızda “acaba şöyle mi yapsan, bak bunu bunu yaparsan böyle olur, bence diğerini seçmelisin” gibi cümlelerle kafanızı karıştıracak kimse yoktur. Tamam, bazen fikir almak için yanınızda birilerinin olmasını isteyebilirsiniz. Ancak bu anları nadiren yaşarsınız. Kaldı ki fikir almaya çok ihtiyaç duyduğunuzda, telefonunuza sarılabilir veya ceketinizi alıp istediğiniz kişinin yanına gidebilirsiniz.
Yeteneklerinizin Farkına Varma Konusunda Daha Başarılı Olursunuz!
İsteklerinizi, yeteneklerinizi, zayıflıklarınızı, kısacası kendinizi çok daha iyi tanırsınız. Çünkü bir şeyleri hep tek başınıza yaparsınız. Veya yapamazsınız! Hiç fark etmez! Sonuçta bir şeyi yaptığınızda da yapmadığınızda da kazanırsınız. Çünkü bir tanesinde yeteneğinizi, bir diğerinde ise zayıflığınızı görürsünüz. Kalabalık ortamlarda yaşayan çoğu kişinin sahip olamadığı “kendini tanıma” tecrübesini edinirsiniz.
Dağınık Seviyorsanız Dilediğiniz Gibi Dağıtırsınız!
Büyük ihtimalle, sizin evinizde de “dağınık seviyor demek ki” diyen anlayışlı bir anneniz yok! Ya da eşiniz! Ya da ablanız, babanız, sevgiliniz, ev arkadaşınız! Hem zaten kaç kişi başkasının dağınıklığından hoşlanır ki? Kişi dağınık sevse bile bir tek kendi dağınıklığını sever! Yani sizin anlayacağınız sevgili okurlar, yalnız yaşıyorsanız istediğiniz şekilde dağıtma özgürlüğüne de sahipsiniz demektir. Zira ne kadar dağıtırsanız dağıtın, başınızda elinde maşayla ortalığı toplamanızı bekleyen biriyle karşılaşmazsınız.
Hevesle Aldığınız O Yiyecek-İçeceğin Yerinde Yeller Estiği Sonucuyla Karşılaşmazsınız!
Hani canınız bir şeyi çok ister de yolunuzu uzatıp, arabayı kaç km öteye çekip, kısacası bin bir zahmete girip onu alırsınız ya! Eve gelir, dolaba-çekmeceye birazdan yiyip içeceğiniz şeyi koyar, sonra onu orada unutursunuz. Birkaç saat sonra o şey yeniden aklınıza geldiğinde, mutfağa gider ve öfkeden deliye dönmüş bir şekilde salona dönersiniz. Çünkü o yiyeceği ya da içeceği, meşe palamudunun peşinde koşan Scrat (Buz Devri’ndeki sincap) kadar büyük bir arzuyla istiyordunuz. Ama o hain kardeş, abla, anne, baba, dede, çocuk, kedi, köpek; siz aşkınızı mutlu sonla bitiremeden aranıza girmiştir. Evet, ne diyorsunuz? Fazlasıyla acıklı ve sinir bozucu bir durum değil mi? Öyle öyle! Ama yine de üzülmeyin, belki siz de bir gün yalnız yaşama şansı bulur, böyle cinayet sebebi olacak durumlarla karşılaşmazsınız.
Evde İstediğiniz Şekilde Gezebilirsiniz!
İsterseniz bütün gün giymiş olduğunuz çoraplarla, isterseniz pijamalarınızla, isterseniz beyaz atletinizle, isterseniz de çıplak! Yalnız yaşıyorsanız, hiç kimse kıyafetinize ya da kıyafetsizliğinize karışmaz. Sabah kalktığınızda, bir başka odada olan kıyafetinizi almak için giyinmek zorunda kalmaz, bütün odalarda yataktan kalktığınız şekilde gezebilirsiniz. Banyodan bornozunuzla rahat rahat çıkar, isterseniz öylece salona geçer, isterseniz de mutfakta yemeğinizi yersiniz. Yalnız yaşamanın en büyük avantajlarından biri de işte bu kıyafet ya da kıyafetsizlik hürriyetidir!
Öz Güveniniz Resmen Tavan Yapar!
Tamam, yalnız yaşamaya başladığınız ilk zamanlarda belki biraz öz güven sorunu yaşayabilirsiniz. Ama kısa süre içerisinde bu durum yerine tam tersine bırakır ve kendinize olan güveniniz abartısız hat safhaya ulaşır. Çünkü tek başınıza bir ev geçindiriyor, tek başınıza hayatta kalıyorsunuzdur. Faturalarınızı kendiniz ödüyor, evin tüm ihtiyaçlarını tek başınıza gideriyor, belki de hiç yapamayacağınızı düşündüğünüz (tamirat, yemek, bulaşık, temizlik, sorunlu komşuların ağzının payının verilmesi) gibi işlerin üstesinden rahatlıkla geliyorsunuzdur.
İstediğiniz Canlıyı Evinize Davet Edebilirsiniz!
Evet, yalnız yaşamanın bir diğer avantajı da istediğiniz canlıyı evinize davet edebilmeniz! Yani istediğiniz herkesi evinize davet edebilirsiniz. İstediğiniz her türlü hayvanı (her türlü derken evde beslenebilecek her türlü hayvandan bahsediyorum) besleyebilirsiniz. Ya da istediğiniz bitki türünü yaşam alanınıza koyabilirsiniz. Burada kimi, neyi, ne şekilde evinize alacağınız tamamen sizin tercihinize bağlı!
Kumandanın Hakimiyeti Yalnızca Sizde Olur!
Yalnız yaşıyorsanız birilerinin maç ya da dizi keyfine katlanmak zorunda da olmazsınız. Ev hakimiyetinin sembolü olarak da nitelendirilebilecek TV kumandası, sadece ama sadece sizin elinizde olur! Tuvalete kalktığınızda kumandayı bir yerlere saklama ihtiyacı hissetmez, kimsenin onu sizden almaya çalışmayacağını bilirsiniz. Bu da kesinlikle yaşayabileceğiniz en özel ayrıcalıklar arasındadır.
Diş Macununu İstediğiniz Yerden Sıkma, Kirli Tabağınızı Ortada Bırakma Gibi Özgürlükleriniz Olur!
Özellikle de çiftler arasında klişe tartışma nedenlerinden biri olan diş macununu ortadan sıkma eylemi! Evet! Yalnız yaşıyorsanız diş macununu istediğiniz yerinden sıkabilirsiniz. Bir tek bu mu? Tabağınızı masada bırakabilir, her sehpanın üzerine bir bardak koyabilir, kirlilerinizi odanın orta yerine atabilir, yemek masasını isterseniz 3 gün sonra kaldırabilirsiniz. Anlayacağınız; aynı ev içerisinde yaşayanlar için ana tartışma sebebi olabilecek ne kadar şey varsa hepsini yapabilirsiniz. Çünkü siz yaşama alanınızda adeta William Wallace (Cesur Yürek – Mel Gibson) kadar özgürsünüz!
çogu konuda mantıklı
tabii sen ne anlarsın zaten
çok düşünüp kendimi üzdüğüm ve bunu telafi edebilecek masumluğu korumuş bir insana rastlayamadığım hatta varolduğundan bile şüphe ettiğim için yalnız yaşamak daha iyi. üzüntüm birken iki oluyor çünkü gereği yok.
Dozunda olmalı
Evet budur…
Mutluluğun formülü bu mudur yani sürekli yalnız kalmak mı