Kurtuluş Savaşı’nın hem ilk hem de son uçuşunu yapması, bir Yunan ve bir Rus uçağını düşürmesi ve gösterdiği diğer başarılar ile İstiklal Madalyası’na layık görülen Vecihi Hürkuş. Kafkas Cephesi’nde esir düştükten sonra Azerbaycan Türklerinin yardımıyla düşman kampından kaçan ve yüzerek İran’a ulaşan Vecihi Hürkuş. İlk Türk uçağını üretmesine rağmen, izinsiz uçtuğu gerekçesiyle 15 gün ev hapsiyle cezalandırılan Hürkuş.
Evet, ilklerle dolu bir yaşam öyküsüne sahip olan bir isim o. Çoğu zaman engellerle karşılaşsa da hiçbirinde amacından vazgeçmemiş ve hep hayallerinin peşinden koşmuş. Azmi, kendine olan inancı ve cesareti ile de Türkiye havacılık tarihindeki başlıca isimlerden biri olmuş. Ama bakalım, bu yolculuğunda ne gibi zorluklarla karşılaşıp onların üstesinden gelmeyi nasıl başarmış?
Vecihi Hürkuş Kimdir? Kısaca Bilgi
Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden bir tanesi olan Vecihi Hürkuş hakkında az çok bir şeyler duymuşsunuzdur diye düşünüyorum. Sonuçta, Türkiye tarihinde pek çok ilke imza atan Hürkuş, ilk Türk uçağını üretmiş, savaş döneminde düşman uçağını düşüren ilk pilot olmuş ve daha bir dizi ilke imzasını atarak tarihe geçmiştir.
Gerçi o da diğer pek çok ünlü isim gibi yaptıklarının karşılığını hayattayken alamamış, hatta son nefesini maaşına bile haciz konulmuş bir şekilde vermiştir. Ayrıca Hürkuş, Münir Özkul, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Halit Akçatepe gibi değerli oyuncuların yer aldığı Yeşilçam’ın efsanevi filmi Gülen Gözler’deki Vecihi karakterinin de ilham kaynağı olmuştur. Evet, hemen aşağıda tayyareciliğinin yanı sıra mühendisliği, askerliği ve girişimciliği ile de öne çıkan Vecihi Hürkuş kimdir sorusunun cevaplarını ve başarılı kişiliğin hayat hikayesini detaylıca inceleyeceğiz.
Vecihi Hürkuş’un Hayatı
İlk Türk uçağını yapmasının yanı sıra daha başka pek çok ilke imza atan Vecihi Hürkuş, hem havacılık tarihinin hem de Türkiye tarihinin önemli isimlerindendir diyerek başlıyoruz. Evet, 6 Ocak 1896’da İstanbul’da Ali Faham Bey ile Zeliha Niyir Hanım’ın ortanca çocukları olarak dünyaya gelmiş Vecihi Hürkuş. Ve gümrük müfettişi olan babası Ali Faham Bey’i çok küçük yaşlarda kaybetmiş. Çocukları babasız kalan Vidin doğumlu Zeliha Niyir Hanım, bu olaydan sonra akrabalarının yanına yerleşmiş.
Bir müddet babalarının kardeşi Ahmet Şekür Bey ile yaşamış Hürkuş ile ailesi. Daha sonra da anne ile çocuklar Üsküdar’da bir eve yerleşmiş. İlköğretimi Bebek’te okuyan Vecihi Bey, buradaki okulun ardından Üsküdar’da Osmaniye Rüştiyesine başlamış. Üsküdar Paşakapısı İdadisine devam eden genç, sanata olan ilgisi nedeniyle Tophane Sanat Okulu’na gitmiş ve diplomasını buradan almış. 1912’de gönüllü olarak savaşa katılan gence bu konuda ordudaki eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey yardım etmiş.
Vecihi Hürkuş Balkan Savaşlarında;
Henüz 16 yaşındayken eniştesinin yanında Balkan Savaşı’nda yer alan Vecihi Hürkuş buradan Beykoz Serviburun’a geçerek esir kumandanı olmuş. 1914 yılında ise onun derinden etkileyecek ve pilot olması için ilham verecek olayı yaşamış. Bu olay, tayyareci Nuri, Sadık ve Fethi Bey’lerin şehit düşmeleriymiş. Pilot olmaya karar veren genç adam, yaşının küçük olması nedeniyle Makinist Mektebi’ne alınmış ve buradan Küçük Zabit niteliğiyle mezun olmuş.
I. Dünya Savaşı’nda Bağdat Cephesi’ne makinist sıfatıyla gönderilmiş ama uçak kazasında yaralanarak İstanbul’a geri dönmek durumunda kalmış. Geçirdiği kaza ile pilot olma isteği daha da artan Vecihi, Yeşilköy’de bulunan Tayyare Mektebi’ne girmiş ve nihayetinde tayyarecilik diplomasını almış. İlk uçuşunu 21 Mayıs 1916’da gerçekleştiren istekli pilot, 1917’nin sonlarına doğru Ruslarla savaşmak üzere Kafkas Cephesi’ne gönderilmiş. Bir dizi keşif ve bombardıman uçuşu yapmasının yanı sıra, bir Rus uçağını düşürerek uçak düşüren ilk Türk tayyareci olma unvanını da kazanmış Vecihi Hürkuş.
Şener Şen ve Vecihi Karakteri;
Ancak aynı cephede savaşmaya devam ederken, yaralanmış ve düşürülmüş. Esir olacağını anlayan pilot, uçağının düşmanın eline geçmemesi için onu kendi elleriyle yakmış. Hazar Denizi’nde Nargin Adası’nda esir olarak tutulan Vecihi Hürkuş, bir şekilde düşmanın elinden kaçmayı başarmış ve yüzerek İran’a geçmiş. Buradan da birlikte kaçtığı teğmen Salih Bey’le beraber 2.5 ay boyunca yürüyerek, İstanbul’a varmış.
İstanbul’a ulaştıktan sonra Yeşilköy’de bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü’nde görev yapmaya başlayan Hürkuş, bu dönemde bir av uçağı tasarlamaya başlamış. Ancak Mondros Ateşkes Antlaşması nedeniyle, uçak yapma planları yarıda kalmış. 1920’de Kurtuluş Savaşı’na katılan tayyare, harpte sivil pilot olarak yer almış ve pek çok uçuşa imzasını atmış. Keşif ve destek uçuşlarına çıkan Vecihi Hürkuş, bir Yunan uçağını indirmiş, ayrıca Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu gerçekleştiren pilot olma unvanı kazanmış.
Kafkas Cephesinde;
Tüm bu başarıları sayesinde Hürkuş, TBMM’den 3 ayrı takdirname almış. Ayrıca ilklere imza atan pilot, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile onurlandırılmış. Kurtuluş Savaşı sırasında Hadiye Hanım ile evlenen başarılı tayyarenin daha sonra Gönül ve Sevim isimlerinde iki kızı olmuş. Savaşın sona ermesinin ardından İzmir Seydiköy’de açılan tayyare okulunda bir dönem eğitmenlik yapan Hürkuş, bu sırada Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almaya gitmiş. Ve bu hizmeti karşılığında uçağa “VECİHİ” adı verilmiş. Uçağın kendi adını almasıyla birlikte uçak yapma düşünceleri içerisine giren Hürkuş, İzmir’de görev yaptığı okulda bir yandan da yeni projesi üzerinde çalışıyormuş.
1923 yılında Yunanlılardan ganimet olarak elde edilen motorlardan yararlanarak ilk uçağını yapan pilot, 28 Ocak 1925’te “VECİHİ K-VI” ile ilk uçuşunu gerçekleştirmiş. Ancak ödül yerine ceza almış. Çünkü uçuş izni olmadan havalanmış. Ve işin komik tarafı, o zamanlarda uçuş izni alınabilecek bir merciinin bulunmamasıymış. Daha doğrusu; izin için bir heyet toplanmış toplanmasına ama toplanan heyette uçağın uçup uçamayacağını bilen kimse olmadığı için ona “uçabiliyorsan uç” yönünde sözler edilmiş. Sonra da sözüm ona izinsiz uçtuğu için cezalandırılmış. Sonuçta; ilk Türk uçağını yapan pilot, takdir edilmek yerine 15 günlük ev hapsi ile cezalandırılınca, doğal olarak askeri havacılıktan istifa etmiş.
İlklere İmza Atan Vecihi Hürkuş;
Ankara’da Türk Tayyare Cemiyeti’ne katılmış, yaptığı uçağı bu cemiyete bağışlamak istediyse de VECİHİ K-VI ona geri verilmediği için bu isteğini gerçekleştirememiş. Milli Savunma Bakanlığı’nın Kayseri’de kurduğu Tayyare ve Motor Anonim Şirketi isimli uçak fabrikasıyla anlaşan Hürkuş, 1927’de Ankara-Kayseri arasında ulaşım uçuşları yapmış. Ancak TOMTAŞ’ın 1928 yılında iflas etmesi üzerine, ünlü isim yine yoluna bir başına devam etmek durumunda kalmış.
1930’da Kadıköy ‘de bir keresteci dükkanı kiralayan Hürkuş, yalnızca 3 ay içerisinde ikinci uçağı VECİHİ XIV’ı inşa etmiş. İlk Türk sivil uçağı olan VECİHİ XIV ile ilk kez 27 Eylül 1930’da Kadıköy Fikirtepe’de uçmuş. Sonra ise Yeşilköy ve Ankara uçuşlarını gerçekleştirmiş. Uçabilirlik Sertifikası almak isteyen Hürkuş, bunun için ilgili yerlere başvurmuş ancak kurumlarda sertifikayı verebilecek kimse yokmuş. Yine pes etmemiş ve uçağını test ettirmek amacıyla Çekoslovakya’ya gitmiş. Uçağı da sökülerek arkasından gönderilmiş.
Hürkuş’un Öğrencisi İlk Türk Kadın Pilot Bedriye Tahir Gökmen;
Sonunda, 23 Nisan 1931’de Vecihi Hürkuş Çekoslovakya’da düzenlenen bir törenle uçuş iznini almış. 25 Nisan’da Çekoslovakya’dan ülkesine doğru uçmaya başlayan Hürkuş, 5 Mayıs’ta uçuş izniyle birlikte ülkesindeymiş. Türkiye’ye döndükten sonra hem halkı bilinçlendirmek hem de Türk Tayyare Cemiyeti için bağış toplamak adına turlara çıkmış. Ankara’dan Bolu’ya Aksaray’dan Antalya’ya Denizli’den Eskişehir’e varana kadar pek çok yer gezen Hürkuş, gittiği yerlerde halka konferanslar vermiş.
1932 yılında ilk Türk Sivil Tayyare Mektebi’ni kuran Hürkuş, ikisi kız 12 öğrencisi ile birlikte eğitim ve öğretime başlamış. İlk Türk kadın pilot olan Bedriye Gökmen de Hürkuş’un öğrencileri arasındaymış. 1933 yılında ise Türk iş adamı ve siyasetçi Nuri Demirağ’ın tayyare yapımı için ona 5000 lira vermesiyle, NURİ BEY asındaki VECİHİ XVI kabin uçağını yapmış. Aynı yıl VECİHİ XV isimli tek kanatlı uçağını, VECİHİ SK-X isimli deniz botunu da üretmiş.
Hürkuş Bir Uçuş Öncesi;
1937 yılında Atatürk’ün de isteğiyle Türk Hava Kurumu tarafından eğitim için Almanya Weimar’a gönderilen Hürkuş, 1939 yılında diplomasıyla birlikte ülkeye geri dönmüş. Gel gör ki yetkililer iki yılda mühendis olunmayacağı gerekçesiyle Hürkuş’a uçak mühendisliği yapma ruhsatı vermemiş. Uzun yıllar havacılıkla ilgili bir girişimde bulunmayan pilot, 1947’de Kanatlılar Cemiyeti’ni kurmuş. Aynı yıl Kanatlılar Dergisi’ni açmış. Fakat bu cemiyet uzun süre ayakta duramamış ve kapanmış.
1951 yılında arkadaşları ile birlikte havadan zirai ilaçlama yapan bir şirket kuran Hürkuş, buradan da ortaklarıyla anlaşamadığı için ayrılmış. Sonunda; 1954’te ilk Türk sivil havayolu şirketini kurmuş. Hürkuş Havayolları isimli şirkette, THY’nin seferden kaldırmış olduğu 8 uçak varmış.
Vecihi Hurkuş Cenazesi;
Ve bunları Ziraat Bankası’ndan aldığı kredilerle edinebilmiş. Fakat bu şirketi de çok uzun süre ayakta kalamamış. Kaza, kaçırılma, sabotaj gibi aksilikler Hürkuş’un uçaklarının men edilmesine yol açmış. Tek bir tane uçağı kalan girişimci pilot, MTAE adına çalışarak Güneydoğu Anadolu bölgesinde bazı madenleri arama çalışmalarına katılmış.
Sonuçta; hayatı boyunca pek çok ilke imza atan Vecihi Hürkuş, aynı zamanda 102 farklı model askeri ve sivil uçakla toplam 30.000 saat civarında uçuş gerçekleştirmiş bir isim. Yaşamının son yıllarında bir sürü maddi sıkıntıyla uğraşan başarılı Türk, bu dönemler vatana hizmeti dolayısıyla aldığı azıcık maaşından bile olmuş. İşte tam da bu dönemler, Ankara’da anılarını kaleme alıyormuş. Ve beyin kanaması geçirip komaya giren Vecihi Hürkuş, 16 Temmuz 1969’da 73 yaşında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nde (GATA) hayata veda etmiş.
araştırma görevi