1979 yılında başlayan resmi iktidarını 2003’e kadar sürdürmeyi başarmış devrik lider, binlerce insanın katliamından sorumludur. Zaten iktidara gelen Saddam Hüseyin, yönetimi ele geçirir geçirmez kendisine karşı çıkabilecek 450 parti üyesini idam ettirerek kanlı diktatörlük dönemini başlattığını herkese göstermiştir. Hırsı, acımasızlığı ve cesaretiyle sık sık gündeme gelen lider, iktidarlığı boyunca binlerce insanın ölüm emrini vermiş ve Halepçe Katliamı bunlardan en çok dikkat çekeni olmuştur.
Kendi sonunu hazırlayan devrik lider, bazıları tarafından da karizmatik sıfatıyla tanımlanmış, kimilerinin de hayranlığını kazanmıştır. Hatta ismi ABD Başkanı Donald Trump’ın olay yaratan görüşleri içinde de geçmiş, Trump Muammer Kaddafi ile Saddam Hüseyin’in hala hayatta ve iktidarda olmaları durumunda dünyanın çok daha iyi bir yer olacağını söylemiştir. Sonuçta; insanlar Saddam Hüseyin hakkında farklı yorumlar yapsalar da devrik liderin dünyanın en büyük insan suçlarını işlemiş olduğu inkar edilemez bir gerçektir.
Saddam Hüseyin Kimdir? Kısaca Bilgi
Irak’ın 5. Cumhurbaşkanı, 24 yıl süren iktidarıyla tüm dünyanın dikkatini çeken bir kişilik olmuştur. Tıpkı hayranı olduğu Josef Stalin gibi o da 20. yüzyıla damgasını vurmuş siyasi kişilikler arasında yer almıştır. Hayatı boyunca davasından vazgeçmeyen lider, ABD başta olmak üzere diğer Batılı ülkelerin de tepkisini çekmiş, aradaki gerginlik yıllarca devam etmiştir.
Nihayetinde; ABD güçleri, Irak’ın elinde kitle imha silahı bulundurduğu gerekçesiyle ülkeye girmiş ve hükümet çökmüştür. Ve Bağdat’ın düşmesinin ardından ortadan kaybolmuştur. Birkaç ay süren kaçısın sonunda 2003 Aralık’ında yakalanarak, 30 Aralık 2006’da Duceyil Davası’nda insanlığa karşı işlenen suçlardan dolayı asılarak idam edilmiştir. Evet, Saddam Hüseyin kimdir sorusuna kısaca bu şekilde cevap verdikten sonra şimdi devrik lider hakkındaki ayrıntılara geçebiliriz.
Saddam Hüseyin’in Hayatı
28 Nisan 1937’de Irak’ın Tikrit kentine 13 km uzaklıkta bulunan El Ajva köyünde dünyaya gelmiş Saddam Hüseyin. El Hatap aşiretinden fakir bir ailede doğan liderin babası, o daha doğmadan ölmüş. Bebeğe ismini veren annesi olmuş ve yetim doğan oğluna “karşı koyan, asi” anlamlarına gelen Saddam adını koymuş. Maddi durumu iyi olmayan anne tam adı Saddam Hüseyin Abdülmecid El-Tikriti olan oğlunu Dicle kıyısında yaşayan dayısı Hayrallah’ın yanına göndermiş.
3-4 yaşlarına kadar subay olan dindar dayısının yanında kalan Saddam Hüseyin, Hayrallah’ın görevinden alınıp hapse atılması sonucunda annesiyle yaşamaya başlamış. Bir süre annesinin yanında kaldıktan sonra hapisten çıkan dayısının yanına geri dönen Saddam, 1956 yılında askeri akademi sınavlarına katılmış. Ve bu girişiminde etkili olan kişi asker olması için yeğenini cesaretlendiren Hayrallah’mış. Ama o sınavlarda başarılı olamamış.
Karizmatik Lider Olarak da Anılan Saddam Hüseyin!
Siyasetle gençlik yıllarında tanışarak, Arap dünyasını önce özgürlüğe sonra da sosyalizme ulaştırma düşleriyle devrim yolundaki ilk adımlarını atmaya başlamış. 1956’da başarısız bir darbe girişiminde bulunan Hüseyin; 1957 yılında da Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizmini benimsemiş olan Baas Partisi’ne katılmış. 1959’da ise Irak Devlet Başkanı General Abdulkerim Kassım’a yapılan başarısız suikast girişiminin ardından ülke dışına kaçmış. Önce Suriye’ye sonra da Mısır’a giden Baasçı genç, 1962-1963 yıllarında Kahire Üniversitesi’nde hukuk eğitimi almış.
Eğitimini Baasçıların iktidarı ele geçirmesine kadar sürdüren Saddam, 1963’te ülkesine dönmüş ve dayısı Hayrallah’ın kızı Sacide Talfah ile evlenmiş. Bu evlilikten; Rana, Raghad ve Hala isimlerinde 3 kızı, Uday ve Kusay isimlerinde de 2 oğlu olmuş. Sacide Talfah’tan sonra 2 kez daha evlenen devrik liderin, Ali isminde bir oğlu daha olmuş. 1963’te ülkeye döndükten sonra Baasçılara karşı yapılan darbe sırasında tutuklanarak, birkaç yıl hapishanede kalmış. 1967’de hapisten kaçarak kısa sürede Baas Partisi’nin yeraltı liderlerinden biri olmuş. 1968’e kadar muhalefette kalan Baas Partisi, yaptığı darbeyle iktidarı ele geçirmiş. Ve Saddam Hüseyin’in bu darbede büyük rolü varmış.
Kızlarından Raghad;
1969 yılının Kasım ayında Devrim Komuta Konseyi Başkan Yardımcısı olan Saddam Hüseyin, devlet başkanı kuzeni Ahmed Hasan el-Bekr sayesinde yönetime ağırlığını koymuş. Ülkenin iç problemleriyle ilgilenmeye başlayarak, 1970’de Kürt ayrılıkçılara bağımsızlık verse de daha sonra bu anlaşma bozulmuş. Ve Irak rejimi ile Kürt gruplar arasında savaş çıkmış. 1972’de Iraq Petroleum Company’nin millileştirilmesi için çalışmalar yapan lider, 1976’da el-Bekr’in kalp krizi geçirmesinin ardından devlet başkanının pek çok yetkisini kullanmaya başlamış.
Irak’ın yönetimini fiilen elinde bulunduran lider, 16 Temmuz 1979’da da el-Bekr’in istifasıyla resmen devlet başkanı olmuş. Ve iktidara gelir gelmez kendisine muhalefet olabilecek parti üyelerini tek tek idam ettirmiş. Ama devlet başkanlığının yanı sıra devrim komuta konseyi başkanlığı, başbakanlık ve Baas genel sekreterliği yetkilerini de üstlenmiş. Ördüğü gizli polis ağıyla yönetime karşı gelenleri yakalatarak ve olası isyanları hızlıca bastırarak, baskıcı yöntemleriyle muhaliflerini öldürmekten de çekinmemiş.
Kendisine Detroit’in Altın Anahtarı Takdim Edilmiş;
Yaptığı propagandalarla halkı etkileyen kişilik, sık sık Asurluların torunu olmakla övünüyor, ülkenin yaşam standartlarını yükselteceğini vaat ediyormuş. Arap dünyasının önderliğini Mısır’dan almak, Basra Körfezi üzerinde egemenlik kurmak ve petrol gelirleriyle ülkeyi kalkındırmak isteyen lider, 22 Eylül 1980’de İran’a saldırmış.
Çünkü 1979’daki İslam Devrimi’nin Irak’taki Şiileri etkilemesine ve Huzistan’da huzursuzluğun baş göstermesine tepki göstermiş. Sonrasında İran’dan 1975’de Cezayir’de yapılan antlaşmanın yeniden düzenlenerek Huzistan bölgesindeki Araplar’a bağımsızlık verilmesini ve Şattülarap suyolu üzerinde Irak’ın haklarının tanınmasını istemiş. İstekleri reddedildiğinde ise antlaşmanın geçerli olmadığını söyleyerek İran’ı işgal etmiş. Ve böylece 8 yıl sürecek kanlı İran-Irak savaşı başlamış.
Ancak bu savaş Saddam Hüseyin’in ülke ekonomisini iyileştirmek için yaptığı planlara büyük zarar vermiş. Zira hem harcamalar çokmuş hem de Irak’ın petrol ihracatı durmuş. 1986 ve 1987’de iki kez barış çağrısında bulunsa da savaş; 1988 yılının Temmuz ayında yapılan ateşkese kadar devam etmiş. Ve bu savaştan akıllarda en çok kalan şey, devrik liderin kimyasal silah kullanımına izin vererek 16 Mart 1988’de Halepçe Katliamı’nın yaşanmasına yol açması olmuş.
16 Mart 1988’de Yaşanan Halepçe Katliamı;
Savaşın sonra ermesinin ardından ülkenin kötü ekonomisine rağmen silahlanmaya devam eden Saddam Hüseyin, 1990’da da Kuveyt’i işgal etmiş. Çünkü Kuveyt’in petrol gelirleriyle ülke ekonomisini kalkındırabilirmiş. Ancak Irak amacında pek de başarılı olamamış zira bu işgal karşısında dünya ülkeleri Irak’a ambargo koymuş. Ne Birleşmiş Milletler’in ne de ABD’nin uyarılarına kulak asmayarak, ordusunu Kuveyt’te tutmaya devam etmiş. Ve 6 hafta süren savaşın sonunda Irak ordusu Kuveyt’ten çıkartılmış.
Yenilginin ardından prestiji zedelenen Hüseyin’e karşı başkaldırılar çoğalmış. Fakat devrik lider, Şiilerle Kürtlerin başlattığı ayaklanmaları bastırmayı başarmış. Ülkenin bozulan ekonomisi konusunda ise yapılabilecek fazla bir şey yokmuş. ABD ile Irak arasındaki gerginlik devam ederken, 1993 Haziran’ında Irak’ın Körfez Savaşı’ndan sonra yasaklanan bölgeye uçak sokması nedeniyle ABD Bağdat’ı bombalamış. Daha sonra 1998 yılında da BM ile işbirliği yapmadığı için Çöl Tilkisi Harekatı isimli operasyon düzenlenerek Irak’ın önemli noktaları bir kez daha bombalanmış.
Saddam Hüseyin’in İktidarını Savunan Donald Trump;
11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terör eylemleriyle birlikte Saddam Hüseyin yeniden hedef haline gelmiş. İkinci Körfez Savaşı’na giden sürecin başlangıcı olan bu olaydan sonra George Bush, Irak hükümetini devirmek için her an harekete geçebileceklerini açıklamış. Sonrasında, BM silah denetçilerinin Irak’a girmesine izin vermiş. Ve 2003 yılının Ocak ayında, yapılan incelemeler sonucunda Irak’ta kitle imha silahının bulunduğuna dair herhangi bir kanıtla karşılaşılmadığı belirtilmiş. Saddam Hüseyin de 24 Şubat 2003’te CBS ana haber sunucusuyla yaptığı röportajda elinde kitle imha silahı olmadığını söylemiş.
Fakat bu bilgiler ABD’nin tutumunda hiçbir değişiklik yapmamış. Zira ABD, Irak’ın elinde kitle imha silahı olduğunu öne sürerek 20 Mart 2003’te ülkeyi işgal etmiş. Irak hükümeti ve ordusu 3 hafta içinde çökerken, 9 Nisan’da ABD güçlerinin Bağdat’a girmesiyle birlikte liderin iktidarı da sona ermiş. Ve Firdevs Meydanı’ndaki yıkılan heykeliyle birlikte yeni bir dönem başlamış. Devrik lider kaçarken, oğulları Uday ile Kusay, ABD güçleri tarafından öldürülmüş. Saddam Hüseyin ise aylar sonra 13 Aralık 2003’te Tikrit yakınlarında bir çiftlik evinde yakalanmış.
Yakalanışı;
Yakalandıktan sonra birkaç Baas yöneticisiyle birlikte Bağdat yakınlarındaki Amerikan üssüne götürülen Saddam Hüseyin, 29 Haziran 2004’te Irak’a teslim edilse de Amerika gözetiminde tutulmaya devam etmiş. İlk kez 30 Haziran’da hakim karşısına çıkan Hüseyin, pek çok farklı suçla yargılanmış. Bunlardan ilki 148 kişinin hayatını kaybettiği Şii kasabası Duceyil katliamı, diğeriyse binlerce kişinin öldüğü Halepçe Katliamı olmuş.
5 Kasım 2006’da Duceyil Davası’nda insanlığa karşı işlenen suçlardan idamına karar verilen devrik lider için temyize başvurulsa da kararda değişiklik yapılmamış. Savunma ekibinde ise büyük kızı Ragad, Avukat Halit Duleymi, Ragad’ın yasal danışmanı Abdülhak Alani, Malezya eski başbakanı Mahattir Muhammed ve Muammer Kaddafi’nin hukuk profesörü olan kızı Ayşe Kaddafi varmış.
Saddam Hüseyin’in İdamı
Karar açıklanmadan önce kurşuna dizilerek infaz edilmek istediğin söylese de devrik liderin bu talebi kabul edilmemiştir. Ve suçlamaları hiçbir zaman kabul etmeyen Saddam Hüseyin, 30 Aralık 2006’da Kurban Bayramı’nın ilk gününde, Bağdat’ta bulunan askeri bir üste yerel saatle sabah 6’da asılarak idam edilmiştir. Ve idam edilmeden önce “vatan sağ olsun” diyerek tekbir getirmiştir. Sonrasında da devrik liderin yazdığı mektup avukatları tarafından açıklanmıştır.
Asılma anı cep telefonlarıyla görüntülenmiş ve olay saatler içerisinde tüm dünya tarafından duyulmuştur. Devrik liderin idam edilmesi, Birleşik Krallık, İsrail ve ABD gibi ülkeler tarafından memnuniyetle karşılansa da bazıları tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Örneğin; Saddam Hüseyin’in ölümünün ardından Muammer Kaddafi Libya’da 3 günlük yas ilan etmiş, Avrupa Birliği ise bu olayın barbarlık olduğunu söylemiştir.
Naaşı, idamdan bir gün sonra oğulları ve diğer akrabalarının da bulunduğu, doğum yeri olan El Avja köyüne defnedilmiştir. Ancak 2015’in Mart’ında Irak güçleri ve Şii milisler ile IŞİD militanları arasında çıkan çatışmalarda, türbe haline getirilmiş mezarı tamamen tahrip edilmiştir.
Saddam Hüseyin’in Ailesine Ne Oldu?
Saddam Hüseyin’in iktidarda olduğu dönemde yönetimde aktif olarak görev alan oğulları Uday ile Kusay, ABD kuvvetlerinin 22 Temmuz 2003’te düzenlediği operasyonda Musul’da öldürülmüş. Kızlarından Ragad ile Rana ise Ürdün’e sığınmış. Ragad ile Rana’nın eşleri olan Hüseyin Kamil ile Saddam Kamil ise lideri devirmek amacıyla 1995’te Ürdün’e iltica etmiş ve 1996’da Irak’a döndüklerinde Batı’ya bilgi verdikleri gerekçesiyle idam edilmişler. Diğer kızı ile eşi Sacide ise Katar’ın başkenti Doha’ya yerleşmiş. İkinci karısı Samira Şahbandar ile oğlu Ali Saddam Hüseyin’in ise Kanada ya da Ürdün’de olabilecekleri tahmin ediliyor.
Saddam Hüseyin Hakkında Şaşırtıcı Gerçekler
1. İktidarda olduğu yıllarda kendi kanıyla (toplamda 27 litre) Kur’an- Kerim yazdırmıştır.
2. Kuzeni Ali Hasan e-Mecid, Halepçe Katliamı sırasında kullanılmasını emrettiği kitle imha silahları nedeniyle Kimyasal Ali lakabını almıştır. Ve o da devrik lider gibi insanlığa karşı suç işlemekten dolayı mahkum edilerek 25 Ocak 2010’da idam edilmiştir.
3. Saddam Hüseyin, 1970’li yıllarda kadınları öldürmeyi resmen meşrulaştırmış. Daha doğrusu, erkeklerin ceza almamaları için cinayeti işledikten sonra “bunu aile onurumu korumak için yaptım” demeleri yeterli oluyormuş.
4. Amerika Irak’ı işgal etmeden birkaç hafta önce, George W. Bush’u ekranda tartışma yapmaya davet etse de ABD Başkanı bu teklifi reddetmiştir.
5. Irak’ta yaşam standartlarını yükseltmek için yaptığı çalışmalar nedeniyle UNESCO tarafından ödüllendirilmiştir.
6. Yargı sürecinde açlık grevine girmiş ve hastanelik olmuştur.
7. İlk evliliğini aynı zamanda kuzeni olan Sacide Telfa ile yapmıştır. Ve hala Sacide Telfa ile evliyken Samire Şahbandar’la imam nikahı kıymıştır.
8. 1980 yılında kendisine Detroit’in altın anahtarı ve fahri vatandaşlık belgesi verilmiştir. Ve o da kiliseye yüklü miktarda bağış yapmıştır.
9. Yoksul bir aileden gelen Saddam Hüseyin, okuma yazmayı 10 yaşından sonra öğrenmiş.
10. Stalin’i örnek alan devri lider, diktatörün hayatı hakkında kaleme alınmış bütün eserleri okumuş. Stalin’i o kadar çok incelemiş ki bazı konuşmalarını ezbere okuyormuş.
Saddam Hüseyin Sözleri
Saddam Hüseyin kimdir sorusunun cevapları üzerinde durduğumuz bu yazıyı devrik liderin sözleriyle bitiriyoruz. İşte birkaç ünlü Saddam Hüseyin sözü:
Irak’ın devrik liderinin yakalandığında söylediği ilk sözler bunlar olmuş.
Asılmadan önce kendisine sorulan “korkuyor musun” sorusuna bu şekilde cevap vermiş.
İdam kararını okuyan hakime bağırarak söylediği sözü!
I. Körfez Savaşı sırasında, Arap liderleri Filistin direnişine destek vermedikleri için suçlayarak, bu sözleriyle gündeme oturmuştur.
Evet, Saddam Hüseyin iktidarı, ailesi, idamı ve hakkında bilinmeyenlerden detaylıca konuştuk. Peki, Irak’ın devrik lideri hakkında düşünceleriniz neler? Mesela; onu binlerce insanın ölümünden sorumlu bir diktatör olarak mı yoksa ABD’ye karşı koyan başarılı bir siyasetçi olarak mı görüyorsunuz?