İş hayatında doğru iletişim kurabilmenin başarı için ne kadar gerekli olduğunu hepimiz biliyoruz. Diğer bir deyişle; kariyerimizde başarılı olabilmek için yaptığımız işi iyi yapabilmemizin yeterli olmadığının hepimiz farkındayız. Zira bunun yanında takım arkadaşlarımız, müşterilerimiz ve tabii ki bir de patronumuzla doğru iletişim kurmamız gerekiyor. Peki, bu gerçekleri ne kadar biliyormuş gibi davranıyoruz? Mesela; sevilen bir iş arkadaşı olmak için ne kadar çaba sarf ediyoruz? Ya da patronun gözünde geleceği parlak bir personel olabilmek için neler yapıyoruz?
Evet, günün büyük bölümünü geçirdiğimiz iş ortamımızda nasıl davrandığımız, insanlarla olan ilişkilerimizde ne gibi cümleler kullandığımız gerçekten çok önemli. Sonuçta; hiçbir yönetici etrafına negatif enerji yayan, kimseyle geçinemeyen, ya da daha kötüsü kendisine yöneltmemesi gereken sorular soran bir çalışan istemez, değil mi? Tamam, bunları biliyoruz. Biliyoruz bilmesine ama asıl sorun yukarıda da dediğim gibi iş hayatımızda bu bildiklerimizi ne kadar uyguladığımızda! Yani pek çok çalışanın işini kaybetmesine neden olan iletişim sorununda! İşte bu nedenle de; sizlere patronunuza asla sormamanız gereken sorulardan bahsetmek istiyorum. Çünkü iş hayatında hala patronuyla nasıl konuşması gerektiğini bilmeyen ve bu nedenle hep kaybeden tarafta yer alan insanlar var. Şayet onlardan biri olmak istemiyorsanız; patronunuzun karşısına asla ama asla aşağıdaki soru kalıplarıyla çıkmamalısınız.
İşte işten kovulmanıza zemin hazırlayacak tehlikeli sorular:
“Zorunda mıyım?”
Patronunuz üzerinize aslında sizin işiniz olmayan bir sorumluluk yüklemiş olabilir. Hatta onun sizden yapmanızı istediği iş hakkında en ufak bir fikriniz bile olmayabilir. Ama bu patronunuzun karşısına geçip “zorunda mıyım, yapmasam olmaz mı” ve türevi cümlelerle çıkmanızı gerektirmiyor, öyle değil mi? Sonuçta karşınızdaki kişi patronunuzsa ve sizden bir şey yapmanızı istiyorsa bu o şeyi yapmak zorunda olduğunuzu anlamanız için yeterli olmalıdır. Yani hiçbir yönetici çalışanına keyfine göre hareket etme özgürlüğü tanımıyor, değil mi? İşte bunun farkına varın ve size bir iş verildiğinde “zorunda mıyım” diye sormayın. Ya da siz bilirsiniz. Sorun ve duyacaklarınıza hazırlanın!
“Ne, Nerede, Ne Zaman, Kim…”
Patronunuza asla sormamanız gereken sorular arasında “ne, nerede, kiminle, ne zaman, neden” gibi soru edatı, zamiri, sıfatı artık her neyse işte onlarla başlayanlar da yer alıyor. Diyelim ki, patronunuz size bir iş yapmanızı söyledi. Ama farkında olmadan fazla üstü kapalı konuştu ya da siz ne demek istediğini anlayamadınız. Böyle durumlarda patronunuzun karşısına geçip küçük çocuklar gibi “ne, nerede, ne zaman, kiminle” gibi sözcüklerle başlayan sorular sormamalısınız. Tamam, yöneticinizin ne demek istediğini zerre kadar anlamamış olabilirsiniz. Ama bunu karşı tarafa daha düzgün bir şekilde yansıtmalı, bütün soru sözcüklerini arka arkaya sıralamaktan kaçınmalısınız.
“Olanları duydunuz mu?”
“Yok artık” diyeceğim ama diyemiyorum. Çünkü bazı “akıllı” çalışanlar arasında patronuna laf yetiştirerek rant sağlamaya çalışanlar var. Ve eğer kariyer planlarınızda başarılı olmak varsa, asla onlardan biri olmamalısınız. Yani patronunuzun karşısına geçip, “duydunuz mu” diye başlayarak ona iş ortamındaki dedikoduları anlatmak gibi bir hata yapmamalısınız. Zira bu şekilde hem patronunuzun size duyduğu güvenin azalmasına neden olur hem de onun gözünde “dedikoducu çalışan” izlenimi oluşturursunuz.
“Emin misiniz?”
Tamam da karşınızdaki kişinin patronunuz olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Yani onun söylediği bir şeyin yanlışlığından emin olsanız bile, karşısına geçip “emin misiniz, yanılıyor olabilir misiniz” gibi sorular sormak sizce de saygısızca değil mi? Düşünsenize; siz bir yöneticisiniz ve çalışanınız size emin olup olmadığınızı soruyor. Nasıl bir tepki vereceğinizi zihninizde canlandırabildiyseniz, ne ala! Ki bu soruya verilebilecek tepkileri düşündükten sonra büyük ihtimalle böyle bir hata yapmazsınız. Ya da ille de düşüncenizi karşı tarafa göstermek istiyorsanız, o zaman da bunu daha düzgün bir dille yapmak için özen gösterirsiniz. Sonuçta; karşı tarafın kararını sorgularmış gibi davranır, onun sizin üstünüz ya da maaşınızı veren kişi olduğunu unutursanız, kaybeden siz olursunuz.
“Nereden bilebilirim?”
Evet, elbette her şeyi bileceksiniz diye bir kural yok. Ama patronunuzun size sorduğu bir şey hakkında hiç fikriniz olmasa bile ona “nereden bilebilirim” gibi saçma şeyler söylememelisiniz. Bunun yerine fikir yürütmeye çalışmalı, iyi bir tahminde bulunup eğer isterse konu hakkında hemen araştırma yapabileceğinizi öne sunmalısınız. Emin olun, sizin için boş gözlerle “nereden bileyim” demenizden çok daha hayırlı olacaktır.
“Siz benim özel hayatımda ne yaşadığımı biliyor musunuz?”
Yok artık! Adam (ya da kadın) sizin özel hayatınızdaki sorunları nereden bilsin, neden bilsin, ne için bilsin! Lütfen, patronunuzun karşısına geçerek performansınızın düşme nedenini böyle bir tavırla açıklamaya çalışmayın. Unutmayın ki karşınızdaki kişi sizin nazınızı çekmek ya da özel hayatınızdaki dertleri dinlemek zorunda olan bir arkadaşınız değil! İşte bu gerçeğin farkındaymış gibi davranarak “sen benim ne yaşadığımı biliyor musun” tarzındaki sorularınızı patronunuza değil; özel hayatınızda sıkıntı çekmenize neden olan kişi artık her kimse ona sorun.
“Toplantı yapmak zorunda mıyız?”
Şaka mı yapıyorsunuz? Yoksa patronunuz canı sıkıldıkça toplantı yapan bir yönetici falan mı? Kaldı ki öyle olsa bile patronunuzun karşına geçip “toplantı yapmak zorunda mıyız” diyemezsiniz veya dememelisiniz. Sonuçta; zorunda olmasanız toplantıya katılımcı olarak çağrılmazsınız değil mi? Demek ki ortada konuşulması gereken bir konu var ki toplantı yapılıyor. İşte bunun farkına varıp, akşam eve geç kalacağınız korkusuyla patronunuzun karşısına böyle sorularla dikilmemelisiniz.
“Sizce de artık terfi zamanım gelmedi mi?”
Yani bu soruyu sorduğunuza göre, size göre terfi zamanınız çoktan gelmiş. Ama terfi almayı hak ettiğinize inanmanız patronunuza böyle bir soruyla gitmenizi gerektirmiyor. Kaldı ki yakın zamanda terfi alacak olsanız bile yöneticinizin kararıyla belirlenecek bir konuyu bu şekilde dile getirirseniz, bütün şansınız kaybetmiş olursunuz. Sonuçta; hangi yönetici kendisinin vereceği bir karar üzerinde çalışanın emrivaki yapmasından hoşlanır ki? Kısacası, azıcık empati yaparsanız, terfi almak için böyle bir yol izlemenin sizi başarısızlığa götüreceğini de anlayabilirsiniz.
“Nasıl Terfi Alırım?” diyorsanız, buradan detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
“Yaptığım ekstra işler için ödeme alacak mıyım?”
Patronunuz sizi asıl işiniz haricinde işlerle görevlendirmiş olabilir. Bunlar için de sık sık mesai yapmak ve diğerlerinden çok daha fazla çalışmak zorunda kalıyor olabilirsiniz. Ancak yine de yaptığınız ekstra işler için ödeme alıp almayacağınızı patronunuza sormamalısınız. Zira büyük ihtimalle bunu yapacaktır. Yapmasa bile bu sizinle ilgili farklı düşünceleri olduğu içindir. Belki de sizi bir üst kademeye terfi ettirmeyi planlıyor ve ne kadar yoğun çalışabildiğinizi kendine göre test ediyordur. Kısacası, yaptığınız ekstra işler için ödeme alıp almayacağınızı sormak yerine sabırlı olmayı deneyin. Çünkü bu durumu ileride zam istemeden önce yapmanız gerekenler konusunda lehinize kullanabilirsiniz.
“Bugün çok fazla işim yok, erken çıkabilir miyim?”
Patronunuza asla sormamanız gereken sorulardan bir diğeri de bu! Yani onun karşısına “bugün çok fazla işim yok, erken çıkabilir miyim?” gibi bir cümleyle çıkmamalısınız. Çünkü patronlar için her zaman yapılacak bir iş vardır. Ve bir işinizin olmadığını söylemeniz emin olun ki kariyerinize olumlu katkı yapmayacaktır. Eğer izin almanız gerekiyorsa, patronunuzun karşısına işinizin olmaması gibi saçma gerekçelerle değil de daha geçerli nedenlerle çıkın.
“Daha sonra yapsam olur mu?”
Patronunuz size bir görev verdi ve siz “daha sonra yapsam olur mu” mu diyorsunuz. Ona çok meşgul olduğunuzu, verdiği işi daha sonraya erteleyip erteleyemeyeceğinizi mi söylüyorsunuz? Yapmayın, lütfen! Sonuçta; sizin normalde yapmanız başka işler olduğunu en iyi bilen kişi zaten patronunuz, değil mi? Size başka bir iş veriyorsa bu onun daha acil olmasından kaynaklanıyordur. Ama ille de durumu teyit etmek istiyorsanız, bunu daha profesyonel bir dil kullanarak yapmalısınız. Mesela; “yanlış anlaşılma olmaması adına; yetiştirmem gereken x dosyası vardı, ama siz buna başlamamı istiyorsunuz değil mi” gibi bir şeyler demelisiniz.
“Benim hatam olmadığını biliyorsunuz, değil mi?”
Patronunuzun bu soruya karşılık “tabii ki senin hatan olmadığını biliyorum” gibi cevaplar vermesini bekliyor olamazsınız sanırım. Gerçi böyle bir soru sorduğunuza göre, böyle bir cevap beklemeniz de şaşırtıcı olmayacaktır. Her neyse, bundan sonra patronunuza sormamanız gerekenler arasına yukarıdaki soruyu da eklemelisiniz. Çünkü yöneticiler “benim hatam değildi, hiçbir suçum yok” gibi açıklama cümleleri yapmaya çalışanlardan hiç hoşlanmazlar. Sonuçta; olayda bir kabahatiniz olmasa bile bunu “benim hatam yok” gibi cümleler yerine, daha profesyonel bir tavırla açıklamalısınız. Ya da ortada sizden kaynaklı bir sorun varsa sorumluluğu üzerinize almalısınız. Emin olun, hatanızı kabul etmeniz inkar etmenizden çok daha takdir edilebilir bir davranış olacaktır.
“Onunla anlaşamıyorum, işi başkasıyla yürütsem olur mu?”
Patronunuzun karşısına geçip, bir iş arkadaşınızla takım çalışması yapamayacağınızı mı söylüyorsunuz? Ciddi olamazsınız! Arkadaşıyla aynı sırayı paylaşmak istemeyen bir ilköğretim öğrencisi gibi davranırsanız, iş hayatınızda asla başarılı olamazsınız. Bu hem takım çalışması yapmanızı isteyen patronunuza karşı büyük bir saygısızlık hem de kariyeriniz açısından telafi edilemeyecek bir hata olacaktır. Sonuçta; sizden birlikte iş yapmanız istenen kişiyle sıkı fıkı dost olmanız falan istenmiyor, değil mi? O halde profesyonel davranın ve patronunuza “ben şunla anlaşamıyorum, diğeriyle çalışsam olmaz mı” gibi çocukça sorularla gitmeyin.
“İstiyorsanız istifamı hemen şimdi yazabilirim?”
Diyelim ki, yapmış olduğunuz bir hatadan dolayı yöneticinizle sorun yaşadınız. Ya da uyarılmanıza rağmen son zamanlarda kendinizi işe veremediğiniz için patronunuz yanına gelmenizi istedi. İşte böyle durumlarda patronunuzu asla “istiyorsanız istifamı yazayım” gibi sorularla tehdit etmemelisiniz. Tamam, karşınızda size karşı pek de olumlu konuşmayan bir yönetici olabilir. Ama şayet işinize devam etmek istiyorsanız, hatalarınızın farkında olduğunuzu ve en kısa zamanda bunları telafi edeceğinizi söylemelisiniz. Ama yok “ben ille de işten çıkmak istiyorum” diyorsanız, o zaman patronunuza gönül rahatlığıyla “istiyorsanız hemen istifa mektubumu yazayım” diyebilirsiniz. Sonuçta, kimse çalışmanız için kafanıza silah dayamıyor, değil mi?