Varislerin hepsi; Galatasaray Adası olarak da bilinen Suada, Kabataş Meydanı ve Veliefendi gibi yerlerin kendilerine ait olduğu gerekçesiyle hukuk mücadelesi başlattılar. Listede İstanbul dışındaki yerlerden de hak talep ediyorlar. Peki, II. Abdülhamid’in milyarlarca dolarlık mal varlığında nereler var? İşte bu sorunun cevabını ve daha fazlasını yazımızda cevaplandıracağız. İşte II. Abdülhamid’in sahip olduğu mal varlığı ve borçları;
Osmanlı’nın 34. Padişahı olan II. Abdülhamid’in 5. kuşak torunu olan Nilhan Osmanoğlu, geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalına katılmıştı. Suada başta olmak üzere, İstanbul’un yarısının kendilerine ait olduğunu belirtmişti. Bu mal varlığının alınamaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağını söylemişti. Ayrıca II.Abdülhamid doğmadan 21 yıl önce vefat eden, Napolyon Bonapart’ın da dedesiyle ilgili söylevi olduğunu iddia eden Osmanoğlu, bu konuyla sosyal medyanın gündemine oturmayı başardı.
Oluşan gündemin en büyük konularından biri de II. Abdülhamid’in mal varlığının ne kadar olduğu ve Osmanlı borçlarına karşılık gelip gelmediğiyle ilgiliydi. Bizler de II. Abdülhamid’in sahip olduğu mal varlığının; Osmanlı borçları ile denk gelip gelmediğine ilişkin bir yazı derlemeye karar verdik. Şimdi dilerseniz II. Abdülhamid’in milyarlarca dolarlık mal varlığının neleri kapsadığına ve Osmanlı’nın borçlarına karşılık gelip gelmediğine birlikte göz atalım.
Nilhan Osmanoğlu Kimdir?
Tarih derslerinden de bildiğimiz üzere 3 Mart 1924 tarihinde Halifeliğin kaldırılması sonucunda, Osmanlı Hanedanları süresiz bir şekilde ülke dışına sürülmüşlerdi. Üyelerin birçoğu bu durumun kısa bir süre içerisinde biteceğini düşünseler de 28 yıl sonra gelen özel bir kanunla; Osmanlı Hanedanlığına üye olan kadınlara, Türkiye Cumhuriyeti’ne dönebilecekleri izni verildi. Erkekler için ise bu izin 15 Mayıs 1974 tarihli Genel Af sayesinde gerçekleşebildi.
Nilhan Osmanoğlu bu af yasası ile “Türkiye’ye yerleşmiş olan ilk hanedan ailesi” olduklarını ve “dünya genelinde yaşayan 17 sultandan biri” olduğunu iddia ediyor. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922 tarihinde, saltanatın kaldırıldığını belirmesi sonucunda, Osmanlı İmparatorluğu resmen sona erdi. Bu nedenle de saltanat olmadan Nilhan Osmanoğlu’nun “sultan” olduğunu söylemesi büyük tepkilere yol açtı.
1974 yılında Şam’dan İstanbul’a dönen eski hanedan üyelerinden biri olan Orhan Osmanoğlu’nun 1987 tarihinde İstanbul’da doğan kızı, Nilhan Osmanoğlu eğitimini; Lefke Avrupa Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi’nde, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünde tamamladı. Osmanoğlu, II. Abdülhamid’in mal varlığı için hak iddia etmeden önce de önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan referandum hakkındaki sözleriyle gündeme gelmişti.
Nilhan Osmanoğlu’nun gündemi sarsan videosu:
II. Abdülhamid’in Mal Varlıklarını Nasıl Elde Etti?
31 Ağustos 1876 tarihinde V. Murad’tan sonra tahta çıkan ve 1909 yılında hükmü sona eren II. Abdülhamid, özellikle de yaşanan finansal krizleri çok iyi bir şekilde değerlendirerek, servetini daha da katlamayı başardı. Buğday, koyun ve boya ticaretlerinin dışında borsayla da fazlasıyla haşır neşir bir padişah olan II. Abdülhamit, dönemin aydınlarından, Münif Paşa’dan almış olduğu iktisat dersleri ve Rum banker Yorgo Zarifi’nin tavsiyeleriyle yaşanan finansal krizlerden zengin bir padişah olarak çıktı.
Zarifi önceleri padişah Abdülaziz ve veliaht Murad ile görüşüyordu. II. Abdülhamid’in ise kardeşleri arasında en çok V. Murad’ı sevmesi, belki de Zarifi ile tanışmasına neden olmuştu. Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden ve Murad’ın başına gelenlerden sonra Abdülhamid başa geçmişti. Amcasının ve en sevdiği kardeşinin başına gelenlerden sorumlu olanları cezalandırsa da Abdülaziz’in tahttan indirilmesinde rol oynayan Yorgo Zarifi’ye dokunmadı.
Çünkü Abdülaziz, banker Zarifi aracılığıyla hisse senedi ve borç senetleri alıp satıyordu. 1873’ten itibaren Avrupa’da etkili olan finansal krizden, Güney Afrika’daki altın madenlerinin keşfedilmesine kadar daha birçok spekülasyondan haberdar oluyordu. Fakat Zarifi’nin 1884 yılındaki ölümünden sonra gerçekleşen olaylar zinciri II. Abdülhamid’in mal varlığının büyük bir kısmını kaybetmesine neden oldu.
Öncelikle 1908 yılında gerçekleşen Temmuz Devrimi sırasında yeni gelen iktidarın gönlünü hoş etmek isteyen II. Abdülhamid, mal varlığının ve gelirlerinin bir kısmını devlet hazinesine aktardı. 1909’daki 31 Mart Ayaklanması ile tahttan indirilen II. Abdülhamid’in kayıtlı mallarına devlet tarafından el konuldu. 8 Mart 1920 tarihinde bu mal varlıkları Vahdeddin tarafından yeniden Hazine-i Hassa’ya iade edilmiş olsa da II. Abdülhamid’in mal varlığı Sevr Antlaşması ile işgal güçlerinin oldu. Bu durum yeniden Lozan Antlaşması’nda da dile getirilmiş olsa da tam anlamıyla çözüme kavuşturulamadı.
İlk olarak 1924 yılında sınır dışı edilen eski Osmanlı hanedanlarından Bedri Felek, Müşfika Kayasoy ve Emsalinur Hanım tarafından hak iddia edilse de eski hanedan üyeleri bu isteklerine ulaşamadılar. Nihal Osmanoğlu’ndan önce, II. Abdülhamid’in Fransa’da yaşayan torunu Cemil Adra, 2005 yılında hak talep etti. Ancak hukukçular bu durumun günümüz yasalarına göre çok zor olduğunu belirterek, Adra’ya AİHM yolunu gösterdiler.
Peki, II. Abdülhamid’in mal varlığında nereler yer alıyor?
II. Abdülhamid’in Mal Varlıkları Arasında Nereler Var?
II. Abdülhamid’in parasının büyük bir kısmının Deutsche Bank, Barclay Bank, Crédit Lyonnais gibi Avrupa bankalarında olduğu söyleniyor. Ayrıca gayrimenkullerinin bir kısmının Türkiye Cumhuriyeti’nin dışında olduğu biliniyor. Ancak Avrupa topraklarından payına düşeni alamayan II. Abdülhamid’in mirasçıları, bu kez Türkiye’de yer alan bazı gayrimenkulleri dava ediyorlar.
II. Abdülhamid’in İstanbul’da; İzmirli Hanı, Letafet Apartmanı, Eyüp Kopçageçidi’ndeki 21 dönüm tarla, Eyüp’deki 18 dönümlük Bahariye Kışlası, Kağıthane’deki 20 dönüm arazi, Bakırköy’deki 70 dönüm arazi, Dolmabahçe’deki 30 dönüm bostan, Nişantaşı’ndaki iki konak, Teşvikiye’deki bir dönüm arsa, Beşiktaş’taki 5 dönüm arsa, Ortaköy’deki Dalyan mahallesi, Kartal’daki köşkler, çitlikler ve 3 dönüm arazi gibi gayrimenkullere sahip olduğu söyleniyor. Ayrıca İzmit, Yalova, İzmir, Akhisar, Keşan ve Babaeski’de de toprakları olduğu belirtiliyor.
Kısacası; II. Abdülhamid’in mirasçıları İstanbul’un yarısını istiyorlar. Peki, Kızılderili bir damadın da yer aldığı 250 akrabanın istediği II. Abdülhamid’in mirası verilebilir mi?
500 Milyar Dolarlık Osmanlı Dış Borcu
II. Abdülhamid’in mal varlıklarının gündeme gelmesiyle, Osmanlı’dan devralınan borçlar da tartışma konusuna dahil edildi. Lozan Antlaşması’na göre; 1912 yılının öncesinde Osmanlı borçlarının %62’si ve sonrasında ise %77’si Türkiye’ye kaldı. Bu nedenle de ithalatı kısıtlayıcı önlemler alındı. Türkiye Cumhuriyeti’nin serbest bir dış ticaret yürütmesi zorunlu hale getirildi. Böylece ülkemizde ciddi bir cari açık ortaya çıktı. Bu cari açık, Osmanlı borçlarıyla birleşince Türkiye büyük bir mali sıkıntının içerisine düştü.
1929 yılında gerçekleşen Büyük Buhran veya diğer bir adıyla “Büyük Depresyon” batılı ülkelerde yıkıma sebebiyet verdi. Bu nedenle de Lozan’da gerçekleşen kısıtlamalar askıya alındı. Türkiye biraz da olsa rahat bir nefes almaya başladı. O dönemler 145 milyon Osmanlı altın lirası tutarındaki borç, günümüz endeksiyle 500 milyar dolarlık Osmanlı borcu olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne devredildi.
İlk dış borçlanma 1854 yılında Kırım Savaşı ile gerçekleşti. Geri ödenmesi, tamı tamına 100 yıl sürdü. Yani 1954 yılında Türkiye Cumhuriyet’i Osmanlı’dan devralmış olduğu borçların tamamını ödemiş oldu. II. Abdülhamid’in Anadolu, Orta Doğu, Balkanlar ve Trakya’da bulunan 7.756 taşınamazı belki de 100 yıllık bu borcun bir kısmını ödemeye ancak yeter gibi görünüyor.
21 Mayıs 1847 tarihinde kurulan Defterhane-i Amire’de kayıtlı olan II. Abdülhamid tapularının, 1923 yılında Cumhuriyet’in İlanı ile birlikte herhangi bir geçerliliğinin kalmadığının ve halifeliğin kaldırılması ile birlikte mülklerin millete iştirak edildiğinin de belgelendiğini belirtmeden geçmeyelim.
Napolyon ile başladık, Napolyon ile bitirelim. Elbette ki konu para olunca Napolyonsuz olmaz.
Son günlere damga vuran II. Abdülhamid’in mal varlığı ve borçlarıyla ilgili detaylı bilgileri sizler için derledik ve birlikte inceledik. Peki, sizce mirasçılar istediklerini alabilecekler mi?