Klasik dönemin en önemli isimlerinden olan Beethoven, Alman piyanist ve bestecidir. Romantik döneme geçiş sürecinde büyük katkısı olmuştur.
Mücadelesi çocukluk yıllarında başlayan Ludwig van Beethoven; ilk sınavını sıkıntılı bir aile hayatı ve iyi denilemeyecek bir baba ile uğraşarak vermiştir. Ardından sağlık sorunları yaşamış, aşık olduğu kadınlar tarafından terk edilmiş, onun için en önemli yeteneğini, yani işitme gücünü kaybederek büyük bir buhrana sürüklenmiştir.
Yine de vazgeçmemiş, sağır olduğu dönemde bile bestelerine devam etmiştir. Hatta bu dönem içerisinde yaptığı besteler, en çok ses getiren eserleri olmuştur. Ve notalara hayat veren ünlü müzik dehası, 26 Mart 1827’de ardında hiçbir zaman unutulmayacak eserler bırakarak Viyana’da hayata veda etmiştir.
Beethoven Kimdir? Kısaca Bilgi
Alman bir aileden gelen Ludwig van Beethoven, notalarla ve piyanoyla küçük yaşlarda tanışmış, hayatını müziğe adayarak geçirmiştir. Birkaç kez aşık olmasına rağmen hiç evlilik yapmamış, ilk konseriniyse 7 yaşındayken vermiştir.
Onu müzikle tanıştıran babası, üzerinde katı kurallar uygulamış ama bu onu müzikten soğutmamıştır. Henüz 4 yaşında iken ilk piyano çalma deneyimini yaşamış, hayatı boyunca sürecek tutkusuyla tanışmıştır.
Yaşamının ilk yıllarını Almanya’nın Bonn kentinde geçirmiş, daha sonra Viyana’ya gitmiş ve ölene kadar burada yaşamıştır.
Mozart, Schubert ve diğer pek çok ünlü müzisyen gibi o da ismini Viyana üzerinden dünyaya duyurmuştur. Aşağıda müziği damarlarında akan kan olarak gören bestecinin hayatı detaylıca ele alınmaktadır.
Beethoven’ın Hayatı
Büyükbabası ile aynı ismi taşıyan müzisyenin doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte kilise kayıtlarındaki vaftiz tarihine göre 17 Aralık 1770 kabul edilmektedir.
Ancak o dönemler, bebekler doğduktan bir gün sonra vaftiz edildikleri için doğum gününün 16 Aralık 1770 olduğu düşünülmektedir. Zaten eldeki bilgilere göre doğum günü; ailesi ve öğretmeni Johann Albrechtsberger tarafından 16 Aralık’ta kutlanıyordu.
İsmini aldığı dedesi Ludwig van Beethoven, Belçika Mechelen’de doğmuş (1712 – 1773) ve 20 yaşındayken ileride torununun da doğacağı kent olan Bonn’a yerleşmişti.
Bir sarayda koristlik yapan büyükbaba, daha sonra 1761 yılında orkestra şefliği yapmaya başladı. Onun tek çocuğu olan Beethoven’ın babası Johann van Beethoven (1740 – 1792) da aynı sarayda tenor olarak görev yaptı.
Aynı zamanda klavye ve müzik dersleri de verdi. Maria Magdalena Keverich ile evlenen babasının 7 çocuğu olsa da çocuklardan yalnızca 3 tanesi hayatta kalabildi.
Bir tanesi ikinci çocuk olarak dünyaya gelen Ludwig van Beethoven iken diğerleri Anton Karl van (1774 – 1815) ve Nikolaus Johann van Beethoven (1776 – 1848) isimlerindeki kardeşler oldu. Besteci, ilk müzik derslerini babasından aldı. Ve kaynaklara göre babası eğitim sürecinde oğluna katı kurallar koydu.
Hatta 4 yaşındayken piyano çalmaya başlayan küçük müzisyenin babası tarafından odaya kapatılarak saatlerce çalışmaya zorlandığı söylenmektedir. Babası piyanoya yetişmekte dahi güçlük çeken çocuğun sızlanmalarına aldırmıyor, ondaki yeteneğin farkında olarak epey ısrarcı davranıyordu.
Babasının ardından Gilles van den Eeden ile Tobias Friedrich Pfeiffer’den de klavye dersleri aldı.
Eş zamanlı olarak Franz Rovantini’den keman ve viyola öğrendi. 5 yaşından itibaren sıkı bir tempoyla müzik eğitimi aldı. Zaman zaman Pfeiffer tarafından geceleri yatağından kaldırılarak çalışmaya zorlandı.
Bu dönemlerde babası tarafından yetiştirilen 1756 doğumlu Wolfgang Amadeus Mozart’ın ünü yayılmaya başlamıştı.
Müzisyen babasıyla birlikte turnelere çıkıp konserler veren Mozart, Beethoven’ın babasına ilham vermiş, o da Mozart ve babası gibi şöhret olmak istemişti. Bu isteği; ünlü kişiliğin ilk halka açık konserini 1778’de 7 yaşındayken vermesinin altındaki temel neden oldu.
Müzik çalışmalarına aralıksız devam eden Beethoven, 8 yaşına geldiğinde Christian Gottlob Neefe’den ilk bestecilik derslerini almaya başladı. Ve 12 yaşındayken, öğretmeninin de yardımıyla ilk bestesini yayınladı. Ardından orkestra şefi ve opera bestecisi olan Neefe’nin yanında asistanlık yaptı.
1783’de ilk 3 piyano sonatını yayınlamış, 1784 yılında ise asistanlık işinden ilk parasını kazanmıştı. Yeteneği ile fark edilen besteci, başpiskopos Maximilian Friedrich’in maddi manevi desteğini kazandı.
Mozart’a hayran olan ve çalışmalarını takip eden Beethoven 1787 yılında Viyana’ya gitti. Ancak çok kısa bir süreliğine Mozart’tan eğitim alabildi.
Çünkü annesinin hastalık haberi üzerine Bonn’a geri dönmek zorunda kaldı. Mozart, besteciyle birkaç kez çalışmış olmasına rağmen ondaki yeteneği fark ederek; “Bu çocuğa iyi bakın, bir gün onu bütün dünya tanıyacak.” dedi.
Bonn’a döndü ve aynı yıl annesini kaybetti. Ardından alkol bağımlısı olan babasıyla uğraşmak zorunda kaldı. Bonn’da kalmaya karar veren Beethoven, babasına dava açtı. Ve maaşının yarısını almaya hak kazanarak kardeşlerinin sorumluluğunu üstlendi.
Dönemin seçkin ailelerinden biri olan Breuning’lerin çocuklarına müzik dersi verirken, Kont Ferdinand von Waldstein ile tanıştı ve yıllarca onun hizmetinde çalıştı. Kontun hizmetinde görev alırken onun için bir sonat yazdı. 5 yıl Bonn’da kaldıktan sonra 1792’de yeniden Viyana’ya gitti.
Böylece hayatının geri kalanını geçireceği Viyana yolculuğu başladı. Burada klasik müziğin ünlü bestecilerinden Joseph Haydn’ın yanında çalışmaya başladı ve kısa süre içerisinde kendini kanıtlayarak ismini duyurmayı başardı.
Ancak ilk başlarda besteciden ziyade piyanist olarak tanındı. Saraylarda asilzadelerin öğretmeni olarak görev yapıyordu. İşte bu arada hayatının en büyük aşklarından biri olacak kadınla tanıştı. (Aşkları aşağıda ayrıca ele alınmıştır.)
1795 yılında konser vermeye başladı ve 13 yıl boyunca pek çok kez dinleyici karşısına çıktı. Bu süre içerisinde önemli eserler veren Beethoven, 1808 (bazı kaynaklarda 1801-1803) yılında işitme problemleri yaşamaya başladı. Mesleği için önemli olan bu yeteneğini azar azar kaybettiği için derin acılar çekti.
Hatta bu zor dönemlerini, topluluklardan kaçtığını, orkestrayı duyamadığını, birinin kulağına bağırarak konuşmasından nefret ettiğini, mesleği için en önemli yetisini kaybetmesinin ona dünyaya gelmesine lanet okuttuğunu söyleyerek açıklamıştı.
1817 yılında ise tamamen sağır olarak konser veremez hale geldi. Psikolojisi bozuldu ve sağlık sorunu nedeniyle çok zor günler yaşadı. Öyle ki intihara bile kalkıştı. Ama müziğe olan tutkusunu düşünerek hayata yeniden bağlandı.
İnsanlarla yazışarak iletişim kurdu ve kendini dış dünyaya karşı neredeyse tamamen kapattı. Ancak yine de duyamaması onun beste yapmasına engel olmadı. Hatta ünlü kişilik en önemli bestelerini sağır olduğu dönemde yaptı.
Örneğin; bugün Avrupa Birliği marşı da olan 9. Senfoni bu dönemde bestelendi. 7 Mayıs 1824’te bestesinin ilk seslendirişini duyamadığı halde orkestrayı yönetti ve alkışları duyamasa da ayağa kalkmış insanların el çırpmalarını, şapka sallamalarını derin bir sessizliğin içerisinden izleyebildi.
Hayatının son yıllarında sağırlığının yanı sıra maddi açıdan da epey zor duruma düşen Beethoven, bir yandan da karaciğer sorunlarıyla uğraştı.
1821 yılında başlayan rahatsızlığı 1826 yılına kadar kendini hissettirdi ve ünlü besteci ölene kadar hastalığı yüzünden acı çekti.
Son günlerinde yatağından çıkamayacak hale gelen Beethoven’ın ölüm nedeni konusunda ise kesin bir bilgi bulunmuyor. Siroz, frengi, hepatit, zatülcenp gibi rahatsızlıklar yüzünden öldüğü söyleniyor. Ancak en yaygın bilgi ünlü kişiliğin siroza yakalandığı yönündedir.
26 Mart 1827’de 56 yaşındayken hayata veda eden ünlü isim için yapılan cenazeye binlerce kişi katıldı. Tanınan bir besteci olarak son yolculuğuna uğurlanan Beethoven için 30 bin civarında insan bir araya geldi.
Ve o kalabalığın içerisinde ölümünden sonra ünlenen Avusturyalı besteci Schubert de bulunuyordu.Besteciye hayran olan Schubert, sadece bir yıl sonra hayata veda etti ve isteği üzerine Beethoven’in yanına gömüldü.
Beethoven’ın Aşk Hayatı
Sevdiği kadınlar tarafından aldatılmış, terk edilmiş, kısacası hiçbir zaman aşkına karşılık alamamıştır.
Dünyaya mutlu, kaygısız bir hayat sürmek için değil, büyük eserler yaratmak için geldiğini söyleyen Beethoven; kaba, sinirli ve hırçın davranışlarıyla tanınmasına rağmen içi sevgiyle dolup taşan tutkulu bir aşık olarak nitelendirilmiştir.
Ölümünün ardından evinde bulunan mektuplar, en çok sevdiği kadını “Ölümsüz Aşk” (Immortal Beloved: Aynı isimde çekilmiş bir film bulunmaktadır ve bestecinin hayatı konu alınmaktadır) olarak nitelediğini göstermiştir.
Kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte bu kadının bir tüccarla evli Antonie Brentano olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında; ölümsüz aşkın Josephine von Brunsvik olabileceği düşüncesi de bulunmaktadır.
Kim olursa olsun, sevdiği kadına ulaşamayan ünlünün ona karşı derin duygular beslediği şüphe götürmez bir gerçektir. Dolabının gizli bölmelerinden çıkan mektuplar bu durumu kanıtlar niteliktedir.
Ölümsüz aşkı için yaptığı besteler ise Diabelli Varyasyonları ve Ayışığı Sonatı olarak belirtilmektedir. Ancak bazılarına göre Ayışığı Sonatı’nın hikayesi çok daha farklıdır.
Rivayete göre, arkadaşı ile birlikte Viyana sokaklarına gezintiye çıkan Beethoven, evlerden birinden piyano sesi geldiğini duyar. Müzikten etkilenen besteci arkadaşına bu sesin sahibini görmek istediğini söyler ve beraber sesin geldiği evin kapısını çalarlar.
Çıkan kadın besteciyi hemen tanır ve şaşkınlıkla onların ne istediğini sorar. Besteci piyanoyu çalan kişiyi görmek istediğini söyler ve kadın onları eve davet ederek küçük kızının yanına götürür.
Kızın gözlerinin görmediğini görünce maddi amaçlı yardım etmek için ona bir şey istemesini söyler. Ama küçük kız ona; “Ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?” der.
Küçük kızın sözlerinden etkilenen Beethoven, orada piyanonun başına oturarak, ünlü eserini -Moonlight Sonata- doğaçlama olarak besteler. Ne kadar doğru olduğu bilinmeyen bu hikaye, gerçek olmasa bile fazlasıyla etkileyicidir.
Beethoven ile İlgili Filmler
Ünlü besteciyi daha yakından anlamak isteyenler için iki başarılı filmden de kısaca bahsedelim. Çünkü yaşamını konu alan bu filmler, hem onun neler yaşadığını daha iyi anlamanıza yardımcı olacak hem de favori filmleriniz arasına bir yenisini daha eklemenizi sağlayacak nitelikteler.
Beethoven’ı Anlamak – Copying Beethoven (2006)
2006 yapımı bu filmde Beethoven olgunluk dönemindedir. Ve en ünlü eseri olan 9. Senfoni üzerinde çalışmaktadır. Ancak sağır olan sanatçı bir yardımcıya ihtiyaç duymaktadır. Bunun üzerine; Anna Holtz isimli bir kadın yardımcısı olur.
Bestecinin sağ kolu haline gelen Anna Holtz, 7 Mayıs 1924’te 9. Senfoninin ilk seslendirilişinde orkestrayı yöneten besteciye verdiği işaretlerle destek olmuştur. Filmin en etkileyici sahnelerinden bir tanesi, işitmeyen piyanistin orkestrayı yardım alarak yönettiği işte bu anlardır. Her ne kadar kurgu da olsa, sahne izleyen herkes üzerinde etkili olmaktadır.
Immortal Beloved – Ölümsüz Sevgili (1994)
1994 yapımı bu filmde Beethoven’ı canlandıran Gary Oldman müthiş performansıyla epey takdir edilmiştir. Gerçek hayattan uyarlanan film, yaşadıklarını, aşklarını, acılarını, hırçınlığının altında yatan nedenleri ve daha fazlasını konu almaktadır. İzleyiciden tam not alan bu filmi en kısa sürede seyretmelisiniz.
Beethoven Eserleri
Bir müzik dehası olan bestecinin; 1 keman konçertosu, 5 piyano konçertosu, 9 senfonisi, 1 piyano, keman ve çello için üçlü konçertosu, 32 piyano sonatı ve pek çok oda müziği eseri bulunmaktadır.
Fidelio isminde tek bir opera besteleyen Beethoven’ın 3. Senfonisi Napolyon’a adadığı Eroica isimli eserdir. Ancak besteci Napolyon’un kendini imparator olarak ilan etmesinden sonra adamasını geri almıştır.
Haydn ve Mozart’tan öğrendiği teknikleri geliştirip, çok daha uzun ve tutkulu besteler yapmış, romantik dönem müziğini (özellikle Op. 109 piyano sonatı ile) başlatan isim olmuştur.
9. Senfoni ve Ayışığı Sonatı hemen herkes tarafından bilinen Beethoven, hiçbir şey duymadığı halde ölümsüz eserlere imzasını atmış, muazzam yeteneğini bütün dünyaya kanıtlamıştır.
Beethoven Hakkındaki Şaşırtıcı Gerçekler
Aşağıda ünlü isim hakkında bilinmeyenlere yer verilmiştir.
- İlerleyen yaşlarında alkolik olan babasını katı kuralları varmış. Hatta bazı kaynaklarda, babasından sürekli dayak yediği ve zorla müzik çalıştırıldığı belirtilmektedir.
- Mutsuz bir çocukluk geçiren besteci, pasaklı görünürmüş ve epey utangaçmış. Hiçbir zaman yaşıtları gibi olamayan ünlü isim, akranları oyun oynarken müzik eğitimi alırmış.
- Kimilerine göre neşeli ve cana yakın olan deha, kimilerine göre ise içe dönük ve aksi bir adammış.
- Müziğin yanı sıra okuma tutkusu da olan Beethoven’ın hemen her konuda bilgisi varmış ve siyaset üzerine konuşmaktan hoşlanıyormuş.
- Ölümünden sonra alkolik olduğu söylentisi yayılsa da o alkol konusunda hiçbir zaman aşırıya kaçmamış. Zaten bir dönem Beethoven’ın yanında yaşayan ve onun yardımcılığını yapan Anton Schindler de bestecinin nadiren ve az miktarda alkol aldığını söylemiştir.
- Dişlerinin arasına aldığı çubuğu piyanoya dayayarak duyduğu titreşimler ile beste yapmıştır.
- Kardeşi Kaspar öldükten sonra, 9 yaşında olan yeğeni Carl’ın bakımını üstlenmek için kardeşinin eşiyle mahkemelik olmuştur. Hatta Beethoven’in yengesine aşık olduğu için çocuk konusunda o kadar ısrarcı olduğu söylentileri çıkmıştır.
- Ünlü dahi, beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokarmış.
- Ayışığı Sonatı’nı bir dönem ders verdiği genç ve güzel Julie Guicciardi için bestelemiştir.
- Hayatının son 10 yılında insanlardan iyice uzaklaşmış, duyamayan bir müzik dehası olmanın derin kederiyle boğuşmuştur.
- Ailesindeki üçüncü Ludwig van Beethoven’dır.
- 26 yaşında işitme duyusunu kaybetmeye başladı ve hayatının son on yılında tamamen sağırdı.
- 18 yaşındayken, ailesi için ana gelir kaynağıydı.
- Öğrencileri çekici kadınlar ya da ezici bir şekilde yetenekli olmadıkça, piyano dersleri vermekten nefret ediyordu.
- İşitme duyusunu kaybettikten sonra arkadaşlarıyla “konuşma kitapları” yazarak iletişim kurdu.
- Ölüm döşeğindeyken bir arkadaşı Beethoven’a birkaç şişe şarap hediye etti. “Çok yazık, çok geç” diye cevap verdi. Bunlar onun son sözleri oldu.
- İstediği zaman ve istediği şeyi bestelemek için maaş alan ilk müzisyen oldu.
Beethoven Sözleri
Burada da birkaç ünlü sözüne yer verilmiştir.
19. yüzyılda yaşayan besteci, günümüzde dahi pek çok kişinin göz ardı ettiği gerçeği vurgulamış.
Tüm hayatı müzik olan ünlü isim, kaderin bir cilvesi gibi genç yaşta duyma yetisini kaybetmeye başlamış.
Yaşıyorken kaç kişiyi mutlu ettiği bilinmez ama şu anda 7’den 70’e tüm dünyanın ruhuna dokunduğu kesin.
Problemli bir baba-oğul ilişkisi yaşayan besteci, belki de bu sözüyle kendi deneyimlerine gönderme yapmıştır.
Sonuç olarak bu ünlü kişilik de diğerleri gibi etkileyici bir hayat hikayesine sahip. Çocukluğunu yaşayamayan, ona karşı şefkatli davranan annesini genç yaşta kaybeden ve ardından alkolik babasının görevini üstlenerek kardeşlerinin sorumluluğunu alan Beethoven, söylendiği gibi sinirli, kaba bir adam olsa bile müziğe olan tutkusuyla hayran olunası bir isim.
Çok iyi bir anlayış şekile yazılmış
yazının başlarında Beethoven hiç evlilik yapmamiş diyor fakat bi sonraki yazıda maria magdalena keverich ile evlendiği yazıyor burada bir çelişki var
Evlenen kişi babasıdır. Maria Magdalena Keverich da annesi.