Şirketlerin varlıklara olan ihtiyaçları ve bunlar için kaynak sorunu, çeşitli seçeneklerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu durum karşısında da varlıklara sahip olmak yerine kiralamayı tercih etmeleri ise leasing sözleşmelerini ortaya çıkarmıştır. Bazı mal ve varlığa sahip olmanın ciddi fon gerekliliği doğurduğu hesaba katılırsa özellikle küçük ölçekli firmalar bu tür sözleşmeleri tercih etmektedir. Ya da proje bazlı çalışan firmaların süreli olarak kullanımı gerektirdiği durumlarda, satın almak yerine kiralama yolunun daha mantıklı olduğu öngörülmektedir.
Bunların dışında kiralama yönteminin tercih edilmesinde önemli olan başlıca konular; ileri teknoloji gerektiren pahalı sermaye mallarının ithal edilememesinde, ithalata yönelik kısıtlamaların olması durumunda, malın üzerinde bulunan kredi olanaklarının kısıtlı olması durumunda ve kiralama yönteminin diğer yapılabilecek alternatif yöntemlere göre daha ucuz olmasında leasing sözleşmeleri tercih edilmektedir. Bu durumda leasing, yani finansal kiralama neymiş ve işleyişi nasılmış birlikte incelemekte fayda var.
Leasing (Finansal Kiralama) Nedir?
Şirketlerin leasing işlemlerini yapması varlık kullanımının daha hızlı olmasını sağlamıştır. Çünkü satın alma yerine kiralama işlemi uygulanır. İngilizce olan leasing kelimesinin Türkçe karşılığı kiralamadır. Belirli bir süre için şirketlerin kullandığı taşınmaz mallarda kiralanmasını sağlayan sözleşmelere leasing denir. Burada önemli olan kiralanan malın ekonomik ömrüdür. Örneğin; bir makineyi satın almak ve ömrü bittiğinde satmak yerine, leasing yöntemiyle kiralamak şirketler için daha mantıklıdır. Bu işlemin yapılması için de 3 taraf vardır. Leasing şirketi, satıcı ve kiracı olarak bu taraflar belirtilir.
Leasing şirketi, kiralayan ya da lessor diye de adlandırılır. Görevi ise kiralanacak malın satın alınmasını ve kiralamak isteyen kişi ile yapılan sözleşme sonucunda kullanıma verilmesidir. Bu işlemi yapacak kurumlar ise 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nda belirtilmiştir. Leasing sözleşmelerine konu olabilecek lessorler; finansal kiralama şirketleri, özel finans kurumları, yatırım ve kalkınma bankalarıdır.
Satıcı taraf ise imalatçı ya da supplier olarak da söylenmektedir. Satıcı taraf leasing şirketinin malı aldığı kişi ya da kuruluştur. Ülkemizde bulunabileceği gibi yurt dışında da bulunabilirler. Bunun yanında malın hem üreticisi hem de ticaretini yapan olabilir. Yani malı üreterek satışını gerçekleştirebilir. Ya da alım – satım yoluyla da leasing şirketlerine satış yapabilir.
Kiracı ise leasing şirketinden ihtiyaçları doğrultusunda malı kiralayan taraftır. Lessee olarak da kiracıyı adlandırabiliriz. Lessee’ler gerçek ya da tüzel kişiler olabilir. Önemli olan hukuki işlem yapma yetkisine sahip olmalarıdır. Eğer böyle bir yetkinin sahibiyseler, ihtiyaç duyulan varlıklar için kiralama işlemini rahatlıkla yapabilirler.
Leasing İşleyişi Nasıldır?
Leasing işlemlerinin yapılmasındaki en büyük etken; kiralanan mal veya varlığın bakım, muhafaza gibi seçenekleri mal sahibinde bulunurken tümüyle kiracıya devredilmesidir. Yani kendi hatasından kaynaklansın ya da kaynaklanmamasın herhangi bir sorunla karşılaşıldığında bütün sorumluluk kiracıdadır. Şöyle ki leasing şirketinin kiralanacak mal üzerinde sigorta yaptırması zorunludur. Bu sigorta masrafları ise kira parası dışında ödenir.
Leasing sisteminin işleyişine baktığımızda da kiracı firma mal veya varlığı seçerek satıcı tarafla ön anlaşma yapar. Daha sonra malın alınması vaktinin geldiğinde devreye leasing şirketi girer. Yani kiracı bir leasing şirketine başvurarak elinde bulunan evraklar doğrultusunda sözleşme yapmak ister. Leasing şirketi de gerekli değerlendirmeleri ve analizleri yaparak kiracıya teklifle gelir. Eğer iki taraf için de durumlar uygunsa, sözleşme imzalanır. Daha sonra mallar satıcıdan alınarak, leasing tarafından ödemesi yapılır. Aynı zamanda kiracıya mallar ulaştırılır. Daha sonrada belirlenen ödeme planlarında kiracı leasing şirketine ödemeler yapar ve sözleşme bitimine kadar kullanım haklarını elinde bulundurur.
Leasing Sözleşmelerine Hangi Mallar Konu Olur?
Leasing sözleşmesine konu olacak mallara batığımızda bazı özellikleri vardır. Bunlar ise 1 yıldan fazla kullanıma uygun olmaları, kiralanırken bulunan temel özelliklerinin daha sonradan bozulmaması, herhangi bir şeye bağlı olarak kullanılmaması, tüketilecek malzeme olarak bulunmamasıdır. Yani amortismana tabi olan her türlü taşınır ya da taşınmaz mallar üzerinde leasing sözleşmeleri imzalanabilir. Bu durum karşısında leasing sözleşmelerine konu olabilecek malları; bilgisayarlar, matbaa makineleri, hava, deniz taşıtları, sanayi kalıpları, tesisler, tıbbi cihazlar, şantiyelerde kullanılan makineler şeklinde sıralayabiliriz.
Sonuç olarak bakıldığında, leasing sözleşmeleri şirketlerin proje bazlı faaliyetlerini daha avantajlı sürdürmesi için önemlidir. Eğer malların satın alınması imkansız ya da zor ise burada şirketlerin imdadına leasing sözleşmeleri koşar. Aynı şekilde şirketin çok uzun kullanımlarının olmayacağı malları ya da teknolojik değişiklik göstermesi sonucunda sürekli yenilenmesini gerektiren mallar için leasing sözleşmeleri oldukça mantıklıdır. Ülkemizde henüz yeni yeni yapılan bu sözleşmelerin işlevlerine bakılırsa, giderek artacağını görmek gayet olasıdır.