Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından bugün Temmuz 2024 Para Politikası Değerlendirme Notu yayımlandı. TEPAV Makroekonomi Çalışma Grubu’nun hazırladığı raporda politika faizi hakkında sadece Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) yorum yapmasının önemine dikkat çekildi.
Merkez Bankası dışındaki açıklamaların para politikasının etkisini azaltabileceği belirtilerek, bunun risk primini olumsuz yönde etkileyebileceği söylendi.
Raporda, Türkiye’nin Haziran 2024’te yüzde 1,64 olan aylık tüketici enflasyonunun G20 ülkeleriyle kıyaslandığında yüksek olduğu vurgulandı. Risk priminin ise son haftalarda azalarak 252 baz puanı civarında seyretmesinin ardından daha fazla düşmesi gerektiği öngörüldü.
TEPAV’ın önceki değerlendirmelerinde, uygulanan ekonomi programının kısa vadeli hedeflere ulaşabilmesi için iki temel sorunu çözmesi gerektiği belirtilmişti.
Bunlardan ilki, cari işlemler açığının finansmanında yaşanan sorunlardı; Merkez Bankası rezervlerindeki artış bu sorunun azaldığını gösterdi.
İkinci sorun ise yüksek bütçe açığıydı; özellikle 2023 seçimleri ve deprem harcamaları nedeniyle bütçe açığının yüksek düzeylerde kalması ihtimali öne sürüldü.
Borç Stokundaki Bozulma Devam Edebilir
Yılın ilk yarısındaki gelişmeler, harcama baskılarının devam ettiğini ve bütçe açığı ile borç stokundaki bozulmanın sürebileceğini ortaya koydu. TEPAV’ın çalışmalarına göre ek önlemler alınmazsa bu durumun devam etmesi bekleniyor.
Enflasyon verileri arasındaki farklara da dikkat çeken TEPAV, güven sorununun devam ettiğini vurguladı.
Döviz alımları nedeniyle sistemdeki likidite fazlasının kalıcı olması durumunda faiz koridorunda teknik bir değişikliğe ihtiyaç duyulabileceği ileri sürüldü. Bu bağlamda, faiz koridorunun alt sınırının 2 puan artırılarak yüzde 49’a çıkarılması önerildi.
Türk lirası cinsinden finansmana erişim sorunlarının azaltılması gerektiği ifade edilen raporda, ticari kredi kısıtlarının kademeli olarak kaldırılması gerektiği de kaydedildi.
Para politikası aktarım mekanizmasının düzgün çalışmasını engelleyen düzenlemelerin kaldırılması ve yapısal tedbirlerle desteklenen yeni bir kalkınma stratejisinin uygulanması gerektiği de eklendi.