DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Sosyal Politikalar Başkanı Selma Aliye Kavaf ile birlikte, partisinin genel merkezinde, Sosyal Politikalar Eylem Planı’nın ikinci toplantısında konuştu. Gündemdeki asgari ücret artışına ilişkin açıklama yapan Babacan, gelinen noktada çalışanların geneli için geçerli hale getirilen asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığına dikkat çekti.
“Yoksulluk sınırı, asgari ücretin 4,5 katını aştı” diyen Babacan, vergi adaletinin de olmadığının altını çizdi.
Uygulanan ekonomi politikalarının zengini daha zengin, çoğunluğu ise fakir kıldığına işaret ederek, döviz kurunu baskılamak için açılan kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarının devlet eliyle faiz lobisi yarattığını gündeme getirdi.
Babacan, “Zaten parası olan kişilere 85 milyonun vergisiyle faiz ve kur farkı ödenerek adeta yoksuldan alıp zengine dağıtan bir sistem inşa edildi” dedi.
“Asgari Ücreti Artırın, Elinizi Tutan mı Var?”
DEVA lideri, yüksek enflasyon ortamında vatandaşların düşük ücretlere çalıştığı ve hayatını kıt kaynaklarla idame ettirmeye çalıştığı eleştirisini şu sözlerle paylaştı:
“Koskoca ülke Survivor setine döndü. Herkes üç kuruşluk kazancıyla, sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar durmadan çalışarak hayatta kalmaya çalışıyor.”
Türk lirasının değerini yitirmesine neden olanların, günün sonunda asgari ücreti artırma müjdesi verdiğine işaret etti.
Babacan, “Parayı pula çevirdikleri için asgari ücretle ilgili ne söylesek ay sonuna kadar eriyecek. Neden bekliyorsunuz? 3 aydır ‘Asgari ücreti artıracağız, artıracağız’. E artırın, elinizi tutan mı var?” şeklinde konuştu.
“Nerede Sosyal Devlet?”
Babacan, kendisinin de bir dönem içinde yer aldığı AK Partinin “adalet ve kalkınma” sloganıyla iktidara geldikten 20 yıl sonra sosyal devlet anlayışını ortadan kaldırdığına değindi.
Düşük ücrete çalışanların yanı sıra emekli maaşıyla geçinmek durumunda olanların da zor durumda olduğuna dikkat çekti.
Babacan, ”Bir tır şoförü, 65-70 yaşlarında, ‘4 bin 500 lira emekli maaşı alıyorum, tır şoförlüğü yapmasam geçinmem mümkün değil’ dedi. Emekli bir vatandaşımız o yaşta yollarda direksiyon sallayarak hayatta kalmaya çalışıyor. Nerede sosyal devlet?” şeklinde çıkış yaptı.
“Çünkü Erdoğan’ın Alanı Ekonomi”
“Bu ülkede mutlak yoksulluğu sıfırlamak boynumuzun borcu” diyen Babacan, gıda alanının yanı sıra sağlık alanında da yoksunluk çekildiğine vurgu yaptı.
Eczacıların uzun süredir dile getirdiği, ilaç yokluğu sorununa değindi. “İlaç yok Sayın Erdoğan, bu vatandaş niye ilaca ulaşamıyor? Alanınız ekonomi çünkü. Niye bu ülke yokluk ülkesine geldi” şeklinde Cumhurbaşkanı’na seslendi.
“İktidarın En Büyük Yalanını Ben Afişe Ediyorum”
Mevcut sistemin, “Yoksullaşan halkı kendine bağımlı kılmaya çalıştığını” söyleyen Babacan, vatandaşa verilen sosyal yardımların bir tür sadaka anlayışına dönüştüğüne değindi.
İktidarın değişmesi halinde halkın sosyal yardımların kesilmesiyle korkutulduğunu söyleyerek şöyle açıklama yaptı:
“Bu, iktidarın en büyük yalanıdır ve ben bunu afişe ediyorum. Yapılan yardımlara, kazanılmış haklara göz dikecek hiç kimseye biz geçit vermeyiz. Her haneye bir sosyal hizmet uzmanı atayacağız. Eve giren parayla eve girmesi gereken parayı karşılaştıracak. Gelir yetersizse, farkı devlet kapatacak. Hiç kimsenin parti üyeliğine, kimliğine, şusuna busuna bakmayacağız.”
“Devlet; Yardım Eden Değil, Yardımcı Olan Devlettir”
“Bizim anlayışımızdaki devlet; yardım eden değil, yardımcı olan devlettir” diyen Babacan, yardıma muhtaç seçmenler yaratmak yerine, emeğinin karşılığını almalarını sağlayan bir devlet modelini önerdi.
Yardım yerine refah vaat ederek, “Özgür ve zengin Türkiye’nin yolu, sosyal adaleti sağlamaktan geçiyor. Sosyal adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.