Son iki yıldır mücadele ettiğimiz Covid-19 pandemisinin yaraları sarılmaya, ekonomiler toparlanmaya tam başladığı zamanda Rusya-Ukrayna savaşı ortaya çıktı. Savaş nedeniyle tedarik zincirinde aksama olması ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlar tarım ve enerji başta olmak üzere birçok emtia grubunda fiyatları yükseltti.
Artan maliyetler tüketici fiyatlarına yansırken, dünyanın en büyük ekonomileri bile yüksek enflasyonla mücadele etmek zorunda kaldı. Enflasyonu düşürmek için atılan adımlar ise ekonomide resesyon korkularını doğurdu.
ABD Merkez Bankası (FED), aldığı agresif adımlarla yüzde 2 enflasyon hedefini düşürmeye çalışırken, en son yapılan toplantıda 75 baz puanlık faiz artışı yaptı.
San Francisco FED Başkanı Mary Daly, FED’in faizleri artırmaya devam ettikçe yılık büyümenin yüzde 2’nin altına ineceğine inandığını söyledi.
Ancak negatif bölgeye geçmeyeceğini ve büyümenin durmayacağını belirterek, iyimserliğini korudu. FED’in adımlarının kısmen de olsa enflasyonu düzelteceğini, en azından yarısının nedeni olan talebi azaltabileceğini sözlerine ekledi.
Büyümenin yavaşlamasıyla birlikte işsizliğin artacağını fakat artış oranının resesyonda olunduğunu düşündürecek kadar yüksek olmayacağını öngördü.
FED Başkanı Jerome Powell, geçen hafta yaptığı açıklamada enflasyonu hafife aldıklarını itiraf etmişti. Enflasyonda yumuşak inişin zor olduğunu söyleyen Powell, ABD ekonomisinin sıkı para politikasını kaldıracağını düşünüyor.
ABD’de enflasyon yüzde 8,6 ile son 41 yılın zirvesine çıkarken, ekonomi bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,5 oranında daraldı. Hazine Bakanı Janet Yellen da Daly ile paralel açıklamalarda bulunmuş ve ekonomide durgunluk beklemediğini söylemişti.