Dün beklentilerle uyumlu şekilde politika faizini yüzde 14’te sabit bırakan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Finansal İstikrar Raporu’nun 34. sayısını yayımladı.
Öne çıkan konular arasında savaşın yanında Çin kapanmalarıyla artan aşağı yönlü küresel riskler, hızlanan kredi büyümesi, güçlü ekonomik faaliyet, reel sektörün kârlılığında iyileşme, bankacılık sektöründe güçlü görünüm yer aldı.
İktisadi Faaliyette Güçlü Görünüm Korundu
Merkez Bankası’na göre Finansal İstikrar Raporu’nun son sayısından bu yana iktisadi faaliyetteki güçlü görünüm korundu ve jeopolitik gelişmelerin olumsuz ekonomik yansımalarına rağmen dış talebin büyümeye katkısı devam etti.
Ancak ihracattaki canlı seyir ve turizm sektöründeki toparlanmaya rağmen yüksek ve dalgalı küresel emtia fiyatlarının cari işlemler açığındaki iyileşmeyi geciktirdiği söylendi.
Yayımlanan son TCMB raporu Türkiye’nin cari açığının Mart’ta yine genişleyerek 5,55 milyar dolara yükseldiğini göstermişti.
Bununla birlikte raporda reel sektörün borçluluk oranının emsallerinden olumlu ayrıştığı belirtildi. Hanehalkının borçluluk oranı emsal ülke ortalamasının altında yer alırken şirketler ve hanehalkı finansal dayanıklılık göstergeleri genel iyileşme eğilimlerini korumaktadır.
Kredi büyümesinin son dönemde hızlandığı ve bunda yükselen girdi maliyetlerinin işletme sermayesi ihtiyacını artırmasıyla da güçlenen TL firma kredilerinin belirleyici olduğu söylendi. Bireysel kredi büyümesinin geçen yıl uygulamaya alınan makroihtiyati tedbirlerin etkisiyle dengeli bir seyir izlediği eklendi.
Kredilerin finansal istikrarla uyumlu büyümesi ve iktisadi faaliyetle sağlıklı buluşması bağlamında ilave tedbirlerin alınacağını belirten TCMB, “bankacılık sektörünün aktif kalitesi, likidite, kârlılık ve sermaye yeterliliği göstergelerindeki olumlu görünüm devam etmektedir” dedi.
Merkez Bankası’ndan Enflasyon Mesajı!
Merkez Bankası, Nisan ayında yüzde 70’e dayanan enflasyon için şu şekilde mesaj verdi:
“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve “Liralaşma” temel çerçevesi içinde sürdürülebilir finansal istikrar hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Son dönemde devreye alınan uygulamaların önemli bir odağı, fiyat istikrarının sürdürülebilir bir çerçevede yeniden şekillenmesi amacıyla finansal sistemin aktif pasif tüm kalemleri ile kalıcı şekilde liralaşmasını sağlamaktır.”
Ayrıca fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak kalıcı istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği bildirildi.
Savaş ve Çin Küresel Ekonomi için Risk Oluşturuyor
IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların yanında küresel merkez bankalarıyla hükümetlerin de sıklıkla atıfta bulunduğu riskler, TCMB raporunda yer aldı. Buna göre Rusya-Ukrayna çatışması ve Çin’de artan vaka sayılarına karşı alınan karantina önlemleri küresel iktisadi faaliyet üzerindeki olumsuz risklere dikkat çekildi.
Küresel gıda güvenliğindeki artan belirsizlikler, emtia fiyatlarındaki ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviyenin etkisiyle küresel ölçekte yüksek enflasyonun sürdüğü söylendi. Jeopolitik gerilimler, uluslararası yaptırımlar ve korumacı ticaret politikaları, emtia fiyatları üzerindeki belirsizlikleri artırırken büyük merkez bankalarının şahin politikalarından şöyle bahsedildi:
“ Jeopolitik gelişmelerin yanı sıra gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adımlarına yönelik beklentilerin bir sonucu olarak gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yönelik portföy akımları dalgalı bir seyir izlemektedir.”
Bununla birlikte salgın sürecinde belirgin artan küresel finansal borçluluğun 2021 yılı ilk çeyreğinden itibaren azalış eğilimine girdiği bilgisine de yer verildi.