Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından Devlet Borçlanma Görünümü 2023 raporu yayımlandı. Raporda, birçok OECD ülkesinin hane halkı ve işletmeleri artan fiyatlardan korumaya yönelik çalışmaları ile Rusya-Ukrayna savaşının mali ve ekonomik yansımalarıyla 2023’te devlet borçlanma ihtiyacının artacağı öngörüldü.
2023 yılı raporunda, 2022’de 12,2 trilyon dolar olan brüt borçlanma gereksinimlerinin 2023’te yaklaşık yüzde 6 artarak toplam 12,9 trilyon dolara çıkacağı tahmin edildi.
OECD’nin raporuna göre net borçlanma ihtiyacının ise 2022’deki 10,2 trilyon dolarından 2023’te 10,6 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor.
23 Trilyon Dolarlık Borcun 3 Yıl İçinde Vadesi Dolacak
Ödenmemiş merkezi yönetim borcunun, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) payı olarak 2020’deki yüzde 88’lik zirveden 2022’de yüzde 83’e düştüğü anımsatıldı. 2023’te ise pandemi öncesi seviyelerin yaklaşık yüzde 10 üzerinde olmasına rağmen, sabit kalacağı ileri sürüldü.
OECD’nin pazarlanabilir borcunun neredeyse yarısı olan yaklaşık 23 trilyon doların gelecek üç yıl içinde vadesinin dolacağını bildirdi. Borçlanma maliyetlerininse 2021’den bu yana OECD ülkeleri için iki kattan fazla arttığına işaret edildi.
İhraçtaki devlet tahvillerinin ortalama getirisinin 2021’deki yüzde 1,4’ten 2022’de yüzde 3,3’e yükseldi ve yakın vadede ise daha artacağı öngörüldü.
Potansiyel Borçlanma Maliyetleri Arttı
Sonuç olarak ülkelerin artan yeniden finansman riskiyle karşı karşıya kalacağına işaret edildi. Birçok hükümetinse bütçelerindeki daha büyük bir bölümün borç hizmetlerine harcayacağı ve gelecek yıllarda daha büyük mali kısıtlamalarla karşı karşıya kalınabileceği bildirildi.
Yayımlanan raporu yorumlayan OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, “2023, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırı savaşının mali ve ekonomik yansımalarıyla birleşen, yeni gerçeklere ve hızla gelişen pazar ortamına uyum sağlayan devlet ihraççıları için uzun bir elverişli finansman koşulları döneminin sonunu işaret ediyor.” dedi.
Piyasalardaki likiditenin de kötüleştiği, potansiyel olarak borçlanma maliyetlerini artırdığı ve borç yöneticilerine değişen borçlanma ihtiyaçlarına uyum sağlamaları için daha az esneklik sağlandığı eklendi.
Yabancı yatırımcıların portföylerini “güvenliğe uçuş” yanıtlarıyla yeniden dengelediğine işaret edilen raporda, gelişmekte olan piyasalarla ekonomilerin artan risklerle karşı karşıya kalabileceği vurgulandı.
Ülke sürdürülebilir tahvillerinin toplam stokunun şu anda 325 milyar doları aştığı ve bunların yüzde 75’inin iklim ve çevre projelerine odaklandığının altı çizildi.
