Çinli telekomünikasyon devi Huawei, ekipmanlarını satın almalarını engelleyen yasanın anayasaya aykırı olduğunu savunarak ABD’ye karşı dava açmıştı. Şimdi ise bu süreci hızlandırmak amacıyla ABD hükümetine karşı yasal davasında bir sonraki adımı attı. Dava, Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA) olarak bilinen bir yasadaki hükme odaklanıyordu.
İlgili mevzuatın 889. maddesi yönetici devlet kurumlarının Huawei ve rakip ZTE’den telekomünikasyon ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyordu. Her iki de açıkça eylemde adlandırılmıştı. Şimdi ise Huawei, özet karar verme hareketi olarak adlandırılan yasal süreci başlattı.
Yani şirket bu davanın hukukla ilgili sorular sunduğunu ve bu noktada gerçeklerle ilgili herhangi bir ihtilaf içermediğini söylüyor. Doğu Bölge Mahkemesi, 19 Eylül’de bir duruşma yapmayı planlarken, Huawei’nin hareketi hakkında karar alınmasının birkaç ayı bulabileceği tahmin ediliyor.
Huawei’nin amacı süreci hızlandırmak olurken, mahkeme şirketin lehine karar verirse tam kapsamlı bir yargılanmaya gerek kalmayacak.
Ancak ABD hükümeti avukatları mahkemeden hareketi reddetmesini isteyebilirler. Teknoloji firması NDAA’nın 889. bölümünün atılmasını istiyor. Mevzuatın tamamını bozmadan kanunun tek bir bölümünü çıkarmak mümkün.
Huawei, NDAA’da açıkça isimlendirildiği hükmünün bir saldırgan tasarı olduğunu ileri sürüyor. Burada, bir yasama yasası belirli bir şahıs veya grubun belirli bir suçtan suçlu olduğunu ilan ediyor ve cezalandırılmadan onları cezalandırmış oluyor. ABD Anayasası tarafından şu anda yasaklanmış durumda.
Bu nedenle haklarını işleme koyma haklarını ihlal etmiş oluyor. Huawei’nin hukuk ekibi, Kongre’nin hukuka hükmü ekleyerek ve şirketin hukuktaki federal kurumlara satışını yasaklayarak anayasaya aykırı davrandığını savunuyor. Teknoloji devi başarılı olursa, ABD hükümeti ile görüşmeler başlatmayı umuyor.
Huawei uzun zamandır ABD pazarında olmayışının rekabeti engelleyeceğini ve ülkede 5G olarak bilinen gelecek nesil ağlarda gecikmeye terk edeceğini savunuyor. Washington’un kamuoyu mantığı, Huawei’nin potansiyel bir güvenlik riski oluşturduğu ve bu konuda tek başına olmadığıdır. Japonya ve Avustralya dahil olmak üzere başlıca hükümetler, Çinli telekomünikasyon ekipmanı üreticisinin 5G geliştirme için donanım sağlamasını etkili bir şekilde engelledi.
ABD, Huawei ekipmanının Çin hükümetinin Amerikan ağlarını görmesine veya etkilemesine izin verebileceğini söylüyor.
Huawei ise bunu defalarca reddetti. ABD son haftalarda Huawei üzerindeki baskıyı artırdı. Başkan Donald Trump, bu ayın başlarında hükümetin “Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal güvenliği için kabul edilemez bir risk teşkil eden” bilgi ya da iletişim teknolojisini içeren işlemleri engelleme yetkisi veren bir yönetici emri imzaladı. Huawei açıkça adlandırılmadı ama şirketi küçümsemek için başla bir hamle olarak görüldü.
Huawei daha sonra bir kara listeye yerleştirildi, bu da Amerikan firmalarının devletten teknoloji satmak ya da şirkete devretmek için devletten lisans almaları gerektiği anlamına geliyor. Bu Google’ın donanım, yazılım ve temel teknik hizmetlerin transferini içeren Huawei ile bazı işlerini askıya almasına neden oldu. Daha sonra 90 günlük bir erteleme süresi koyuldu ve kısıtlamalar hafifletildi.
Uzmanlar ise Huawei’nin akıllı telefonları için bileşenler veya yazılımlar gibi önemli Amerikan teknolojisine erişimi yoksa işine çok zarar verebileceğini söylüyorlar.
Huawei’nin tüketici bölümü CEO’su Richard Yu, şirketin Google’ın Android’i kullanmasına izin verilmemesi durumunda, 2020’nin ilk yarısında akıllı telefonlar için kendi işletim sisteminin hazır olacağını söyledi.Huawei’nin baş yasal sorumlusu olan Song Liuping ise “Huawei’nin kara listeye eklenmesi tehlikeli bir hamledir, çünkü gerçekleri ve delilleri göz ardı etmişlerdi. Gerçekler ve kanıtlar olmadan yapılan spekülasyonlara ve politik sebeplere dayanarak bir şirkete en ağır yaptırımı uyguladılar,” dedi.
Song şirketin yasal işlemler de dahil olmak üzere çeşitli çözümler düşündüğünü de sözlerine ekledi. Huawei’nin sorunlarının arka fonunda, ABD-Çin ticaret savaşı devam ediyor. Trump, Huawei’nin dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki daha geniş bir ticaret anlaşmasının bir parçası olarak dahil edilebileceğini bile söyledi.
Bu konuda Song, şirketinin Washington ve Pekin arasındaki çatışmanın dışında kalmasını tercih ettiğini söyledi.
Song, “Huawei ticareti bir şirket. Biz sadece ürün ve hizmetlerle müşterileri kazanmayı ve pazar rekabeti ile pazarları kazanmayı umuyoruz. Bir ticaret anlaşmazlığında pazarlık çipi olmak istemiyoruz. Ticaret anlaşmazlığını pek umursamıyoruz. Ortak noktamız, ürün ve hizmetlerimiz,” dedi.
Huawei geçen aylarda aylarda baskıyı, ortak bir halkla ilişkiler zorlamasıyla ön ayağa girerek ve diğer yangınları yasal yollardan atmaya çalıştırarak karşı koymaya çalıştı. Şirketin CFO’su Meng Wanzhou şu anda Kanada’dan ABD’ye iadesi ile karşı karşıya bulunuyor. Avukatları iade talebini reddetmek istiyorlar.
