Federal Rezerv , 2022′de piyasalar üzerinde önemli bir rol oynadı ve son yılların en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyonla mücadele etmeye çalışırken bir parasal sıkılaştırma kampanyası yürüttü.
Hisse senetlerinde ve hatta tahvillerde parası olan pek çok kişi, FED tarafından uygulanan her faiz artışıyla likidite piyasadan çekildiği için zarar gördü Merkez bankası Aralık ortasında gösterge faiz oranını 15 yılın en yüksek seviyesine yükselterek yüzde 4,5 seviyesine çıkardı.
Fed yetkilileri ve ekonomistler, oranların gelecek yıl yüksek kalmasını ve 2024′e kadar olası bir düşüş olmasını beklemiyorlar. Ancak buna rağmen FED’in piyasalarda ana itici güç olmayacağını düşünenler var.
Piyasalar Farklı Etkenlere Maruz Kalabilir
Plurimi Wealth LLP’nin baş yatırım yetkilisi Patrick Armstrong, dizginleri yeniden ele alan farklı finansal etmenler görüyor. Gelecek yıl piyasayı belirleyenin FED olmayacağını düşünen Armstrong, kazançlarını artırabilen, marjlarını koruyabilen ve muhtemelen daha yükseğe çıkabilen şirketleri işaret etti.
Tahvil getirilerinin şu anda enflasyonun üzerinde gerçek bir getiri sağladığını aktaran fon yöneticisi, “Yani şimdi sermaye koymak için makul bir yer, oysa bu yılın başında pek bir anlam ifade etmiyordu. Getirilerin olduğu yerde enflasyonun üzerinde bir getiri beklemek zordu.” değerlendirmesini yaptı.
Armstrong, bu yıl olanların FED tarafından yönlendirildiğini belirterek, “Nicel sıkılaştırma, daha yüksek faiz oranları, enflasyon tarafından itildiler ve likiditeye dayalı her şey satıldı.” diye konuştu.
Armstrong, ABD’nin gelecek yılın ilk yarısının sonuna kadar resesyon riskine maruz kalabileceğini düşünüyor. Buna rağmen iş gücü piyasasının çok güçlü olduğunu ve resesyon ihtimalinin kesin olmadığının altını çizdi.
Analistlerin 2023′te S&P 500 için rekor yüksek olan yüzde 13′lük bir kar marjı beklentisine atıfta bulunan Armstrong, enflasyon ve FED sıkılaştırmasının buna karşı hala bir meydan okuma oluşturabileceğini ileri sürdü.
